eğer her kriz sonrası diğer ülkeler batıyor biz yine ayakta kalıyorsak,
eğer bankalar bir gecede hortumlanıyor, ülkemiz bir gecede ekonomik olarak yarı yarıya zayıflıyor ve yine nefes alıyorsak
eğer yiyecek ekmek bulamayan komşularımıza yardımda bulunup ayakta kalmalarını sağlıyorsak,
eğer her kötü olayı unutma karakterimiz ağır basıyorsa,
eğer kimseyle küs kalamıyorsak,
eğer anne babaya saygısızlık yapmıyorsak,
eğer yalan söylediğimizde içimizde bir suçluluk duygusu oluşuyorsa,
eğer haksız yere kazanç sağlamak bize uymuyorsa ve bu da alın teriyle çalışıp para kazanma güdüsünün fitilini ateşliyorsa
islamiyetin bir hayrının olmadığı söylenemez.
Yalnız şunu belirtmek isterim.
Şimdiye kadar islamiyeti, sınırlarla, baskılarla, yalanlarla dolanlarla yaşadık. Tarihsel süreç içinde bugüne değişerek gelen hurafelerin sağlamasını mantığımızla yapamadık. Biri bir tokat atınca hep öbür yüzümüzü çevirdik ve yapılan hatayı görmedik. sorunlarımıza çare aramaktan çok "allah büyüktür" (ki öyle olduğu tartışılmazdır) diyerek onun yüceliğine sığındık. yine o tarihsel süreç içerisinde rol alanlar, beyinlerimizi bunlar gibi o kadar hurafeyle doldurdular ki düşünemez olduk ve kendimizi tembellik çukurunda bulduk.
Asıl sorun, bunun farkına varmaktır. Farkına varırsak eğer, daha çok hayrını görürüz.
DÜNYA, iNSANLIK TARiHi BOYUNCA iNSANOĞLUNDAN BiR HAYIR GÖRMÜŞMÜDÜR; SORGULANMASI GEREKEN BUDUR.
HERŞEYi KENDiMiZE BENZETTiĞiMiZ iÇiN, BiZiM BiZE HAYRIMIZ OLAMAMAKTADIR.
türklerin yaptığı en büyük hatayı gözler önüne süren cümledir. sen kalk vahşiliğine vahşilik katan şamanizmi terk et. gel burda uysal islamiyeti seç. oldu mu azizim?
işte vahşi kapitalizm böyle bir şey durumunu ortaya çıkartan cümle. yok hristiyan olsaymışız dolar içinde yüzerdik. yok vay şunlara bak ne zengin derlermiş falan filan. vahşi kapitalizm böyle bir şey işte. dini bile değiştirmeye zorlar. burada tabi cahillik diz boyu. avrupalıların nasıl zengin olduklarını bilmeyen kişilerin kıçlarından salladıkları düşünceler gerçekten komik. azcık tarih okumalarını tavsiye ederim.
genel olarak dinler bu dünya için bir şey vaadetmez. islam başta olmak üzere ki islam dini bu dünyanın boş bir heves olduğunu belirtir, öldükten sonra ki hayat için vaatlerde bulunur. Şimdi gelelim başlık konusuna, islamiyeti sadece bir din olarak görmek yanlıştır. islamiyet bir yaşam biçimidir, belli kuralları vardır. devlet yönetiminden tutun hukuk kurallarına , mali konulardan tutun insanların sokakta nasıl ve ne şekilde gezeceklerine dair emirleri vardır. Günümüzde ki yanılgıların çoğu aslında buradan gelmekte , islamiyeti sadece camiilerle , sarıkla ve sakalla sınırlayan günümüz ergenleri ve yaşlıları islamiyetin bir hayrını görememekten bahsedebilir bu normaldir. Yine de bu konuda islamiyeti suçlamak için islamiyetin tüm kurallarıyla yaşanılıp sonuçlarının görülmesi gerekir. Şimdi olaya bir başka bakış açısı olarak Osmanlı devleti ya da Afganistan, Irak (iran ı saymıyorum onlar ehl-i sünnet değil) ve diğer arap ülkelerini örnek verilebilir. Bu ülkelerin geri kalmışlılığı kanıt gösterilebilir. Ancak islamiyetin ilk emri olan "oku" emrine sadık olmadıklarını görebiliriz.
islamiyetin araplara gelmiş bir din olmasından kaynaklanmaktadır. dinler hiç bir zaman aklı başında, ahlaklı, düzen içinde yaşamayı bilen, ezilmemiş insanlara gelmez. şaşırmış arap' a gelen islamiyet, üstün türk' ün üzerinde hep eğreti yelek gibi durmuştur.
Değil 35 bin dolar milli gelirin 350 bin dolar olsa ne olacak sonunda öleceksin,öleceksin ve öleceksin.
Git o zaman avrupaya istediğin ülkenin vatandaşı olan istediğin dine geçebilirsin.
Seni engelleyen nedir?
Ayrıca o beğenmedin Asya topluluğu 300 sene önceye kadar bilimin ve zenginliğin merkeziydi.
