13 eylul 2008 ankara iftar zirvesi

entry46 galeri0
    46.
  1. zirve iyiydi hoştu güzeldi... eksik yanı tabakların veya yemeklerin geç gelmesi değil. organizasyon için teşekkür etmek lazım arkadaşlarımıza.

    peki eksik olan neydi? sabırla okuyunuz...

    saygı... evet ne yazık ki saygı eksikti... ne saygısı mı?

    oruç tutan kişiye saygı !

    sevgili dostlarım... kimse oruç tutmak zorunda değildir. islam dinimiz hoşgörü dinidir. biz ancak telkin ve temennide bulunabiliriz. gerisi kul ile allah'a kalmıştır. bu sebeple oruç tutmayana neden tutmuyorsun diyemeyiz. fakat bu bir iftar zirvesi "idi".

    " e sorun ne o zaman onur kardeşim " şeklinde sorularınız kulağımda çınlıyor...

    sorun oruç tutmayan kişilerin, oruç tutanlara karşı yaptığı ölçüsüz davranışlardır.

    bu bir iftar zirvesidir. oruç açmak için bir araya gelinmiştir. oruç tutmayanlarda katılabilir elbette ama iftar yani ezan öncesi su içmek, bir şeyler yemek, burnumuzun dibine soka soka sigara içmek ölçülü bir davranış mıdır? değildir ! olamaz !

    biz oruç tutmayanlara hoşgörü gösteriyoruz peki onlar neden böyle bi eylemde bulunuyor? sigarayı suyu vesaireyi dışarı çıkıp içmek çok mu zor ? veya yarım saat kalmış zaten iftara bir sigara yakmasan ölür müsün kardeşim ?

    ben oruç tutan biri olarak saygı görmedim. orada bu konuya değinip tartışma havası yaratmak istemedim. bunu şimdi paylaşmamın sebebi bu arkadaşların kıssadan hisse çıkarmalarıdır. yoksa "sen neden oruç tutmuyon lan" şeklinde bir tartışma peşinde değilim.

    biz saygı gösterdik... neden saygı göremedik ? zirvenin tek eksik yanı budur...
    6 ...
  2. 45.
  3. efendim gözlemlerimizin yukarıdakilerle sınırlı olacak kadar sığ olduğunu düşünenler varsa yanılıyorlar. zira vakit yokluğundan o kadar yazabildik. şimdi gecenin diğer taraflarına bir göz atalım.

    mekan (noche)
    tunalı'nın ortasında, yer altında bir mağara bulmuşlar ey aziz kaari. demişler ki 4 plazma atıp bir de ecnebice isim taktık mı paraya para demeyiz. netekim yapmışlar da. inanmazsınız pisuvarların oraya bile plazma takmşışlar. sözlük yazarlarından bir tanesi ile pisuvar başında "plazma çılgınlığı" konusunda iki lafın belini bile kırdık. lakin buradan yetkililere sesleniyorum: alkol oranı yüksek bir müşteriniz, şehvetli bir anında pisuvar yerine plazmayı kullanmış olabilir, zira pisuvar başındaki plazma çalışmıyor.

    bu tarz mekanların hemen hemen hepsinde yapılan bir hata ile içeriye yüksek sesli müzik garkedilmiş. efendi, güzel güzel masalar yapmışsın, insanlar biraz yakın otursun demişsin hepsi iyi de benim gibi işitme kaybı olanlar için neredeyse müzikten başka bir şey duyma imkanı kalmıyor içeride. kararını ver, ya orayı diskoya çevir, ya da müziği biraz kısın da insanlar sohbetin tadını çıkarabilsinler.

    deli garsonun haricinde, mekanın asıl garsonları hakkında da iki çift lafım var. ben hassas bir insanım, duygularımla niçin oynuyorsunuz? "ya beni çay ocağına götürün ya da çay ocağını buraya getirin" dediğimde, "çayın altını kapattık" demenize rağmen sonradan çay servisi yapıldı. ben arada 5-10 bardak daha sebeplenirdim be mübarek! neyse parası verirdik...

    içerideki insan profili
    o akşam ağırlıklı olarak sözlük yazarları vardı. yukarıda tek tek hatırımda kalanların portresini çıkardım. bunun haricinde dikkatimi çeken bir iki konu var, hâlâ sabrınız varsa okuyabilirsiniz...

