bu maça gelemeyenler çok şey kaçırmıştır çünkü o gece sadece maç yoktu, samiyene veda gecesi vardı. gösteriler ve koreografiler mükemmeldi. maçta çok kıyasıya bir mücadele vardı. galatasaray 70.dakikadan sonra açıldı ve maça ısındı. her şey mükemmeldi fakat tek bir şey vardı o da eski açıktan bir grup taraftarın adnan polat'ı konuşma yaparken ıslıklaması. niye ıslıklıyorsunuz kardeşim zaten samiyene son veda günümüz bari bugün yapmayın ama eski açıktaki başka bir grup taraftar da "büyük başkan" diye tezahurat yaptı helal olsun valla onları gönülden tebrik ediyorum.
istanbul'a geri döndüğümde yerinde olmayacak mabedin son hizmetidir biz galatasaray taraftarına. en büyük takımların dahi dizlerini titreten "cehennem"e vedadır. gözyaşıdır. sondur. sonsuzluktur...
sadece 90 dakikayı değil günü toplam olarak değerlendirirsek;
insanı yaklaşık 5-6 saat ayakta, aç şekilde bekletti, ama sonuna kadar hak etti. saat 6 da gösteri maçıyla başlayan periyot, maçın bitiş düdüğünden yarım saat sonraya yani 12 ye kadar sürdü.
saatin erken olması sebebiyle tribünlerin yarısından fazlası boştu. zaten 5-10 dakikadan sonra sıktı. tamamen tribündeydi iş. oynayan efsaneler için pek hoş olmadı ama yapacak bir şey yoktu. bir de en çok savaş koç a ayıp oldu. ilk golü attıktan sonra herkesin tugay zannedip, tezahürata başlaması ve sonra dumur olması. oynaması gereken birçok adamın oynamamasına değinmeyelim.
tribünler dolmaya yaklaşmıştı. organizasyonsa genel olarak iyi düşünülmüştü. ekranlarla video gösterimi, ardından danslar. ışıklandırma güzeldi. eski açık ın tezahürat çabalarına diğer tribünlerden pek destek gelmedi. bir de adnan polat ın selahattin beyazıt la sahneye çıkışı esnasında taraftarlar arasındaki fikir ayrılığı gözler önüne serildi. adnan polat ın ismi anons edilince önce yönetim istifa diye bağıran bir grup oldu. tepki gelince sustular. bundan gaz alan başka bir grup büyük başkan diye bağırmaya başladı. yönetimi hala sevenler varmış, görmüş olduk. çalan şarkılar da iyi, güzeldi genelde. ağlatacaktı neredeyse. ha, ama şebnem ferah takıntısını çözemedim.
maç başladığında tamamen dolu tribünler, coşkulu taraftar vardı. ama sahada geçen dönemden kalan ruhsuz galatasaray. allah tan bok gibi oynayan aykut, barış, ayhan gibi futbolcular galibiyete engel olamadı. top ayağına değmeden 5.dakikada sakatlanan gökhan zan a söyleyecek bir kelime lafım var. iyi ki sakatlanmışsın da culio girmiş. yeni transferler(culio, kazım) umut verdi. hatta kaptanla birlikte takımın en iyileriydi. ama kazım ın eski açık a çağırılıp, üçlü çektirmesi erken ve gereksizdi. sabri reyiz onun yerine de yapardı.* bunun haricinde tribünlerde istek vardı ama çok fazla ses çıkmadı. ayrıca eski açık ta çıkan kavga yüzünden göt korkusuyla sahaya atlayacaktık az daha.*
en azından ben daha fazla şey bekliyordum. yamulmuyorsam, sadece ali kırca şiir okudu. şiir güzeldi yalnız. bir kez daha duygulandırdı. sahaya alsalar güzel olacaktı. ama milletteki yağmalama aşkını gördükten sonra(tuvalet tabelasını sökenler vardı) eğer öyle bir şey olsaydı sahada derin çukurlar oluşacağına kanaat getirdim. stattan biraz da polis zoruyla çıkarılmak hoş olmadı. bir 10-15 dk daha kalacaktık en fazla.
bence ne futbolcu ne stad nede yönetim, tek cenabetlik şu taraftarlarda var. taraftarı bir para kapısı bir müşteri olarak gören yönetimler sayesinde harbi yaratık gibi iğrenç bir taraftar profiline sahip olduk. 14 sene şampiyon olmayan takımın son maçını gösterdiler bakın stada nasıl bağırıyorlar gırtlakları yırılırcasına!: "seni sevmeyen ölsünnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn!!!!!!". nöşetel maçını para için bile satmayan bir yönetim anlayışından. şimdi 2 kuruş para için gs tvyi bile şifreli yayınlayıp prayala vücudunu satan bir galatasaray oluşturmuşlar. aç babacım gs tvyi 5-6 yaşındaki çocuklar görsün galatasarayı izlesin bol bol! böyle iğrenç puştlar yaratmayın artık.
eğlendiğimiz, güldüğümüz ve ağladığımız maçtır. her duyguyu yaşadık, birkaç şeye değineceğim:
aydın yılmaz: artık kredisini tüketti gerçekten, hızlı koşuyordu artık o da yok.
barış özbek: çok koşuyor, çok mücadele ediyor fakat mental ve teknik olarak hâla zayıf, yerinde sayıyor.
servet çetin: ilk sezondaki gibi oynadı. sadece bu maçlık.
kazım: kırk yıllık galatasaray futbolcusu gibi oynadı, çok mücadele etti. biri sayılmayan iki gol attı sahadan görebildiğim kadarıyla bir asist yaptı. umarım taraftar kabullenir kendisini...
bunlar benim kendi görüşlerimdir. ek olarak alpaslan dikmen'in adı anılmadı, beni fazlasıyla üzdü.
sami yen ' e son derece ilginç sahnelerle veda edilmiş olan maç .
servet ' in röveşatası gerçekten harikaydı üstelik tam da servetten forvet mi olur lan dediğimde bu olayın gelişmesi bana iyi bir kapak olmuştur .
kazım kazım için gerçekten dediğine sadık kalıp savaşan oyuncu olur disiplinsizlik yapmazsa çok yarar sağlayacaktır . adam için golü hakketti dedim valla .
golü en çok hakeden ise culio idi . kendisini 2 maç izleme fırsatımız oldu ama daha büyük maçlardaki performansı belirleyici olacak benim için ancak gerçekten maestro rolündeydi bugün .
hagi ' ye not : sevgili hocam ne olur şu takıma 2 forvet oynatmayı da ara sıra dene yalvarıyorum beypazarına bile tek forvet çıkmak aman gol yemeyeyim çabasında olmak çok utanç verici .
bitiş düdüğüyle gözyaşlarına boğulduğum maçtır.. o şanlı stada.. o sayısız başarıların kazanıldığı mabede.. içinde asla 25000 taraftarın bulunduğuna inanmadığım mabede veda düdüğüydü o aslında.. fikrim hala değişmedi.. o koca mabed, hala hakkını helal etmiyor o ruhsuzlara! elveda sami yen..
culio'nun döktürdüğü, ikinci yarısında beypazarı'nın döküldüğü, arda'nın fırsatçılığını konuşturduğu, kazım kazım'ın hava toplarındaki etkisini gösterdiği, pino'nun yine bencil oynadığı karşılaşma.
culio'ya bir kez daha değineceğim; sen neymişsin be abi?
