Favorilerin genelde kazandığını kanıtlayan maçtır. Derbilerin favorisi olmaz sözünün bazı durumlar için geçerli olduğu kanıtlanmıştır. Galatasaray zorlanmadan üçlemiştir.
sözlükteki beşiktaş taraftarının kendilerine tekrar güldürdüğü maç olmuştur. "tekrar" diyorum çünkü her yıl biz yeniyoruz, onlar ya teknik direktör hatası ya da iyi oynadık yenildik diye ağlayıp duruyorlar.
maça gelince; milli takımlara fazlaca oyuncu yollamış ve yorulmuş bir galatasaray ile milli takımlarda doğru düzgün oyuncusu olmayan vasat beşiktaş'ın karşı karşıya geldiği maçtır. daha önce yazdığım entryde söylediğim gibi garantisi olmayan bir maçtı. bunun tek sebebi ise galatasaray futbolcularının büyük bölümünün yorgun olmasıydı. ancak yine de ipler galatasaray'ın elinde olacaktı ki öyle oldu zaten... maça çok iyi başladı galatasaray bir kaç atak sonrası korner ile golü buldu... devamında geri çekildi biraz çünkü yorgundu ve doğal olan buydu. ha bu durumda beşiktaş çok mu iyi oynadı? hayır, oynamadı. oynayamadı... yani hücumda adım atamadılar bir çok pozisyonda. arda turan'ın fazlaca yorgun olması beşiktaş'ın en önemli şansıydı ancak kaliteli futbolcu kimliğini gösterdi asistini yaparak maçı etkileyebildi... beşiktaş takımında ise kötü oynasa bile oyunu değiştirebilecek isimler yoktu/yok. bu gayet açık ve nettir. arda turan oyuna çok fazla giremeyince fazlaca yüklenemedi galatasaray ancak gerekeni yaptı ve kazandı. zaten 1-0 olsun bizim olsun derken 2-0 sonrası rakip ile taşak bile geçilmiştir.
abdul kader keita; harikasın be hoca... süratin, tekniğin, beşiktaş kanadına tecavüz etmiş olman, defansa yaptığın katkı, mücadelen her şeyin on numara. sadece arkanda bek olarak oynayan adamın daha sağlam ve iyi olması gerekiyor. o zaman seni kim durdurabilecek hepimiz merak ediyoruz.
harry kewell; net goller kaçırdın ama süperdin. hele ki üçüncü gol adına depar ve yaptığın asist çok sağlamdı. seviliyorsun, sempatiksin, iyi futbolcusun...
***
tribün olarak bakarsak eğer; hoş ama tam anlamıyla yansıtılamayan bir koreografi yapıldı. uA'nın eski açığa geçmesinin ardından kapalı ilk defa bu kadar canlıydı. ara sıra beste karışıklığı oldu ama doğaldır. 1-0'dan sonra hafiften başlanılan taşak geçme olayı, 2-0 ile birlikte tavan yapmış maç bitiminde ise beşiktaş seyircisinin yine koltuk moltuk kırmasına sebebiyet vermiştir. galatasaray taraftarının "kartal gol gol gol" - "yeter yıldırım demirören" - "mustafa denizli şampiyon yap bizi" - "istifa istifa denizli istifa" tezahüratları her yıl olduğu gibi devam etmiştir.
çok iyi oynamamasına rağmen maç kazanmayı bilen takımın(galatasaray), yorgun ve iyi oynamayan rakibine bile karşı bir şeyler yapamayan vasat takımı farklı yendiği karşılaşmadır.
edit; ayrıca karaborsacı ibnelerin göt olduğu karşılaşma olmuştur. zaten istanbul garip şehir bir ıslandık, bir güneşlendik derken biletler satılmadı. sabah 150 tl'den satılan eski açıklar 50 tl'ye düştü ki 80 tl'ye kapalı satılıyordu o derece siz düşünün yani.
hakemin garip kararlar verdiği, yanlış kararlarını kapatmak için tekrar yanlış kararlar verdiği karşılaşmadır.
galatasaray genel olarak kötü performans sergiledi. beşiktaşın da kazanmak için bir çabası olmadığı için cimbomumun kazandı. milli takımlardan dönen oyuncuların yorgunluğu göze çarptı. yine de kadro zenginliği sayesinde,kazanmasını bildi aslanlar. başarılarının devamını dilerim, inşallah panathinaikos maçında da kazanmasını bilirler.
maç başında açılan pankartı (kapalıda) göremedim. bir zahmet link mink atarsanız sevinirim.
gelelim.
ali sami yen'e hakaret edildi. bunu kesinlikle beşiktaş taraftarlarına yormuyorum. düzgün efendi beşiktaşlılar ali sami yen'e küfür etmezler. bu alkolik, keş tiplerin dengesiz hareketleri iki büyük klubün tarihine zarar veremez zaten.
maç sıkıcıydı, denizli maçı kendi kendine kaybettirdi bence. çok daha iyi bir kadroyla galatasaray'ı zorlayabilir, bu şekilde galatasaray'ım da atağa kalkardı, çekişmeli bir maç izlerdik. canımız sağolsun.
hakeme gelirsek, tarafsız bir gözle vasattı. leo'nun pozisyonunu çözemezdi. diğer pazisyonlarda ise çok büyük kararlar vermedi.
bazı insanoğullarını orta yerinden çatlatan karşılaşmadır. zira en az gol yiyen takımla maç yaptık. sonucu söylemiyorum bile. geçmişi açıp, geleceğe çomak sokmak ayıptır. yapmayın etmeyin. bi derbiyide dostluk adına bitiripte, fazla konuşmayın;ötmeyin.
galatasaraylı taraftarlar maçın sonlarına doğru 'mustafa denizli şampiyon yap bizi ve yıldırım demirören
yeter..' tezahüratlarıyla akılları sıra beşiktaşa gönderme yapmışlardır. insanoğlu böyle işte herkes
kendi başarısızlıklarını çok kolay unutup başkalarına laf atmayı marifet sayıyor. geçen sene o çok
övündüğün kewell'lı, baros'lu arda'lı kadronla 'türkiye ligini' 5. bitirirken kendinle de dalga
geçebildin mi objektif olarak. 6 kasım da ezeli rakibinden 6 yerken de ezik değildin. futbolun içinde
başarısızlıklar, kötü sonuçlar her zaman olur ve her takım için geçerlidir bu. ama asıl mevzu
hazımsız olmamak. bir keita bir rijkaard'mı sizi bu kadar havaya sokan..
tarafsızca bir incelemek isterim. öncelikle hakemde başlamayı uygun gördüm.
hakem; derbi için henüz hazır değildi. ancak yan hakemlere göre oldukça iyi bir performans sergiledi. zira yan hakemsiz oynandı nerdeyse. maçın kader anı leo franco'nun kırmızı kart ile atılmamasıydı. burada orta hakemin görmesi imkansız. yan hakem uyaracak. bir kaç entryde gördüm. o top içerde diye. kendilerini media player tarzı bir program ile maçı izlemeleri, tam ekran yapıp, o anı durdurmalarını öneririm.
galatasaray; sanki karşısındaki takım beşiktaş değil de kasımpaşaspor havasında oynadılar. ikinci yarının başlarında biraz zorlandılar o kadar. maçın gizli kahramanı harry kewell'dı bana göre. son yıllarda galatasaray'a gelmiş en iyi yabancı benim gözümde. leo franco oldukça iyi bir maç çıkardı. biraz da şanslıydı. serdar özkan'ın iki şutu kaleyi tutmadı. fazla söylenecek bir şey yok. aklıma takılan elano bu takıma monte edildiğinde takımın kimyasının bozulup bozulmayacağı?
beşiktaş; oldukça kötü bir maç çıkardılar. serdar özkan haricinde oynayan yoktu. ikinci yarının başında 10-15 dakika oynadılar o kadar. mustafa denizli hala olayları kavrayamamış, fantezi peşinde. yusuf şimşek'ten sol açık, nihat kahveci'den tek santrafor olmaz. olamaz. şampiyon takımı bir güzel bozdu. benzer taktikle, holosko, bobo, yusuf veya nobre'yi sol kanatta, nihat'ı tek santrafor olarak manchester united maçında da oynatırsa felaket kaçınılmaz olur. fenerbahçe'nin teknik direktörüyken de aynı hatayı yapmıştı. ilk yılında şampiyon yaptı. ikinci yılında ali güneş'i sol, milan rapaiç'i sağ kanatta oynattı. sonra işinden oldu...
