herşeyin 12 eylül darbesiyle başladığı, darbe sonrası uygulamalarla önü açılan ve amerka büyük devletleri tarafından yaratılan sözde islamcı kesimin son seçimlerde merkez sağın oyunu da içine bir truva atı* sokmak suretiyle zorla bünyesine alması ve neticesinde bir sahte darbe girişimi yaratılarak ordunun elinin kolunun bağlanması ile sözde islamcı gerçekte neo-liberal* kesimin balangıcın sonundaki son adımdan bir önceki adımının gerçekleştirdiği sonuç.
sonrasında çok değil 1-2 sene sonra abd'nin almanya'yı pilot olarak kullanıp avrupadan aşağıya doğru ihraç etmeye çalıştığı başkanlık sistemi ile başlangıcın sona ereceği ve neticesinde aslolan amaçların başlayacağı, maskelerin kısa sürede ineceği öngörülmektedir.
sonuç: neo-liberalizm 1 dinci, dinsiz, laik, seküler, sekülmeyen, şeriatçı, marksist, ülkücü, atatürkçü, solcu, sağcı, kuzeyci, güneyci vb. halk 0
karşılaşmalar devam ediyor.
Yeni cumhurbaşkanımızdır. Hayırlı olmasını diliyorum. Bekleyip göreceğiz herşeyi. Bu adamı halk cumhurbaşkanı yapmıştır. Gerekirse oradan indirmesini de bilir. Sonuçta kendisi çokda demokratik yollarla gelmiştirMakamına .
ilgili entryde (#2219523) arkadaş ne kadar geriye dönüp baktı anlamış değilim. Zira silahla, topla bu milletin vicdanını tank paletleri ile eze eze gelen askeri darbelerle Cumhurbaşkanı olan generallleri * , verdimse ben verdim diyen politikacıları * cumhurbaşkanı olarak içine sindirebildiyse kendisini alkışlıyorum
cumhurbaşkanı olamamıştır. eğer ben bu cumhurun bir parçasıysam ve onun için, benim cumhurbaşkanım değil, diyorsam o, cumhurbaşkanı olamamıştır. olsa olsa o koltuğa oturmuştur. indiği günleri de göreceğiz inşallah.
Öykü ünlü çin düşünürü Lao Tzu zamanında geçer... Lao Tzu bu öyküyü çok sever, anlatırmış hatta.. Köyün birinde çok fakir yaşlı bir adam varmış..ama kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki;kral at için ihityara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.
"Bu at,bir at değil benim için..bir dost.. insan dostunu satar mı?" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok.. Köylü ihtiyarın başına toplanmış.. "Seni ihtiyar bunak.. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.. krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.. şimdi ne paran var, ne de atın"demişler.. ihtiyar "karar vermek için acele etmeyin"demiş..
Sadece at kayıp deyin..Çünkü gerçek bu..ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.. Atımın kaybolması,bir talihsizlik mi,yoksa bir şans mı,bunu hiçbirimiz bilmiyoruz..Çünkü olay henüz bir başlangıç.. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez..
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler..Ama aradan 15 gün geçmeden,at bir gece ansızın dönmüş.. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.. Dönerken de,vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler.. babalık demişler;Sen haklı çıktın, atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için şimdi bir at sürün var senin... "karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar... "sadece atın geri döndüğünü söyleyin. bilinen gerçek sadece bu.. ondan sonrasının ne getireceğini bilmiyoruz..bu daha başlangıç.. birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?"..köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama, içlerinden, bu herif sahiden gerzek diye geçirmişler..bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış.. evin geçimini temin eden oğul, şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış.. köylüler gene gelmiş ihtiyara... "bir kez daha haklı çıktın demişler" "bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. oysa sana bakacak başkası da yok.. şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın demişler... "ihtiyar:"siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş."o kadar acele etmeyin, oğlum bacağını kırdı.. gerçek bu.. ötesi sizin verdiğiniz karar..ama acaba ne kadar doğru.. hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez... "birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış.
Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. köye gelen görevliler ihtiyarın kırık ayaklı oğlu dışında tüm gençleri askere almışlar. köyü matem sarmış.. çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş giden gençlerin ya öleceği ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş.. Köylüler gene ihtiyara gelmişler.. "gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler.. oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında ..oysa bizimkiler belki köye asla gelemeyecekler.. oğlunu bacağının kırılması ,talihsizlik değil şansmış meğer..
siz erken karar vermeye devam edin demiş ihtiyar.. oysa ne olacağını kimse bilemez. bilinen tek gerçek var.. benim oğlum yanımda sizinkiler askerde..
Ama bunların hangisinin talih, hangisinin talihsizlik olduğunu sadece ALLAH biliyor... Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlarmış, etrafına anlattığında:
acele karar vermeyin, sizinde başkalarından farkınız kalmaz
zamanında "gün gelecek asker türbana selam duracak" diyen zihniyetin zaferidir. maalesef ki askerimiz gerçekten de türbana selam durmak zorunda bırakılmıştır.
zincirbozan filmindeki abd lilerin söylediği gibi: türk halkı en çok askerini sever, fakat asla onun desteklediği kişiyi seçmez.
edit: yukarıdaki cümlelerde kişisel yorum yoktur. sadece gerçekler hatırlatılmıştır. eksileyenler, ya bu gerçeklerin hatırlatılmasından rahatsız olmuşlardır ya da kendi gerçeklerini yani aslında kendilerini eksilemişlerdir.
çok pis, mendebur jakoben, laik elitist bir zımbırtı olan ben, tiz elden akıl hastanesini boylamak, hazımsızlık için beypazarı maden suyu içmek için "alışamadım" demekteyim.
ancak gerekçem laiklik elden gidiyor, ülke karanlık dönemlere giriyor düşüncesinden kaynaklanmıyor, her ne kadar karşıtlığıma atfedilecek sıfatlarımı yukarda belirtmiş olsam bile.
başörtüsü ile üniversiteye girmenin doğal hak olduğunu düşündüğümden hatta desteklediğimden "alışamadım" diyorum. çelişkili görünen düşünceme şöyle bir açıklama getirmemi tensip buyurunuz lütfen..
üniversitelerde başörtüsü takma hakkı, bir zamanlar uğruna eylemler yapılan bir hadise iken, kanunlarda herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen eylemler, son dört beş yılda melih gökçek'in suyu kesmesi gibi şıppadanak kesildi. ne oldu? ne değişti? pazara kadar değil ölene kadar değil miydi hak arama mücadelesi.
kudret sahibi değilken, hatalı olduğu düşünülen düşünce ve eylemlere karşı verilen mücadeleden, kudret sahibi olunduğunda vazgeçilecekse bu ancak makyevelist düşüncenin hayat felsefesi haline getirildiğine ve bireysel kudret sahibi olmanın toplumsal doğru düşünceye ulaşmaktan daha önemli hale geldiğine işaret eder.
başörtüsü takma hakkını onlarla birlikte savunan ben, rüzgara göre yön değiştiren ve beni kabak gibi ortada bırakan bu zihniyete "alışamam".
mhp ve chp nin yanlış tutum ve politikalarının tuz biber ektiği nihayettir.
hadi chp yıllardır kafasının dikinde, mhp umut olur dedik; seçim meydanlarında sesi kısılana kadar bağıran bahçeli de fos çıktı. şimdi insan düşünüyor keşke erken seçim diye k.ç yırtmasalardı da bu meclis bu hale gelmeseydi.
abdullah gül cumhurbaşkanı oldu dedi altyazı, hemen pür dikkat izlemeye başladım töreni. allah'ım nasıl da eğreti duruyor o törende ya! hani 23 nisanlarda ilkokul çocukları başbakan koltuğuna oturtulur ya - gerçi akp hükümeti 20 yaşındaki adamı oturtarak bir çığır açmıştır o ayrı- işte öyle duruyor abdullah gül tören alanında! şaka gibi...
sonra girdi meclise yemin için, dili sürçtü "atatürk ilke ne inköeüilapları" gibi bir şey çıktı ağzından, gülümsedim...
anıtkabre girişi, mozaleye çelenk bırakışı falan manasızca izledim. şaka olmalıydı. sanki birkaç sene önce cumhuriyet rejimine, atatürk'e küfreden bu adam değildi! ha komik olan bir şey daha var o da 29 ekim doğumlu olan a.g. 'ye, cumhuriyet bayramında doğmuş olması vesilesiyle dedesi tarafından cumhur önadı verilmesi... garip tabi... zalimden alim alimden zalim doğar dedikleri.
