lan bu konsere gitmedim. 2008 ve 2010 yilinda canlı izledikten sonra bu sefer de gencler gitsin dedim ve gitmedim. o gece dunya kupasi finali de vardi hem. arkadaslarla anlastik suyun karşı tarafinda finali izleyecektik. neyse gittik izledik dagildik.. uskudar dan beşiktaş a, besiktas tan zincirlikuyu ya, oradan da metrobuse gectim. finalin bitme saati ile konserin bitme saati de hemen hemen aynıydı. metrobus duragina bi indim, ortalik bildiğin rock bar gibi. konser sanki metrobus duraginda yapılmış. otobus geldi bindik. bindik ama nasil bindik. temmuz sıcağında konserve stayla. götü dondurecek bosluk yok o derece. 6 7 durak gittik bi tane aile bindi otobuse. 3 4 tane ufak cocuk, kapalı mapalı bi tane anne, gomlekli kundurali 40 yaslarinda bir babadan olusan fukara gariban bi aile. koridordan yolu actik ilerlediler. iki genc de yer verdi oturdular.. baba teşekkür ediyor genclere "arkadaşlar sizi de yerinizden ettik" felan diye. gencler de "ne olacak abicim zaten butun gun konserdeydik, yarim saat daha dikilsek bir sey olmaz" diyordu.. ne konseriydi, şu konseriydi derken genclerle baba arasinda bir muhabbet başladı ki dilimi yutacaktim amk. zamaninda gencken ben de cok dinlerdin diye başladı. şarkı sozlerini dokturerek bitirdi. en kiyida kosede kalan şarkıları bile biliyordu bu baba. gencken cok sevdigini, bir cok albumunu aldigini, bir cok sarkisini ezbere bildigini felan soyluyordu adam. zamanla yaş ilerledikce takip edememeye basladigini ama hala cok sevdigini soyluyordu.. lan disardan bakınca mülayim, işinde gücünde olan muhafazakâr bir adam gibi duran baba yillarin Metallica cısı çıktı. bu Metallica çok garip bir oluşum vesselam.
Son şarkı..
Turn the page...
En öndeydim, hani yavaş çekim olur ya filmlerde arkamı döndüm ve sahanın sonuna kadar yürüdüm sağa sola bakarak.
Güzel bir film sahnesi gibiydi, o zamanlarki sevdiceğim de konserdeydi. Gözlerim onu aradı hep, her hir ay eym dediğinde sağ sola bakınıyordum.
30 Yıllık eşimi kaybetmiş gibi(film etkisi olsun diye).
Sonradan öğrendim, tribündeymiş mal.
sesimin kısılmasına ve bir hafta kısık sesle gezmeme sebep olan konserdir. evet efsaneler için değmiştir, feda olsundur. son şarkılara gelindiğinde resmen triplere girip, bitmesini istemiyordum. seviyorum, seviyoruz.
ayrıca önümde dikilen ve sürekli sarılan, görüş açımı piç eden 3 arkadasa buradan selamlarımı iletiyorum, size çok sövdüm.
gidenler bilir, setlist master of puppets ile başladı ve küçük çaplı bir şok yaşadık. heyecandan öyle bir gürültü oldu ki şarkıyı resmen kalan 17 şarkıyı düşünmeden bağıra çağıra söyledik.
ve şarkının solosu geldiğinde şu yaşıma kadar yaşamış olduğum en güzel 2 dakikayı yaşadım. sabah akşam dinlediğim, sürekli elime gitarımı alıp çaldığım o efsane soloya james'in "sing it with us" diyişi ile eşlik ettik.