beşiktaşlı arkadaşların rencide olacağı yerde hala galatasaray'a bok attığı maç. kendi sahamızdan çıkamamışmışız, sakın taktik olmasın o evladım? galatasaray'ın beşiktaş'ın üzerine gelecek gücü yok zaten değil mi? ondan kayıpsız gidiyor ligde. uyuyarak oynayan takıma 3-0 yeniliyorsan, formda ve dinç olan bir galatasaray o sahada napardı senin takımını hiç düşündün mü? rüştü falan hikaye, beşiktaş süper de rüştü kötü. zaten beşiktaş'ın en iyi oynayabileceği derbi buydu, bir daha böyle yorgun bir takımı karşısına alabileceğini sanmıyorum. bu maçın bir benzeri, ve akabinde gene "arjantin harika oynadı yhaa pis brezilya kazandı" yorumlarının hakim olduğu maç için;
sonuç itibariyle maç boyu rölanti top oynayan galatasaray'ın kendini hiç sıkmadan 3-0'lık temiz bir galibiyet aldığı maç olmuştur. galatasaray'ın maçın büyük bölümünde kendi yarı sahasında top oynaması beşiktaş'ın sikiciliğinden falan değil, tamamen frank rijkaard'ın yorgun takımı riske atmak istememesinden ötürüdür, adam bütün maç sakin sakin seyretti, abdul kader keita bile neredeyse defansta oynadı, hiç görülmüyor mu bunlar da hala "beşiktaş galatasaray'ı çıkartmadı" mivalinde saçma sapan kör yorumlar yapılıyor? malum yalancıktan baskı kurana puan verilmiyor, gol atana veriliyor.
bunlar aklıma anadolu takımlarını getiriyor, mesela hikmet karaman da takımının büyükler tarafından tokatlandığı her maç sonrası "bilmemne topu tutsa öyle olmazdı", "o vursa sonuç farklı olurdu" şeklinde ağlardı, sonuç itibariyle onlar "anadolu takımı" olarak kaldılar. şimdi burada da benzer yorumlar dönüyor, senin gol atamamanın da mı sorumlusu rüştü? burada katılabileceğim tek husus, leo franco'nun açık kırmızı kartının hakem tarafından es geçildiğidir. son olarak, ali sami yen'in annesine küfür edecek kadar zavallı olan yaratıkların "yaratıcı" olarak anılması bu ülke tribünlerinin ayıbıdır, o biçim yaratıcılar.
herkesin aksine ben galatasaray'la bir kez daha gurur duydum, yattığı yerden bile ezeli rakip bilmemne dinlemeden fark atabileceğini gördüm. frank rijkaard'ın bu maçta takımı adeta dinlendirmesi ilerisi için başımızın ağrmasını engelledi, 5 maçta alınan 15 puan da iyidir. peki arda turan'ın gözünün altındaki o morluk neydi? neyse, yürüyedurun bakalım...
(bkz: #6031747) sahanın ağır olacağını saymazsak geriye kalan herşey dediğim gibi oldu.
galatasarayımızı bu kadar yorgun bir halde de beşiktaş yenemiyorsa ligi ilk beşin arasına giremeden bitirir. galatasarayımız bu havayı korumaya devam ederse europa cup da final i bile görebilir. haydi aslanlar sıra panathinaikos'ta.
tabata tabanıyla mustafa sarpın bileğine kaymıştır mustafa sarpta buna kızmış ve üzerine gitmiştir. şimdi soruyorum size ya mustafa sarp o pozisyonda ciddi bir sakatlık geçirseydi? belkide yükselmekte olan futbol kariyeri sona erecekti sonuç olarak hakem kontrolsüz sakatlamaya yönelik hareket yapan tabataya öfkesini kontrol edemeyen mustafa sarpa ve cengaverlik yapan ferrariye sarı kart göstererek doğru bir karar vermiştir.
ikinci pozisyondada yanılmıyorsam fink topu kontrol ederken top eline değdi bu hakemin insiyatifi çarpma olarak değerlendirdi ondan sonraki pozisyondada franco topa kayarken eli topa değdi ama hakem bunuda ya çarpma olarak değerlendirdi yada görmedi.
