artık istenmeyen kedidir. aşılarına mamana oyuncağına kumuna her şeyine o kadar para saydım sen kalk 8 aylıkken mart ayında kaç git.. nankör işte! eğer gelirse almam valla boynundan tuttuğum gibi fırlatırım. *
ilk kaybolduğu zamanlar sahibi kendi kendine mırıldanmıştır günlerce;
ne hasta bekler sabahı,
ne taze ölüyü mezar,
ne de şeytan bir günahı
seni beklediğim kadar.
bu duygu dolu sözler uzaklardan bir yerlerden sahibini izleyen kedinin kafasında yıllarca döner dolaşır döner dolaşır, bir gün; artık hayatının en son günlerinde, "yetti bu küslük, yetti sevdiklerimden ayrı kaldığım hele ki şu son günlerimde" diyen kedi bir karar alır. evine dönecek, hasret gidecektir. özlemle patilerini vuracaktır sahibinin yanaklarına.. o gün gelir, evine döner.
Ama durum düşündüğü gibi değildir. sahip boş bakışlarla karşılar kendisini. sıcak kollar beklerken tek gördüğü soğuk iki kaya gibi belli belirsiz bir tanışmışlıkla kendisine dogru uzanan ellerdi.
neden der kedi.. neden böyle oldu?
ve o an sahibin agzından mısralar dökülür;
geçti istemem gelmeni
yokluğunda buldum seni
bırak vehmimde gölgeni
gelme artık neye yarar?
kedi: selam ben geldim,
ev sahibi: hoşgeldin. iyi de sen kimsin?
kedi: beni hatırlamadınız mı? hani 13 yıl önce yolumu kaybetmiştim. evde oynardık sizinle. süt verirdiniz bana.
ev sahibi: tamam da. biz dernek olarak taşınalı 5 yıl oluyor. o dediğin kişiler taşındı buradan.
kedi: hımm. öyle mi? ne derneği acaba?
ev sahibi: uluslararası satanizm derneği. hahahaha
kedi: hay şansıma...