bu işin komplo teorilerine açık yönünü çok dallandırıp budaklandırmadan, sadece sinematografik yönüne değinmek istiyorum. herkesin merakını celbeden komploları, hayatlarında tesadüfe yer vermeye niyetli olmayanlar deştiği kadar, "varsa bit yeniği, biz de inceleyelim" diyenler de var.
özellikle 1980 sonrası, 70'lerde olduğu gibi her zamanki yapısal krizine giren kapitalizmi, daha modern (postmodern) bir çehreye büründürmek; neoliberal politikaların işlediği bir yapı hayata geçirebilmek için, küresel büyük şirketlerden tutun da, küreselleşme söylemlerine, reklam filmlerinden sinema filmlerine kadar pekçok alanın etkin kullanıldığını biliyoruz. bunun en önemli ayağı ise, pek tabii hollywood'dur. hollywood filmlerinin çekildiği merkezde; beyaz saray, fbi, cia, pentagon gibi önemli amerikan kuruluşlarının temsilcilikleri vardır ve filmlerin çevrilişinde mutabık halde çalışmalar yürütülür. paralel olarak, hollywood filmlerinde üstün amerikan propgandasını işletebilmek için, film yapımcılarına filmlerinin bir karesinde amerikan bayrağına yer vermeleri konusunda vergi muafiyeti sağlamaktan tutun da, filmin sonunda ölmesi gereken kötü adamı, amerikan bayrağını simgeleyen bir kıyafet giymiş kahramanca öldürülmesini sağlayacak senaryoların cia ile güdümlü olarak yazılmasına dek, muazzam detaylı bir çalışma söz konusu. önceleri bunları x files (bunu bile yine onların yapımlarından öğreniyoruz) gibi septik dizilerden sezmeye çalışırdık. yani gizliydi. şimdilerde, hele ki sovyetlerin olmadığı tek kutuplu bir dünyada alenen yapıldığını görüyoruz.
esasında, amerikanın bu saldırıları önceden haber aldığı ve engel olmayarak kurmak istediği yeni düzen için elverişli ortamın oluşmasını beklediğini söyleyen şüphecilerin söylemine ilaveten, saldırı öncesinde 15-20 yıl boyunca, başta amerikan toplumu olmak üzere, dünya bu saldırıya filmler yordamıyla hazırlanmıştır. 11 eylülün gerçekleşmesinden evvelki son 20 yıldaki amerikan filmlerine bakarsanız, esas oğlan ve esas kızın danıştıkları papaz karakteri görürsünüz. ancak bu dönemden itibaren bilhassa 11 eylül dönemecinde, başı sıkışan çiftin danıştığı kişi arttık kippalı bir haham olmuştur. bu döneme dek kötü çocuklar müslümanken, bir noktadan itibaren kötü çocuklar, müslüman arapa dönüşmüştür. sonraki süreçte tüm müslümanların terörist olarak algılatılmaya başlandığını görmeniz mümkün. tabii ben bu olumsuz imajın çiziliş evrelerinde, komploları değerlendirdiğim kadar, müslümanların kendi imajlarnı zedeleyen yığınla iş yapmasını da dile getiririm ve islamofobia teorisinin çift yönlü işlediğini söyleyerek buraya kadar benle aynı düşünen müslümanlardan ayrılırım.
konuya dönersek, özellkle trovoltanın kod adı kılıçbalığı filmindeki helikopter sahnesi adeta 11 eylülün bir simülasyonu gibidir. mevzu bahis film, 11 eylülün hemen sonrasında gösterimden kaldırılmıştır. robert de niro ve al pacino'nun birlikte çevirdiği orijinal cinayetler filminde, dedektif de niro vurup kırmasıyla ünlü bir adamdır ve lakabı türk'tür. ve bu filmler, mevzubahis sorundan kurtulabilmek için, panzehir olarak bir kurtarıcı profili yaratmayı da ihmal etmiyor. bu mesih veya mehdi arkaplanını işleyen filmlerdir genelde. will smith'in ben efsaneyim filmi bu konuda güzel bir örnektir. benzer şekilde, armageddon filminde de, insanlığı kurtarmak için etrafı koordine eden kahraman, insanlığın kurtulması için kendini feda eder. apaçıktır ki bu kahraman, hazreti isa'dır. ilaveten, matrix filminde neo'nun son sahnede gidişi, tıpkı isa gibidir. aynı filmde, nebukadnezar adlı bir gemi resmedilir. bu isim ise, kudüs'ü yakıp yıkan babil kralının ismidir. zion vardır (sion) evreni altı günde yaratır (tevratta olduğu gibi)
tabii şu da bir gerçek ki, amerikanın gücünü göze sokmaya çalışan her askeri filmin ardında pentagon vardır demek sağlıklı değil. zira her film şirketinin böylesi bir film için gerekli askeri materyalleri olmayabilir ve temin için askeriyeye başvurabilir. zaten bu tip teoriler muhakkak bir yerde patlarlar.
koskoca hollywood endüstrisinin sadece bu tip filmlere çalıştığını söylemek olmaz. mesela wag the dog filmi vardır çoğu iletişim fakültelerinde ders niyetine seyrettirilir bu filmde amerikanın istediğinde bir savaşı nasıl başlatabileceği çıplaklığıyla anlatılır. öte yandan, the chronicles of narnia filmindeki aslanın isminin de türk olduğunun altını çizelim. bu aslanın, hazreti isa'yı yansıttığını da bilmeyenimiz yoktur herhalde. benzeri şekilde, kolunda bir türk bayrağı amblemi taşıyan ismi de türk olan bir doktorun yer aldığı yıldız geçidi atlantis filminde, doktor ameikan halkını kurtaran kişi olarak lanse edilir ve sürekli kullandığı söz, beni türk hekimlerine emanet edinizdir. yani hem olumlu, hem olumsuz imaj çizilebiliyor.
gülen örgütünün bu olayda da parmağı olduğu ortaya çıkmıştır. olaydan önce uçakların pilotları fetonun malikanesinde kalmış.
ilginç olan saldırının olduğu gün hiçbir Yahudi dünya ticaret merkezindeki işyerine gitmemiş.
"Fotoğrafların ele geçirildiği Bilgisayarın sahibi 1997/2001 Yılları arasında CIA Basın Yayın Birimi Tarafından özel olarak yetiştirilen 1997 den 2001 Ağustos sonuna kadar Amerika da kalan 11 Eylülden 25 gün önce Türkiyeye dönen Kişidir" (bkz: ekrem dumanlı)
Amerika nın kendi kendine saldırdığı tarihtir. Önce bir problem yarat sonra sonra başkasını suçla ve bunun üzerinden prim sağla. Çok şerefsiz bu Amerika ve onu asıl yönetenler!