ilk 5 dakika galatasaray taraftarına hak verdiğim, sonrasında eşeğin cinsel uzvuna su kaçırdıklarına kanaat getirdiğim maç olmuştur.
Sanırım hatta eminimki Türkiye de oynanan futbol değil. Bir spor dalının bu tarz hareketlere maruz kalmasını anlayamıyorum.
Tabiki aşkınız renklerinize ama, yine de o renkler oynamıyor sahada. içindeki oyuncular oynuyor.
Yeri gelmemişken ben sporcuların özel hayatına bu kadar karışılmasına da karşıyım. Hepimiz mazbut insanlarız, evden işe, işten eve gidip geliyormuşuz gibi. Adam genç bir sürü para kazanıyor. Şimdi harcamayacak da 70inde mi yiyecek paraları?
Neymiş Jo geceleri gezityormuş. Yeni mi başladı gezmeye? Alınırken de bilinmiyor muydu? Adamın tarzı bu. Alma madem. Verme o kadar parayı.
Bu işler yönetimlerin kabahati hep. Otobüs işletmesine kızıp, şoförü dövmeye benziyor bu. Ya da banka çok masraf alıyor diye gişedeki adama Allah belanı versin demeye.
diyarbakırspor başkanı çetin sümerin haddini aştığı maçtır, artık biri dur demeli bu adama, yok efendim diyarbakırın üstünde oyunlar oynanıyormuşda falanda filanda geçin bu işleri çetin bey sizin yaptığınız işleri, olayları başka takım yapsa çoktan ikinci lig'deydi size pozitif ayrımcılık yapılıyor bunu sizde biliyorsunuz, fakat kendi başarısızlığınızı diyarbakır halkına anlatamadığınız için sağa sola bok atmayı marifet sanıyorsunuz..
deplasmanlarda takıma puan kazandıramayan reykart'ın alması gereken tepkiyi futbolcular almıştır bu maç sırasında.
arda'yı yuhluyorsun, onu kaç maç tek forvet oynatıp sahadan silen kim?
keita'yı yuhluyorsun, deplasmanlarda korkusundan takımı 8 tane defansif oyuncuyla doldurup onu 7 kişinin içine tek başına atan kim?
elano'yu yuhluyorsun, onu mehmet topal'ın yanında ön libero oynatıp karşı kaleden elinden geldiğince uzaklaştıran kim?
caner'i yuhluyorsun, onu sol bek olmamasına ve yanında hakan balta olmasına rağmen sol bekte oynatan kim?
hakan balta'yı yuhluyorsun, onu bu kötü formuna rağmen hem de yedekte emre güngör gibi bir adam dururken stoperde oynatan kim?
jo'yu yuhluyorsun, eldeki sapasağlam nonda'yı göndererek takımı forvetsiz bırakıp takımı ona mecbur eden kim?
oynasaydı mustafa sarp'ı yuhlayacaktın, halı saha maçına çağırmayacağın adamı vazgeçilmez adamı yapan kim?
evet reykart barcelona'nın şimdi oynadığı futbolun temelini atan, 4-3-3'ü takıma oturtan adam. lafımız sistemine değil, oyuncu ve kadro tercihlerine. 4-3-3'ün göbeğine barış-topal-sarp üçlüsünü koyup sol açığa ayhan'ı koymak ne demektir lan biri bana anlatsın amna koyim.
mustafa sarp denen futbolcu benzerini takıma oturttuğu gibi elano'yu oturtsaydı bambaşka bir galatasaray izliyor olurduk. sarp'a elano'dan daha ofansif görevler verebilmesinin ben açıklamasını yapamıyorum kendime. yapabilecek biri varsa mesajını bekliyorum.
en sonunda düdük kaptan arda turan 'dan kurtulmamıza vesile olacak protestolarla pek çok galatasaraylıyı sevindirmiş, cimbom ruhunu yok etmeye kalkanları titretmiş ve skoru hiiç sallanmamış maçtır efendim.
o gariban takıma 4 atınca alkışlanacağınızı mı sandınız? fener'e, eskişehir'e, trabzon'a karşı nerelerdeydiniz?
avrupa'da nerelerdeydiniz?
ve son sözü en sonunda aklı başına gelen şanlı sami yen tribünleri söylesin:
sahaya giren kediyi ali sami yen'de birçok maçta defalarca gördük. buna rağmen hala saha kapatma cezası verilmiyor. herkes biliyor ki o kedi camianın kedisi. kombinesi var. her maçta olay çıkarmak için sahaya atlıyor. bugün bir kez daha anladık ki galatasaray bu ligde kollanıyor.