orada bulunmaktan gurur duyduğum konserdir. an itibariyle konser kayıtlarını dinliyorum da, biz farkında olmadan muazzam konser akmış gitmiş. bir daha gitmek nasip olur inşallah. aradan çok vakit geçti ama sanırım içimde kalmış ve söylemem lazım;
o biraz daha öne geçmek adına insanları rahatsız eden "pardon pardon"cu orospu çocukları var ya, hah işte onlardan ne kadar da çok varmış amk. black kategorisinde olsa anlarsın, adamlar çok geride. ama silver'da ne pardon'u lan it?!
bir de, nothing else matters ve unforgiven hariç geriye kalan tüm konser boyunca (pentagram dahil) oturan hatun kişilerine sesleniyorum. bacaklarınız çok güze... ah pardon başka bir şey diyecektim; allah için söyleyin, sizin o konserde ne işiniz vardı? paranıza yazık değil mi kızım?
seek and destroy (son şarkı) ile birlikte sahnenin üzerinde bulunan üzerinde metallica yazan balonumsu toplar dökülmeye başladı. bir kapışma, bir kıyamet ki sorma. amına koduğumun görgüsüzleri. 500 tl para vermişsin bilete ama o 30 tl'lik toplar için yerlerde sürünmek yakıştı mı?
su sıkıntısı üst düzey. konserin ortasında dilimiz damağımıza yapıştı ama yerimizi kaybetmemek adına gidip su alamadık. çünkü şişe yok bardakta satılıyor. bu işe nasıl çözüm bulunur bilmiyorum. metallica için susuz da kaldık, canları sağolsun ulan.
Üçüncü kez gördüğüm harika bir rüyaydi. her iyi şey gibi çabuk bitti. Artık ege ye gidiyorum. Bu benim için bir finaldi. Her anını beynime naksettigim harika bir final.
Aslında yazılacak çok şey var ama kime niye yazıcan ki aq dedirten konserdir. Gidenlerin çok zevk aldığı gidemeyip bok atan amsalakların kıskandığı bir konser oldu. 10 üzerinden 10 du aq ben sizin.
tabletlerin ve kafam kadar inch cep telefonlarının içeri sokulması yasaklanmadan bir daha konsere gitmemeye karar verdiğim konser oldu. bu insanlara rağmen güzeldi, eğlenceliydi. roma ve viyana setlist'i ile karşılaştırdığımda hüzünlensem de konser esnasında bu tür şeyleri endişe etmediğim gerçeği söz konusu.
see you next time canıms.
hayvanlar gibi headbang yaptığımız konser. fakat lenslerim yoktu. gözlüklerimi çıkarmak zorunda kaldım haliyle. mitch lucker hayvanına bile özendiğim dakikalar oldu. boynum feci ağırıyor sözlük.
metallica'nın 1982 yılından bu yana "eet fuk" felsefesini, onca çoluk çocuk ve eşten sonra bile devam ettirdiği hissiyatını sahneden yakaladığım konser. benim gibi 1.70'in altında bir boya sahipseniz, her türlü çakallığı yapmanız gerekecektir. aksi takdirde sahneyi görmeniz imkansızdır. çünkü kodumun sistemi insana anı yaşamaya unutmuştur. 1.80,1.90 lık metalboylar bir yana; sizle aynı boy olsalar dahi tek amaçları sahneyi çekmek olan hödük sürüsünün hayvani ayfonlarıyla, görmeniz imkansızlaşacaktır. bu yüzden çakal olmak ve iyi açıyı yakalamak lazım. gerekirse yarıp geçeceksiniz.
alkolsüz metallica konserinin en kötü olaylarından biriyse pentagram'ı ilk kez gören insan sayısının fazlaca olmasıydı. yazık oldu adamlara.
papa het ve ekibi ise olağanüstü bir konsere imza attılar. yarattıkları atmosfer öyle uyuşturuyor ki adamı, larsın komik welcome home hatalarına bile adam "vuuuov" çekiyor.
