Türkiye’ye izine gelmiştik,
Dışarda, mahallede babamın yanında dikeliyordum. Babam cebinden güneş gözlüklerini çıkardı, öyle tepeye bakıyordu. Tam olaya anlam verme çabasını bırakmak üzereydim ki etraf birden karardı. Öyle gece Karanlığı değil di ama ömrüm boyunca unutmayacağım bir renk almıştı atmosfer. Sanki instagramda dandik bir filtre takmış gibi.
Okula baslayacagim seneydi. Babam memleketteki evin bahçesinde fındık kabuklarını yakarak isli cam yapmıştı onunla izlemiştim. Güneşin ayın arkasında kaldığını ve karardığını görmüştüm küçük hilal gibi bir kısmı aydınlıktı baktığımda sonra alacakaranlık gibi oldu ortalık karardı araçlar ışıklarını yaktı sonra da bitmiştir herhalde.
yasandigi saatlerde otomobilimi servise verdigimden oturu, sanayi sitesindeki bir grup usta ile birlikte, isli camlarin arkasindan, kaputuma dusen yansimasini izlemis oldugum tutulmadir.
Çok iyi hayırlıyorum. Dedemin kuruyemiş dükkanı vardı o zamanlar. Ara sıra dinlensin diye babam hafta tatilinde dedemin yerine gider açardı dükkanı. O gün de yine babam açmıştı ben de onunla gitmiştim. 4-5 yaşındayım. Elime verdiği filtrenin boyasını gözüme bulaştırmıştım güneşe bakarken.
Bir hafta sonraysa bu sefer babaannemin kucağında sabaha karşı kırmızı gökyüzündeki kuyruklu yıldızı izliyordum. Allah bir daha yaşatmasın o günleri.
düzcede şahit olduğum doğa olayı. o zaman yedi yaşındaydım çıplak gözle bakmayın falan deniyordu. biz de çocuk aklımızla t- shirtlerimizin eteğini gözümüze tutup izlemiştik. sonra tv den canlı yayını vardı ordan da izlemiştik. çok güzel bir gündü altı gün sonrasını yazmaya gerek yok. düzce yerle bir iki saatlik yolu beş altı saatte zonguldaktan gelip bizi alan babam ve zonguldaka geri dönüşümüz. o günden aklımda kalan bir dükkanın duvarında yumruk atılmış gibi koca delikler olması. allah o gün ölenlere rahmet eylesin.
11 agustos 1999 sali gunu olmus olan tutulmadir. Tesaftur ki tutulmanin oldugu gun sivastaydim. Ve tutulma sivasin icinde bulundugu hat uzerinde gerceklesmisti. Bilim ve teknik dergisinin verdigi tutulma gozlukleri ile izlemistik. 15 sene onceydi kuZenimin dugunu icin gelmistik. Ve tesadufki su an yine ayni yerdeyim ama bu sefer cok farkli bir sebeple. Anneanneme karsi son gorevimizi yapmak icin buradayim. Mekanin cennet olsun melek kadin. Hakkini helal et.
(bkz: Dugun ve cenaze)
üst komşu selime teyzenin ciğer röntgeni filmleriyle izlenmeye çalışılmış güneş tutulmasıdır. bir hafta sonrası deprem sebebiyle herkes arabada yatıp kalkmaya başlamıştır.
edit: bunu hangi troll hangi kafayla eksiledi lan bi mesaj kutumu yeşillendirsin bakiym deneysel bir çalışma yapacağım onunla labaratuar ortamında.
şu an bu forumun yarısını oluşturan ergenlerin 1 bilemedin 2 yaşında oldukları bir zamanda gerçekleşmişti bu olay.
bekay'dan don't feel good parçasını dinlerken o günler tekrar geldi aklıma. şöyle ki, o parça üç kısımdan oluşuyor. her kısım farklı bir hikaye. birincisi, anne babası ayrı olan intihar etmiş genç bir çocuğun hikayesi. ikincisi, kocasını 11 eylül saldırılarında kaybeden hamile bir kadının hikayesi. üçüncüsü ise sevgilisinin kendisini bir yıldır aldattığından habersiz olan ama bunu sonradan öğrenen tövbekar bir kokain satıcısının hikayesi. elbette bunların hepsi tek bir şarkıda anlatılıyor. bekay 11 eylül saldırılarıyla ilgili hikayeyi anlatırken o anı tv ekranında canlı izlediğim günler geldi aklıma. gerçi bunu sana anlatmıştım. işte eski günler derken 11 ağustos 1999'a gittim bir an.