bugün yapılanları tasvip eden galatasaraylı varsa öte gitsin dediğimdir tamamen şuursuzca verilen tepkilerdi. maçın başındaki sessizlik mükemmel bir protestoydu mesela hadi ıslıklayarak da tepkini belirtirsin bir süre ama danalar gibi höykürmezsin maç boyunca. bu çok kötü bir psikoloji. ıslıklarken birbirleriyle şakalaşanları işin geyiğinde olanları görünce daha da çıldırdım.
peki bir soru; takım formsuz ama peki ya galatasaray taraftarı formunda mı? bu sene kaç maç çevirdi taraftar? kaç maç geride olmayı umursamayarak sonuna kadar arkasında durdu takımın? son fenerbahçe maçını tiyatro izler gibi izlemediler mi? evet takım kendine çeki düzen vermeli ancak taraftar da ben ne yapıyorum diye düşünmeli?
10 senedir kombineli, 15 senedir de ali samiyen yollarında bulunmuş biri olarak öncelikle geceyi betimleyecek cümle "sıradışı"dır.
şimdi öncelikle şunu belirtmeliyim ki "stadyumda protesto" olayı son derece göreceli ve destek verenin de karşı duranın da sıkı tezlerinin bulunduğu bir hadisedir. yani şunu demek istemekteyim ki "kendi stadında protesto olur muymuş arkadaş?" diyen de "evimde şikayetimi söylemiyeceğim de nerede söyleyeceğim?" diyen de kendince haklıdır. ben bunların dışında ve ötesinde yaklaşıyorum eski açık tribününde bu maçı izlemiş biri olarak.
şöyle ki öncelikle diyarbakırspor'un alkışlanması hadisesi kurcalanmayacak kadar normal bir hadise haline gelmelidir artık. yani nedir bunun altında maraz aramanın faydası? bu takıma küfredildiğinde, etnik tezahürat yapıldığında -ki takımın yönetiminin etnik bakış açısı konumuzun dışındadır- kime ne faydası oldu? bitmeyen maçlar, futbol dışı unsurlar görüldü hep. sonuç olarak güzel bir hadisedir. altından bir şey çıkarılamayacak kadar güzeldir hem de. kasımpaşa'nın es-es'i alkışlaması; ankaragücü'nün her maçın 16. dakikasında bursayı anması kadar sevimli, tebessüm edilecek bir hadisedir aklı selim insanlar için. e şimdi diyenler olacak ki "diyarbakırspor'un durumu farklı". haklılar da. ama işte tam bu yüzden, farklı olduğu için, artık diyarbakırspor'un maçlarının normalleşmesi için bu bakış açısını kazanmak bir nevi zarurettir.
şimdi gelelim protesto hadisesine... başta da söylediğim gibi ben olayı doğruluk-yanlışlık ekseninden ziyade tutarlılık-tutarsızlık ekseninde ele almak istiyorum. dediğim gibi 10 senedir sürekli ali sami yen stadı ve bunun dışında da ekrandan bir ton maç izlemiş biri olarak bir sürü yalancıktan protesto gördüm. objektif olması açısından bu "yalancık"tan protestolardan birini yine bir ali sami yen gecesi ile örnekleyeyim: tarih 7 ağustos 2005. merhum özhan canaydın görevde. çok başarısız bir yaz sezonu geçirmiş galatasaray transfer açısından. taraftara pires vaadedilmiş, pires villareal'e imza atmış; ada elden çıkmış ve bunların yanında da isimli, taraftarı heyecanlandıracak hiçbir transfer gerçekleşmemiş. pires beklerken sasa iliç bulmuş taraftar da büyük bir öfke ile protesto için yerlerini almıştı. ilk 5 dakika alkışlı protesto gerçekleşecekken galatasaray 3. dakikada golü buldu, hem de sasa iliç ile. protesto bitti; yeni sezon heyecanı, şampiyonluk hayalleri geri geldi. bu tip hadiseleri türkiye'de hemen her takım için sıralayabiliriz.
ama bu galatasaray-diyarbakırspor maçındaki protestonun bunlardan ayrılan bir yanı vardı. galatasaray'ın ilk yarıda peşpeşe gelen iki golü ile kırılmadı protesto. tribünlerde aslında lucas neill gibi isimlerin bunu haketmediği bilinmesine rağmen -ki bu taraftarların aralarında konuştuğu bir şeydi maç esnasında- futbolcu ayrımı yapılmadan, o renkleri taşıyan, o renkleri temsil eden her bireye eşit dozda uygulandı. küfür edilmedi. jo hariç kimseye "özellikle" protesto gelmedi. sadece taraftar şunun bilinmesini istiyordu: athletico madrid maçı sonrası başlayan ruhsuz futbol, atılan bir gol sonrası "i will survive" melodisi eşliğinde eriyip gitmeyecekti. dünyanın neresinde olursak olalım bu denli üstüste gelen kötü futbol protestoya maruz kalır. ha efendim şimdi "ingiltere'de böyle mi? almanya'da böyle mi?" diyenler olabilir. cevap çok basittir. biz farklıyız. akdeniz insanıyız. duygusalız. biz bir yere bakıp kıyas yapacaksak bu zaten ingiltere olmayacaktır. yunanistanda'ki panathinaikos-galatasaray maçını hatırlayalım. galatasaray'da panathinaikos'da fena oynamayarak 3-1 gibi galatasaray lehine bir sonuç oluşturdular. kalecinin hiçbir bariz hatası yokken kaleci ıslıklandı, protesto edildi. bu yıl sezon başı hazırlık kampında milan'ın idmanını basan milan taraftarlarını hatırlayalım. geçtiğimiz yıllarda 5 maçta 4 malubiyet alan real madrid'in başındaki adam capello'ya sallanan mendilleri hatırlayalım. demek istediğim doğru ya da yanlış biz buyuz. biz sembolleştirdiğimiz şeylere anglo-sakson bakış açısıyla bakamayız. ait olmadığımız bir iklimdeymiş gibi davranamayız. üzüntümüzü de sevincimizi de üst düzeyde yaşarız. yani bu maçtaki protestoyu yapan insanların canı acımadan protesto yaptığını kimse iddia edemez.
sonuç olarak tekrar belirtiyorum ki kişisel anlayışımıza göre protestonun doğruluğu yanlışlığı değişebilir. lakin uygulanışındaki tutarlılık ve dozu açısından sahaya yabancı maddeler atan, futbolcu tekmeleyen, "ar yu pileyır? ar yu big pileyır?" diyip futbolcusunun arabasında bira şişesi patlatan taraftar profilinden buraya gelirsek bence bu bizim taraftar profilimiz için bir emsal teşkil eder.
galatasaray ın 4-1 kazandığı maçtır. galatasaray karşısında eğer diyarbakırspor haricinde başka bir takım olsaydı bu kadar kolay kazanamayacağı belli olan maçtır. karşı takımın bir defansı olmaması ve artık lige havlu atan ve motivasyonunu kaybetmiş bir takım olarak beter oynadı. galatasaray takımında keita ile baros formu ile galatasaray skora gitti. bir parantez emre çolak için açmak istiyorum. gerçekten çok yetenekli bir futbolcu ama biraz fazla özgüveni yüzünden kendine zarar veriyor. kalecinin sakat olmasını değerlendirmek istemesine rağmen hele vurduğu iki top var çok gereksiz ve özgüven ile açıklamak mümkün değildir. taraftarın tepkisi ilk beş dakikada kalıp bitirilseydi gerçekten güzel ve şık olurdu. fakat sonra tribünler gerçekten karıştı. sadece jo ya gösterilen tepki güzeldi. fakat arda ya yapılan ise çok yanlış bir durumdur. o zaman caner erkin,mustafa sarp,mehmet topal,ayhan akman ve bir sürü türk oyuncu aynı şekilde tepki gösterilmesi gerekirdi. sonuçta galatasaray bundan sonraki beş maçını kazansa bile ki kazanamaz; şampiyon olamaz.
galatasaray taraftarının çok yerinde yaptığı protestosuyla yine büyüklüğünü gösterdiği maç.
kimse galatasaray'dan büyük değildir. kaptan da olsanız, futbol tanrısı da ilan edilseniz galatasaray'dan büyük olamazsınız. geçelim böyle ezik büzük hep destek tam destek muhabbetlerini...
takım kendisinden iki gömlek aşağıdaki takımlara yenilmiş, türkiye'nin açık ara en iyi kadrosu olmasına rağmen çoktan yarıştan kopmuş. taraftar elbette tepkisini gösterecek. gücün, yeteneğin var ve sen sahaya koymuyorsan, koyamıyorsan o ıslığı, tepkiyi yiyeceksin.
galatasaray taraftarı bilinçlidir. diyarbakırspor'a 4 salladılar diye hoşnut olmaz. sen o golleri trabzon'a, fenerbahçe'ye, sivas'a atacaktın. yazık şu kadroya bakıyorum, şu harcanan paraya gerçekten yazık...
