semih erden'in havluyu boğazına dolayıp sevinmesi, oğuz savaş'ın saha içine girmesi de unutulmaz arasındadır. ve fakat son saniye basketini atan kerem tunçeri'in ayağının çizgiye değdiğini de söylememiz gerekiyor.
bugün litvanya'yı geçersek, fiba 2014 dünya kupası üçünçülüğü için yine sırbistan ile oynama ihtimalimiz var ve bu ihtimal şu anda en kuvvetli ihtimal gibi. tabi bugün litvanya engelini aşarsak geçerli bu varsayımım.
efsanelerin efsanesi maçtır. kız kardeşimi alllaaaaaaaaah diye kucaklayıp sırtımda smack down güreşçisi gibi çevirip yere attığım bir maçtı. olağanüstü bir atmosferdi ve spikerin tepkisi hala kulaklardadır.
sol frame'de görüp yine heyecanlandım.
aklımda 5 maç vardır, sırbistan türkiye basket maçı,
türkiye-çek cumhuriyeti futbol maçı -3-2'lik-,
beşiktaş-dinamo kiev -şu son saniye etten duvar ördüğümüz-
vee beşiktaş fenerbahçe maçı -iki tane maç vardı. biri 4-3 biri 3-2 ikisi de hayatımın maçıydı-
0.5 saniye erken sevinmiştik. hem de öyle böyle sevinmek değildi.
hayır 0.5 saniyede maç veren takım olacaktık semih in bloğu olmasa.
güzel günlerdi.
bir dahaki ev sahipliğine kadar tadını çıkarmak gerekç yoksa bu takımın dışarıda büyük başarılar elde etmesi çok zor ki sırplar da aynen böyle demişti.
hele ki eurobasket 2013 kadrosunu görünce pek umudum kalmadı.
gene eski videolardan medet umacağız zaar.
oynandığı gece berlinde olduğum ve türkiyenin yenmesinden sonra alexanderplatz a çıkıp bir kaç türke rastlayıp hiç birini göremediğim maç. berlinde türke rastlamamak imkansızdır, tabii ki rastladım. ama hiç biri türkiyenin başarısıyla alakadar değildi, aynı benim gibi...
semih erden'in gökten topun üzerine düşmesi mi diyeyim, kerem'in crossoverla kaptığı topu nokta beste tamamlaması mı diyeyim, gözü kapalı 3lük sokan teodosic'in kahraman olmayı-mac topu kullanmayı hedeflerken evine yollanması mı diyeyim; bu kadar olur dedirten mactır, oscarlıktır.