hayır şimdi düşünüyorum, bir insan savunmadığı bir rejimin bekçiliğini nasıl sindirir içine? şahsen bana kübayı verseler, al abi komünist komünist takıl deseler s..tir çekerim adamlara.
gerçi planlanmış şeyler bunlar. rte ve ag nin yıllar önce hayal ettikleri şeyler. şimdi aralarında geçen diyalog muhtemelen şöyledir:
rte: abdullahım görüyor musun yıllaaar yıllar önce recai amcanın çiftliğinde bugünün hayalini kurmuştuk da ne kadar uzak gelmişti.
ag: doğrusun recebim, o zaman uzak gelmişti ama allaha hamd olsun bu insanların salaklığı sayesinde muradımıza erdik. sen meclise ben çankayaya ohhh!
ne kadar kutlasa az bu insanlar şimdi. ben de olsam kutlardım çalgılı çengili. iyi oldu bu millete. zamlar da gelir soldan soldan ohh show must go on hesabı.
entrymi burada noktalarken atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı kaldığıma ve kalacağıma yürekten and içiyorum. bu entry g.tüme girebilir haklısınız ama şöyle ince bir hesap yaptım4 yıl ceza alsam, bunu basın yoluyla yaptığım için 3 te 1 oranında artırılsa, mahkemede de iki üç küfür saydırsam 7 yılı doğrulturum içerde. yani ben çıktığımda onun görevi bitmiş olur. dışarda olacağıma içerde olayım anasını satiiim.
cnn com haberine göre ex-islamist politician is the new president gibi bir manşet ile web sitelerinde yayınladığı olayın kahramanı. ex betimlemesi ilginç.
- olm alkol kesinlikle kalkar 1-2 sene içinde
- yok olm, hukümetin en çok para kazandığı şeydir alkol.
- ha. ok o zaman
derecesinde muhabbetlere de konu olabilecek kişi.
formaliteden yapılmış 2 tur sonunda 3. turda cumhurbaşkanı olmuş kişidir. seçenlere ve seçtirtenlere hayırlı olsun onların gözleri aydın. bizlere de geçmiş olsun. yola devam diyenler nerde duracak ya da asıl önemlisi nasıl duracak gerçekten merak ediyorum. çünkü onların yol dediği o karanlık bilinmez bizim yolumuza, cumhuriyetimize, laikliğimize iyice set çekmeye başladı artık.
cumhurbaşkanı olmasına razı olmayan ve köstek olanların, kendisinden beklediği, kendi rantları uğruna endişe ettikleri, bir duruş, tavır içersine girmeyecek cumhurbaşkanıdır. ülkemizdeki gelişen demokrasinin, hukuk devleti ve milletin iradesinin üstülüğünün sembolüdür. yine ülkemizdeki fırsat eşitliğinin göstergesidir. türkiye cumhuriyeti devletinin en üst makamının belli zümrelerin değil, anayasa ile çerçevesi çizilmiş her türk vatandaşının gelebileceği bir yer olduğu görülmüştür. bu kisme, tornacı bir ssk emeklisinin oğlu olsa bile!
bütün kısıtlamalara çelmelere bu ülkeyi babasını çiftliği sanan görüş ve düşünce bakımından dar bir vizyona sahip kişilere ragmen suan itibariyle güzel memleketimin 11. cumhurbaskanı abdullah gül.
gerçekleşen hadisedir. ama anlamadığım adam yemin etti, teşekkür konuşması falan yaptı hala şeriatı ilan ediyorum demedi yav. aksine laiklik , eşitlik, özgürlük falan dedi çok şaşırdım. halbuki neler anlatmıştı bize baykal akıllı paranoyaklar.
"biraz bekle, sen dur hele,bu daha başlangıç, geldi gelecek şeriat" diyenler de var, aynı şeyi 5 sene önce de söylüyorlardı, turgut özal seçildiğinde de söylediler, tahmin ediyorum 100 sene sonra gene söyleyecekler. anlamadım şeriatı isteyen kim acaba, ne kadar hevesliymişsiniz. yok bir şeyin geldiği, alışın artık, yoksa geçmez yedi sene böyle...