    öncelikle sözlük yazarlarından bazılarının çok tarz giyindiklerini söylemeliyim. isim vermek anlamsız, zira bizim tespit olarak yazacaklarımızı bazıları eleştiri malzemesi olarak kullanabilir. bizim maksadımız bu olmadığından yazarların gözlerini siyah bantla kapatan gazete sansürünü buracığa uyguluyoruz.

    dünyada pek çok kesim, giyim kuşamı ile hayat felsefesini ifade etmeyi başarmış ve bunu kendisine yakıştırmıştır. sözlük yazarlarımızdan bazıları da gerek kıyafetleri, gerek yüzükleri, saçları vb. dış görünüş unsurları ile kendilerini bir miktar ifade etmişler. bi, onlar hakkında bir genellemeye sığınıp tamamen tanıdığımızı iddia etmediğimizi burada tekrar belirtelim. bu tarz giyimin dilinden anlayan birisi şu metalci, bu jazzcı diyebilirdi sanırım ama ben pek de bu detayları bilmediğim için o tespitleri yapamadım.

    sözlük yazarlarından bir grup beyefendi ve hanımefendi arkadaşlar, "ben karemi bulmuşum, pek de yeni insanlarla tanışmak istemiyorum" havasında idi. eski zirvelerden muhabbeti ilerletmiş kişilerin hasret gidermesini biz de yanlış algılamış olabiliriz.

    sözlük yazarlarının haricinde de mekanda insanlar vadı elbette. ilk lafım, rosava'nın yanına oturduğumda arkamda olan ademoğlu için. ne işi var o nargilenin orada? tunalı gibi et et üstünde bir semtte ancak yüksek bir terasta nargile içilebilir ki yine de yazıktır. yerin altında, loş ışıkta, yüksek ses ortasında ve kalabalıkta ne zevk aldın o nargileden? benim fikrimi sorarsan, ensemden ensemden vuran sıcak hava sayesinde "ateşim mi yükseliyor?" diye düşünmemden başka işe yaramadı. bir de yerinde ve zamanında hayata lezzet katan baharatların, vakitsiz kullanıldığı zaman ne kadar ironik durduğunu tespit ettim sayenizde. gözüme karabiberli sütlaç gibi göründünüz.

    ayrıca maçı perdeden seyreden futbol tutkunlarına da bir tavsiyem var. çok iyi bir müşterisi iseniz, mekan sahibinden bir ikiz yatak talep edebilirsiniz. zira koltuğa uzanınca pek rahat edemiyormuşsunuz gibi bir izlenime kapıldım.

    ey aziz kaari;

    şayet keyfim yeterse, yemeğin damağımızda bıraktığı lezzetten, bir dahaki zirveye önerilere kadar daha pek çok tespiti sizlerle paylaşabilirim. paylaşmayabilirim de! paylaşırsam da sana ne, paylaşmazsam da sana ne! onu peşinen söyleyeyim de...
    6 ...
  4. 44.
  5. zirveye katılım listesinde bulunan ve aynı zamanda katılanlara tüm resimleri ve videoları özel mesaj yoluyla ilettim.

    "bana bir şey gelmedi" diyen varsa ilk önce zirveye gelip gelmediğini sorgulamalı. gelmiş ise ve mesaj eline ulaşmamışsa bana "hani bana" diye mesaj çekmeli.

    linkte 3 ayrı fotoğraf makinesinden çıkan resimler ve 3 video mevcut. nickler dosyanın isminde yazılı.
    1 ...
  6. 43.
  7. [ciddi anlamda] yemedik, yedirdik... içmedik içirdik... organizasyon açısından garson şakası nedeniyle bilerek geciktirdiğimiz servis ve tatlı yerine meyve tabağı gelmesi [sadece tabağı geldi, meyve yoktu] dışında bir sıkıntı yaşanmadı. yine güzel sayılabilecek ankara zirvelerinden birisiydi. yedik içtik eğlendik daha ne olsun dediğim zirve olmuştur.*
    2 ...
  8. 42.
  9. şimdi geceden portreler:

    estel: yemeğin başında sol yanımda oturan zarif hanımefendi. istatistikçi olduğunu öğrendiğimde yüreğim cız etti. gayri ihtiyari olarak "allah kurtarsın" dedim, dememle utanmam bir oldu. kabalık ettik kabul ama istatistik derslerinde ruhu derin işkencelere maruz kalmış birisinin özrünü geç de olsa kabul eder sanırım. ilerisi için beklentilerini ve yolunu çok net çizmiş bir kararlığı vardı. Allah yardımcısı olsun.

    suran: tanıştıysam da unuttum! dedim ya bunağım diye...

    herpes: tanımlanamadı.

    gothic evil: tanışılamadı.

    caylakgeldimcaylakgidicem: durduk yerde hiç tanımadığım bir çift gözün bana hesap sorar gibi baktığını hissettiren narin hanımefendi. çok genç, çok akıllı. yaşıtlarından beklenmeyecek bir eda ile muhabbetten uzak kalanları yaklaştırmaya, yakınlaştırmaya gayreti benim gibi yabanileri bile rahatlattı. her ne kadar bekleme işinin kendisi tarafından vaad edilmediğini iddia etse de yemedik yutmadık. bir adam bir gecede bir defa keklenir hanım ablam!

    purple ve redwinemania : gecenin iki organizatörü. kusura bakmasınlar ama şimdi hangisi hangisiydi ayırt edemiyorum. ikisi de son derece akıllı, efendi ve becerikli. o kadar insanı bir araya getirme gayretleri yetmemiş gibi, sözlük yazarlarının tamamı yemeklerini yemeden iftar etmediler. son derece iyi evsahipliği yaptılar ve yorgunluklarını katılımcılara sezdirmediler. bu tip organizasyonlarda sıkıntılar olacağı aşikarken hiçbir şeyden sızlanmadılar. biz çok güzel bir gece geçirdik ama onlar bu telaş içerisinde zevk alabildiler mi bilmiyorum.

    saipsiz: çok iyi "kek" yapıyor. uzun zamandır gördüğüm en güzel, en eğlenceli, en zekice şakaydı. insan ilk etapta aptal durumuna düştüğünü hissediyor evet ama keyif almadım dersem yalan olur. sözlükten şiirlerini okuduğum için bilhassa tanışmak istediğim arkadaşlardan birisi idi. şakanın intikamını şiir hakkında kafa ütüleyerek aldım. gecenin sonunda gidecekleri yere götürmek için buyur ettiğimde içimden bir ses, "götür şunları çinçine bırak, uzaktan seyret" dedi. dua etsinler ki yorgundum.

    polen: sohbet imkanı olmadı. bir ara birisiyle takma isim yakalıklarını değişmişler mi ne? polen ismini yakasında okuduğum kişi doğru kişiyse eğer, hiç tanımamasına, hiç sohbet etmemesine rağmen, güzel yüzündeki sımsıcak bir gülümsemeyle bana iyi akşamlar diledi. ben o sıcak gülücükleri hep yapmacık bulurdum. bu genç hanım, ya çok samimi, ya o da çok iyi rol yapıyor. benim kanaatim, çok doğal olduğu yönünde. peygamberimiz, yeri geldiği zaman bir gülümsemenin bile sadaka olabileceğini söyler. dilenci olsam, öyle bir sadaka isterdim doğrusu.

    enzeru: tanıştıysam da bağışlasın, çıkaramadım.

    canan saka: belki bir dahaki zirveye...

    tuba06: masaları gezerken bir müddet kendilerine de ziyarette bulundum. topluluk içerisinde çalıştığım yerin adını daha önceden duymuş olan tek kişiydi. ciddi, ağırbaşlı, asil bir havası var. bazı insanların belirli özellikleri ön plana çıkar hani, ilk görüşte de olsa bu deli dolu, bu çılgın, bu mülayim dersiniz. tuba hanımda herşey karınca kararınca gibi geldi bana. kırmayıp masalarına kabul ettikleri için teşekkür ederim.

    limon cicegi kolonyasi: petrolcü. dobra dobra ama bir o kadar da kibar bir havası var. o da tıpkı çaylak gibi kıyıda köşede kalan benim gibi sosyal fakirleri bir araya toplayıp, yabanclılık çekmemizi engelledi. inşallah güzel sohbetinden ileriki zirvelerde daha çok nasipleniriz.

    garfield: çok hınzır bir havası var. her an yaramazlık yapacakmış gibi duruyor. bir ara eşiyle gelen rs ne la'nın üstüne oynadı, eli boş döndü. gecenin sonunda benim dünya görüşüm hakkında da bir sorti yaptı, orada da baltayı taşa vurdu.

    muhallebi: hayal meyal hatırımda.

    witch: okudum birinin yakasında ama...

    fatihkul: tanıştık, selamlaştık ancak çok muhabbet imkanı olmadı. en azından bu seferlik...

    ellen: sanırım o da beni hatırlamıyordur, uzak yerlerde mi kaldık?

    rosava: başını şişirdiklerimden birisi. akşamın sonuna doğru sohbet imkanı oldu. sözlük hakkındaki isteklerimden bahsettim biraz. ne yapayım, baktım ağır-oturaklı bir havası var. dedim dert dinlerse bu adam dinler... eksik olmasın.

    beat: özür dilerim, çıkaramadım.

    fenasi kerim: kıyıda köşede durdu, fazla muhabbete girmedi. e güzelim kim sana o takma ismi al dedi ki?

    onurkul: fatihkul'un yanındaydı sanırım, sohbet başja bahara...

    walter klemmer: resmini görsem tamam bu diyeceğim ama...

    aria galactica: takma ismine en çok uyum sağlayan kişilerden birisi idi. sohbet başka buluşmaya.

    ogzi: ne kadar uslu efendi bir tavrı var bilemezsiniz. misafirlikte tatlı çocuklara "sen bizim çocuğumuz olur musun?" diye sorarlar ya, neredeyse "sen benim kardeşim olur musun?" diye soracaktım. tekrar karşılaşmak nasip olur umarım.

    xargn: okudum bu ismi de birinin yakasında. görsem... özür dilerim. bir anda o kadar insanla tanışınca zor oluyor be mübarek.

    umarsiz arsiz: ihtiyarlık bir bahane olur mu?

    ck 06: takma adına bakıp, "angaralıyım" demiş başka da bir şey dememiş diyorsanız yanılıyorsunuz. sıradan bir isim gibi gelebilir ancak suret hiç de öyle değildi.

    nevai: bütün gece etrafı süzüp durmadı elbette, kendini de izledi. biraz tedirgin, çokça gözlemci, vakit ilerledikçe neşelenen bir havası vardı. içinden, "ne güzel adamlar bunlar be!" dedi.

    exelance: tanışsam bir reverans gösterirdim.

    chewezingeer: nasip!

    sohodo: ya nasip!

    inkpinkzink: benim gibi tedirgin olanlardan birisi. benim tedirginliğim de onun kadar belli oluyor muydu dışarıdan bilemem. almış yanına da sınıf arkadaşını gelmiş. çok güzel saçları var. henüz çok genç, umarım yeni başladığı iş hayatı istediği gibi gider. "nerede çalışıyorsun" sorusuna semt ismi söyleyerek cevap vermesi de tedirginliğindendi sanırım. farkında olmasa da ürkekliğimi benimle birlikte paylaştığı için teşekkür ederim.

