insan mantığıyla düşününce adamın demokratik hakkı diyor bu halk onları iktidar yaptı onlar da demokratik haklarını kullanıp cumhurbaşkanını seçtirdi diyor ama kalbiyle düşününce işte orada durup kalıyor gerçekten o makamı haketti mi diyor şimdi yemininde kapım herkese açık olacak; herkese, tüm sivil toplum örgütlerine açık olacağım diyor herkesin cumhurbaşkanı olacağım. işte kalbim buna inanmıyor gerçekten uzlaşmcı olacağına içinden geldiği görüşü yüceltmeyip diğerlerine demeyeceğine inanmıyor bu kalp. inşallah yanılıyordur...
"hangi ülkenin?" sorusuyla oldukça değişik yerlere götürülebilecek başlık.
ılımlı bir islam cumhuriyeti'nin mi başında şimdi?
bir abd eyaletinin valisi mi oldu yoksa?
yazık oldu. mhp'lilerle akp'liler şimdi sokaklara çıkıp davaları için yürüyenleri ezecekler. mhp'ye chp'ye alternatif olarak bakanlar çok büyük hata yaptılar. iktidara değil muhalefete alternatif ararsanız iktidarı padişah yaparsınız böyle de kafanıza sıçarlar.
müstakbel cumhurbaşkanı a.gül ün "şeriat" gibi bir hülyası yoktur, zaten kendi yaşamına terstir ve standartı dışındadır. laikler için, "rahat olun, korkunuzu bu adam-lar gerçekleştiremez" denilecek durumdur.
hiçbir şeyin değişmeyeceği, sömürünün hızla artacağı, ülkenin satılmasına devam edileceği için, yeni cumhurbaşkanının kimin olduğu önemli değil, önemli olan nokta şu; halkın bilinçsizliği, istenilen tavrı ortaya koyamaması. sonuçta hangi taraftan seçilirse seçilsin bu ülke gericiliğe,tarikatlara, şovenizme ve faşizme teslim olacaktı, eh hayırlı olsun sevgili sivillere!
cumhur başkanı, cumhurdan yani başlıktaki gibi onbir adet inciden müteşekkildir, o inciler yıllarca denizin altında varlıklarını sürdürmüşler nihayetinde de denizciler tarafından su üzerine çıkarılmışlardır, inciler için su yüzüne çıkmak ya da su altında olmak fark etmediğinden bunu büyütmenin anlamı yoktur, çocuk büyütmenin anlamı vardır, hayırlı evlatlar evetli evlatlardan daha çok işe yararlar, nitekim boktan ve püsürden hayalet yaratan bir takım aydınnnn insan cumfuriyeti babalarının malı, laikliki analarının namı sandıkları ve o sandıkları her daim sırtlarında taşıdıkları için, sırtları yara olmuştur, yaralar yaralar bozulmasın aralar demek ve cumbabaya hayırlı olmasını dilemekten gayri yapılacak şey yoktur, zira o çok özlenen zırt pırt dilenen hukuk devleti anlayışını bir takım aydınnnnların despotluğuna terketmek en başta hayırlı evlatlara yakışmaz, güzele ne yakışmaz, güle güle eski, güle güle diyene kadar hoşgeldin yenidir mevzu, ama bir bakıma da eskidir aslında, hep aynı terane, laiklik elden gidiyor, irtica hortladı, derken bir de bakmışsınız ki... bu ülke... ne kadar senin, o kadar benim.
7 yıl. cok ilginc bir film baslıyor. cok ilginc. bir ulke ki limansız denizlere acılıyor. su alıyor. ve kaptan koskunde parti veriyor. cunku o can yelegini saklıyor. ve birilerine hala bu olaylar oyun geliyor. biraz ayaklarında hissedince suyun serinliğini farkedecekler limanların hayal buz daglarının gercek oldugu. sadece biraz ıslanmalı. turban ile kurulanıp bosa umitlere yelken acılmamalı.
çok değil 10 sene kadar önce kendini bu devlet düzeniyle savaşmaya adayan insanlardan biri de atatürk'ün koltuğuna oturmuştur. hadi laikliği dinin önünde bir engel olarak gördünüz -ki değildir- sonra neden döneklik ediyorsunuz? bindiğiniz trenden inince yere yuvarlanmak için mi? amerika'da çocuklarınızı çeşitli burslarla bedava okutup ülkeyi amerika'ya peşkeş çekmek için mi? bunları istemeye yakın bir cumhurbaşkanı olacaktır kendisi. ama eğer hala içlerinde o saçma düşünceler varsa, bu ulus onların içini istediği zaman boşaltır. tabii kafası çalıştığında.
makyaj yapan kadınları "kaportası bozuk" olarak değerlendirip, oy istemek için geneleve gidip oradaki kadınlara "sizi buradan kurtaracağım, genelevleri kapattıracağım" sözü verip-ne kadar çözümsüz bir öneri- başkan seçildiğinde genelevlerden gelen karı düşünüp hiçbir harekette bulunmayan.. vs adamın başbakan olduğu ülkede ne beklenir ki?
Atatürk'e bukadar öfkeli olan, ilkelerini şimdi uygulamasını gereksiz bulan, laiklikten önce şeriatın savunuculuğunu yapan, çıkarlarına göre 40'ından sonra değiştik diyip önceki düşüncelerini şuan taşımadıklarını söyleyen zihniyetin başlıcası başbakan ve cumhurbaşkanı..
insanın bu olanlara hiç inanası gelmiyor.
dünün dünde kaldığını ve artık bugünün yaşandığını bir kez daha kanıtlamış olan; geçmişe değil geleceğe bakmamızın gerektiğini göstermiş tarihi olay. hiç kimsenin gözünün korkmaması gerektiğini düşünmekteyim. insanlar değişip gelişebilir. tabii nelerin değişip geliştiğini zaman geçtikçe göreceğiz. karamsar olmamakta fayda var. vatana millete hayırlı olsun.
hani canın gibi sevdiğin bir şeye - kişiye zarar geldiğini duyarsın ya..
hani sokaktan ambulans geçerken sanki içinde bir yakının varmış gibi kalbin sıkışır ya..
hani çok boktan bir sebepten birilerinin öldüğünü öğrenirsin ya..
önce miden bulanır , sonra kalbin çok hızlı çarpar. bir yandan elinle bir yerleri tutma ihtiyacı hissedersin bir yandan da olayları anlamak için uğraşırsın. vücudunun verdiği tepkiler anlamanı geciktirir bir süre öylece kalakalırsın..
abdullah öcalan cumhurbaşkanı olsa ses etmeyecek zihniyetin hazmedemediği durumdur.
rejimin bozulmasından kasıt 10 günde zayıflama rejimiyse; gerçekten bozar abdullah gül.. dayanamaz yer yemeğini.
339 oy ile cumurbaşkanı seçilmiştir. rabbim dualarımızı geri çevirmedi eminim bugünden itibaren ülkemizi daha güzel şeyler beklemektedir!..vatana ve millete hayırlı olsun. rabbim utandırmasın inşallah! **
kimi insanların başka ülkelere iltica etme sebebi; ama bence bu kaçma fırsatı kollayan dallamalar oturup bu konuyla savaşmalı ve bunun üzerine gitmelidir.