sonuç olarak şunu belirtmeliyim hadi beşiktaşlıları anlıyorum takımları kötü gidiyor kötü oynayan galatasaraydan fark yediler ama fenerlilere giren çıkan ne şimdi? yok hakem rengini belli etmişmişde yok mustafa sarpın yaptığı hareketi emre yapsaymış 3 maç ceza alırmış mış da. soruyorum siz futbol otoriyelerine futbolcunun üzerine yürümekle hakemin üzerine gitmek koluna vurmak aynı şey mi? ayrıca ondan önceki haftada emrenin hakemin koluna vurmasıyla ona kart vermeyen hakemde rengini belli etmiş midir? yada fenerin offside dan attığı gölü veren hakemde rengini belli etmişmidir? bunlar komik şeyler maçları robotlar yönetmediği sürece hakem hataları mutlaka olacaktır ama hakem rengini belli etti gibi komik söylemler gerçekten çok komik.
ey sayın denizli ve çok saygıdeğer beşiktaşlı futbolcu kardeşlerim böyle bir galatasarayı yenemeyeceksiniz de
kimi yeneceksiniz? adamlar sezonun en kötü futbolunu oynadılar. arda yok, kewell bir var bir yok, keita
etkisiz, mehmet topal sırıtıyor, savunma tel tel dökülüyor.. ve sen bu galatasarayı bırak yenmeyi bir de
üç yiyip dönüyorsun. üç santraforun üçü de kenarda. oynayan formsuz ve daha önemlisi santrafor 'olmayan'
nihat. sola yusuf'u, sağa serdar'ı koymuşsun. yani galatasarayın en etkili tarafı olan kanatlarına, gelin
buyrun istediğiniz gibi geçin diyorsun. yenilen ilk gol komedi, ikincisi daha bir komedi. oynamayan rakibe
gol ikramı. en sağlam bölgen olan ernst-fink ikilisini niye bozar böyle bir maçta insan. senin fink'e
kasımpaşaya ve antalya'ya karşı ihtiyacın yok. ama galatasaraya karşı var. rakibi önce bir boz, sonra
işi bitirirsin. ekrem'in ne işi var ortada. eğer görevi sırf arda'yı kovalamaksa ve bunun için orda oynadıysa
vah ki ne vah. hocam maçtan sonra hala 'gol kaçar, önemli değil, önemli olan pozisyona girmek diyor'..
ya hocam sorun o zaten atamazsan istediğin kadar pozisyona gir tabelada 3-0 yazıyor sonuçta. gerekirse
golcülere özel çalışma mı yaptırılar, psikolojik destek mi verirler bilemem ama bu takımın artık gol
atabilmesi lazım. kesinlikle kötü oynamadık, pozisyonlar bulduk, galatasaray taraftarın her dakika
yüreğini ağzına getirdik ama sonuca onlar gitti. hocamızın hatalarına kurban gittik. geçen seneki
kadıköydeki fener maçında da benzer durum vardı. tello, holosko ve bobo kulübedeydier. nedir bu macera
arayışı anlamadım. bu arada brezilya milli takımında oynayıp gelen elano oynuyorda, hemen hemen aynı
mesafeden gelen ve oynamayan tello neden kadroda yok..? ve en sona hakemi bıraktım. sanıtyorum dakika
55-60 arası. serdar karşı karşıya pozisyonda leo franco ceza alanı dışında topu adeta kucaklıyor,
pozisyon devam. peki olması gereken ne? frikik ve franco'ya kırmızı. dakika 60 galatasaray 10 kişi..
ama alıştık biz bunlara. kızmıyorum bile..
zaten enteresan olan da bjk'lilerin senelerden beri gs'ye, daha doğrusu ona yapılan kıyaklara ses çıkarmaması değil midir?
fenerbahçe lehine verilen hatalı taç atışını bile polemik konusu yapacaksın ama her sene gs'ye karşı hakkın yenilirken sus pus olup bir de büyüklük iddia edeceksin? böyle bir düzen var mı allah aşkına?
iki haftadır geceli gündüzlü ve nerdeyse tam kadro bir şekilde galatasaray maçına hazırlanan bir takımın gol dahi atamadağı bir de üstüne 3 gol yediği karşılaşmadır. Ama bakıyorum beşiktaşlılar yine kendilerini avutacak bir şeyler bulmuşlar. yok efendim kadro seçiminde yanlışlık, yok şansızlık, yok hakem falan. lan olum uyanın artık şu derin uykudan. takımınızın 5 haftada aldığı galibiyet sayısı 1, attığı gol sayısı 3, liderden yediği fark 9... pollyanna bile oturup ağlar bu duruma.