okullar kapalı, şehir bomboş. zaten biz de evde değildik o zaman, köydeydik. rahmetli kerim tekin vefat edeli bir yıl olmuştu. o yılın bir kış ayında öcalan türkiye'ye getirilmişti. birçok şey aklımda net şekilde duruyor. güneş tutulmasıyla ilgili birçok haber vardı tv ve gazetelerde. sene '99 ya hani, herkes 2000 yılında kıyamet kopacak, dünyanın sonu gelecek deyip duruyordu. herkes nostradamus kesilmişti başımda. açıkçası korkuyordum bu kahin dedikodularından. dolayısıyla güneş tutulmasının olacağı günü tedirginlikle bekliyordum. tutulmanın olacağı güne gelinirken gazete ve dergiler bu doğa olayını daha sağlıklı izlemek için bir çeşit gözlük veriyordu. tabi ben alamadım. soda şişeleri olur ya hani, böyle koyu yeşil renkli, ondan vardı bende. şişeyi kırdım ve bir parçayı hazır ettim o an için. malum dedikodular o mevzu için de vardı. çıplak gözle bakarsanız kör olursunuz vesaire şeyler. derken derken derken, güneşin tam tepede olduğu bir anda bir hareketlilik gözlemledim. inan çok korkmuştum o an. güneş kenardan kenardan kararmaya başlamıştı. ben heyecandan elimdeki camla bakmayı bırakmıştım artık. inanılmaz bir manzaraydı, çok büyüleyiciydi. hayatımda ilk defa böyle şeye tanıklık ediyordum. ama çok da ürkütücüydü. zira güneş tamamen kararınca, her taraf karanlık olunca tamam dedim birazdan kıyamet kopacak. ulan tesadüf müdür yoksa birileri bizimle dalga mı geçiyordu tam bilmiyorum ama tam o karanlığın ortasında elektrikler kesilmişti. yemin ediyorum ya. tüm köy karanlık içindeydi. millet paniklemişti. hayvanlar büyük bir şaşkınlık yaşıyordu. derken bir süre sonra kenardan kenardan bir ışık süzülmeye başladı. güneş yüzünü gösteriyordu yavaş yavaş. güneşin o ilk anlarda ortaya çıkışıyla beraber yerde inanılmaz bir ışık dalgalanması oluyordu. sana nasıl anlatsam. bak şimdi, hani iki kişi ellerindeki iple karşılıklı durur ya, sonra üçüncü bir kişi gelir ve ip atlar. o dönüp duran ipi düşün. düşündün mü? şimdi onun ışıktan bir ip olduğunu düşün. ama kalın olsun, şöyle yarım metrelik falan. şimdi son bi şey daha düşün. o ışık ipinin (ışık dalgalarının) ayaklarının altından hızlı ve devamlı şekilde geçtiğini düşün. yere çok bakmamaya çalışıyordum. çünkü başım dönüyordu artık. anlatılacak gibi değil. yer altımdan kayıp gidiyordu. sonra da gölge geçti gitti ve güneş olağan şekilde kaldığı yerden devam etti.
o değil, o gün o anlarda ne oldu tahmin et. halam hastanede doğum yaptı o kısa süreli karanlıkta. allah'tan çocuğun bahtı kara değil ehehe. gerçi benim küçük kuzen biraz arıza ama olsun. anlatacaklarım şimdilik bunlardı. diğer sefere sana '98 adana depremini anlatacağım.
bende 7 yaşındaydım. tokat ta oturuyorduk. o gün küçük bisikletimle düşmüştüm. halam eve gel güneş tutulacak dedi. bizde güneş tutulması gözlere zararlı olur diye, tv den canlı yayınla izlemiştik. gözlerime bişey olur diye tam tutulmada ancak güneşe bakabilmiştim.
pek çok vatandaşımızın ve bazı bilim insanlarının da 17 ağustos 1999 marmara depreminin gerekçesi olarak gösterdiği güneş tutulmasıydı. en iyi nereden izlenirdi hatırlamıyorum da biz side taraflarından siyah naylon pazar poşetinin arkasından seyrederek çığır açmıştık. ayrıca bazı insanlarımızın da tutulma esnasında havaya ateş açmak gibi huylarının olduğunu öğrenmeme vesile olmuştur. türk insanın aklına genelde o müthiş kavurucu '99 yazında yaşanan ve toplumu buhrana sürükleyen o felaketi* getirmesinden dolayı pek iyi hatırlanmaz bu güneş tutulması.