tüpçü'nün yeni sezon için hazırlıklara başlamasına sebep olan maç.
malesef durum bu, bugünkü tüm ntvspor haber bültenlerinde bu konu vardı. tüpçü, oftaş yenilgisinden sonra ertuğrul sağlam'dan ayrıntılı rapor istemiş ve yeni sezon için hazırlıklara başlamış. -bu arada ertuğrul'un biletinin kesilmesi de gündemde-
adamdaki surat köseleden dağlam maşallah. adama "s.ktir git" desem -ki demiyorum format var, yasal olarak sorun çıkarma ihtimali yüksek, o yüzden demiyorum, bak modcuğum demiyorum, ona göre. demişim gibi davranmayın, eğer hoşunuza gitmezse gönderin düzeltirim- olmayacak ama bu minvalli şeyler söylüyor camia en kısa, en özet biçimde "git" diyor, adam hala koltuk peşinde.
yeni sezonu da mahvedecek adımız gibi biliyoruz, borç yükselecek, kulübün imkb'deki hisseleri düşecek, bu biraz daha toplayacak hisseleri, sonra da kulübü toptan "demirören şirketler grubu" adlı "babasının" şirketler grubuna bağlayacak.
"beşiktaş a.ş bir demirören şirketler grubu kuruluşudur" ibaresini görmeye yakınız vesselam.
oldukça merak etmekteyim, ortalama kafa çapından büyük kafa çapına sahip bu şahıs ne olursa o koltuğu bırakır? takım küme düşerse mi?
bu kafayla giderse beşiktaş ın 2009 uefa ligi maçlarında ilk turlarda elenmesiyle ve 2008-2009 sezonuna da havlu atmasıyla sonuçlanacak bir sürecin başladığı maçtır. bir takım bu kadar mı boktan top oynar, bir ali tandoğan bu kadar mı gerizekalıca rakibe verir topu, bir takım bu kadar mı basiretsiz yönetilir ve nihayetinde beşiktaş gibi bir takıma bu kadar salak yabancı transfer nasıl yapılır? savunma lig başından bu yana tel tel dökülüyor, bir allahın kulunun önlem aldığı yok. hıyar hıyar adamları yıldız diye takıma alıyorlar. havaalanlarında omuzlarda taşımalar falan ki futbolcu daha ilk saniyede farkında olayın " mına koyyim kendi halinde vasat bir adamım, bu herifler ne diye ronaldoyu almışcasına coşuyorlar ? diyor kendi kendine. bir adam alıyorsun çürük mına koyyim 2 maç üst üste oynayamıyor. forvet diyorsun rakibe kafadan dalıyor. en kritik maçlarda 4 maç 5 maç ceza...sokayım böyle takım yönetmeye. açın mütevazi bir tüpçü, koyun bütün takımı oraya..
beşiktaş'ın kazanmak adına top oynayan tek futbolcunun aydın karabulut olduğu karşılaşma.
oftaş beşiktaş'ı iyi okumuştu gerçi okunmayacak bir şey yok ki? beşiktaş'a presi bas, top oynatmazsın. bu kadar basit. pres yaptıktan sonra beşiktaş nasıl olsa pozisyonu ikram eder. sağ olsun gordon baki'yi aratmadı. adam ayağındaki topu rakibe resmen hediye etti, oftaş 2'ye 1 geldi allahtan biraz mallık yaptılar topu kaybettiler, pozisyonun dönüşünde bu defa tandoğan kaptırdı, gordon tır gibi etrafında dönmeye çalışırken golü yedik. ulan arkadanki adam bak, daha topa bakımıyorsun ayıp. gerçi asıl seni "iyi oyuncu" diye getirenlere ayıp. belediye maçında s.ktin hayatımızı, bu maçta da ettin. ulan bu sezon baki ve sen hakikaten hakemlerle beraber şampiyonluğu çaldınız helal olsun.
ertuğrul hoca'nın anlayışına ne demeli peki? delgado kadrodaysa bu adam oynar arkadaş, oyunda öne geçersin 50 olur 60 olur alırsın oyundan -tabi kendisini iyi hissetmiyorsa- yerine sürersin serdar özkan'ı. bu serdar özkan ne işe yarar? kendisini ne zannetmektedir. adam her topta olmak istiyor. holosko'ya neredeyse hiç pas vermedi, holosko gol atıp takımad ön plana çıktığı için çekemiyor onu herhalde. ulan düdük, takımın başarısı önemli. her topu ezdi, her zamanki gibi çalım atma girişimleri başarısız oldu.