Sikeyim skorunu, sonucunu bu şekil takım kaptanını, takım oyuncuları protesto edilir mi maçı olmuştur.
yapılan protestolarda yönetimin parmağı olduğu çok açıktı. (şimdi buna ne alaka diyenler olacaktır ama tribünü bilenler ne demek istediğimi anlıyorlardır)
öncelikle Yapılan beste ve arda turan'ın, sevgilisi ile sinemaya gitmesine laf vurulması büyük gerizekalılıktı. başka bir açıklaması yok gerçekten arkadaş. 25 haftadır "büyük kaptan" diye tezahürat yaptığın adamı böyle harcayamazsın, yazıklar olsun derler.
Evet takım haftalardır mücadele etmiyor, ruhsuz oynuyor. Buna bir tepki gösterilmeliydi. 5 dakika sessiz kalındı, pankartlar ters çevirildi, metin oktay vurgusu yapıldı. hepsi gayet normaldi ancak ne demek lan "kimisi sinema peşinde" diye beste yapmak? nasıl bir taraftarlık örneğidir bu amina koyayım.
Yok ruh diyorsun da bugün arda turan'ı, jo'yu ıslıklayanlar, fenerbahçe maçında biletini çekirdekci tayfaya karaborsa yapan kişilerdir. Yönetimden bedava bilet toplayan kişilerdir.
Jo oyuna girdi hadi bir yarrak oldu ıslıklandı bir defa. uzatmalara kadar adam ıslıklamak nedir lan? Yaparsın pankart, yazarsın sözünü, verirsin mesajını zaten o gerekli yerlere gider. Hamburg maçında hasan şaş'ı ıslıklıyor diye eski açık tribününde üzerine yürüdüğümüz şerefsiz haysiyetsizler şimdi işi daha fazla abartmış.
Endüstriyel futbol böyle bir pisliktir işte. insanları tamamen kazanmaya endeksliyor. Kazanırsa iyi, kaybederse kötü. Takım kazanamazsa arma, forma bir şey umrunda değil. Renklerin bir önemi yok, ıslıkla!... O yüzden st. pauli'yi hep çok sevmişimdir, seveceğimdir.
Hala aklım almıyor gerçekten. Sinirimden ne yapacağım onu bile bilmiyorum. Ne demek lan takım kaptanını bu şekil protesto ederek fenerli medyanın eline koz vermek?
Kaç hafta önce inönü'de beşiktaşlılar arda turan'ın, sevgilisine küfür ediyor diye ortalığı ayağa kaldırmadınız mı?
Evet arda turan'a gösterilen aşırı destek belki arda'da sorunlar çıkmasına sebep olmuştur ama iki maç için bir adam harcanmaz. Merak ediyorum bu ıslıklayanlar yarın büyük kaptan diye bağırmayacaklar mı yine?
Yendik şimdi değil mi. Hadi kendin ile hesaplaş bakalım şimdi? uzatmalara kadar kendi futbolcunun ıslıklamanın ne kadar mantıklı olduğunu düşün. O vicdanın seni göt etsin.
protesto abartılı olsa da yapılması gerekenin yapıldığı maçtır.
soruyorum, allah muhammed aşkına biri cevaplasın: eskişehir, trabzon, fenerbahçe, sivas maçlarından yalnızca bir puan alınmışken taraftarın sessiz kalması ne kadar mantıklıdır. bu zamanda protesto etmeyeceksin de ne zaman ediceksin? oh adamlar istedikleri gibi takılsın, formanın hakkını vermesin, biz de sessizce oturalım mı? olur mu lan öyle şey!
haa kimse tribün tayfasını koruduğumu da zannetmesin; (bkz: #7672029)
bu maçta alınan farklı galibiyete rağmen zerre kadar keyif vermeyen bir galatasaray vardı sahada. nitekim skor aldatmasın, 4-1'i ortaya çıkaran etken rakibin garibanları oynayan eksik bir diyarbakırspor olmasıydı, galatasaray'da gene hayat yok.
diyarbakırspor orta sahada yokları oynasa da sabri sarıoğlu imdada koştu ve onların yerine asistler yaptı, gollük paslar verdi bebbe'ye. anlayışlı çocuk bu sabri.
milan baros her zamanki gibi apayrı yere konulması gereken bir adam, her ne kadar karşısında müthiş bir savunma olmasa da bu takıma her şartta lazım bir adam baros, türkiy liglerinin açık ve tartışmasız en iyi golcüsü olduğunu gene gösterdi.
