11 aralık 2009 dtp nin kapatılması kararı

entry54 galeri0
    51.
  1. demokratik haklarını aramanın terörle mümkün olabileceğini sanan ve bunu yapanları barış elçisi olarak gösterenlerin daha fazla siyaset yapmasına engel olunmasıdır. öte yandan kapatılan parti bir süre sonra kendiliğinden kapanacaktı zira pkk bittiğinde savunacak bişeyleri olmadığından kendiliğinden uçup gidecekti.
    0 ...
  2. 52.
  3. 53.
  4. başka isimle açılacak kapatsan ne olacak.
    0 ...
  5. 54.
  6. kürtlerin legal siyaset içinde kalmasını önemsediğinden, kürt halkının taleplerinin de en az türk halkının talepleri kadar mecliste ifade edilmesinin gerekliliğine inandığımdan dtp'nin kapatılmamasını, kürt siyasetinin en ılımlı ve uzlaşmaya açık politikacılarından ahmet türk'ün siyaseten yasaklanmamasını isterdim. ama ne yazık ki kişilerin isteklerine göre şekillenmiyor parti kapatma kararları. bu işler dilediğimiz gibi olmuyor. bununla birlikte benim gibi düşünen insanların bazı noktalarda hata yaptığını, duygusal davrandığını görüyorum. evet yukarda belirttiğim nedenlerden dolayı dtp'nin kapatılması noktasında kişisel görüşlerimizi ifade edebiliriz. başında "keşke" olan di'li geçmiş zamana dair cümleler kurabiliriz. ancak bu ne dtp'nin kapatılmasınının önüne geçebilir ne de dtp'nin kapatılması kararının haklılığını gölgeleyebilir.

    eğer siyasetini, görüşlerini, haklılıklarını meclis çatısı altında ifade etmeyi amaçlayan bir oluşum iseniz şu açık ki şiddet ve şiddetin övülmesiyle ilgili olarak araya kocaman bir çizgi çekmek zorundasınız. aksi takdirde demokrasiyi içine hala sindirememiş türkiye'yi bir tarafa geçtim, dünyanın en demokratik ülkelerinde bile yasak görürsünüz. bunu anlamak için çok çaba sarfetmeye gerek yok. bu olgu bu kadar açıkken dtp'nin kapatılmasının yanlış olduğunu söyleyenleri, her ne kadar bir çok konuda o kişilerle aynı noktadan bakıyor olsam da anlayamıyorum. kürt'lerin temsil hakkının bilinerek, istenerek mecliste yasaklandığını söyleyenleri anlayamıyorum. şiddetle legal siyasetin aynı sepette götürülemeyeceğini göremeyenleri, görmek istemeyenleri anlayamıyorum.

    kürt aydınlarının ve kürt halkının artık şiddetle kendi arasına bir çizgi çekmesi, kendini şiddeti meşrulaştıran gruplardan ayrıştırması lazım geliyor. geçmiş yıllara göre, görece kürt siyaseti için daha da uygun bir hale gelen bu politik ortamı değerlendirmesi gerekiyor. kürt açılımı için muhatap arandığında imralı'yı gösterenlerin zaten fiilen meclis çatısı altında politika yapmayı reddettiği açık değil miydi? bunu anlayabilmek için bir kere de mahkeme tarafından mı söylenmesi gerekiyordu bu gerçeğin?

    molotof kokteyllerle araçları yakmak, insanları yakmak, teröristi, suçu ve suçluyu övmek ne zamandan beri politika oldu? kürtlerin haksızlığa uğradığını söylemekle şiddete bulaşan kürtlerin haklı olduğunu söylemek arasında legal olanla illegal olan arasındaki fark kadar net bir renk ayrımı vardır, bunu anlamak çok mu zor? bir süredir bu sorunların şiddet dışında daha insani yöntemlerle de çözülebileceğini ifade eden bir açılım olgusu vardı. dtp bu açılıma hangi noktada katkı sağladı ki parti kapatıldıktan sonra bu partinin yöneticileri aslında barış istediklerini söyleyebiliyorlar? ağzından tükürük saçarak dağa çıkmayı özendiren, açılımın fiilen bittiğini bağıran terörist millet vekili emine ayna zırvalarken neredeydi kürt aydınları?

    şu açık ki dtp, kürt aydınları ve kürt halkı bu süreci iyi değerlendiremedi. türkiye cumhuriyeti tarihinin bu en demokratik dönemini, kürtlerin en fazla anlanmaya çalıştığı dönemi apo'nun hücresinin cm cinsinden boyutuna indirgedi kürt siyaseti. daha 20 sene önce dillerini bile konuşmaya cesaret edemeyen insanlara hayal bile edemeyecekleri şeyler sağlandı, devam da ediyordu, edecekti. ama sanırım feodal geçmişinden bir türlü kopamayan, aydın değil papağan yetiştiren, türk faşistlerine laf ederken onları geride bırakan, şiddetle legalite arasındaki farkı anlayamayacak kadar donanımdan yoksun olan, kendini geliştirememiş kürt aydınları; ve dahi kürt halkı bu süreci yüzüne gözüne bulaştırdı.

    hayrola.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük