Çok şükür.
Böylesi güzel, böylesi mübarek bir gecede,
Son Oğuz Çetin imzalı milli takım Romanya'yı hakem marifetiyle yenerek misyonunu tamam eyledi.
Bundan sonra ki her adım, her hamle tarafımızdan daha dikkatli izlenecek haberleri olsun.
Bakalım Hiddink farkı ne imiş? Göreceğiz...
Euro farkı mı?
Vizyon farkı mı?
Merakla bekliyor olacağız.
*
Ligini şampiyon tamamlamış Bursaspor'dan, ilk 11'e kimse reva görülmezken,
Ligini 2 kupa, bir de "kupa karar vericisi" olarak tamam eyleyen Trabzonspor'dan ise anca bir yedek kaleci çağırılabilmiş milli takıma.
Lütfetmişler beyefendiler!
Neresinden bakarsanız bakın, taraflı,
Neresinden bakarsanız bakın, gerçeklerle uzak yakın ilişkilendirilemeyen bir milli takım.
Herkes soruyor!
Kimin milli takımı bu?
Hangisi gerçek?
izlediğimiz mi?
Sırrına eremediğimiz tercihler mi?
Gördüğümüz futbol ve futbolcular mı gerçek olan,
Yoksa, izleyen olarak aslında bizim hiç bir zaman anlayamayacağımız futbol ve futbolcular mı?
*
Defans kurgusu tamamen yedek kulübesi ağırlıklı bir milli takım.
Takımlarında yer bulamayan ancak;
<b>"Tanrı tarafından milli takım için yaratılmış olanlar"</b> olduğuna, artık yavaş yavaş inandırılmak istendiklerimiz ağırlıklı bir milli takım.
Biz bunun gerçek futbol olduğuna inandırılmak istenen bir kitleyiz, buna eminim artık.
Verileni alan, sadece izleyen bir futbol izleyicisi var sanıyor olmalılar.
Yanılıyorlar!
*
Taraflı bakıyor olabiliriz, kabul.
Peki, Ceyhun ve Selçuk inan'ın GS'ye mi gitmesi bekleniyor çağırılmaları için?
Egemen'in bol pas hatası yapması ve akabinde Antep'e mi gitmesi gerekiyordu?
Serkan'ın ne yapması gerekiyor mesela?
Umut'un?
Bu saydığımız isimlere biz tarafız.
Ancak, girsinler 3 takımın taraftar sitelerine görsünler bu oyuncuların istanbul'dan nasıl gözüktüğünü?
işte gerçek budur.
Gerçekçi olsunlar, dürüst olsunlar, istediğimiz budur.
*
Hiçbir vicdan kabul etmiyor ligin şampiyonundan ilk 11'i hak eden birinin olmadığını.
Mantık da.
Hiçbir açıklaması yok bu işin.
Şakası da.
Ama büyük bir sessizlik var bu konuda.
Büyük bir izleyici kitlesi ve,
Sıfır sorgu.
*
Volkan'ı kaleye, yanına da Gökhan Gönül'ü sağ bek atamak ise mesele; onu Nurullah Hoca da yapabilir.
Emre'yi, Arda'yı yerli yerine, Tuncay'ı hakeza,
Bunlar Sakıp Özberk hoca için çocuk oyuncağıdır mesela, o da bunu ve bunun kat be kat fazlasını yapabilir..
Altıntop kardeşler tercihi de zor olmasa gerek bir hoca için.
Nedir peki sizi farklı kılan?
Tekrar soralım;
Euro'mu?
Vizyon'mu?
Fatih hoca'dan nedir farklı olan?
Anlatın hele.
*
Ümit ediyoruz ki; Hiddink hoca izlediği süper kupa finalinden sonra, ligin haftaları da ilerledikçe,
Gerçekçi kadrolar oluşturacaktır.
Ligin gerçekleri ile, bazı ezbercilerin ezberleri gece ile gündüz kadar farklıdır.
Belki de, Oğuz Çetin'le yollarını bile ayırabilir.
Neden olmasın?
Tavsiye ediyoruz bunu.
Aslında bunu, Trabzonspor ve Bursaspor yönetenlerinin çoktan dile getirmesi gerekiyordu.
*
Tarihe not düşelim;
Benim hesabıma göre, önümüzdeki milli takım hoca seçiminde,
ilk tercih Daum olacak. Zira elimizde ki veriler onu işaret ediyor.
Döngü. Kısır mı kısır...
Bekleyip görelim.
*
Neticesinde, böyle ezberden öteye gitmemiş bir milli takımı sahaya sürmek için Hiddink'e ödenen Euro miktarı çok fazladır.
Hiddink olmaya gerek yoktur bu takım için.
O nedenledir ki; ligin boyu uzadıkça, farkını ortaya koymasını bekliyoruz.
*
Fatih Hoca, vakti zamanında Trabzonspor'dan birçok futbolcuyu kadrosuna dahil etmişti.
