bugün

bir letonya'yı bile yenmeyi becerememiş, tekrar tekrar kendine sövdürtmüş milli takımı göstermiştir bir kez daha. futbola tapan, 75 milyonluk ülkenin en iyi futbolcuları bunlar mı yani? unutun siz euro 2016'yı falan.
berabere bitmiş fatih terim'in 400 bin euro maaşına kafaya takmaya sebep bir maç olmuştur.
(bkz: milli ruhtan yoksun milli futbolcular)
kendimizi, almanya, italya, ispanya gibi ülkelerle karşılaştırma, onların seviyesinde olduğumuz yanılgısının artık sona erdiği maç olmuştur bence. 2 tane büyük turnuvamız var kendimizden bahsettirdiğimiz; 2002 ve 2008. ve ikisinde de tesadüfi şekillerde başarılı olduk kimse kusura bakmasın. asla bir hollanda, portekiz; hatta bir isveç değiliz ve bu kafayla gidildiği sürece de hiç olamayacağız.

gazla bir yere kadar gider türk futbolu. orası da riga son durakla belli oldu. ama allahtan 5+3 yabancı sınırlaması var da, milli takım şahlandı!!!
bir ülke futbolunun bittiğini gösteren milli takımlar arası futbol karşılaşması.
evet türkiye'den bahsediyorum. fatih hoca fatih hoca. gel galatasarayı kurtar gel milli takımı kurtar. adam mekik dokudu gs ile milli takım arasında. başka hoca mı yok. bu adam başarısızdır. ülke futbolunun gelmiş geçmiş en yetenekli ve en kaliteli takımıyla galatasaray'ın başında uefa kupası kazandırmıştır evet hakkını yememek gerekir ama peki milan baros neden fatih terim hakkında, o hiç taktik vermezdi ancak rakibi parçalamaktan bahsederdi diyor. o takımda hagi gibi bir beyin vardı. sahadaki antrenör. neyse sonuçta gökhan töre olayını çözemeyip, leverkusen'de banko oynayan ömer toprak ve hakan çalhanoğlu'nu kaybetme aşamasına gelen bir antrenörden bahsediyoruz. bir de bu adam türkiye sportif direktörü müdür nedir öyle bir şey. futbolu bu hale sokan ama aynı zamanda çözüm bulması gereken kişi.
tezatın böylesi ancak bizim ülkede yaşanır.
(bkz: ahımız var hocam)
öncelikle görselli anlatım için: http://dogruoynarsanfutbo...014-letonya-turkiye-maci/

Özet:

* Fatih Terim Mehmet Topal’ı stoper oynattı.
** Arda Turan forvet arkası pozisyonunda etkisiz kaldı.
*** Olcay Şahan – Arda Turan kimya uyumsuzluğu göze çarptı.
**** Defansif anlamda takımın skoru önde götürme konusunda tecrübe eksikliği göze çarptı.
***** Letonya maça 4-4-2 sistemiyle çıkması kendine güvenini gösterdi.
****** Türkiye oynadığı 3 maçta ‘’1’’ puan toplayarak grubunda son sırada yer aldı.

