Üniversitede okulu uzatmıştım, sadece sınavlara girdiğim için evde oyun film müzik falan takılıyordum. Müzik grubumuz vardı taksim'in taksim olduğu zamanlarda her hafta 2 kere stüdyoya falan giriyorduk. Şimdiki halime göre çok daha umursamaz biriydim. Ekonomi de gayet iyiydi, çalışmadığım halde haftada en az 2 kere taksim'e gidiyormuşum ve stüdyoya giriyormuşuz daha nolsun. Sözlükle henüz tanışmamıştım.
Lise 4 yeni bitmişti gene üniversite baskısı sarmıştı tüm bedenimi. Onun için pek de iyi seneler değildi benim için. Ama liseden kurtulduğum için sevinçliydim. Her yerde ergen vardı ve ben köşeye sıkışmış gibi hissediyordum kendimi.
10.sınıfta ve yüksek ihtimal ilk sınav dönemi bitmiştir ve ikinci sınavlar ne zaman olur diye arkadaşlarla hocalara soruyorumdur. tenefüslerde sinan diye platonik hoşlandığım çocuğun etrafını diğer kızların sarmasını izliyorumdur. bu kızlar ne yavşaktı be öyle. hiç şöyle bi kız olamadım ya. birde ben çok üşürdüm. okulda peteklere sarılıyormuşumdur öğretmen masasının ordan. erkekler uzun eşek oynuyodu, onları izliyoduk. ne gülüyoduk ya. böyle işte. bu kadar yeter.
facebook anılar sağolsun.
10 yıl önce bugün anahtarların önemini anlamışım.
anahtarların evden çıkarken kapının arkasında durmaması gerektiğini özümsemiş,
çilingir deneyiminden sonra sağa sola küfür etmişim.
Kpss’de Kopya skandalı olduğunu babama anlatmaya çalışıyordum.
O dönem öğretmen olabilmek için yeterli net sayısına ulaşmama rağmen sorular çalındığı, bu çalınma olayına dönemin ÖSYM başkanı saçma sapan bir açıklama yaptığı, bu açıklamaya ismi lazım değil birinin “ben tatmin oldum” demesi üzerine bir sene işsiz, aç dolaştım. Derdimi babama bile anlatamıyordum. Netice olarak bombok bir seneydi.