izlenilmesi gereken mükemmel bir film. sonunda insanda burukluk ve gözlerde yaş bırakıyor. filmi şiddetle tavsiye ediyorum. pişman olmazsınız. bir buçuk saatinizi ayıracak kadar da vaktiniz vardır herhalde.
milli tarihimizin şerefli yapraklarında ki bu onurlu insanların gerçek öykülerini görüp de içimizin sızlamamasını imkansız kılan bir film.
bu filmi herkes izlemeli ve bazı şeylerin iyice farkına varıp, onlara hakettiği değerleri gerçekten veriyor muyuz acaba diye tekrar tekrar düşünmeli.
öylesine hassas bir konuya sahip ki, filmdeki bazı hatalara içinizden kızmak geliyor ama kızamıyorsunuz. o çocukların fedekarlığı, gözlerinizi dolduruyor. ama filmde sanki onca kahramanlığa rağmen, sonunda verilen derslere rağmen bir başarısızlık havası hissettirilmesi kanıma dokundu. yanlış bir karar sonucunda onca çocuk şehit oldu gibi aktarılmış sanki; belki de öyle ama, bu acıyı hafifletmek için, ulaştırılan cephanenin faydaları, savaştan sahnelerle, birazcık umut olabilecek haberlerin gelmesiyle ilgili sahneler filme eklenebilirdi. yani uğrunda öldükleri savaş ortamı biraz daha detaylandırılmış olsaydı, salt hayatta kalma mücadelesi yansıtılmasıydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum. genç kızın nişanlısı subayın ölümü ise eğreti durmuş. çocukların cephane taşımaya gönüllü olmalarına kadar geçen giriş bölümü ağır ama çok gerçekci karelerle sizi filme bağlıyor, sonuç bölümünde duygusallık tavan yapıyor, vay be dedirtiyor; ama gelişme bölümü dediğim gibi pek iyi kotarılmamış. bunlar sinemasal yönden eleştirilerim filmin dört dörtlük olması içindi. bu haliyle de çok güzel. o yıllara dair bu nesle ne emekler verildiğine tanık oluyorsunuz, bir de günümüzdeki ülkem insanlığına bakıp utanıyorsunuz.. sırf bunun için bile izlenmeli.
ne zorluklarla, ne korpecik canların ebediyete intikali ile kazandıgımız toprakları ne kadar kolay kaybediyoruz diye dusunduren, dusundurdukce kahrettiren, daha da cok dusunmeye sevk eden guzel film...
bugün yedinci sınıf öğrencileriyle izlediğim ve öğrencilerimin gözyaşlarını tutamadığı ve mutlaka herkesin izlemesi gereken , kahramanlığı ve cesurluğu anlatan çok güzel bir film.
'ben özür dilerim' diyen insanın bir kere izlemesi tavsiye edilen film.
yaşları 12 ile 16 olan 120 çocuğa yüklenecek görevden önce öğretmenlerin yaptığı konuşma insanın çok etkiliyor. gözyaşların yanaktan aşağı aktığını gizleyemiyorsun. ben gizleyemedim...
her türk vatandasinin mutlaka izlemesi gereken, izlerken milliyetci duygulari kabartip, dini duygulari arttiran, bunun yanin da "her milletin iyisi de kötüsü de vardir" bilincini asilayan, senaryosunu özhan eren in yazdigi gözyasi tadinda bir film.
gece 3 te; battaniyeyi kendime sarıp izlerken(konusundan haberim yoktu kesinlikle), sonunda beni kendimden utandırıp, battaniye ne kadar ısıtsa da kalbimi üşüten filim.
gözyaşlarımı büyük bir gururla yanağımdan yuvarlamama sebep olan film.
bunun dışında milliyetçi duyguları kabartıp tekbir sesleri eşliğinde evden koşar adım çıkma hissi uyandırıyor insana.ve bir de fena eziyor.biz bu çocuklara layık mıyız? diye sorduruyor.ama cevabı düşünmek zor geldiğinden düşüncenin akışı akla getirilen başka birşeyle hemen değiştiriveriliyor.yazıklar olsun.
ağlatan filmdir. ömer baba'nın "gönüllüler bir adım öne çıksın" demesiyle 120 gencin hep beraber adım atması en duygusuz türk'ü bile gözyaşlarına boğabilir.
mütevazi bütçesiyle * ve başarılı oyunculuğla gönlümde taht kurmuştur bu film. yine de gerek kurgu, gerek senaryo bakımından daha iyi olabilirdi. çoçukların yolda nasıl sıkıntılar çektikleri daha ayrıntılı bir şekilde anlatılabilirdi. daha dramatik ve daha duygusal bir film beklemiyor değildim açıkçası.
konu film boyunca ağlatabilecek bir konu. film belli ki abartılmış kahramanlık öyküsünden (örn. 300) çok gerçekçi ve tarihi bir dram olarak tasarlanmış. o zaman ne diye filmin ağlatma potansiyelini sonuna kadar kullanmaz senaristler anlamadım.
yine de harika bir film. her türk gencinin izlemesi gereken bir film.
neticede turk filmi oldugundan klasik soylemlerde duygusal hava yaratmaktan ote pek de bir sey beklemiyor insan. bazı sahneleri siz daha onceden tahmin ediyorsunuz. film basladıktan 20 dakika sonra senaryonun algoritmasının nasıl aktıgından emin oluyorsunuz. etkileyici muzikler ve senelerdir aynı epik kıstaslarla aglamaya programlanmıs seyirciler. ama iyi olmus boyle bir film. en azından o zamanın kıyafetleri, van'ın essiz manzaraları, tabanı tastan sokaklarda ellerinde gaz lambalarıyla dolasan insanlar.neticede ambiyans guzel, senaryo eh iste, oyunculuklar rezalet otesi.
şu konunun aynısı veya bir benzerini hollywood a verseler oscarlık film çıkardı şerefsizim. biz mi film yapmayı beceremiyoruz anlamıyorum. milliyetçiliği körüklemeyelim solcular kızmasın denilmiş sanki filmi çeken kişiler tarafından. sanki bir çok yeri makaslanmış gibi duruyor filmin. özge özberk in karakteri olsa da olur olmasa da olur filmde. hatta keşke onun hayatı anlatılana kadar çocuklardan bazılarının hayatı daha detaylı gösterilseymiş filmde. bir çok mantık ve senaryo hatası da mevcut. sanırım senaristler konuya güvenip ayrıntıları sallamışlar. biraz daha özen gösterilmiş olsa mükemmel bir film çıkabilirmiş.
tanım: hollywood ile aramızdaki farkı gösteren film.*
3 basamaklı doğal sayı.
3 basamaklı pozitif tam sayı.
asal çarpanları: 2,3,5 olan sayı.
ilk üç rakamın temsil ettiği sayılardan birisi.
120,60,40,30,20,15,12,10,8,6,4,3,2 sayıları ile kalansız bölünebilen sayı. ****
özge özberk, burak sergen, cansel elçin gibi oyuncuların yer aldığı, konusu güzel, kendi kötü film. oyunculuklar çok yapmacık ve sönük kalmıştır. hiç şüphesiz güzel bir hikaye üzerine iyi yazılamamış bir senaryosu vardır.