    peachy rouge: ilk bakışta inkpinkzink gibi tedirgin sandım onu da. arkadaşının koltuğunun altına sığınmış gibi bir havası vardı. zira, inkpinkzink masanın kalabalık tarafına oturmuş, kendisi uç tarafı seçmişti. masanın diğer tarafına geçtiklerinde de aynı şekilde oturdular. o iyi fotoğraf çekiyor olabilir, biz de iyi gözlemliyoruz.

    mystery veluthien: bağışlayın, bir dahaki sefere...

    zsmart: (bkz: izmir/#3699962) bu yazım armağan olsun ona. günün birinde, pasaport iskelesinde benim yerime de bir çay içerse, aklına getirsin. "bir garip, adam yan masadan izmir lafını duyunca densizlik edip muhabbetin ortasına sıçramıştı", desin. denize, uzaktaki boşluğa ve martılara bakıp, "burda yalnız bir adam neyi düşünür ki" diye düşünsün.

    jadeh: bir dahaki sefer inşallah.

    onikiortaliharitametoddefteri: ben olsam etiketin parasını kendisinden alırdım. üstelik boyu da adı kadar uzun. sohbetinden ilerleyen buluşmalarda nasipleniriz artık.

    rs ne la + 1: güler yüzlü, tatlı dilli, mutlu mesut bir aile babası. allah bahtlarını açık etsin. hanımefendi her ne kadar garfield'a renk vermemiş olsa da oraya bizzat gelip beyefendinin bir yaramazlık yapmasını en başından engelliyordu. onu da yedik sanmasın. sen hem adamı tek başına gönderme yemeğe, hem de "bulsun, canı sağolsun" de. sen olmasan bulacak belki ama jandarmanın kolunda kelepçeli mahkumlar gibi her zirveye öyle geliyorsa epey bir şansa ihtiyacı var.

    deli bozgun dolu dizgin: toplantıdan evvel yazışmıştık. yemekte fazla muhabbet imkanı olmadı. vaktim olsa gezdirmeyi, ilgilenmeyi çok isterdim. malesef çalışıyordum. umarım bir dahaki sefere ankaralı yazarlardan birisi olarak gelenlere daha iyi evsahipliği yapma fırsatımız olur.

    deeplomatt: geldiyse bile görmedim. sanki trenden hiç inmemiş, tren mekanın içinden el sallamış da geçmiş gibi...
    trix: bu arkadaşla da tanışamadık. sanırım bu da makinistti.

    koca haydar: geldi, yedi, gitti. derdim yetmiyormuş gibi derdime dert ekledi. canı sağolsun.

    kediye kafa atan mücahit kedi: şöyle uzaktan bir süzdüm. içimden dedim ki: "ben de bu ebatta bir fare olsam önüme gelen her kediye kafa atarım." her an gülmeye ve güldürmeye hazır bir havası var. adam "a" dese gülmem gerekiyor gibi hissettim. neşesi her daim bol olsun.

    gore gori chapa tipa rota hey: daha adını söylemeyi bitirmeden içimden iki göbek atasım geldi. şimdiye kadar duyduğum en orijinal ve neşeli isimlerden birisi. çok samimi, çok içten, çok candan ama hepsinden daha fazla çok iyi bir dinleyici gibime geldi. ya da benim çenem düşmüştü o sıra. elektrikli gitar çalıyormuş arkadaş, bir ara "aman dikkat et, çarpılma" diye tembihliyecektim ama unuttum. davet ederse en yakın zamanda dinlemek istiyorum.

    ayrıca;

    danışman arkadaş, bayburtlu hanımefendi, sınav dergisinde editörlük yapan arkadaş, ismail aq, mülayim, şapkalı hanımefendi, şimdiye kadar tanımşanmamış uzun saçlı hanım ve cehennem tanrısı da gecedelerdi. onlara da selam olsun.