O çok övdüğün avrupa medeniyeti 150 sene öncesine kadar tuvalet ihtiyacını nasıl karşılıyordu?
sanki ömrü boyunca namazını kaçırmadan kılmış, orucunu tam tutmuş, zekatını zamanında ve eksiksiz vermiş, hac vazifesini yerine getirmiş de hayırlı olmamış gibi davranan birinin ironik söylevi.
sen önce bunları yap, sonra hayrı var mı, yok mu görürsün.
25 yıldır bu milletin bunu yazandan menfaat görmemesine rağmen içinde tutmasından iyi olan hadise.
aslına bakılırsa kendi milletine devletine ve toplumuna yabancı kalmış varlık sözü.
kendi toplumunu dışarıdan (bkz: bir ingiliz bir fransız ibnem bişe belki örneğin) nasıl algılıyorlarsa öyle algılar.
batının kendi yarattığı terörist kavramına hemen inanır hemen kendi insanını dahi etiketler. *
asıl amaç batının dediğinin aynısını söyleyerek onlardan olma çabasıdır. aslını inkar edenin bi bok olmayacağı gerçeğini acıda olsa kavrayacaktır.
hayrını görmeyişte islamiyetin kabahati yoktur. onu anlayamak için gayret göstermeyen, araştırmayan, yalnızca iki üç sure ezberleyip bunları çeşitli vesilelerle tekrarlamayı, sakal uzatıp hacca gitmeyi, şekilci ibadetleri v.s. islam sanan sevgili halkımın kabahatidir.
bu sadece türklerin 1300 yıldır islamiyetten bir hayır görmemesi ile alakalı bir durum değildir. evet doğrudur, islamiyetten herhangi bir yarar görülmemiştir, tıpkı bilinen 50.000 yıllık tarihte, çeşitli dinlerle yoğrulan insanların görmediği gibi.
dinler, vaoluşu sorgulamaya başlandığından beri insanların hayatlarında hep vardı. çünkü insanoğlu her zaman hayatta tutunacak bir dal, sığınacak bir liman aramıştır kendine. içinde yaşadığı şu boktan dünyayı beğenmediği için, kendisinin daha iyisine, hatta daha iyisinden bile iyi olan hayalindeki dünyaya layık olduğunu düşünmekteydi. bu sebeple yaşamında yer almayan, daha farklı, daha ihtişamlı, ona güç verebileceğini düşündüğü şeylerden medet ummaya başladı. düşünceler geliştikçe, tapınılan şeyler de değişti. bu bazen kendisinden daha güçlü, kendisine zarar verebilecek, korktuğu veya hayrete düşürücü bir şey oldu. fakat insanoğlu yaşadıkça, gördükçe ve öğrendikçe, bu gibi şeylerin aslında ona güç veremeyecek şeyler olduğunu anladı. tapınılması gereken şey, elle tutulamayan, gözle görülemeyen, her şeye gücü yeten bir şey olmalıydı. bu şeyin kudreti, yaptığı söylenenler ve yapacakları insanoğlundan çok daha fazla olmalıydı ve oldu. insan tanrıyı yarattı. bu çeşitli toplumlarda çeşitli söylemlerle gelişti. insanların hayal güçleri ve korkuları ile beslendi. yaşayan hemen her toplumda gelişti ve insanların hayatlarına yön vermeye başladı. yaşayan bütün toplumlarda, birileri çıkıp kendilerinin bu güce daha yakın olduğunu söyleyerek insanları etkileri altına aldı. din artık hayallerdeki değil, toplumun içinde, tam tepesindeki bir güçtü. egemen kesim bunu çok iyi değerlendirip, insanları istedikleri gibi yönlendirmeye başladı. dini arkalarına alarak ulaşılmaz, karşı gelinemez bir kimlik yarattılar kendilerine. kimi zaman kendilerini tanrı, kimi zaman tanrının oğlu, kimi zaman ise tanrının arkadaşı ilan ettiler. bu durum bazen öyle akıl almaz bir duruma geldi ki, kutsal olarak görülen kişinin bile uydurma olduğu, kullanıldığı görüldü.
dinler her zaman bu dünya menfaatleri için kullanılan, uydurulmuş hayal gücünden ibaret olmuştur. belli bir kesim bundan faydalanmış, geri kalan bütün toplum bu sayede ezilmiş ve sömürülmüştür. bu sebeple insanların sadece islamiyetten değil, hiçbir dinden hayır görmesi beklenemez.
bir insanda geri zekalılık ve cahilliğin birleştiği zaman o kişinin söyleyebileceği bir söz.
git biraz oku! malsın anladık ama bunu her yerde belli etme.
sadece biz degil islami kabul eden tum devletler perisan.
misir zamaninda kulturun besigiydi.. islami kabul ettikten sonra cahil bir arap ulkesi oldu.
iran zamaninda antik yunanlilarla birlikte en gelismis kulturu.. dunyaya yol gosteren kulturuydu. islamdan sonra col bedevi kulturunden baska birsey uretememis.. medeniyeti cokmustur.