şimdi bu maçta galatasaray'ın sahada yaptığı birtakım saçma sapan bireysel hatalardan daha fazla üzen bir şey varsa o da tribünleri doldurmuş ne idüğü belirsiz çapulculardı. takımın bütün motivasyonunun o bir sike yaramayan saçma sapan protestoları yüzünden alıp götürmüş, yetmemiş, bir de galatasaray'a destek vermeye çalışan gerçek taraftarı da ıslıklamışlardır. sözde galatasaray'ı tutuyor bu tipler.
ben bu angut çoluk çocuk sürüsüne herhangi bir yorumda bulunmak istemiyorum; kelimeler kifayetsiz derler ya, öyle işte, ama gel de sallama şimdi. bunlar tarihe mal olmuş bir camianın kültürünü öğrenememiş gerzekler, zavallılar. bu şerefsizler bir güzel harekette futbolcuları göklere çıkarıp, iki yenilgiyle de yerin dibine sokan ibneler. çeksinler ellerini galatasaray'ımdan, ali sami yen'in 105 yıllık emaneti böyle çapulcuların ellerinde kalamaz. tek tesellim bu mal sürüsünün taraftarın azınlık sayılabilecek bir kısmını oluşturmasıydı ama sadece galatasaray değil, bütün camiların "taraftar" profili utanç abidesi olmaya doğru ilerliyor.
ne yaparlarsa yapsınlar, bunlar senin futbolcuların ey gavat. burada jo'yu sabaha kadar eleştirebilecek biri olarak söylüyorum, bir adamı daha oyuna girerken deli gibi ıslıklamak nedir ey şerefsiz? kaçırdığı saçma sapan gollerle arsenal'i kaç maçta yaktığı bilinmeyen nicklas bendtner'i tüm emirates stadının ıslıkladığını ne zaman gördünüz?
stada giden buysa, galatasaray artık maçlarını seyircisiz oynasın, en doğrusu budur. bunlar taraftar falan değil, rakibin adı fenerbahçe diye yenilen bir golden sonra bütün takıma öfke kusan bu adamların desteğinden gelecek hayır eksik olsun. örnekler çoğaltılabilir. iyi gün taraftarı camiadan ırak kalsın.
velhasıl 4-1'lik skorla güldüren, hala oynanan berbat futbolla üzen, tribünleriyle de üç kat üzen bir maç oldu. hala potadayız, içimizde bir umut var her şeye rağmen, tek çıkar yanı buydu maçın.
galatasarayın uzun zaman sonra farklı bir şekilde kazandığı maç olmuştur. bunda baros'un etkili olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde. kanaatimce şu lig'Deki bütün forvetleri topla bir baros etmez. sakatlıktan yeni çıkmasına rağmen farkını belli edip 3 gol attı maçta. oyunuyla da oldukça göz doldurdu.
galatasaray genel olarak güzel oynadı. özellikle gio, keita, baros ve neill çok iyi oynadılar. diğerleri de vasat ve vasat üstüydü. sadece caner erkin rezalet oynadı. sabri de diyarbakıra bir kaç asist yapmaya çalıştı ama beceremedi.
taraftar protestosuna gelince bence bir kısım taraftar protesto konusunda eşşeğin bir taraflarına birşeyler kaçırdılar. protesto yapılması konusunda hemfikirim ama maçın sonuna kadar takıma kösteklercesine yapılması ve birbirleri arasında fikir ayrılığı olması hiç hoş olmadı. ayrıca guiza olayındaki gibi bazı oyuncuların ıslıklanması çok kötü ve yakışıksızdı. ilk 5 dakika'daki sessizlik bence yeterli bir protestoydu. gerisi abartıydı.
bunun yanısıra gittiği heryerde hayvanlar tarafından hayvan muamelesi gören diyarbakırlılara yapılan misafirperverlik çok güzeldi ki bunu da aynı taraftar yaptı.
sonuç olarak her zaman galatasarayımızın ve galatasarayımız için mücadele edenlerin arkasındayız.