aydın 10 numara top oynadı, defansa da geldi, ofansa da çıktı, pozisyon da yarattı, al da at dedi, 30 santimetreden nobre topu dürtemedi.
ertuğrul hoca baştaki oyuncu tercihlerinden, oyuncu değişikliklerine kadar bütün hamleleri yanlış yaptı. fenerbahçe maçındaki kurgusu, sivas maçındaki oyuncu tercihleri ve oyuncu değişiklikleri, bu maçtaki oyuncu tercihleri ve oyuncu değişiklikleri. delgado oyuna giriyor, oyundan alınan oyuncu mehmet yozgatlı hadi buna tamam diyelim, batuhan oyuna giriyor, 1-0 mağlup durumdasın ileride rakiple boğuşan top saklayan adam holosko'yu alıyorsun. önceki maçlarda serdar özkan'ı ön libero oynattığın maçlar oldu. alırsın gordon'u oyundan, koyarsın batuhan'ı ileriye, çekersin serdar adlı topçumsuyu ön liberoya, toramanı çekersin geriye, holosko'yu sağ kanada monte edersin. bunu düşünmek bu kadar mı zor? bir de abartısız 20 defa kaleciye pas verir mi bir büyük takım? ayıptır. ertuğrul efendi bu pres yiyince dağılan kurgusundan sezon başından bu yana vazgeçmedi ya helal olsun. 5 yaşında çocuk görüyor beşiktaş'ın pres yapmadığında rakibine teslim olduğunu, beşiktaş'ın presi yediğinde çıkamadığını ve oyun kuramadığını, sen teknik adam olarak bu 2 elzem konuya çözüm bulamıyorsan o koltukta ne işin var? "futbolcu kardeşlerimiz" edebiyatıyla oluyor mu bunlar?
oyuncu tercihlerin yanlış, oyun kurgun yanlış, oyun sistemin yanlış, oyuncu değişikliklerin yanlış, oyuncu seçmeyi bilmezsin ne kadar kazma yabancı varsa aldırırsın ne işe yarasın ertuğrul hoca?
tabi beşiktaş'ın bu kadar kötülüğünde hakem iyi miydi? hani bir laf var ya "genel olarak iyiydi" ama be mustafa hoca, gözünün önünde nobre'ye penaltı yapılıyor nobre buna rağmen topa vurdu ya, devam. serdar özkan'ın indirilmesi çekme, çelme, vurma hepsi var sen "devam" diyorsun. ha tabi sen de haklısın, geçen hafta iki maçta fahiş hatalar yapıldı ya, ya penaltı değilse değil mi? ya penaltı değilse ertesi gün basın "büyükler kayrıldı" derse değil mi? ulan bu kadar kötü oynuyoruz ama şampiyonluk hakemler tarafından çalınıyor. ulan ne bitmez kinmiş arkadaş. 2004'ten beri ağzımıza sıçtınız yahu. ulan nizami golümüz verilmez, penaltımız verilmez, oyuncularımız haksızca atılır, rakipler ofsayttan gol atar kör olursunuz, rakipler elle gol atar, kör olursunuz, rakipler kendi kendilerine düşerler penaltı verilir. biz "bize de haksız penaltılar verilsin, ofsayttan gol atalım verilsin" demiyorz, adil olun yeter. bıraktık ofsayttan gol atmayı, nizami goller iptal oluyor ulan.
sonuç olarak, beşiktaş ununu elemiş, eleğini asmıştır. yıldırım demirören de en kolay çözümü bularak ertuğrul'un istifasını isteyecektir. ertuğrul maalesef çok fahiş hatalar yapmasına rağmen "yıldo mu, ertuğrul mu?" sorusuna kötünün iyisi olarak "ertuğrul" diyorum.
buradan başta fikret orman, nevzat demir ve hüsnü güreli olmak üzere, mete düren, ibrahim altınsay, affan keçeci'ye sesleniyorum. eğer biriktirebiliyorsanız 40 milyon dolar verin şu tüpçünün parasını def edin, bir daha da kulübün kapısından içeri giremesin. ha o kadar çıkaramıyorsanız, siz yönetime talip olun yeter, bu taraftar size sahip de çıkar, para da bulur.
son söz de taraftara... takım top oynamıyor sen boş da olsa şişe atıyorsun, alın görün mnkym. b.ok var sahaya bir şey atınca kazanıyor değil mi takım? alen'in yokluğu çok belli oluyor. 1 maçlık hasılattan olma + 80.000 lira ceza + maç kaybet + 1 maç dışarda oyna alın iyi halt yediniz. o şişeleri atanların g.ötüne sokmak lazım o şişeleri. sizin gibi -şişeleri atanları kast ediyorum- taraftar olmaz olsun ulan!
artık herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım. yıldo'nun düşünmesine gerek yok, onun düşünmesi gereken şey, "istifa dilekçesini dolma kalemle mi yazayım, pilot kalemle mi? siyah renk mi olsun mürekkep, mavi renk mi?" olmalıdır. ertuğrul'un da şimdiden adam gibi oyuncuları izllemesi ve çok acil ders alması gerekmektedir. eğer gerçekten beşiktaşlıysa ve bu sezonki dangalakça yaptığı eylemleri biliyorsa gelecek sezon da beşiktaş'ta bu sezon aldığının yarı fiyatına çalışır.
üzülmez, zan, gordon, baki, yozgatlı bu takımdan acil olarak gönderilmesi gerekenler. serdar gelecek sezona iyi hazırlanırsa takımda kalsın, eğer yok akıllanmazsa anadolu kulübünün birine gönderilip akıllanması sağlansın. aydın sol açık, tello sol bek olsun. defansta toraman'ın yanında çok iyi bir yabancı stoper olsun song gibi örneğin, 2 tane de yedekten girince anında oynayabilecek stoper. cisse'ye alternatif bulunsun hatta oyunu iki yönlü oynayabilen daha iyisi alınsın. forvet hattı bize yeter, varsa gelecek vaad eden 20 yaşında bir çocuk alınsın. 1 tane çok iyi sağ açık alınsın.
tekrar tekrar vermekten bıkmadığım, usanmadığım, bıkmayacağım bakınız; (bkz: tüpçü istifa)
nalet olsun benim içimdeki bu beşiktaş sevgisine, sendeki bu koltuk sevgisine!
takımındaki noksanlıklarla uğraşacağına bir başka kulübe payende olup abuk sabuk bildiriler yayınlamayı tercih eden bjk yönetiminin beşiktaşlı kardeşlerimize koca bir senenin sonunda gene hezimet yaşattığı maçtır.
Fanatik bir Galatasaray'lı olarak şu Bjk'de oynayan futbolcuları görünce onları çaresizce oynatan hocaı ve takımı 9 yaşındaki çocuk gibi kullanan Demirören'in haline üzüldüğümü anladığım maçtır.Gordon denen eleman'ı hakkaten nerden nasıl buldular yani bunu alırken hangi refaransa güvenerek aldılar hayret etmekteyim.Beğenilmeyen Diatta Newcastle'da oynarken bu Gordon Diatta'nın 5 kalite düşüğüdür kabul etmek lazım.Ki bu Bjk bu halde bile şampiyon olabilirdi yani.Kötü yönetimler sağolsun.Biz senelerce Canaydın'ı çektik aynısını tüpçü ile Bjk'li arkadaşlarımız yaşıyor gerçekten üzücü.
Bu arada diğer sözüm Federasyona.Bu maçta Bjk taraftarının olmaması kesinlkle bu yenilgiyi etkiledi.Olmayan atılmayan maddeden verilen bir cezadan dolayı.
şampiyonluğun bir başka bahara kaldığı maçtır. tüpçü başkana mı sövelim, afedersiniz yarrak gibi defans, bir sike yaramayan orta saha ve kapalıda maç izler gibi maç izleyen sayın ertuğrul sağlam ki ona olan saygımı yitirmeme neden olmaktadır ona mı kızalım şaşırdık.
gordon schildenfeld: bu adamı takıma kim kazandırmışsa beni de alsın. beş kuruş para da istemem. bundan kötü de oynamam! haa, derlerse ki senin yaşın geçti; amcaoğlu var bi tane. hem boyu da benden uzun sayılır...
ibrahim üzülmez: evliya torunu mu bu adam mına koyyim yaa? efsunlu mu? uefa beşiktaş'a yazı mı gönderdi; her maç üzülmez'in oynaması şart diye? yeter lan, her yıl ben bunu izlemek zorunda mıyım?
mehmet yozgatlı: hey yavrum hey. söyleyecek bişey bulamıyorum!
serdar özkan: yıldız adayıymış! ulan bu oyun stili halı sahada bile kalmadı! halı sahada zaten böyle oynasan döve döve atarlar dışarı...
ali tandoğan: bi gol daha attırdı rakip takıma, helal olsun.
ertuğrul sağlam: maç seyircisiz oynandığından, staddaki herkesin sesi kolayca duyuluyordu. bi bu adamın sesini duymadım. takımın ski tutmuş, sezonun en rezil futbolunu oynuyor. insan biraz bağırmaz mı, takdik makdik vermeye çalışmaz mı? taş mısın duvar mısın mına koyiim? hadi delgado'yu yedek bıraktın, sakattı belki, olabilir. ama bi takımın takdiği şu olabilir mi yaa: iki yan pas, bir kaleciye pas, kaleciden uzun top, top rakipte...
taraftar: hee, taraftar yoktu tribünde. ama ilk seyircili maçta 'demirören istifa' diye gotünü yırtmayan adamın beşiktaşlılığından şüphe ederim. ota boka karşı olan çarşı yönetime nasıl karşı değil, anlayabilmiş değilim.
yönetim: ulan bi büfeyi böyle yönetsen, büfe sahibi 2 ayda ıslak meşe odunuyla döve döve sakat bırakır. koskoca takım yönetiyorsun, kimse hesap sormuyor. süper iş...
hakem: yukarıda yazdıklarımdan sonra, hakem 2 penaltı vermemiş, 3 penaltı vermemiş zerre umrumda değil. takım hak etti mi puanı? hayır... ama bi orostopolluk vardı hakemde, tam çıkaramadım.
nikim yok benim: ömründen bi altı ay daha gitti bu akşam. skeyim böyle aşkın ızdırabını.
hangi birine kızacaksın, yönetimi al vur antrenöre, defansı al...
ey ertuğrul sağlam, arkana kimi alırsan al senden bir cacık olmaz. beşiktaş'ı kendin gibi sıradanlaştırmaktan başka bir halt yapamadın. bu yılı da gelecek yılı da kaybettirdin. beşiktaş kifayetsiz muhterislerin antrenötcülük oynayacağı bir kulüp olamaz.
beşiktaş parası var diye bir takım çapsızların yönticilik oynayacağı bir kulüp olmaktan da bir an önce çıkmalı, hepiniz defolun gidin.
beşiktaş taraftarının, suçu hakem yerine bırakın üç büyüklerde anadolu takımlarında bile oynayabilecek kapasitede olmayan kişileri futbolcu diye takıma(özellikle defansa) monte edenlerde suçu araması gereken maçtır.
beşiktaş'a sempati duyabilen bir galatasaray'lı olarak şunu söyleyebilirim ki, beşiktaş'ın bu durumda olmasının sebebi hakemler vs. değil yönetim ve yetersiz futbolculardır.
o yüzden pek sevgili çarşı grubu yönetimi istifaya götürmek için daha fazla uyumamalıdır.
galatasaray taraftarı olarak beşiktaş'ın yönetimini resmen hayretler içinde izlemekteyim... bu gordon isimli arkadaşı çok aradınız mı ya? 2. ligde bile forma şansı bulamayacak bu adam, türkiye'nin 3 büyük futbol klübünden birinin şampiyonluk yolundaki en kritik maçlarından birinde defansta görev yapıyor, şaka gibi... hayır bütün büyük kluplerde buna benzer defolu oyuncular var (bkz: barış özbek), ve bunları gördükçe ülkem futbolu adına son derece üzülüyorum...
ayrıca beşiktaş'ın bir penaltısının verilmediği maç olmuştur. olay da şöyle cerayan etmiştir: korner kullanılır. nobre çekilir. ona rağmen kafayı vurar, vurduktan 1 sn. sonra üstüne çullanılır. tek pozisyonda 2 penaltı çalınabilecek hareket vardır. ama sağlık olsun. seyircisiz maçtı, tadı tuzu yoktu. yine günah kütüğü olduk akşam akşam.
demirören ve yönetimi, sinan engin ve getirdiği mafya ruhu, komple defansı, kalecisi değişmediği sürece beşiktaş'ın şampiyonluk denilen yarıştan uzak kalacağını ispatlayan maç.
Beşiktaşın boş trübünlere oynadığı; oynamak zorunda kaldığı maçlardan biri.Maç sonrası Yıldırım Demirören bir daha ki sene kimi alıp kimi satacağını düşünmesin.Bu takım havası sönmüş balon gibi.Takımda ruh kalmamış.Coşku kalmamış.1-0 geride olan Türkiyenin en büyük 3 takımından birine bakıyoruz..Sahada boş boş dolanıp duran acemiler mangası.Organize tek bir atak bile yok !insan bunlar yüzünden doya doya hakemlere bile söylenemiyor.Yapılması geç kalınan şey istifadır.Yıldırım Demirören gerçekten, gönülden Beşiktaşlıdır.Kendisinin şampiyonluktaki gözü yaşlı görüntüleri hala aklımızdadır ama... Artık bırakmanın zamanı gelmiştir ve de geçmiştir.