En önemlisi ve elem verici olanı PKK' dır. Darbe ile sağa sola saçılmış radikal sol, PKK çatısı altında toplanmakta beis görmemiştir
Tabi radikal islam, Cemaatler, Dışa açılma projeleri sonrası Ülkenin başına bela edilmiş imf, devlet borçları ve derin devlet tabiri ile bilinen oluşumlarda cabası.
Geçenlerde o günleri yaşamış ülkücülerden biriyle konuşuyordum. Dayanamadım, "Bıraksaydınız da komünizm gelseydi abi. Komünizm, en fazla ayyaş yapardı bizi, kimse bu kadar eziyet çekmez, Anne babalar bu kadar ağlamazdı" dedim.
hiçbir şeydir. ama sayısız götürüsü mevcuttur. örneğin; kanunen çocuk sayılan yaştaki insanları asmak için yaş büyütme. her zaman olduğu gibi yapanların yanına kar kaldı. sahi, o referandum mitinglerinde hesap soracaklarını söylüyordu darbecilerden, ben kaçırdım, ne oldu o mesele?
götürdükleri de vardır. amerikancı generallerin solun bir daha yükselmemesi için dini ön plana alıp laikliğe ve demokratik örgütlenme özgürlüğüne indirdikleri darbeler bu ülkede çağdaş demokrasinin kurulması umutlarını büyük ölçüde kırmış ve bu boşluk faşizm özlemcisi din tüccarlarının tepemize çöreklemelerine, adamdan sayılmalarına, yetinmeyip ülkeyi soyup soğana çevirmelerine, umutsuz kitlelerin yavan bir yaşamı kabullenmesine ve sonuçta ülkenin hadım edilmesine neden olmuştur.
bugün fukara ekonomisinin hedef kitlesi bir zamanlar sosyalizmin kendilerini sömürüden kurtarması umudu taşıyan insanlardı. bir de şimdiki sefil hallerine bakın, el açmak ve kendi geleceklerini hayal edememek kadar aşağılayıcı bir kısır döngünün içinde ruhları ve fikirleri yozlaştıkça yobazlaşıyorlar.
sosyalizmi nitelik ve nicelik, türk milliyetçiliğini nitelik olarak bitirmiş, islamcılara yol açmıştır. kürtçülerin üzerine yeterince iyi gitmemesi en büyük hataları olmuştur.
yeni nesil bilmez , 12 eylül askeri darbesi;
27 Mayıs Anayasası’nın getirdiği hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmak için yapılmıştı. ilk hedefi işçi hakları ve sendikalardı.
istikrar anayasası adı altında IMF programları ve kemer sıkma önlemlerine müsait ortamı sağlayacak bir anayasa yapıldı.
Solcular, yurtseverler. ulusal çıkarları savunan kesimler ezildi.
Turgut Özal liderliğinde yürütülecek olan liberalizme ve özelleştirmelere yelken açıldı.
12 eylül askeri darbesi; türkiye’yi alt-üst ederek finans kapitalizm i / neoliberalizm i zorla dayatıp kurumsallaştırmıştır.
12 Eylül, senaryosu ABD’de yazılan bir büyük komplo idi.
12 eylül 1980 ihtilali'nin yarattığı en büyük değişim şudur:
insanların ekonomi üzerinden ve sınıf bilinciyle siyaset yapma güçlerini ellerinden alarak onları ya salt kimlik siyaseti yapan ya da popüler kültürle uyutulan etkisiz yığınlara dönüştürmek.
halen bu ülkede işçi köylü vb sınıf olduğunu zannedenlere iyot işlevi.
bu ülkede güney amerika tarzı bir fikir yada bolveşik savsatası olan işci sınıfı olayı yoktur ki bolşevikler 40 milyon işçiyi öldürmüştür ki tezatın kralı.
Önce kendi coğrafyanı tanı ve bu toprakların dinamikleri fikirleri değerleri üstüne inşaa edilecek bir bilinçlenme ve ardı sıra devrim mümkün
Özal, PKK, Fetö, Menzil, Nakşibendi vb. şeriatçı radikal islamcı/dinci örgütler, "Milli Görüş" adı altında faaliyet gösteren Saidi Kürdi/Nursi, Şeyh Sait ve iskilipli Atıf vb. gibi işgalci işbirlikçisi şeriatçıların bugün var olan torunları, Amerikan tipi Siyasal islam = Ilımlı islam propagandası ile Türk Milliyetçiliğini devşirip, asimile edip, mankurtlaştırıp yerine Vahabi/Bedevi Emperyalizmi denecek boyutlarda bir Selefi Milliyetçiliği körüklemek!