    ben nevai
    uludağ sözlük haber merkezi ankara
    zall?

    not: unutkanlıklarım için hoşgörünüze muhtacım.
    18 ...
  10. 41.
  11. sözlüğün görece yeni, az yazan, az tanınan bir yazarı ve bu tarz zirvelere oldukça yabancı birisi olarak biraz tereddütle katıldığım buluşma oldu. izlenimlerimi geniş geniş yazacağım, arz ederim:

    öncelikle mekanın karşısında bulunacağı belirtilen çaylakgeldimçaylakgidicem adlı muhterem hanımefendi, "benim ne işim olur korkuluk gibi tunalı'nın ortasında" demiş olacak ki, vaad edildiği yerde değildi. akşam karanlığında daha az gören gözlerimi o tarafa doğru çevirdiğimde, iri yarı çam yarması, göbekli birisini gördüm, çaylak sen misin diye hamle edecektim ki burma bıyıkları dikkatimi çekti. yok dedim, hanımefendiden için böyle bıyıkları var diye söz edilmediydi. hem mekan karşıda görünüyor zaten, içeriye attım kendimi. bu arada kapıda sözlükten olduğu her hallerinden belli 3-4 kişiyi es geçtim. gençler yolunu bulamayanları toplasınlar, kendimi karşılatmış olmayayım dedim. dedim ama benim için içeride başka karşılama varmış, nereden bilebilirdim ki?

    içeride deli garson olayı patlak verdiğinde, masamdaki arkadaşlara "sözlükten biri de bizi mi kekliyorlar?" dememe rağmen "hayın uludağ işbirlikçileri" renk vermediler. zokayı yuttuğumda, sağımda solumda oturan hanım arkadaşların rahatsızlıkları artınca "sosyal sorumluluk" alarak deli garsonu dışarıya davet ettim. bir iki ısrardan sonra kıyafet değişip, yakasında saipsiz yazan kıyafetiyle içeri girdi. beni, uludağ sözlük yazarlarına "gecenin sazanı" olarak takdim etti, ancak bana söz vermedi. aklımdan geçenleri şuracığa yazacağım: herif iyi rol yapıyor ama tırsak çıktı!

    sonrasında yemekler yenildi, hacettepespor'un attığı gollere sevinildi, muhabbet koyulaştı. tabi benim gibi yalnızlık tutkunu birisi için hiç tanımadığı kırk kişiyle irtibat sağlamak zor ve tehlikeli bir işti, bir ara bu gece kısa devre yapmazsam bir daha yapmam dedim. allah'tan arkadaşlar gerçekten sıcakkanlı, sevecen insanlar. bir ara masalara "misafir kabul eder misiniz?" diyerek tek tek ziyaretlerde bulundum. muhabbet imkanım olmasa bile en azından tek tek tanışmak istedim. arada "bu ihtiyar ruhlu bunak niye geldi ki?" diyenler oldu sanırım, o masalardan tez tüydüm.

    gece sohbetin en koyulaştığı sıralarda, mevburiyet gereği, aralarından ayrılmak zorunda kaldım. geldiğimde ilk ve son zirve katılımım olur diyordum ancak tadı damağımda kaldı. "akıllı garsonları olan yerde" organize edilmek ve vaktimin müsait olması koşuluyla her zirveye seve seve katılırım gibime geliyor.

    devam edecek...
    7 ...
  12. 40.
  13. anti fenerbahce odaklarinin toplasildiği bir zirve olmakla beraber fenerbahce cumhuriyeti elcisi olarak arz-i endam ettiğim zirve olmuştur. kendimi ikinci dünya savasinda almanya italya ve bilumum elcilerin içindeki ingiliz elçisi gibi hissettirmiş olan bu zirvede fenerbahce gol yediğinde horst wessel lied duymuş olsam daha iyiydi.

    bu darayi düserek diyebilirim ki mechul bir diyarlara gidip de dönmemek dönüp de bulmamak kelamini lugatimden cikarttim. bu kadar cok istatikcinin yasadiği bir diyar da istatistik biliminde birinci olursak sasirmayacağimi da eklerim.

    ek olaraktan; hey dostum ezo gelin corba dedin afrika usulu patates corbasi cikti.

    zwht zwht
    4 ...
  14. 39.
  15. neşelendiğim, eğlendiğim ve özlem giderdiğim zirvedir. hoştu, çoşturdu.
    0 ...
  16. 38.
  17. sözlük yazarlarını aynı iftar sofrasında buluşturan güzel organizasyon.

    emeği geçen herkese çok teşekkürler.
    0 ...
  18. 37.
  19. 36.
  20. ortada bulunan bir çok fotoğraf makinasıyla, bir çok fotoğraf çekilmiştir. makina sahiplerine sesleniyorum burdan, onları bir ara yollasanız çok sevaba girersiniz. *
    0 ...
  21. 35.
  22. şaşırtmayan zirveydi, sıcak bir ortam, samimi insanlar, tanışıklık olanlarla kısa sayılacak bir tazeleme, yeni tanışılanlar için hoş bir seda.. öncelerde programdan dolayı gidemeyeceğim için üzüldüğüm ancak uğraşlarım sonunu çok yorgun olsam da gittiğim ve güzel sohbetle dinlenip, mutlu ayrıldığım bir buluşmaydı.*
    1 ...
  23. 34.
  24. istatistikçilerin ve gazililerin yoğun katılımının olduğu zirve.*
    1 ...
  25. 33.
  26. 45 kişilik zirve ki isim yazdırmadan gelecekleri katmıyorum. artık dedikodumuzu yaparlar "ulusozluk mekan kapatmış lan" diye.
    (bkz: dosta güven düşmana korku vermek)
    0 ...
  27. 32.
  28. aç aç saatime bakarkene, "klavye arkadaşlarım yediler bile, ühühü" diye düşünmeme sebep olacak zirvedir. benim için de dua edin, ühüh.
    0 ...
  29. 31.
  30. oldukça kalabalık bir listeye sahip olan zirvedir. belki msn zirvelerinden daha kalabalık olacak zirvedir. ve son olarak allah allah nidalarıyla oruçların açılacağı zirvedir.
    0 ...
  31. 30.
  32. trabzon'dan katılacak yazarlar için benim için ayrılmış olan kontenjanı bağışlıyorum.

    yeter ki gönüller bir olsun...
    3 ...
  33. 29.
  34. insanları görmek için uğramayı düşündüğüm organizasyon. *
    1 ...
  35. 28.
  36. haberini geç aldığım zirvedir. darısı diğer zirveleredir.
    0 ...
  37. 27.
  38. 26.
  39. seferi olacağımız için oruç tutmadan katılacağımız iftar zirvesidir.
    her ne kadar nah otobosla geliyor olsak da biletler gidiş-dönüş alınmıştır, son anda "aa yatmaya mı geldik" dememek için böyle uygun gördük, tadında bırakacağız.
    bu arada istanbul'dan 4+1 sürpriz bir isim daha var ama listede yok hem de bizimle geliyor, dimi haydar?
    çalışan insanlardan olarak misafirperverliğinizden ötürü şimdiden teşekkürler.
    0 ...
  40. 25.
  41. bir hafta sonrasına ertelenmiş olsaydı katılabilecegim zirveydi, şuan malesef, %90 katılamayacagım zirvedir.
    1 ...
  42. 24.
  43. 23.
  44. bluevelve ve zenci nicki'nin gelmesini beklediğimiz zirve. kafalarından tutuşturup tokuşturacaz hangisi çatlarsa diğeri galip gelecek.
    2 ...
  45. 22.
  46. bu arada odtü mezunları iftarı ile çakıştığını üzülerek öğrendiğim ve inşallah birinden biri ertelenir dediğim iftar organizasyonu...
    abi ertelesek olmaz mı...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük