12 eylül darbecilerinin yargılanmaya başlanması

entry10 galeri0
    1.
  1. bugun baslayan yilin davasidir. hukumet dahil olmak uzere myhalefet partisi chp ve mhp nin de mudahil oldugu davadir, davaya kenan evren kolunun kirilmasi nedeni ile katilmamistir.
    0 ...
  2. 2.
  3. mudahil olmak teriminin kullanimini yayginlastirmaktan ote sonuclar getirmesi dilenendir.
    0 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. 5.
  7. 6.
  8. Akp'nin bundan rant sağlamaya çalıştığı bir olaydır.
    0 ...
  9. 7.
  10. 12 eylül mağduru olan insanların gözlerini boyamaktan başka bir şey değildir. 100 yaşına merdiven dayamış insanların yargılanması hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.
    0 ...
  11. 8.
  12. iktidarın yine gündem değiştirmek için ortaya attığı yemdir.
    (bkz: 12 eylül çocukları 12 eylül'ü yargılayamaz) 1980 dönemi işçi sınıfı ancak yargılayabilir.

    bu konuda nihat behram ve atilla aşut'un görüşleri şöyledir.

    Nihat Behram: “12 Eylül türemesi AKP’nin kendi varlık nedenini yargılaması sadece talancının yalanıdır”

    Sanki sivil darbeyle iktidar olduklarında gidip Marmaris’te Evren’i, “Tecrübelerinden yararlanmak için!” ziyaret eden bunlar değildi! Sanki, Evren için, “Kendisine minnet borcumuz var!” diyen bunların Hocaefendi’si değildi! Sanki “dinci, kinci” hesapların kuluçkası 12 Eylül değildi! Sanki Konut’larında Evren’i bunlar ağırlamadı!

    Şimdi “işte yargılıyoruz!” diyorlar! Ağızlarındaki sözün, Erdal Eren için döktükleri sahte gözyaşından ne farkı var? Sanki şu an zindanları Erdal Eren’lerle dolduranlar bunlar değil!

    Bu davanın meşruluğu mu? Dinci faşizm ne kadar meşru ise o kadar....

    -------------------------------------------------------------------------------

    Atilla Aşut: “12 Eylül’ü hangi mahkemelerde yargılayacaklar?”

    "12 Eylül Yargılaması", tam bir aldatmaca. AKP Hükümeti, her konuyu siyasal çıkarları için oportünistçe kullanıyor. Ortada ciddiye alınacak, destek verilecek, düğün bayram edilecek bir dava yok. AKP politikaları yalan, aldatma, çarpıtma üzerine kurulu. Yığınların kafasını karıştırmak için her gün yeni bir oyun tezgâhlıyorlar. Hiçbir konuda içten değiller. 12 Eylül Referandumu’ndan önce de bunları söyledik. Ama sol’dan çark etmiş, AKP ile çıkar ilişkisine girmiş bir kesim, bu partinin iktidarını pekiştirmek için “Yetmez ama evet” diye kampanya yürüttü. Şimdi oyunun ikinci perdesi sahneleniyor. Zaten doğal ölümlerini bekleyen iki general eskisini günah keçisi ilan edip bu işten sıyrılmak istiyorlar! Baksanıza, AKP ve MHP de "müdahil" olarak katılıyormuş bu davaya! Çok komik, daha doğrusu trajikomik bir durum! Bizimle resmen dalga geçiyorlar! Ben 12 Eylül’de işkence görmüş, hapis yatmış, ceza almış bir devrimci olarak, kendi adıma bu oyunun bir parçası olmayı reddediyorum. AKP, 12 Eylül ürünü bir partidir. Ortak açıklamamızda da vurguladığımız gibi, 12 Eylül çocukları, 12 Eylül’ü yargılayamaz! Devrimciler, böyle bir oyunun figüranı olmamalıdır. Bize düşen görev, bu oyunu bozmak, tezgâhı açığa çıkarmak, bugün bütün kurumlarıyla iktidarda olan 12 Eylül düzenini sorgulamak ve sergilemektir.

    12 Eylül’ü hangi mahkemelerde yargılayacaklar? islamcı-muhafazakâr bir kimliğe sahip Anayasa Mahkemesi Başkanı bile yargının bugün siyasal bir kuşatma altında olduğunu söylerken, AKP’nin şov amaçlı bu girişimi ciddiye alınabilir mi? 12 Eylül yargılanacaksa, darbe sonrasında çıkarılan tüm yasaların çöpe atılması, oluşturulan tüm kurumların yok sayılması gerekmez mi? On binlerce insan, 12 Eylül koşullarında işkenceden geçirildi, zindanlara dolduruldu. Bu insanlar hangi yasalara göre yargılandı, hüküm giydi? 50 kişiyi ipte sallandıranlar kimlerdi? Yalnız askerler, polisler mi suçlu? O dönemin mahkemelerinde görev alan savcılardan, yargıçlardan hesap sorulmayacak mı? “Her şeyi askerler yaptı” demek, işin kolayına kaçmaktır. Bizim yargılandığımız Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nin Duruşma Yargıcı Salim Başal ve mahkeme üyesi ismet Kürümoğlu, sivil yargıçlardı. ikisi de Ağır Ceza Mahkemesi’nden bu göreve gelmişlerdi. ikisi de kraldan fazla kralcıydı. TKP Ankara Davası sırasında, mahkemenin asker üyesi Yüzbaşı Çetin (soyadını şimdi anımsayamıyorum), sanıklara saygılı davranırken, Başal ve Kürümoğlu, “Lan!”, “Kerata!” diye hitap ediyordu! Askeri Savcı Attila Tulay’ın, ifadesini beğenmediği bir arkadaşımıza makamında tokat attığını duruşma sırasında öğrendik. Ben, DAL’da gözlerimizi bağladıkları göz bağını bir biçimde dışarı çıkarıp “işkencenin kanıtı” olarak mahkemeye sunduğumda, sivil duruşma yargıcı bunu tutanağa, “bir kumaş parçası” diye geçirmekle yetinmiş, ama suç duyurumu duymazlıktan gelmişti. Şimdi bu savcı ve yargıçlardan hangi mahkeme hesap soracak?

    Biliyorsunuz, 2000 yılında Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, Kenan Evren hakkında bir iddianame düzenlemeye kalkınca kızılca kıyamet kopmuş; hiçbir mahkeme bu iddianameyi kabul etmediği gibi, adamcağız “aklından zoru var herhalde!” denilerek meslekten atılmıştı. Sözümona darbe karşıtı AKP o zaman neden destek vermemişti bu savcıya? Dahası, Kenan Evren AKP döneminde Çankaya’da onur konuğu olarak ağırlanırken, darbeci olduğu nedense unutulmuştu. Tayyip Erdoğan da 12 Eylül’ün önderleriyle fotoğraf karelerinde samimi pozlar verirken darbecilerle bir sorunu yoktu. Şimdi fırsatçılık yapıyor, ikiyüzlü davranıyor, siyaseti kirletiyor! Aklı başında hangi devrimci bu aldatmacaya kanar?

    12 Eylül sola karşı yapıldı
    12 Eylül faşist darbesi, sola, devrimcilere, emekçilere, işçi sınıfına karşı yapılmıştır. Darbenin arkasında büyük sermaye, TÜSiAD, ABD vardır. Darbecilerin Turgut Özal’ı önce Başbakanlık Müsteşarı, sonra Başbakan yapmaları rastlantı değildir. 12 Eylül’ün asıl amacı, 24 Ocak Kararları diye bilinen neoliberal politikaları engelsiz uygulamaktı. Buna karşı direnebilecek ana güç olan işçi sendikalarını ve sol partileri hedef aldılar. 12 Eylül öncesindeki “terör” bir bahaneydi. Terörü yaratan da zaten darbeyi tezgâhlayanlar ve onların emrindeki kontrgerilla örgütüydü. Darbeyi halkın gözünde “haklı ve meşru” göstermek için her yönteme başvurdular. Ülkeyi kan gölüne çevirdiler. Kendilerini “Ülkücü” diye niteleyen örgütlerinin bu kirli savaşta solculara karşı kullanıldığı ise bir gerçektir. Zaten bunu şimdi kendileri de itiraf etmekten çekinmiyorlar.

    islamcılar 12 Eylül’le palazlandı
    Mamak Askeri Cezaevi’nde, küçük bir islamcı öbekle birlikte kaldım. Bunlar, Milli Selamet Partisi’nin gençlik örgütü konumundaki Akıncılar’dı. Aramızda hiç sorun yaşanmadı. Onların da MHP’lilerle insani ilişkisi yoktu. Daha çok bizimle sohbet ederlerdi. “Silahlı örgüt” suçlamasıyla tutuklanmışlardı. Ama çok kalmadılar içerde. Önce salıverildiler, sonra da aklandılar. islamcılar, 12 Eylül’den en az zarar gören kesimdir. Zaten Kenan Evren, kısa süre sonra elde Kuran, ülkeyi karış karış dolaşıp vaazlar vermeye başlayınca işin rengi belli oldu. islamcıların en çok palazlandığı, güç topladığı, sinsice örgütlendiği dönem, 12 Eylül ve izleyen yıllardır. AKP’nin iktidar oluşu da işte bu uğursuz sürecin sonucudur.

    12 Eylül’de kimi faşist öğelerin de tutuklanıp yargılanmaları ise hesaplı-kitaplı bir denge politikasının sonucuydu, tamamen göstermelikti. Zaten o dönem yargılanan MHP’nin ve “Ülkücü” kesimin önde gelenleri, “Bizim fikriyatımız iktidarda, kendimiz cezaevindeyiz! Bu nasıl iş?” diye şaşkınlıkla soruyorlardı duruşmalarda. Aldatıldıklarını düşünüyorlardı. Cuntacılara sundukları hizmetlerin karşılığı bu mu olmalıydı? Benzer bir komedi günümüzde sergileniyor. 30 yıl sonra sözümona yargılanmakta olan 12 Eylül darbecilerinin başı Kenan Evren de şimdi aynı sözlerle savunuyor kendini: “Bizim açtığımız yoldan iktidar oldunuz. Yaptığımız yasalarla yönetiyorsunuz ülkeyi. Getirdiğimiz kurumlar yerli yerinde duruyor. Öyleyse nasıl yargılayabilirsiniz bizi?”

    Evet, bu sorunun yanıtını vermek yalnız AKP’ye değil, onu canla başla destekleyen “Evet ama yetmez”cilere de düşüyor.

    kaynak: haber sol org tr

    edit: imla
    0 ...
  13. 9.
  14. ülkeyi darbe yaspılacak kadar çıkmaza sürükleyen siyasilerin yargılanması gerektiği atlanmasıdır. kimse zevkinde darbe yaspmadı. günde sagcı solcu 20 kişi birbirini vururken ne yapılmasını bekliyorlaardı anlamak mümkün degil.
    1 ...
  15. 10.
  16. Laf olsun torba dolsun demektir. Akp referandum sonrası verdiği sözü sözde yerine getirdiğini göstermenin beyhude çabası içinde kalmıştır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük