bugun baslayan yilin davasidir. hukumet dahil olmak uzere myhalefet partisi chp ve mhp nin de mudahil oldugu davadir, davaya kenan evren kolunun kirilmasi nedeni ile katilmamistir.
12 eylül mağduru olan insanların gözlerini boyamaktan başka bir şey değildir. 100 yaşına merdiven dayamış insanların yargılanması hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.
Nihat Behram: 12 Eylül türemesi AKPnin kendi varlık nedenini yargılaması sadece talancının yalanıdır
Sanki sivil darbeyle iktidar olduklarında gidip Marmariste Evreni, Tecrübelerinden yararlanmak için! ziyaret eden bunlar değildi! Sanki, Evren için, Kendisine minnet borcumuz var! diyen bunların Hocaefendisi değildi! Sanki dinci, kinci hesapların kuluçkası 12 Eylül değildi! Sanki Konutlarında Evreni bunlar ağırlamadı!
Şimdi işte yargılıyoruz! diyorlar! Ağızlarındaki sözün, Erdal Eren için döktükleri sahte gözyaşından ne farkı var? Sanki şu an zindanları Erdal Erenlerle dolduranlar bunlar değil!
Bu davanın meşruluğu mu? Dinci faşizm ne kadar meşru ise o kadar....
Atilla Aşut: 12 Eylülü hangi mahkemelerde yargılayacaklar?
"12 Eylül Yargılaması", tam bir aldatmaca. AKP Hükümeti, her konuyu siyasal çıkarları için oportünistçe kullanıyor. Ortada ciddiye alınacak, destek verilecek, düğün bayram edilecek bir dava yok. AKP politikaları yalan, aldatma, çarpıtma üzerine kurulu. Yığınların kafasını karıştırmak için her gün yeni bir oyun tezgâhlıyorlar. Hiçbir konuda içten değiller. 12 Eylül Referandumundan önce de bunları söyledik. Ama soldan çark etmiş, AKP ile çıkar ilişkisine girmiş bir kesim, bu partinin iktidarını pekiştirmek için Yetmez ama evet diye kampanya yürüttü. Şimdi oyunun ikinci perdesi sahneleniyor. Zaten doğal ölümlerini bekleyen iki general eskisini günah keçisi ilan edip bu işten sıyrılmak istiyorlar! Baksanıza, AKP ve MHP de "müdahil" olarak katılıyormuş bu davaya! Çok komik, daha doğrusu trajikomik bir durum! Bizimle resmen dalga geçiyorlar! Ben 12 Eylülde işkence görmüş, hapis yatmış, ceza almış bir devrimci olarak, kendi adıma bu oyunun bir parçası olmayı reddediyorum. AKP, 12 Eylül ürünü bir partidir. Ortak açıklamamızda da vurguladığımız gibi, 12 Eylül çocukları, 12 Eylülü yargılayamaz! Devrimciler, böyle bir oyunun figüranı olmamalıdır. Bize düşen görev, bu oyunu bozmak, tezgâhı açığa çıkarmak, bugün bütün kurumlarıyla iktidarda olan 12 Eylül düzenini sorgulamak ve sergilemektir.
12 Eylülü hangi mahkemelerde yargılayacaklar? islamcı-muhafazakâr bir kimliğe sahip Anayasa Mahkemesi Başkanı bile yargının bugün siyasal bir kuşatma altında olduğunu söylerken, AKPnin şov amaçlı bu girişimi ciddiye alınabilir mi? 12 Eylül yargılanacaksa, darbe sonrasında çıkarılan tüm yasaların çöpe atılması, oluşturulan tüm kurumların yok sayılması gerekmez mi? On binlerce insan, 12 Eylül koşullarında işkenceden geçirildi, zindanlara dolduruldu. Bu insanlar hangi yasalara göre yargılandı, hüküm giydi? 50 kişiyi ipte sallandıranlar kimlerdi? Yalnız askerler, polisler mi suçlu? O dönemin mahkemelerinde görev alan savcılardan, yargıçlardan hesap sorulmayacak mı? Her şeyi askerler yaptı demek, işin kolayına kaçmaktır. Bizim yargılandığımız Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesinin Duruşma Yargıcı Salim Başal ve mahkeme üyesi ismet Kürümoğlu, sivil yargıçlardı. ikisi de Ağır Ceza Mahkemesinden bu göreve gelmişlerdi. ikisi de kraldan fazla kralcıydı. TKP Ankara Davası sırasında, mahkemenin asker üyesi Yüzbaşı Çetin (soyadını şimdi anımsayamıyorum), sanıklara saygılı davranırken, Başal ve Kürümoğlu, Lan!, Kerata! diye hitap ediyordu! Askeri Savcı Attila Tulayın, ifadesini beğenmediği bir arkadaşımıza makamında tokat attığını duruşma sırasında öğrendik. Ben, DALda gözlerimizi bağladıkları göz bağını bir biçimde dışarı çıkarıp işkencenin kanıtı olarak mahkemeye sunduğumda, sivil duruşma yargıcı bunu tutanağa, bir kumaş parçası diye geçirmekle yetinmiş, ama suç duyurumu duymazlıktan gelmişti. Şimdi bu savcı ve yargıçlardan hangi mahkeme hesap soracak?
Biliyorsunuz, 2000 yılında Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, Kenan Evren hakkında bir iddianame düzenlemeye kalkınca kızılca kıyamet kopmuş; hiçbir mahkeme bu iddianameyi kabul etmediği gibi, adamcağız aklından zoru var herhalde! denilerek meslekten atılmıştı. Sözümona darbe karşıtı AKP o zaman neden destek vermemişti bu savcıya? Dahası, Kenan Evren AKP döneminde Çankayada onur konuğu olarak ağırlanırken, darbeci olduğu nedense unutulmuştu. Tayyip Erdoğan da 12 Eylülün önderleriyle fotoğraf karelerinde samimi pozlar verirken darbecilerle bir sorunu yoktu. Şimdi fırsatçılık yapıyor, ikiyüzlü davranıyor, siyaseti kirletiyor! Aklı başında hangi devrimci bu aldatmacaya kanar?
12 Eylül sola karşı yapıldı
12 Eylül faşist darbesi, sola, devrimcilere, emekçilere, işçi sınıfına karşı yapılmıştır. Darbenin arkasında büyük sermaye, TÜSiAD, ABD vardır. Darbecilerin Turgut Özalı önce Başbakanlık Müsteşarı, sonra Başbakan yapmaları rastlantı değildir. 12 Eylülün asıl amacı, 24 Ocak Kararları diye bilinen neoliberal politikaları engelsiz uygulamaktı. Buna karşı direnebilecek ana güç olan işçi sendikalarını ve sol partileri hedef aldılar. 12 Eylül öncesindeki terör bir bahaneydi. Terörü yaratan da zaten darbeyi tezgâhlayanlar ve onların emrindeki kontrgerilla örgütüydü. Darbeyi halkın gözünde haklı ve meşru göstermek için her yönteme başvurdular. Ülkeyi kan gölüne çevirdiler. Kendilerini Ülkücü diye niteleyen örgütlerinin bu kirli savaşta solculara karşı kullanıldığı ise bir gerçektir. Zaten bunu şimdi kendileri de itiraf etmekten çekinmiyorlar.
islamcılar 12 Eylülle palazlandı
Mamak Askeri Cezaevinde, küçük bir islamcı öbekle birlikte kaldım. Bunlar, Milli Selamet Partisinin gençlik örgütü konumundaki Akıncılardı. Aramızda hiç sorun yaşanmadı. Onların da MHPlilerle insani ilişkisi yoktu. Daha çok bizimle sohbet ederlerdi. Silahlı örgüt suçlamasıyla tutuklanmışlardı. Ama çok kalmadılar içerde. Önce salıverildiler, sonra da aklandılar. islamcılar, 12 Eylülden en az zarar gören kesimdir. Zaten Kenan Evren, kısa süre sonra elde Kuran, ülkeyi karış karış dolaşıp vaazlar vermeye başlayınca işin rengi belli oldu. islamcıların en çok palazlandığı, güç topladığı, sinsice örgütlendiği dönem, 12 Eylül ve izleyen yıllardır. AKPnin iktidar oluşu da işte bu uğursuz sürecin sonucudur.
12 Eylülde kimi faşist öğelerin de tutuklanıp yargılanmaları ise hesaplı-kitaplı bir denge politikasının sonucuydu, tamamen göstermelikti. Zaten o dönem yargılanan MHPnin ve Ülkücü kesimin önde gelenleri, Bizim fikriyatımız iktidarda, kendimiz cezaevindeyiz! Bu nasıl iş? diye şaşkınlıkla soruyorlardı duruşmalarda. Aldatıldıklarını düşünüyorlardı. Cuntacılara sundukları hizmetlerin karşılığı bu mu olmalıydı? Benzer bir komedi günümüzde sergileniyor. 30 yıl sonra sözümona yargılanmakta olan 12 Eylül darbecilerinin başı Kenan Evren de şimdi aynı sözlerle savunuyor kendini: Bizim açtığımız yoldan iktidar oldunuz. Yaptığımız yasalarla yönetiyorsunuz ülkeyi. Getirdiğimiz kurumlar yerli yerinde duruyor. Öyleyse nasıl yargılayabilirsiniz bizi?
Evet, bu sorunun yanıtını vermek yalnız AKPye değil, onu canla başla destekleyen Evet ama yetmezcilere de düşüyor.
ülkeyi darbe yaspılacak kadar çıkmaza sürükleyen siyasilerin yargılanması gerektiği atlanmasıdır. kimse zevkinde darbe yaspmadı. günde sagcı solcu 20 kişi birbirini vururken ne yapılmasını bekliyorlaardı anlamak mümkün degil.