çoğunluğun değişmez fikirlerini cesaret, sabır ve kararlılıkla didik didik edip çürüten namuslu bir jüri üyesinin adaleti sağlamak için verdiği mücadelesini anlatıyor. idam cezası hakkında karar vermek üzere bir araya gelmiş jüri üyelerinin bile aslında ne kadar sığ, önyargılı ve hastalıklı fikirlerle masum bir kişinin hayatıyla oynayabileceğini, işin tuhaf yanı etraflarındaki biraz gaflete düşmüş ya da sinik tipleri baskı ve etki altına alıp bunun bir linç organizasyonuna dönüşebileceğini gösteriyor. ancak gerçeği arayan gözüpek bir kişi ortaya çıkıp şüpheleri tek tek ortaya koyunca yavaş yavaş diğerlerinin de adeta ufkunu açıyor, onları sorgulamaya itiyor ve onların saygısını kazanmaya başlıyor. final sahnesinde de üyeler arasında en katı ve travmatik davranışı sergileyen kişinin hezeyan içerisinde şah-mat oluşu ve sanığın suçsuzluğunu kabul etmesiyle jüri üyeleri arasında tam mutabakat oluşuyor ve film bu şekilde sona eriyor. tarihte de hep böyle olmamış mıdır? böyle zamanlarda ortaya çıkan bir iki kişinin üstün mücadelesi sayesinde insanlık birkaç adım ileriye gidebilmiştir. Ne yazık ki ülkemizde böyle birileri en azından son 25 yıldır çıkmadı.