saat 18:00 civarı şaşkınbakkalda toplandık , sayımız yaklaşık 2-3 bin kadardı ve bende hayalkırıklığı yaratmadı desem yalan olur.
yalnız 18:30 a doğru bostancı ve kızıltoprak tarafında gruplaşmaların olduğu haberini aldıktan sonra , tahmini 10-15 bin üzeri olacağımızı düşündük ve yürüyüş başladı.
taraftarların serserilerden ziyade , çoluk çocuklu çiftlerinden , gencinden, yaşlısından oluşması herhangi kötü olayların olmayacağının habericisi gibiydi.
kötü olaylardan kastım , 90 lı yıllarda olan gençlerbirliği maçı sonrası birçoğunuz tarafından hatırlanır, kadıköy yağmalanmış ve bir sürü dükkan zarar görmüştü.
kadıköye yürüyüş esnasında en çok dikkat ettiğim noktalardan biri , polis barikatı yahut güvenlik güçlerinin eşliğinde bir yürüyüş olmamasıydı, ki böyle olsa bir nevi kalabalığı provake etmek gibi olacak ve istenmeyen olaylar yaşanabilirdi, şükür böyle birşey olmadı.
yürüyüş sırasında, takım lehine tezahüratlar, başbakan, fethullah gülen ve hükümet aleyhine tezahüratların yanı sıra, 10.yıl marşı ve atatürk sloganlarıyla aslında tepkinin ve bu şike olaylarının siyasi kimliğinin olduğunun da farkında olduğumuzu göstermiş olduk.
zaman zaman yaktığımız meşaleler, yürüyüşe katılamayan ( gerek işi gerek yaşı dolayısıyla ) balkonlarından destek veren taraftarlarımıza alkışla destek vermemiz de yürüyüşün keyifli yanlarından biriydi.
kadıköy de stadımıza yaklaştığmıızda yükselen " fenerbahçe köprüye " tezahüratlarıyla gazımız tavanmış fakat " lan ! " da dedirtmiştir. lan ! dedim çünkü kadıköy sınırlarında müdahalede bulunmayan polis , köprüye yürüdüğümüzü duyunca tedbirini alacaktı illa ki. nitekim söğütlüçeşme köprüsü , fikirtepe , uzunçayıra kadar tezahüratlar ve şarkılarla geldik fakat polis biraz ileride barikat kurmuş , paşa paşa kucaklarına gelmemizi bekliyolardı.
aslında polis barikatı stratejik olarak yanlış yerde değildi, çünkü biraz daha ileriye yani biizm geldiğimiz yöne kurulsa, sağımız da çok yüksek bir duvar solumuzda otoban ve teller olacağından, orada polis tarafından yapılacak bir müdehalede , millet birbirinin üzerine çıkıp öyle kaçmaya çalışır ve büyük bir arbede olurdu. bu yüzden barikat sağı ve solu açık , örnek mahallesi sapağı olan bir noktada olması uygun hamle olmuştur.
fakat;
ben arkadaşlarımla bu büyük grubun orta sıralarında seyrettiğimizden, sadece ön saflarda patlayan biber gazlarının dumanlarını gördük, rüzgarında etkisiyle birkaç saniyede gaz bulutu içerisinde kaldık. şu biber gazı olayında söylecek bir şeyim var , onu icad edenin ta götüne koyim. arkadaş bu nasıl birşeydir, zaten o kadar mesafeyi katedip terledik ,ne sülük birşeymiş bu gaz her terli gözeneğime değdiğinde sanki her yanımı dağlıyorlarmış gibi hissettim.
ön saflar hakkında pek bişi bilmiyorum fakat tahminim o dur ki , çocuklu çiftler kadar , bazı it sürüsüleri ( gfb gibi amaçları aslında asla taraftarlık olmak olmayan kişiler ve gruplar ) de o taraftaydı ve yine sanırım " dağılın " uyarısına karşılık küfür ve pet şişe ile cevap verdiler ise , bizlerde bu gazı yedik . yalnız olan ön taraftaki küçük çocuklara oldu. ben şunu anlamıyorum arkadaş bu ülkede doğu ve güneydoğuda polise taş atan çocuklara ne gaz ne de başka bir müdehale yapılıyor. fakat söz konusu bu olay olduğunda bir an bile duraksamadan gazı yedi bu çocuklar ve yaşlılar.
tabii ki köprüye yürüme olayını doğru bulmuyorum, sonuçta infial yaratacak bir eylem olurdu bu. fakat bunca tecrübeli amir ve başkomiserler varken daha usturuplu bir kararla dağıtılabilirdi bu güruh.
yinede herşeye rağmen eğer sevgi eylem gerektiriyorsa , biz bu eylemi yaptık , biz tepkimizi olabilecek en efendi yöntemlerden birisiyle gösterdik.
umarım bu davalar ve mahkemeler haklıyı haksızı iyi tartarak kararlarını verirler, ne adalate olan güvenimiz sarsılır ne de eğer fenerbahçe haksız bir karalamayla karşı karşıya ise hakkı yenir.
bizler skor yada rant taraftarı olmayacağız , bizler hükümetçi yahut fethullahçı olmayacağız. bu taraftar atatürk çocuklarıdır, torunlarıdır öyle kalacaktır.
yürüyüşün kontrolden çıkmasını sağlayan faktör aziz yıldırım'ın tutuklanması haberinin duyulması. karar biraz daha geç verilebilirdi yada medyaya sızdırılmamalıydı.
bu haber üzerine kalabalık bir grup 'haydi köprüye' diye galeyana gelip çevre yoluna daldı. altunizade'ye kadar da yürüyüş gerçekleşti.
kimse demiyor ki '' napcaz lan köprüde? '' tribün rantçılarının gazıyla, fenerbahçe taraftarı çevre yolununda yürüyerek trafigin anasını sikti*.
harbiden yahu köprüye çıkıp ne yapacaktınız? toplu intihar mı? koşarak aziz yıldırım'ımı kaçırcaktınız?
trafikte milletini arabasını kır, dök. bu eyleme karşı çıkan vatandaşları araçlarından indirip darp et, metrobüs duraklarının anasını sik, sonra ''bu ülkede kimse eylem yapamaz'' diyerekten ağla.
polis müdahalede bulununcada cemaatin askerleri cumhuriyet'in kalesi fenerbahçe taraftarına saldırdı.
çevre yolunu, metrobüs yolunu, altunizade'ye kadar kapatmayı demokratik hak yada eylem olarak mı görüyosun? *
polisin sana müdahale etmesi çok mu abes kaçtı bu durumda? bile bile lades olmaktır bu. polisin müdahalede bulunacagını bile bile köprüye yürüyüp, mağdur edebiyatı yapmanın hiç geregi yok. kendinizi sobelediniz.
tem, e-5, boğaziçi köprüsü, fsm köprüsü zaten fenerbahçe taraftarına tahsis edildi ayrıca kanunende her vatandaş çıkıp köprü yolunda yada çevre yollarında fink atabilir, halay çekilebilir.
hatta miting alanlarına fsm köprüsünün asya kısmı eklenebilir.