Gerçekçiydi o kadrolar.
Şimdi, bu Trabzonspor takımında da en az 4 oyuncu milli takıma direkt katkı verecek durumdadır.
Milli takım oyuncusu havalıdır zira.
Oraya çağırılan kıymetlidir, performansı direkt etkilenir bu işten.
Bundan mı çekiniyorsunuz yoksa?
*
Şenol Güneş farkı, milli takımda da kendini gösterecektir.
Haliyle ülke futbolunda da.
Güneş doğdu bir kere. Bazı saatlerde korunmayı unutmadan, enerjisinden faydalanmaya bakın.
Bizden uyarması!
ilk yarıda doğru düzgün organize olamadığımız, dolayısıyla organize bir atak geliştiremediğimiz maçtır. ikinci yarıda daha derli toplu atak yapıyor gibi gözüksek de bu sefer defanstaki aksaklıklar çok fazla göze battı.
hızlı forvetler karşısında zorlanan defansımızın sağ tarafında gökhan gönül'ün, sol tarafında hakan balta ve ismail köybaşı'nın hızları yetersiz kaldı çoğu zaman.**
ilk yarı için söylenebilecek tek şey "arda turan" iken bu söylem ikinci yarıda "arda-emre-tuncay" olarak değişti ve bu da oyunda biraz daha üstünlük kurmamızı sağladı. ikinci yarıda oyuna giren colin kazım da biraz hareketli gibi görünse de bu üç oyuncu kadar varlık gösteremedi.
dikkatimi çeken bir şey de marco aurelio'nun soğukluğuydu. isteksiz gibi geldi bana ama gerçekten öyle miydi yoksa öyleyse de nedeni nedir bilemiyorum.
bu maçtan hatırlanacak 4-5 enstantane varsa onlardan ikisi arda'nın şutlarıdır; bir diğeri de selçuk şahin'in 35 metreden şut denemesidir zannımca. sanırım bir anda gözünün önüne leo franco'yu getirmiş olacak.*
maçtan çok ahmet çakar - erman toroğlu diyalogları dikkat çekmiştir. bu sene kanaltürkte cümbüş var orası kesin. bir de her pozisyon sonrası hakem muhabbeti yapmasalar;
- ne verirdin bu pozisyona?
- en az sarı
- sarı mı ben kırmızıdan aşağısını göstermezdim
- siktir len(içinden diyor tabi)
ayrıca ikisi ilk defa bir maçta beraber maç yorumu yapmışlar. bu tarihi ana tanıklık etmiş bulunmaktayız.
şükrü saraçoğlunda oynanan maçı milli takımımız romanya karşısında 2-0 galip tamamlamıştır. hazırlık macı olsa da romanya'ya karşı 45 yıl sonra ilk galibiyeti almak önemli bir gelişme. umarız ki aynı galibiyeti ingiltereye karşı da alabiliriz tabi asıl maclarda.
şükrü saraçoğlu stadının hoparlöründen "ezan okundu" anonsuyla orucunu açan taraftarların bir dakika sonra "yanlış anons ezan okunmadı" sesiyle bir gün kaza orucunu tutmasına sebep olan maç.
işin ilginç tarafı ise yan hakemin korner verdiği pozisyondan sonra, kabak çiçeği gibi penaltı olmadığını gördüğü halde "ben bilmem orta hakem bilir" moduna girmesiydi. hakem gelip gökhan gönül'e bile sordu penaltı mı değil mi diye. olmadı sahada küçük çaplı bir referanduma gitseydin be hakem?
yorumcuların hiç bu kadar ters olduğunu görmediğim maç. birinin ak dediğine mutlaka diğeri kara dedi. şimdi bide bunlar program yapacaklarmış seyrederiz artık masa sandalyeleri havada uçuşurken.
ahmet çakar ve erman toroğlu, yorumları sayesinde maça kıraathane havası vermişlerdir. o ne geyiktir lan, kazakistan maçı hakkındaki yorumları şöyle;
-adamların* yıllık bütçesi senin* aldığın bir futbolcu kadar.
-olsun n'olcak.*
2 efsane yorumcunun beraber hiç çekilmediği maç. evlerden ırak o derece. "sallandırcaksın şunları taksimde gör bakalım bi daha yapıyorlar mı?" lafını bekledim ama gelmedi. *. *
maçın sıkıcılığından başka alemlere dalınan maçtır.. erman toroğlu kendini aşarak lucescu nun oğlunun kime benzediğini tartışmaya açmıştır.
(bkz: #8981112)
arda turan'ın güzel bir gol attığı maç.
o değil kanalı değiştirdim bu sefer kanal d'de karşıma sinem kobal çıktı, ailecenek tv'yi aynı saatte parsellemiş adamlar.
yakında çocukları olur, o da bir bez reklamına falan çıkar ahanda bu sefer üçlü olarak parsellerler.