Kirk'ün insanların üstüne ne bulursa pena, buz, bira, kola attığı, James'in bayağı sevdiği crowd'a sahip konserdir. Black en önü yakalayan insanlar yerlerini korumak için aşırı efor harcamıştır.* Jamesin yeahları ve eski haline dönen vokaliyle muhteşem bir konser olmuş. Ve bu konserde zamanki duruşunu yapmış ve istenbuuuu aa yuu elaayyi teel mi hav dazit fiyıl tu bi yılaaayyvvv!! dediği, saha içi seyircisinin muhteşem bir performans sergilediği her şarkıya eşlik ettiği ooo lanabilecek yerlerde ooladığı hey! hey! diyerek tempo tuttmayı bırakmadığı sessiz bir sanıyesi geçmemiş konserdir ayrıca. Ve o konserde bulunan Türkiye'deki Metallica fanlarına sevgi saygı.
dunya kupasi finali sebebiyle ve biraz da fakirlikten dolayi bu sefer jeyms hazretlerini ve yaverlerini yalnız biraktigim konser. 2008 ve 2010 konserlerini canli izlemiş, ozellikle 2008 konserini cok begenmistim. dunku konser nasildi bilmiyorum ama, dun gece konserden/final macindan sonra zincirlikuyu metrobus durağı dökme ergen doluydu. insallah konser alanindaki en salak topluluk benim durakta denk geldigim topluluktur. aksi bir durum soz konusuysa, tanri beni korumuş ve o konsere göndermemiş diyebilirim. insani metalica dan Soğuturlar amkk!
gerçekleştirildiği kampüste bir yurtta kalmama rağmen dünya kupası finali nedeniyle iplemediğim konser. giden arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla klasik konser manzaraları varmış yine. ağaç diplerinde yiyişen çiftler, sarhoşlar ve saire...
metallica vs megadeth polemiğine her zaman megadeth diye karşılık veren, hatta konsere de megadeth tişörtüyle giden biri olarak son derece beğendiğim bir konser olduğunu söylemeliyim. adamlar aşmış abi her şeyiyle; o lazer şovları olsun, sahne arkası animasyonları olsun, ses sistemi olsun her şey çok iyiydi. sahne performansından bahsetmiyorum bile.
konserin fazlasıyla kalabalık olacağı daha kapılar açılmadan belliydi. ucu bucağı görünmeyen insan seli vardı kontrol noktalarının arkasında. neyse ki ileride sol taraftan sıra önüne kaynak bölgesi bulduk da 10 dakikada girdik yoksa şu an hala bekliyorduk sanırım. girdik ve hemen sahaya yayıldık. soundcheck yapılmış, pentagram'ın çıkmasını bekliyorduk. bir yandan da ekranda fuel ve battery'nin kıyasıya çekiştiği şarkı oylamasını izliyorduk.
daha önce çok istememe rağmen bir türlü denk getirip de pentagram konserine gidememiştim, o yüzden içimde ayrı bir heyecan vardı. saatler 19:30'u gösterdi ve pentagram bizi iki kere ters köşeye yatırarak çıktı. intro müziğiyle birlikte herkes 1000 in the eastland ile başlayacaklar derken in esir like an eagle patlattılar, daha o şoku atlatamadan 10 saniye sonra lions in a cage'e bağladılar. kendimizden geçtik adeta. fakat nedense insanlar pentagram'a pek ilgi göstermedi, tiyatro izler gibi izledi büyük çoğunluk. grup üyeleri de bu durumun farkında olmuş olacak ki yüz ifadelerinden belliydi. ses sistemi nedense çok kötüydü, sololar ve vokal çok altta kalmıştı. sanırım bunun da bir etkisi olmuş olsa gerek. yine de performanslarını çok beğendim, özellikle gökalp ergen beklemediğim kadar iyiydi. 1 saat sahnede kalıp indiler, biz de tekrar sahaya yayılıp metallica'yı beklemeye başladık.