Ama en büyük eseri bugün hepimizin başına bela olmuş malum AK-GEZEN kitlesi ve bunların Tanrı/ilah gibi taptığı, din gibi inandığı siyasi oluşum....
öncelikle konunun öncesinde yaşanan çok önemli bir olay vardı ki o olay 12 eylül 1980 darbesine gebedir.
düşündüğünüz üzere bu olay; 24 ocak 1980’de turgut özal tarafından açıklanan ekonomik kararnâmedir. kararnâmenin detaylarına girmeden konunun özüne gelecek olursak demokrat parti hükümeti haricinde türkiyenin ekonomik duruşu “devletçi” bir yapıya sahipti.
özet olarak; 24 ocak kararnamesi ile birlikte türkiyenin daha serbest, özelleşmeci, dışa açık bir ekonomi olması üzerine kararlar alındı. hemen ardından gelen 12 eylül 1980 darbesi aslında bu “sağ” görüşlü ekonomik kararları korumak ve uygulamaya sokmak içindi.
“yahu kardeşim darbe mi gerekiyordu illa” derseniz türkiye o dönmede ciddi sol örgütlenmelere sahipti. güçlü sendikalar, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ciddi şekilde teşkilatlanmıştı. 12 eylül darbesi sonrası turgut özal ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı konumuna getirilmiştir.
velhasıl kelam 12 eylül solun üzerinden bir buldozer gibi geçerken sağı terbiye etmeyi unutmamıştır.(radikalleşen sağı) dönemin mhp genel başkan yardımcısı agah oktayın “biz içerdeyiz ama fikirlerimiz iktidarda” demesi olayı anlatmakta aslında.
12 eylül sonrası muhafazakârlaşma daha sonra ele alınacaktır.
edit: bahsedilen ekleme;
daha öncesinden 12 eylül 1980 darbesinin getirdiklerine ekonomik bir bakış atmıştık şimdi darbenin getirdiği ''muhafazakarlaşma'' konusuna bakacak olursak;
12 eylül 1980 darbesi türkiye cumhuriyetinin ekonomik ve sosyal yapısını derinden etkilemiş sol ve sola yakın örgütlenmeleri ayrıca radikal sağı bertaraf etmiştir.
nitekim önceki yazımda aslında 24 ocak ekonomik kararları sonrasında oluşan bu darbenin bir tesadüf olmadığı bu kararları korumaya yönelik olduğundan bahsetmiştik.
burada özal'ın dönemin liderleri olan margaret thatcher ve ronald reagan ile yakın dostlukları (ki bu 3 lider de ''yeni sağ'' dediğimiz ideolojiye bağlı kişilerdir) bu ekonomik ve sosyal yapılanmayı etkiledi veya etkilemedi gibi bir düşünce akla ziyandır. amerikanın 12 eylül 1980 darbesine verdiği destek ortadadır. bu desteğin ''yeşil kuşak projesi'' ile bağı tartışılsa da soğuk savaş döneminde amerikanın ''siyasal islam''ı komünizm'e karşı kullanması uzak bir hayal değil, en bilineni bizzat amerikanın cezasını kestiği usame bin ladin'dir. nitekim ladi'nin cıa'dan adlığı silah ve para yardımları bilinmektedir.
çok dağıtmadan konumuza gelecek olursak;
12 eylül 1980 darbesinden sonra, imam hatip liselerinin sayılarındaki artışlar konuyu ele veriyor aslında.
darbenin hemen öncesinde demirel döneminde 36 tane imam hatip lisesi bulunuyorken,
darbesi sonrası özal döneminde 90 adet imam hatip lisesi mevcuttu.
yine 12 eylül 1980 darbesinin getirmiş olduğu din derslerinin zorunlu olması benim gibi 12 eylül 1980 darbesinin hem ekonomik hem sosyal olarak sağ ideolojiye yakınlaştırma çabası olduğunu düşünenler için birer kanıttır.
bir sonuca varacak olursak, 12 eylül 1980 darbesinin bizzat özal'ın aldığı ekonomik kararları korumak ve yine komünist veya sosyalist hareketlere karşı ''siyasal islam''ın güçlendirimesi sonucunda, türkiye dönemin hükümetini zaten önceden seçtirmiştir. bunlar kendilerini muhafazakar demokrat olarak tanımlayan adalet ve kalkınma partisidir.
edit2: rötuş
edit3: adalet ve kalkınma partisinin 2002'de iktidara gelmeden önce, tekrardan ''palazlanan'' radikal islamcıların 28 şubat olayı ile ılımlılaştırılması, yine dönüm noktası olarak refah partisinin kendi içerisindeki bölünmeleri, ek bir detay olduğundan bu konu hakkında 28 şubat darbesi hakkında ayrı olarak yazılacaktır.