psikolojik derinliği olan, filmdeki karanlık olayların ve psikolojik derinliğin altını çizmek için siyah beyaz çekilmiş fransız yapımı kara film.
sahip olduğu zenginliği hayatını devam ettirmenin dışında çılgınca ve insanlık dışı zevkleri için kullanan bir zümreyle çaresizliğin sınırlarında dolaşan insanların sarsıcı bir hikayesi olarak da tanımlayabiliriz filmi.
filmin gürcü yönetmeni gela babluani filmin başrolünde kardeşi george babluani'yi oynatmıştır aynı zamanda.
kurgu o kadar başarılıdır ki bu filmde seyirci bir yere kadar hangi taraf iyi hangi taraf kötü anlayamaz.bir yere kadar kötü olarak sanılanın aslında polis oldugu, iyi gibi sanılanın da aslında zevk ve para için insani değerleri hiçe sayan burjuvalar oldugu anlaşılır.film bu anlamda aslında sıradan bi sinema seyirsinin anlamayacagı pis de bir eleştiri içerir.aynı zamanda psikolojik ögeler filme o denli iyi yansıtılmıştır ki koltuga yapışıp kalır insan.filmin sonu da sanılanın aksine gayet vurucu ve iyi sondur.alışılmış kalıpların aksine gayet neo-realist bir anlayışla yansıtılmıştır.
Bursa ipek yolu film festivalinde gosterilmiş olan filmlerden en akılda kalıcı ola siyah beyaz saheser.Rulet sahnelerinde sanki lamba yandıkca biri gercekten arkanızdan ates edecekmiş gibi geliyor.Hayatın bazı insanlar için ucuz bir etiket oldugunu gozunuze sokuyor.Canavarsız efektsiz gerilimiyle alkısı hakediyor.Filmi yoneten babluani nin gurcistan'dan fransa ya gocu cektigi savas sıkıntıları ailesinden gelen sinema yetenegi bu filmin birikimi.
gürcü yönetmen gela babluani tarafından yazılıp yönetilen film. ayrıca başrolünde yönetmenin kardeşi george babluani oynamaktadır. siyah beyaz görüntüleri ve tüyler ürperten hikayesiyle başarılı bir ilk filmdir.
hiçte öyle insanı sarsan, kanınızı donduracak bir film olmayan, senaryosu gerçekten çok çok basit olan, vakit kaybı filmler listemde on numarada hayır hayır üç numaradaki ebedi yerini şimdiden almış, hele bir de ödül aldığını duyduktan sonra türk filmlerimize gerçekten haksızlık yapıldığını şiddetle düşünmeye başladığım filmsi.
dikkat çekici bir senaryoya sahip bir filmdir zira hostel de böyle idi. izleyen seyirciler arasında çoğu kişi böyle olayların gerçekliğine inanmasada malesef böyle şeyler olabiliyor. üstelik bunların sadece beyaz perdeye yansıyan kareler olduğu düşünülürse dünyada daha ne pislikler dönüyor ne pislikler ( birde böyle düşünün bakalım ). sırf böyle senaryoları filme uyarladıkları için bile olsa bu filmler hakkında kötü eleştiriler yapılmamalıdır diye düşünüyorum.
cok güzel bir film, insani gerim gerim gerer. almanya'da asagi yukari iki sene bekledim bu film'i. yalniz hic bir sinema'da gösterime girmedigi icin, sonunda fransizca dil ve türkce altyazi ile korsan izledigim film. sonra da korsan'a hayir kampanyasi baslatirlar. getir filmi izleyelim o zaman...
ayrica holivud da el atmistir sonunda bu filme. mickey rourke, 50 cent, jason statham, ray liotta oynayacaklarmis.
1,400,000 $'a çekilmesine rağmen gişede yarısını bile elde edememiştir. ama konusunun orjinalliği hollywood'un dikkatini çekmiş ve filmin yeniden çekimi için kollar sıvanmıştır. yeniden çekim filminde başta mickey rourke olmak üzere bir çok aktöre teklif götürülmüştür.
kurgusuyla kendine bağlayan ve insanı geren filmdir. evet, kullanılan çekim tarzı pek çok insana sıkıcı gelebilir ve ilk dakikaları bunaltıcı olabilir. ancak esas olaya geçildiği zaman, film sizi içine çekiverir. filmin senaryosunda ciddi yaratıcılık söz konusu.