Türkiye bu maça çıkmadan önce gruptaki ilk 2 maçında 2 yenilgi almıştı. Letonya’yla ise yaptığı 4 maçtan birini kazandı, ikisinde berabere kaldı, birini de yitirdi. Hedef galibiyetti fakat saha dışında bir takım olaylar bu maçın önüne geçmişti. Gökhan Töre’nin silah çekme mevzusunda baş aktör olması, gurbetçi futbolcuların Ömer Toprak ve Hakan Çalhanoğlu’nun buna bağlı olarak sözde sakatlık sebebiyle milli takıma gelmemesi, Fatih Terim’in maç önü basın toplantısında basınla sürtüşmesi derken anlaşılan oydu ki, kulüp takımı havasını kuramamış bir takımla Avrupa Şampiyonası hayalini kuruyoruz. Sürekli sil baştanlarla, her maç biraz daha geriye gittiğimizi idrak ediyor olmamız futbol severleri biraz daha karamsarlığa itiyor. Passolig uygulaması, enflasyonun bu kadar yüksekken bilet fiyatlarının yüksekliği ki Çek Cumhuriyeti maçında gündem oldu, şike olayları, adaletsizliğe olan inanç derken milli takıma yansıyan hava tam bir paramparça olmuşluktur. Fatih Terim’in hala 2 maç üst üste oynatacak 11’i oturtamamış olması, sürekli sistemsel denemeleri zaman kaybına yol açtığı da aşikardı. Zaten Hakan Çalhanoğlu’nu hazırlık maçlarında bile as oynatmıyordu ki şuan 1994 doğumlu olan bu genç oyuncu Hakan Çalhanoğlu ben bu yazıyı yazarken yeni takımı Bayern Leverkusen ile Şampiyonlar Ligi ve elemelerinde 5 maçta 2 gol 4 asist, Bundesliga’da 9 maçta 2 gol 2 asistle oynuyordu fakat Fatih Terim milli takıma ısrarla monte etmedi, etmek istemedi. Takım içindeki yerini sistemsel olarak değineceğim. Keza Ömer Toprak’da çok iyi bir pas dağıtan stoper, ayağı çok yumuşak olması avantajlı yanı. Bu maçta bölgesel olarak yerine görev verilen Mehmet Topal’dan beklenen stoper oynaması değil defansif orta saha oynamasıyken yine sistem içinde oynamalarla Ersan Gülüm yedek ve yine milli takımı sağlam bir 11’den uzaklaştırmaya devam eden bir müdahaleydi. Bir diğer değineceğim konu ise Arda Turan ile Olcay Şahan’ın arasındaki tuhaf kimya tutarsızlığı. Her ikisi de kanat oynayabilen fiziken benzeyen tipte oyuncular. Neden maksimum verim alınamıyor her ikisi oyundayken üstünde duracağım bir konu. Diğer yandan bu maçta oynatılan 4-2-3-1 sisteminin neden ofansif yönü aksak kaldı, takım içindeki dengeye yansıması ne şekilde oldu bunu anlatacağım.

--------------- resim ---------------

Klasik 4-2-3-1 sistemiyle çıktığımız bu maçta sistem ve oyuncu uyumu anlamında birkaç göze çarpan durumdan bahsecek olursam Mehmet Topal’ın defansif orta saha olarak başlaması gerekirken stopere çekilmesi ki Ersan Gülüm gibi pas dağıtabilen stoper varken, bir ikincisi Olcay Şahan sol kanatta başlaması dolayısıyla Arda Turan’ın 10 numara pozisyonunda kaybolması, iki ofansif bekimiz mevcutken bir tane defansif orta saha koymak yerine paralel orta saha orta oyuncusu olan Ozan Tufan ve yan partneri ofansif orta saha olan Oğuzhan Özyakup’un 4-2-3-1 uyarlanması beraberinde bir takım olumsuzlukları da getirmesi kaçınılmazdır. istatistiklere her ne kadar bakacak olursak da olalım, üstünlüğümüz göze çarpsa bile Letonya takımını eze eze yenebilecek potansiyeli olan bir takım için uyumlu bir sistem oynatılmadığı sürece puan kayıpları kaçınılmazdır.

Olcay Şahan formda olması sebebiyle sol kanatta başlaması Arda Turan’ın etkinliğini azaltan unsurdur. Keza Olcay Şahan’ı da sağ kanata koyduğunuzda nasıl ki verimi çok düşüyor, Arda Turan’ı da forvet arkası oynatılması veya serbest oyuncu olarak oynatılması takımın ofansif yükünü karşı takım kim olursa olsun, azaltan unsurdur. Zaten çok top yapan bir takım olmamız dolayısıyla, klasik forvet arkasıyla oynamamızın hiçbir mantıklı açıklaması yoktur zaten top oraya kadar gelmekte, sorun golü bulmak veya bulduktan sonra skoru korumaya yönelik hamlelerdir.

