uzun lafı kısası beşiktaş'ın şov yaptığı maçtır. tek tek gidelim şimdi, baştan alalım.
maça iki takımda tutuk başladı ama ilk yarının ortalarına doğru beşiktaş dizilimi kabullendi ve ağırlığını ortaya koymaya başladı.
bobo'nun soldan yaptığı bindirmeleri izlemek muhteşem bir keyifti. attığı çalımlar, sağından atıp-solundan geçmeler. nitekim ismail köybaşı'nın muhteşem ortasında uzak direğe kafayı mükemmel vurdu.
fabian ernst her zamanki gibi taraftarın sahadaki yüzüydü, taraftar gibi haksızlığa koyduğu tepkisi, basmak gerektiği anlarda rakibe basması, arkadaşlarını ateşlemesi alkışa değerdi.
ikinci yarı itibariyle ise madrid'in kralının resitali de başlamıştı. guti attığı milimetrik paslarla adeta gözümüze bayram yaptırırken bunları değerlendirenlerden biri maçın yıldızlarından bobo'ydu.
tabata'nın kestiği müthiş ortaya kafayı ölümüne dalarak vuran nobre, tabata'nın şutunu tamamlayan toraman geceye güzellik katanlardı. lakin bu kadarda değil.
beşiktaş son 3 resmi maçında 12 gol atmış. 1 gol yemiş.
bu takımı izleyen taraftarın artık yüzü gülüyor. keyif alıyor.
sadece taraftar mı? futbolcuların yüzü gülüyor. bakıyorsun gol atan oyuncu kulübeye koşuyor, yedeklerin yüzü gülüyor. sahada hiçbir futbolcu birbiriyle kapışmıyor, saygı duyuyor.
en önemlisi tribün ve taraftar arasında mükemmel bir uyum var. iki grupta birbirine güveniyor, inanıyor ve geleceğe umutla bakıyor.
bu beşiktaş bizlere, bir hocanın takımında forma giyen oyunculara nasıl olumlu yönde etki edeceğinin, gelişimlerine ne kadar büyük katkıda bulunacağının canlı bir kanıtıdır.
taraftarı kanser eden nobre'nin içine cristiano ronaldo kaçmışçasına oynadığı futbol, yıllar sonra ilk defa bu kadar zayıflayan-formda olan bobo'nun, attığı çalımlarla, seri hareketleriyle bu da kim böyle dedirtmesi, tabata'nın en sonunda antep'teki tabata gerçeğini ortaya koyması, ismail köybaşı'nın atlaması gerken "o eşik" için ayağını kocaman kaldırması... hepsi schuster'in katkısını gözler önüne koyuyor.
sadece schuster mi? geçtiğimiz senelerde göze hoş gelen hareketlerin ne anlama geldiğini bizi unutturan bu takım şimdi joga bonito kıvamında geziniyor sahada. işte bu da ultra yetenekli bir futbolcunun takım arkadaşlarına ne kadar olumlu etki yaptığının göstergesidir.
bir karede bugün sakatlığı nedeniyle forma giyemeyen quaresma'ya açmak lazım. maçtan önce koridora inip arkadaşlarını gazlaması, devre arasında soyunma odasına girip arkadaşlarıyla birlikte olması, gollerde adeta taraftar kadar sevinmesi "bir takım nasıl olur?" ve ziyadesiyle "bir yıldız futbolcu nasıl olur?" sorularının en net cevaplarıdır
karşı karşıya kaldığı iki kritik pozisyonda yine müdahelenin kralını yapan cenk gönen'e sevgilerimi iletmeden geçmiyorum ve 12 dev adamın maçını dev ekrana yansıtan yönetime teşekkür ederiyorum.
sayelerinde 25 bin kişi birlikte maçı seyretti, sadece onlar değil beşiktaş ve ankaragüçlü futbolcularda izledi ve maçın bitimiyle bütün stad büyük bir coşku yaşadı.
uzun lafı kısası;
biz beşiktaş'lılar için güzel hemde çok güzel bir geceydi bugün.
geleceğe umutla bakan,
ve bu güzelliğin çok daha güzelliklere ulaşacağını bilen bizler için.
ismail köybaşı'nın mükemmel ortasında kafayı vuran bobo durumu 1-0'a getirmiştir.
nobre ve bobo ise mükemmel maç çıkartıyorlar an itibariyle. nobre gitmiş yerine çalım atan, adam eksilten, her kafa topunu alan bir cazgır gelmiş, keza bobo iki defa soldan ceza sahasına adeta şov yaparak girdi.
zannediyorum quaresma gibi müthiş yetenekli bir adamın takım arkadaşlarına nasıl etki edebileceğinin filmini izliyoruz bu sene. daha önce çalım atmaktan, estetik hareketler yapmaktan habersiz bobo ve nobre gibi adamlar ronaldo çalımları atmaya başladılar, onun gibi adam geçmeye başladılar.
guti'nin şiir gibi paslar verdiği
bobo'nun golleri yazmaya devam ettiği
nobre'nin çılgın attığı(attığı golde yaptığı zımba gibi kafa vuruşu süperdi)
tabata'nın rakibi yine asist manyağı yaptığı
ismail'in yaptığı bindirmelerle izleyenleri bile yorduğu
aurelio'nun takıma merhaba dediği maç.
kısacası mest olduk. takımda herkes üzerine düşeni yaptı diyebilirim. darısı haftaya..
bayramın son günü oynanacak olan karşılaşma. ben de bayram sayesinde istanbul'da bulunacağım ve aksilik olmaz ise ilk kez bir beşiktaş maçına gitmiş olacağım. şahsım galatasaraylı ama kardeşim beşiktaşlı ve gitmek için sabırsızlanıyor. ne yalan söyleyeyim ben de sabırsızlanıyorum. beşiktaş taraftarının içinde bulunmak benim için büyük bir keyif olacaktır.
11 eylül 2010 türkiye sırbistan basketbol maçı ile aynı saatte başlayacak olan, futbol karşılaşması. federasyon, beşiktaş ve fenerbahçe maçlarının saatlerinde değişiklikler yapabilirdi. fenerbahçe maçını 18:00'a, beşiktaş maçınıda 19:45 veya 20:00'a çekebilirdi.