yarım saat süren sahne hazırlıkları ve soundcheckten sonra fırtına öncesi sessizlik misali bekledik. saatler 21:30 oldu ve iyi kötü çirkin melodisiyle metallica'yı karşıladık. creeping death ile başlarlar derken master of puppets ile girdiler, ardından creeping death ile iyice kendimizden geçirdiler. o sırada yer yer pogo oluştu, metal konserine gelip de "vay efendim niye pogo çıkartıyorsunuz" diyen birkaç kişi de arbede çıkardı, ilginç milletiz vesselam :). setlistteki parçalar teker teker çalmaya başladı. somalı bir kardeşimiz sahneye çıkıp sad but true'yu anons etti, daha sonra da amerikan bozması ama komik bi eleman da çıkıp for whom the bell tolls anonsu yaptı, muhabbet güzeldi. the lords of summer'ı beğendim şahsen, tam bir metallica parçası olmuş. one'daki animasyonlar ve lazer şovları çok güzeldi. bir ara ekranlara türk bayrağı tutan birisi geldi ve uzun süre alkış aldı, hemen üzerine tüm stat dakikalarca her yer taksim her yer direniş diye bağırdı, görülmeye değerdi. sms oylaması sonucu battery çıktı ve onu çaldılar, gecenin en hareketli parçasıydı sanırım. son olarak da seek and destroy dediler, o sırada sahaya büyükçe toplar düştü; biz de şarkıyı konseri bırakıp topların derdine düştük, bir siyah bir de büyük renkli topa vurabilmiş biri olarak şanslıyım sanırım, eğlenceli bir aktiviteydi :).
konser sonunda biz gruptan, grup da bizden oldukça memnun kalmıştı. penalar bagetler dağıtıldı, grup üyeleri tek tek konuşma yaptı, selamlar verildi ve metallica sahneden uğurlandı. iyi düşünülmüş bir organizasyon ile sahnenin tam karşısındaki bölümde dev ekranda maç yayını verildi, sahaya yayılıp maçımızı da izlemiş olduk. "vay efendim konsere gittiniz kupayı kaçırdınız hahaha" demeyin yani. gün sonu son derece yorgun ve susuz ama bir o kadar da eğlenmiş halde kalabalığa karışıp alandan ayrıldık. teşekkürler metallica, dünya gözüyle sizi de görmedik demeyiz artık.
Orda okuduğum için bi alanı dolaşıp üç beş kişiyle sohbet edeyim dedim. tabi bu tayfa konsere giremeyen tayfa. gerçi çıkışta da konseri izleyen bikaç kişiyle konuştum. Genel olarak demiyim tamamı siyah tişörtlu yaş grubu oldukça genç ve kimi sıcakkanlı kimi soğuk oldukça sıradan bir kitleydi. üzerimde beyaz tişört*, alan zaten karanlık hafif ışık verilmiş çimenlere. ben tabi parlıyorum bir de metalikayı sevmeyince daha doğrusu pek bilmeyen ve araştırıp dinlediğimde de pek hoşuma gitmemiş biri olarak özellikle bunu dillendirdiğimde ilk etapta itici geliyordum insanlara. muhabbeti mutlaka benim başlatıp çok iyi götürmem gerekiyor. metalikayı sevmediğimi söyledikten sonra onlara düşünme süresi bile vermeden hemen başka konulara geçip hem açık sözlü hem de özgüveni yüksek konuşkan sıcakkanlı biri imajı vermem gerekiyordu. yoksa mümkün değil kimse yanıma gelmez hatta muhabbetimden kaçarlardı. hepsi grup zaten destek alıyorlar birbiriden bense tekim ve eksi puanla başlıyorum bahsettiğim durumdan ötürü her muhabbete. Benim de arkadaşım ağaçlık bi alanda içiyor ama çok konforlu ve güvenli bi ortam olduğu için oraya bir grup arkadaş davet edicektim sohbet ederiz diye. ilk konuştuğum ikili anne kız çıktı. davet edemedim. Sonrakiler doksan yedili lise öğrencileri çıktı. davet edemedim. Bunların hepsi aynı yaşta gösteriyo uzaktan. sonrakiler yaşça bize yakın çıktı öğrenciydiler. Boğaziçiliydiler tel numaralarını aldım ayrıldım. sonrakiler yine öğrenci. hatta itülüydüler ve yine itülülere kalmıştık. kötü bişey değil bu. ama değişik insanlara denk gelmeyi isterdim. davetimi kabul edip bahsettiğim yere geldiler. konuştukça iyiki bu arkadaşlara denk gelmişim dedim. sıradan değillerdi. çok hoş bi akşam geçirdik konser bitti biz hala devam ettik sonra tekrar görüşmek üzere numaralarını aldım ve vedalaştık. o arada dünya kupası da kaynadı. canı sağ olsun. Daha sonra birkaç metalika hayranıyla da konuşup saçma sapan görüşlerini dinledikten sonra ayrılmak istedim ve itü yurtlarına kaçak girerek orda sabahladım. Güzel bir geceydi. Teşekkürler Metallica.
