görünen o ki akp büyük bir zafer daha elde edecek. ülkeme şimdiden hayırlı uğurlu olsun. bu seçimlerde akp'nin başarısı nelere bağlıdır diye bakınca 2002 seçimleri aklıma geliyor. akp'nin iktidarı boyunca yaptığı şeyleri hiç görmezden gelsek bile akp karşısında milletin gram güvenmediği bir medya ve bu medyaya destek veren muhalefet partileri var. "muhalif medya susturuluyor" diye bir yaygara koparılıyor. bunun peşine düşmüş ve akp'yi özgürlükler karşıtı olarak gösteren ve bu yönde propaganda yapan muhalefet yine hüsrana ulaşacak.
halkım, türk medyasının 12 eylül'de, 28 şubat'ta 27 nisan'da darbelerde verdiği sınavları biliyor, 90'lı yıllarda yolsuzlukları açığa çıkarmak yerine çıkar peşinde koştuklarını hatırlıyor. halen türkiye'de olan güzel olayları hep görmezden gelen veya karalayan bir medyamız var. bu medyayı savunan muhalefet ise medyanın gazına kendini kaptırmış ve medyanın halkın gözündeki yerini unutmuş. halkına değil medyaya güvenen partilerin sonu hep hüsran oldu. akp sırtını medyaya vermedi. verenlerin sonunu gördük. bu medya belki bir 4 sene daha milletin sesini duymayıp halka muhalefet edecek. ama değirmenin suyu çoktan kesildi. medyanın siyasete müdahale ederek çıkar sağlaması dönemi artık bitti. ya para kazanmak için halkı bilgilendirmek görevi yapan adam gibi normal bir medya ortaya çıkar veya kendine çıkar sağlamayan iktidarları, yerden yere vurmaya çalışan, okunma oranları yerlerde sürünen, ardından okunma-izlenme oranlarıyla halkı okumuyor-cahiller diyerek suçlayan bir medya devam eder, sonuç olarak da batarlar. iktidarları seçen halktır, aynı zaman da medyayı da seçen halktır. demokrasilerde bütün kuvvetler gücünü halktan alır. bizim ülkemize bakarsanız geçmiş dönemlerde gücünü halktan almaktan çok başka kuvvetlerden alan veya aldığını sanan kuvvetler vardı. hepsi süreç içinde tasfiye olur. halka sırtını dayayan da her zaman kazanır. siyasi hayatımızda bir çok darbeye imza atan tsk'yı bile tasfiye eder. bir dipnot olarak belirtmek gerek. bu ülkede tsk darbe yaptıysa buna imkan veren iktidarlar olmasıdır. kendine ve halkına dayanmayan iktidarlar kolayca alaşağı olur. diğerleri ise darbe ile inse bile daha güçlü olarak geri döner. türk milletinin en büyük özelliği boyun eğmemesidir. bunu öğrenemeyenler hep kaybetti, kaybedecek.
bu seçim sonuçları muhalif medyanın akp'ye hediyesidir.
en anlamlı doğum günüm olacağına inandığım gündür. dileklerimi muma üflemek yerine oy pusulasına basacağım gündür. para yerine ertesi güne daha özgür uyanmayı dileyeceğim gündür. belki kurtulacağımız gündür...
darbecilerin, darbe kelimesini ağızlarına alacak güçlerinin bile kalmayacağı seçim olacaktır. chpnin koltuğuna video kaset yardımıyla başkasını oturttular, aydın doğanın yazarları gaz verdi, olmadı o yazarlar direkt partiye katıldı, ama olmuyor işte, napsan bu parti %45.in altına düşmüyor, eskiden olsa memlekette bi karışıklık çıkarırdın, irtica geliyor kaçııın filan derdin, ekonomik kriz yaratırdın hükümeti düşürürdün, bu numaraların hepsi denendi, tutmadı.
Yabancı bir Internet haber portalı belki de ilk kez Türkiye seçim anketi yapıyor. Söylediklerine göre 10 günde bir yenileyerek trend ölçecekler. ilk ankette son 4 gün. Ve ilginç bir şekilde CHP önde görünüyor şu anda.
akp'nin muhtemelen oylarını aynı oranda tutup da iktidara geleceği ancak son demlerini yaşayacağı (çünkü durumu kotarmak için onların da yapacağı pek bir şey kalmadı ) seçim. Elbette ki boykot ve boykot! En iyi ihtimalle geçersiz oylar sayılacağı için 'geçersiz oy' kullanmak seçeneği de makul görünebilir. Çünkü oy kullanmayanlar yüzdeye dahil olmuyor; ancak geçersiz oylar mecburen sayılıyor ve paylaştırılmamış oluyor.
Türk halkının onurunu kurtarmak için tarihi fırsatıdır...
Önüne bir el arabası kömür döküp "bir çeyrek altın, iki kilo kurtlu bulgur" kadar fiyat biçenlere tokatını indirme fırsatıdır...
"....yiğitsen uslandır beni
ey yasakların
kahpeliğin
ve soygunların koruyucusu
türkü çağıran kızlarımı sustur
ve kahraman oğullarımı,
mezar kaza kaza kederli, kızgın
tohum serpe serpe hünerli
ve sömürüle sömürüle bomboş
ve açlığın
ve zulmun izlerini
derin uçurumlarında taşıyan ellerimi
nacaklara ve tırpanlara sarılan ellerimi
mavzerlere sarılan ellerimi
zincirlere vur gücün yeterse.
ama adına yaşamak dersen
ot gibi, saman gibi yaşamak dersen
bir solucan gibi yerlerde sürünerek
ezilerek
horlanarak
sömürülerek
re-zil-ce
çatlayan tomurcuğun
doğan çocuğun çığlığını duymadan
gül benizli sevgilinin
titreyen göğüslerini öpmeden doyasıya
korka korka
yana yana
her gün biraz daha derinden
her gün biraz daha kapkara duyarak ölümü
aç ve arkasız
köpekleşerek
yaşamak dersen
bu yürek
ÇAT DiYE ÇATLASIN ULAN!....."