o dönemleri tüm sıcaklığı ile yaşamamıştır. zira yaşamış olsa ya asılırdı ya da ''intihar'' ederdi. ne bilim karakolun 5. katından elleri, ayakları bağlı olarak atlardı mesela...
insan olmanın asgari gereğini yerine getiren insandır. hatta sadece eleştirmekle yetinmemeli artık, birileri başka birilerinin taşeronluğuyla terör estirecek, kendi deyimiyle "bi ordan bi burdan" adam asacak; ülkeyi 30 yıl geriye götürecek; sonra da deniz kenarına çekilip resimler yapabilecek.
12 eylül'de darbe mi oldu yoksa devrim mi yapıldı ? bu soruyu " devrim " diye cevaplayan kişi normal midir ? peki bu devrim görünümlü darbeyi eleştiren kişi vatan haini midir ?
mantıklı insandır. darbelerin topluma ne kadar zarar verdiğini görmediyse de okumuştur. bana dokunmayan postal bin yıl yalansın dememektedir. doğru yapmaktadır. insandır.
nesnel bir bakış açısına sahip olan insandır. ayrıca 12 eylül 1980 devrim değil, darbedir. çünkü ülkemiz en az 20 yıl geriye gitmiştir bu askeri darbede.
12 eylül öncesinde hem sağcı, hem de solcu görüşe sahip birçok insanı, hatta bazı aydınları kaybettiğimiz ve 12 eylül'le geçici olarak huzur bulduğumuz doğrudur. ancak 12 eylül döneminde Sendikalar, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, Kökleri olan siyasi partiler, siyasi partilerin kadın kolları, gençlik kolları yok edildi, tarikatlar etkinleşti, en çok imam hatip bu dönemde açıldı ve 12 eylül'ün ilk ürünü özal döneminde yeşil sermaye yaratıldı. şimdiki işçimiz sessiz ve sinmiş değil mi ? halkımız pısırık ve ürkek, gençliğimiz ülke sorunlarına duyarsız değil mi ? ayrıca diyarbakır ve metris'teki işkenceler yüzünden insanlar cumhuriyetten soğutulmadı mı, hatta pekçoğu pkk'nın kucağına itilmedi mi ? ayrıca cezaevinde işkenceden ölenlerin sayısı bilinememektedir ve diyarbakır cezaevinden işkence gördükten sonra tahliye olanların çoğu pkk'ya katılmış ve 12 eylül öncesine göre daha fazla insanın ölümüne neden olmuşlardır.
komşumuz yunanistan, abd'nin organize ettiği olaylar sonucunda 7 yıl albaylar cuntası altında inlemedi mi ? sonra ne oldu ? cuntacılar, kıbrıs yenilgisi sonrası düştü ve hepsi yargılandı. 12 eylül öncesi olaylar da albaylar cuntasını başa getiren olaylarla benzerdir. ama bizde darbeciler yargılanamadı. bu bizim ayıbımız değil midir ? ayrıca kenan evren neden 12 eylül'e kadar akan kanı durdurmak için çaba göstermedi ? bu bakımdan bu suçu nedeniyle de yargılanmalıdır. çünkü bu darbe soğuk savaştan ayrı düşünülemez.
bu bir devrim değil darbedir. ayrıca ülke şahlanması falan olmamıştır. sadece bizler popüler kültüre gittikçe bağlandığımızdan bunu gelişmişlik gibi görüp amerikaya benzemeyi şahlanma saymışızdır. aslında eleştirilmesi gereken insan bu başlığı açan insandır.
kaos olmazsa darbenin ne lüzumu var? bu kadarinida düsünemeyecek kadar fukara olunmazki. önce ortalik karistirilir, sonra hükümete el koyulur, bu sayede sivrilen insanlar törpülenir yada idam edilir. 100 bilinmeyenli denklem bile olsa akli basinda vicdan sahibi insanlar neyin ne oldugunu cok iyi biliyor yurdumda. yani simdi 12 eylülü yasamadik diye beyin fukarasida olmadik ya!
öncelikle 12 Eylül 1980 devrim değil darbedir.
ayrıca bilançosu da;
HAKLARINDA idam cezası istenenler: 7.000, Ölüm cezası verilenler: 517, Askeri Yargıtayın onayladığı idam cezası: 124, Dosyası Mecliste bulunan idam hükümlüsü: 259, infaz edilen idam cezası: 50, infaz edilen sol görüşlü idam mahkumu: 18, infaz edilen sağ görüşlü idam mahkumu: 8, infaz edilen yabancı (Ermeni): 1, infaz edilen adli suçlu: 23, Gözaltına alınanlar: 650.000, Fişlenenler: 1.683.000, Açılan dava sayısı: 210.000, Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılananlar: 230.000, Sivil mahkemelerde açılan davalar (1980-88): 9.508, Yargılanan örgüt üyesi: 98.404, Hüküm giyen örgüt üyesi: 21.764, Yurda dön çağrısı yapılanlar: 29.000, Vatandaşlıktan çıkarılanlar: 14.000, Pasaport verilmeyenler: 388.000, Faaliyetten men edilen dernek: 23.700, Toplam 644 cezaevindeki hükümlü-tutuklu: 52.000 (1990da kalanlar), Toplam ölüm (eceliyle): 229, Kuşkulu ölüm: 144, Açlık grevinde ölenler: 14, Kaçarken vurulanlar: 16,Çatışmada öldürülenler: 74, Doğal ölüm raporu verilenler:intiharettiği bildirilenler: 43,Nedeni belirsiz` ölenler: 2, işkence sonucu öldürülenler: 171, Açılan işkence soruşturma veya davası: 9.962 (1982-1988 arası).işkence yaptıkları suçlamasıyla yargılanan güvenlik görevlisi: 544,1981 yılı Nisan-Mayıs aylarında ödüllendirilen güvenlik görevlisi: 1.002, Cezaevlerindeki gazetecilerin aldığı ceza toplamı: 3.315 yıl 3 ay, istanbul gazetelerinin yayın yapamadığı gün sayısı: 300 gün, Yakılarak yok edilen gazete, dergi, kitap: 39 ton, Yok edilmek üzere depolarda bekleyen yayın: 40 ton, Yasaklanan yayın sayısı: 927, Yasaklanan film sayısı: 927...
mankurtlaştırmanın etkisinden sıyrılmış, hala insani duyguları olan ve yanlışları görerek doğruyu seçebilme zekasına sahip kişidir. aklı başında bir sosyal demokrattır.
yazar burada evrim yazacakken eli yanlışlıkla d harfinede basmış sanırım.
zira 12 eylül askeri darbe evriminin son halkasıdır. belki gereklilikler yüzünden asker yönetime bir kere daha el koymuştur ama her zaman sevilen türk askeri ve ordusunun kantarın topuzu nasıl kaçırılıra verdiği en güzel örnek budur.
masum binlerce gencin işkence görmesinin ,ülkede istikrar kelimesinin tedavülden uzunca süre kalkmasının müsebbibi olmuştur.
ama şu anki ordunun aczi 12 eylül cuntasından bile daha vahim durumdadır. kimya bozuk ne yapacağını bilmez bir vaziyette sanki trt ankara çocuk korosu gibi.
siyasetin içinde ordu kesinlikle olmamalı ,lakin ordu bir ülkenin ne kadar güçlü veya güçsüz olduğunun kanıtıdır. polis asayişi sağlamakla görevliyken ,ordu vatanı korumak ve savunmakla görevlidir, birileri bu günlerde orduyu tasfiye edip kendi ordusunu polis üzerinden kurmaya çabalarken seyirci kalanlar yarın o polis tarafından düdüklenirken yandım anam nerede bu asker diye sağa sola bakarken iş işten çoktan geçmiş olacak.
Dünya Steve jobs gibi bir adamın ölümünü daha doğrusu dünyaya neler kattığını konuşurken ve bu adamın dünyaya kattığı şeyler hayal günü zorlayan şeyler iken biz hala darbenin haklımı haksız mı olduğunu konuşuyoruz. Ve şunu anlamıyorum. Burada bu ekranın karşısına geçecek kadar bu teknolojiyi kullanan insanların hala devleti kutsal ve sütten çıkmış kaşık zannetmesini anlamıyorum. üstelik internet denilen bu meret devletlerin bütün kirli işlerini ortaya sererken. Bir KGB ajanın itirafında" Çeçenistan la savaş bahanesi olması için 400 rus vatandaşının öldüğü bombalı saldırıyı biz düzenledik" demiş. ve bu darbeyi savunanlara sorsak yüzde doksanı amerikanın 11 eylülü için "uçakları kuleler amerika kendi çaktı" der. Ama 70 ve 80 ler de sokakları kan gölüne çeviren olaylarda darbecilerin hiç kabahati yoktu derler. ama normaldir. Darbe dediğin şey de böyledir. Sadece siyaset kurumunu ele geçirmez yargıdan yerel yönetimlere, sivil toplum kuruluşlarından eğitime her şeyi le geçirir ve kendi propağandasını yapar. Seksen yıldırda kendi propaganda silindirlerinin altında kalan insanlarında darbe savunması normal olur. Ama darbe sizin deyiminizle devrim o kadar iyi bir şey olsa geçtiğimiz yüzyılın darbecileride Mozart kadar hatırlanır olurdu. Tıpkı 100 yıl sonra bizim paşanın esamesi okunmazken Steve Jobs un hatırlanacağı gibi.
milleti tam bir koyun psikolojisiyle sol ve sağ olarak ikiye bölen böyle yaparak devletinin milletinin geleceğini yok edeceğini bilmeden düşüncesizce hareket etmiş olan dönemin gençliğinin, kendi salaklığını eleştireceği yerde, suçu kendilerinde bulacağı yerde, bu iç savaşı sonlandırmak uğruna demokrasiden feraget eden türk ordusunu eleştirmesidir. bu eleştiriyi yaparken ne düşünüyosunuz ? daha öldüreceğiniz ama öldüremediğiniz insanlar mı vardı solculardan ya da sağcılardan, hevesinizi alamadınız mı. oturup biraz düşünün, bizler ne zaman dış güçlerin oyunlarında piyon olmaktan vazgeçicez de ülkemize sahip çıkmaya başlıycaz.
12 Eylül 1980 devrimi diye bir şey yoktur, sadece bir darbe vardır. Eleştirmeye gelince, özellikle o dönemi sıcağı, sıcağına yaşamış biriyseniz eleştiri az gelir, o darbeyi yapanlara ana avrat küfretmek daha rahatlatıcı gelecektir mutlaka.12 eylül sağa ya da sola karşı yapılmış bir hareket değil tamamıyla demokrasiyi bitirme amaçlı bir harekettir. Ayrıca şimdi başımız bela olan yobazlığın temeli kenan evren ve özal tarafından o yıllarda atılmıştır. 17 yaşındaki erdal eren, yaşı büyütülerek o zaman idam edilmiş, binlerce yazar, düşünür, çizer, sendikacı işkencelerden geçmiş, bir çok insan göz altında kaybolmuştur. iş hayatına da etkisi çok fazladır, sendika faaliyetleri durmuş, grevler ve toplu sözleşmeler iç güvenlik gerekçe gösterilerek yasaklanmıştır. Bir çok profesör 1402 sayılı yasa nedeniyle görevlerinden uzaklaştırılıp YÖK belası üniversiteleri ilim yuvası olmaktan çıkartıp, tarikat yuvası haline getirmiştir. Türkiye'deki ilk özelleştirmeler yine 12 eylül sonrası Özal hükümetleri döneminde yapılmıştır. Aslında yazılacak o kadar şey var ki, bu dönemi yaşayan biri olarak kenan evren'in hala yargılanmamış olmasına kahroluyorum. tek umudum yağlı boya yaparken ,yağa basıp kayması ve o şövalenin götüne girmesidir.