dünya kupası finalinin çok gölgesinde kalan konser. hadi metallica'yı hiç izlemesem tereddüte düşerdim, final maçı mı metallica konseri mi diye. ama metallica'yı dünya gözüyle 2010'da izledim. o yüzden tercihimi finalden yana kullandım. pişman da değilim.
güzel geçmiş konserdir ama itü ayazağa kampüsünü yapan mimarın amına koyayım o kalabalıkla dolana dolana metroyu kaçırıyorduk az kalsın, konser başlamadan ve sonrasında hala kötüleyen trolleyenler var madem gelmediniz kapayın çenenizi siktirin gidin amına koyayım. adı yeter metallica' nın yok çok poser dolar yok setlist kötü yok bilmem ne diye istenilen sevilen şeyi yapmaya engel mi sırf bahane bunlar. her neyse incelememe başlıyorum.
öncelikle çok aşırı bir kalabalık vardı, öyle böyle değil, diğer konserlerdeki gibi uyumsuz bir grup tshirt'ü giyen birisi neredeyse yoktu ama bir tane leoparlı tayt giyen kezban gördüm umarım onu alandan atmışlardır* ayrıca poserlar konseri mahfedecek diye millet onu bekledi ama 30 yaşındaki adamlardan mallıklar gördüm konserde kulaklık taktı adam yanımda parçaların yarısında neden geldin o zaman be amına koyduğumun çocuğu ?
pentagram sahnedeyken kimsede pek bir hareket yoktu adamlar hemen hemen her konserde ön grup olduğundan adamlar da bıkmış belli ki erken indiler, bi ara gökalp "bekletiyoruz kusura bakmayın" dedi üzüldüm. rotten dogs' u setlistine koymaları hoşuma gitti sevdiğim bir parçasıdır*
sahne önü 500 mü olur lan dedi ben dahil çoğu insan ama sahne önünden dinleyenler karşılığını fazlasıyla aldı, ki zaten onlar da metallica club üyeleriydi çoğunlukla ama olsun.
master of puppets ve creeping death ile iyi gaz verdiler, memory remains'i ve orion'u canlı dinlemek de güzeldi hele ki sonlara doğru battery ve seek and destroy ile ölümüne coştuk diğer parçalara diyecek fazla bir şey yok hepsi güzeldi, rob'un bass solosu da güzeldi ama tamamen kaydedemedim hafıza doldu dinleyip dinleyip çalmayı denemek istiyordum onu.
sonuç olarak metallica bitmemiş hala daha coşturabiliyor kesin şu salak salak yorumları artık. muhtemelen incelediğim, entry girdiğim ve gideceğim bu yılki son olacak bu rock off'a almanyada olacağım için gidemeyeceğim bunun üzüntüsündeyim.