--------------- resim ---------------

Maça Letonya korkusuz bir şekilde 4-4-2 sistemiyle çıkmıştı. ileri 2’lileri Eduards Viskanovs (24 yaşında) diğeri Valeriks Sabala (20 yaşında). Hatırlatalım bu sistem bizi izlanda karşısında ezen bir sistemdi. Rakibin 4-4-2 oynaması açık alan bulduklarında sürpriz bir gol bulma olasığını yükseltiyor. Çünkü hem sağ bekimiz Gökhan Gönül, hem sol bekimiz Caner Erkin ofansif bekler ve bunları ortadan destekleyebilecek kadrodaki tek uyumlu defansif orta saha Mehmet Topal iken o da Ersan Gülüm yerine stopere çekilmiş vaziyetteydi. Mehmet Topal’ın önünde ise 2 orta, orta saha oyunculardan biri olan(diğeri Oğuzhan Özyakup) Ozan Tufan defansın arasına girebilecek defansif bir orta saha olmaktan ziyade paralel oynayabilen bir orta saha oyuncusudur yani sağa sola deplase olabilen tiptedir. Mehmet Topal ise 2 bekler rahat şekilde hücum yaparken uzun bacakları ve boyuyla savunma arasında gedik kapatabilen yetenekte bir oyuncudur. Hal böyle olunca bir diğer orta saha oyuncusu olan Oğuzhan Özyakup’un da defansif anlamda kuvvetli olmadığı aşikarken bu dizilişin orta göbek ile kanat boşluklarının doldurulamaması anlamına geldiğini belirteyim.

Maçtaki ilk ciddi atak Umut Bulut ile 8. Dakikada soldan Caner’in duran topu kesmesiyle rakipten dönen topu savunma arkasına doğru Arda Turan’ın göndermesiyle gerçekleşti. Fakat Umut ayağının üstüyle topu kalecinin sağına doğru auta vurarak sonuca gidemedi.

--------------- resim ---------------

Maçın ilk 15 dakikası milli takımın sürekli pas yaparak kanattan içe gire girme çabalarıyla geçiyordu. Bir diğer altını çizmek istediğim nokta rakip takım kapanarak oynamasından ziyade milli takımın ters ayaklı oyuncularla sıkışan oyunu açma denemeleriydi. Ters ayaklı değil de, iyi bir sağ açıkta Hamit Altıntop veya Caner gibi sol açık oynayabilecek oyuncuların sağdan ve soldan kesmeleri rakibi çok daha rahat açabilecek hamleler olabilirdi. Dakikalar 17’yi gösterdiğinde Gökhan Gönül’den aldığı pasla hareketlenen Arda Turan rakip takımın orta sahadaki boşluklarından yararlanıp ani atağa çıkmasıyla taşıdığı topu sola çıkardı, Olcay’ın da soldan kaleyi çaprazına alıp vurması ve kalecinin topu çıkarmasıyla atak sonlandı.

--------------- resim ---------------

Bu ataktan 3 dakika sonra Olcay’ın ara pasında hareketlenen Umut kaleciyle yine karşı karşıya kalıyor ve yine sonuca gidemiyordu. Finishing anlamında Umut’un çok kötü bir maç çıkardığını söyleyebiliriz.

--------------- resim ---------------

Yukarda da belirttiğim üzere Ozan defansif orta saha olmasından ziyade orta saha orta tipi oyuncu olması, defansta Mehmet Topal’ın varlığı ve 2 ofansif bek derken önliberosuz oynarken Oğuzhan gibi ofansif bir orta sahanın varlığı takımı göbekten tehlikeli bir duruma sokan etkenler olarak gözüküyordu. Ne var ki Oğuzhan’ın sakatlanıp yerini Bilal Kısa’ya bırakması orta ikiliyi Ozan – Bilal kimyasını daha uyuşabilir hale getirdi. Bu tür sıkışan maçlarda ekstra bir 10 numara pozisyonunda oyuncu oynatmak yerine ekstradan bir forvet oynatıp, orta sahanın ortasında Bilal gibi yaratıcı ve sol ayaklı oyuncuların varlığı takımı maçta daha rahatlatan hamleler olacaktır. O anlamda Olcay’ın yerine Arda Turan’ın çizgiyi arkasına alıp oynaması daha mantıklı olacaktır ileriki dönemlerde. Çünkü iyi bir Gökhan Töre’nin varlığını kesemeyeceğinize göre Olcay Şahan’ın Arda’nın alternatifi olması maçın skoruna göre dahil olması daha etkili sonuç doğuracağı kanaatindeyim. ilk yarı bu skorla tamamlandıktan sonra Dakikalar 47’i gösterdiğinde değişiklik ilk meyvesini veriyordu ve Bilal Kısa’nın muhteşem füzesiyle milli takım 0-1 öne geçiyordu.

--------------- resim ---------------

Bu golden itibaren yine atak yapan milli takım yine savunma yapan takım Letonya’ydı. Maçın başından sonuna üstün bir oyun koyduğumuz ortada fakat büyük takım olmak skoru da koruyabilmeyi gerektirir. Bu anlamda golü erken bulup koruyamamanın, rakibin gücünü küçümseyerek oynamanın cezasıda ağır oldu. ilk yarıda kaçan gollerin bedeli Dk. 53’de sol kanattan gelişen atakta Visnakovs, ceza alanına girmesiyle ve Ozan’ın sert müdahalesiyle yerde kalmasıyla ödedik. Penaltı golüyle de Letonya maçı dengeye getiriyordu. Bir futbol takımı için en önemli kıstaslardan biri defans için önlerinde oynayan oyuncuların varlığıdır. Hem önde hem beklerde meydana gelebilecek açıklara odaklanmak milli takımı geriye götüren durumlar oldu gruptaki ilk 3 maçta. Olcay Şahan, Arda Turan kimya uyumazlığı farkedilirken dakika 60’da Olcay yerini Adem Büyük’e bıraktı fakat oyun olarak kalitede bir farklılık yaratmadı. ilerleyen dakikalarda da Hamit Altıntop, Gökhan Töre’nin yerine oyuna dahil oldu. Arda Turan kendi pozisyonuna, sol kanata yerleşirken forveti 2’leyip Adem Büyük’ü almak oyunun yönünü değiştirmeye yetmedi. Öyle ki kısa boylu sprinter bir oyuncu yerine Cenk Tosun gibi milli takım havasını kaldırabilecek kalitede bir oyuncunun yedek kulübesinde olmaması negatif bir tutumdur. ilerleyen dakikalarda Letonya skoru koruyarak maçı tamamladı ve maç 1-1 sona erdi. Bir çok sistemsel ve yönetimsel hataların olduğu milli takımın gruptaki ilk 3 maçında sadece 1 puan toplaması gelecek adına kaygı verici durum oluşturmuştur.

Letonya: 1 – Türkiye: 1

Stat: Skonto (Riga)

Hakemler: Bobby Madden, Alan Mulvanny, Alastair Mathe, David McGeachie, Kevin Clancy, Andrew Dallas (iskoçya)

Letonya: Ko o, Dubra, Gabovs, Gorkss, Kurakins, Aleksejs Visnakovs, Ikaunieks, Zjuzins, Fertovs, Sabala, Eduards Visnakovs
Teknik Direktör: Marians Pahars

Türkiye: Volkan Babacan, Gökhan Gönül, Semih Kaya, Mehmet Topal, Caner Erkin, Ozan Tufan, Oğuzhan Özyakup, Gökhan Töre, Arda Turan, Olcay Şahan, Umut Bulut
Teknik Direktör: Fatih Terim

Goller: Dk. 47 Bilal Kısa, Dk. 53 Sabala

--------------- Puan Cetveli resim ---------------