hürriyet gazetesi'nin haberine göre, haftasonu sağ görüşlü ve sol görüşlü öğrenciler arasındaki tartışmaların sağ görüşlü öğrencilerin bugün sol görüşlüleri öğrencileri mühendislik fakültesi önünde dövmesi sonucu yapılmış eylemdir. ellerindeki demir çubuklar ile gelip mühendislik fakültesi önünde oturan sol görüşlü öğrencileri döven sağ görüşlü öğrenciler yurtlar önünde protesto edildi ve büyük bir arbede yaşandı.
olayı hala sağ ve sol olarak görenler: bu filmi daha önce izlemiştik ama siz anlamamışsınız belliki hala olayı böyle nitelendiriyorsunuz, oyuna gelmek bu kadar kolay olmamalı yapmayın etmeyin lütfen.
kendilerini "kürt", "alevi", "devrimci" kümelerinin kesişim kümesine dahil sayan doğu konferansı ekibi'nin uğrak yeri olan çardaklarda patlak vermiş olaydır.
bilindiği gibi ülkücü gençlik çardaklarda oturup bağlama çalınmasını, türkü söylenmesini pek kaldıramamaktadır. bu yönde "haklı" uyarılarını da defalarca kez "nazikçe" yapmışlardır. fakat güzel sözden, iyi niyetten, kardeş sevgisinden anlamayan sol görüşlü katiller türkülerini hunharca söylemeye devam etmiş, yetinmeyip, utanmadan bir de çay içmişlerdir ki, bu çayların kaçak olduğu bile iddia edilmiştir. sonunda peygamber sabrı tükenen ülkücü yiğidolar demir çubuk, çıta, tel, hatta yumuşak kurşundan yapılmış narin aletleriyle bu gençleri dürtmek zorunda kalmıştır.
bu küçük olay üzerine ülkücü kardeşlerinin burunlarına pıt yapmak isteyen karşıt görüşlü katiller ülkücülerin doğal yaşam alanı olan kyk uludağ yurdu'na ziyaretçi girişi yapmak istemiş, kapıdaki "ağabey"ler tatsızlık yaşanmasını engellemek için kapıları açmayınca küçük çaplı bir olay çıkmıştır. o arada katil gençler demir kapılara kendilerini vurarak bir yerlerini incitmesin diye jandarma araya girmiş ve demir kapı yerine jandarmanın joplarına çarpan gençler incinmişlerdir.
olayın medyaya yansıması ise şöyle olmuştur... olay günü kampüste olan vali efendiyi takip etmek isteyen medya mensupları daha karlı bir olay çıkacağını sezip kavga mahaline yönelmiş ve 50 kişilik katil gençleri sürekli hareket ettikleri için 100 kişi olarak görmüştür. bu sebeple de olay medyaya ana sayfalardan yansımıştır. neyse ki kayıp kentin yakışıklısı yurtkuran o sırada tıp fakültesinin döner sermaye kasasından z raporunu almaktaydı da olayları yakalayamadı. mazallah, öğrenci aşkıyla aralarına girip bir yerlerini incitebilirdi.
düzeltme: bir tarafa olmasa mutlaka diğerine batıyor demek ki. dangalaklığın sağı solu olmaz arkadaş, ben bunu bilir bunu söylerim. bunu da belki dangalak kişi için açıklamak gerek...
- dangalaklığın sağı solu olmaz arkadaş.
- yani, dangalak kişi ister sağcı olsun ister solcu, dangalak olduğu sürece fark etmez.
- bu demek değil ki her sağcı veya solcu dangalaktır. ama illa buna yorulmak istenirse o zaman yoran kişi üstüne alınmakta haklı demektir.
- ayrıca, şiddete başvuran ülkücü de olsa solcu da veya jandarma, değneğin er ya da geç kendisine de döneceğini görür elbet.
kesinlikle ne ulkucuyum ne siddet yanlisiyim ama guzel guzel anlatilan cardaklarda defalarca cay icerken
pkk eylemleri icin silahsiz cozum olmaz,bakin kurtce bugun tv lerde konusuluyorsa bunu silahla kazandik seklinde zirvalayan terorist yanlisi ogrencileri duydum.
anlatildigi gibi kardes turkuleri falan calinmiyo orda bildigin propoganda yapiliyor.
sağ görüşlü diye tabir edilen öğrencilerin yaptıklarının hiç bir şekilde savunulamayacağı eylemdir. ha hastaneye zorla girmeye çalışmak da dangalaklık değil midir? kesinlikle öyledir. elde demir çubuk okula nasıl girdiklerini sorgulamak gerekir önce. üniversite sınırlarındaki öğrencinin güvenliğinden üniversite sorumlu değil mi arkadaş? öğrenci aileleri dava açsa tazminat kazanmaz mı? kazanır. propaganda yapılıyorsa bunu engellemesi gereken de üniversite yönetimidir. tabi üniversitelerde kantin masalarına "teşkilat masası" yazarak vatan kurtardığını zannedenlere; 5 kişiye 40 kişi saldırarak delikanlılık yaptığını zannedenlere göz yuman üniversite yönetimlerini de tekrar tekrar kutlamak gerekir.
yoksa dicle universitesini kendilerine kardes universite secen grup mu,neydi onlarin siyasi gorusu bak dilimin ucunda silahli cozum yanlilari!bilen varsa yardimci olsun.
fa$ist dostlarımızın klasik usluplarını kullanarak bilgilendirdiği çatı$madır. ulan sana ne .mına koyayım, çaldığım bağlama, içtiğim çay götüne girsin? o bağlamanın sesi mi rahatsız ediyor, nazikçe uyarmadan önce, sktir git geçme oralardan. biraz da sen ho$görülü ol, her zaman ho$görü bekleme tamam mı eli sopalı dürtücü ve ülkücü dostum.
(bkz: herkesin tuttuğu kendine)
(bkz: biz solculara giren her zaman kendi kalemleri)
(bkz: kendi özgürlükleri)
jandarma'nın her zamanki gibi dayak yiyen kesmi dövdüğü olay olmuş.
kimseye sempatim yok, oralarda buralarda gezip "kürt sorunu" diye toplaşanlara da toplaştıkları için zerre kadar tahammül edemem. ancak ortada vaka var, dayak var. göz yuman birileri elbette olmalı.
6 milyon oy daha verdik, bir 16 milyon daha oy alır akp. sorunsuz memlekete sorun getirdiler yemluha gibi yerinden kalkmayan, büyüdükçe büyüyen arkalarıyla...
''eyvah okullarda gene çatışma çıkıyor'' diye kaygılanılmaması gereken eylem,sonuçta bu tarz olayları daha öncede gördük,gazi üniversitesi dışında,böyle olaylarıda sıklıkla duymuyoruz,''bunlar pkk'lı'' söylemi de artık sıktı,kime bişey olsa,türban gündemdeyse,''bu dinci'',terör gündemdeyse ''bu pkk'lı'',bir arkadaşımız defalarca,çardaklarda(walla bilmiyorum çardak ne benim okulum başka,bir çardaktır gidiyor,hadi gene iyisin ünlü oldun uludağ üniversitesi çardakları)pkk'lı söylemleri duyduğunu söylüyor,eğer durum böyleyse,olay biraz daha ''normalleşir'',ama genede ülkücülerin yaptığını haklı çıkarmaz,sonuçta ne oradaki herkes pkk yandaşıdır,ne de senin onları dövmeye hakkın vardır,bir de ülkücülerin,terör'e karşı çıkması bana çok komik geliyor,ulan zaten sen kendin,şehir teröristisin(vay be şehir gerillasından sonra bir de şehir teröristini çıkardım,marighella görse benle gurur duyardı)uzun saçlıyı döversin(hz. muhammed'in uzun saçlı olduğunu bilmeden,hani o dilini uzatanın kafasını kıracağın peygamber varya..)küpe takana ''ibne'' dersin(yavuz sultan selim,çok sevdiğin,osmanlı varya..)reisinin belinde silah vardır(o kendini adadığını söylediğin islam'ın,sevgi ve hoşgörü dini olduğunu unutarak)sağdaki-soldaki adli suçluları,''başbuğ'' diyerek meşrulaştırırsın(suçu ve suçluyu övmenin suç olduğunu bilerek,ha pardon polis-mahkeme sana ne yapar,sen asil milliyetçisin dimi?)ulan şerefsiz,sen terörist-eşkiya değil misin?garip işler valla içinden çıkılmaz,terörist,diğer terörist yandaşlarını dövüyor,örgüt içi hesaplaşma gibi..
olay saatinde ve ileriki saatlerde i.i.b.f'de olmama rağmen hiç bir izine rastlayamadığım eylemdir. sabah vali vardı okulda baska da bi hareket yoktu. son durakta ne zaman olay çıktı, hastane kovalamacası ne zaman yaşandı anlayamadık. vali bey de usul usul kamu yönetimi konferansı veriyordu o sırada. rektör beyi ise hiç gören olmamış. kaderin cilvesi...
haberlerden izlediğimiz kadarıyla jandarma hastaneyi basmış.belli ki uludağ üniversitesi ndeki sağ-sol kamplaşması ve olayları çok fazlaymış.umarız olaylar daha fazla sürmez,üniversitede huzur tesis edilir.
fakülteye girer girmez anam noluyor dememe kalmadı, ikinci kat merdivenindeyken başladılar slogan atmaya, fakülteye dekanlık tarafındaki (iibf'ye bakan kapıdan) yeni giren tepkili guruptaki tayfalar.
yalan yok şimdi; hakkat bina içinde sesleri iyi duyuldu. dekanlıktan çıkan iki amcam, "nooluyor yaaau" diye korkan gözlerle birbirilerine baktılar.
en güzeli insanın kendi işini görmesi. takılmamak lazım gereksiz uğraşlara. kimine maşa olunuyor; kimine boş bir cephe; bulaşmamalı...
bu tür eylemlerde eğlenmek istiyorsanız ve gözlemleyecek durumdaysanız, vazifeden pay çıkartmaya çalışan avanaklara bakın. ellerinde telefon, "lan şöyle bişi var katılak mı" diyen, bok yemiş gibi havalara girenler...
öğrencilik yıllarımda "çıt" çıkmamış ve 4 yıl hiçbir olaya tanık olmadan bitmiş ve bu beni gerçekten oldukça üzmüştü. oysa bu görüntüler hoşuma gitmiştir. iyi-kötü, haklı-haksız hiç önemli değil.
10 sene önce mezun olduğum okuldaki aynı manzaraları gösteren olay.
ülkücüler bizi döverdi, jandarma gelip yine bizi döverdi.
Sorunun burada sol gurubun söylemi olmadığını görmek gerek. Ülkücüler uludağ kampüsünde, jandarmanın gözünün içine baka baka, silah da taşıdı, demir de getirdi. Demek ki 10 yıldır değişen olmamış.
Ama solcular kendilerini halbelkader savununca, ülkücüler, "bizi sokağa çekmek istiyorlar"ın arkasına saklandı. Nasıl bir arka ise?
Masum ülkücülerimizin canları uf olmuş desenize. Üzüldük.
Solculara gelince, hala anlamadınız mı, size uludağdaaaaa yeeeeer yok. JAndarmayı, ülkücüyü ne suçluyorsun? Adam zaten dövmeye meyilli. Sen kalk, ben solcuyum de,cav bela söyle, türk-kürt kardeştir de, yemek zammına karşı çık, harçları eleştir... ayıp çok ayıp.
Yapsaydınız ya, "türbana özgürlük ise, her şeye de özgürlük" eylemi. ülkücülerim ve jandarmam bak bakalım dokunur muydu sana?
Buradan solculara tenkidlerimi iletir, o jandarma ve ülkücü büyük türk genliğini alınlarından öperim. E tabi tasmanın ucunda olmak kolay değil. o da can.
2002 yılında istanbul üniversitesinde yemekhane basarak, oruç tutmayan solcu öğrencileri bıçaklayan, geçen yıl tokat ta döven, 10 yıl önce malatya da öldüren abilerinden pek bişey öğrenememiş ülkücü gençlerin küçük eylemlerindendir. birilerini dövüp hastanelik etmekle yetmez olay, kan akıtacaksın kan. ne de olsa sen ülkemi benden çok seviyorsun...
hala ve israrla kor gozler olayi farkli yorumluyo,
1-kavga eden taraf sag-sol degil ulkucu-pkkli gencler
2-solcu denen terorist zihniyet cardak denen,ziraat bankin onundeki yeri mekan edinmis orda toplanip propoganda yapmaktadirlar,ulkuculerin yillardir nedeni anlasilmayan jandarmalik vasiflarida yeter lann burasi ne dicle ne de odtu burda sizin borunuz otmez lan serefsizler deyip borulari alip kafalarina vurmuslar hee iyi mi yapmislar hayir tabiki sorun siddetle cozulmez hele universite de hic yapilmayacak seydir.
ama universiteli solcu gorunen pkklilarda bilsinlerki orasi ankara dtc degil hele ankara siyasal hic degil.
üniversitemizde bulunan mahalle arası ülkücülerinin çaresizliklerini, kendilerine değil de demir sopalara olan güvenlerini gösteren ibretlik kavgadır.
jandarma*lar coplarıyla; ülkücülüğün özünü kavrayamamış, çevre edinmek için ülkücüyüm diye geçinenler de demir sopalarıyla, ne güzel bir uyum içindeler!
mustafa yurtkuran, türbandaki tehlikenin farkındasınız ama yurtları hegomonyası altında tutan ülkücü gençlerin farkında değilsiniz öyle mi? aslında haklılar, üniversiteye ülkücü gençlik girebiliyorda, neden türbanlı gençlik giremiyor? türban siyasi sembol oluyor da, "ülkücü gençlik" siyasi sembol olmuyor mu?
çocuklarını sana emanet eden ailelere nasıl bir açıklama yapıcaksın merak ediyorum sayın rektör...
fasist grubun saldırıya geçtiği felaket anında, ülkücü kalabalığın arasında beliren özel güvenlik birimlerinin ne yaptığını anlayamadım, olay yerine anında gelen jandarma birliğinin de ne için orada olduğunu anlayamadım.
her şey olup bittiğinde, ülkücü grup geri cekildiğinde, jandarma ve ögb fasistlere müdahale etmediği gibi hiçbirini gözaltına da almadı.
tek şuçu cardaklarda oturmak olan ve hangi siyasetten olduğu alınlarında yazmayan 3 kişilik öğrenci grubu ise kanlar içinde yerdeydi, kendilerini savunmaya fırsat bulamadan sopa, demir ve satır darbelerine maruz kaldılar.
jandarma ve ögb ise ülkücü grubu gözaltına almak yerine, yaralı öğrencileri izleyip teselli etmeye calışmakla yetindi.
gerginlikler bunun ardından devam etti ve oyle görünüyorki devamda edecek.
jandarmanın okul güvenliğinde taraflı davrandığını gözlerimle görmüş oldum, sonra ülkücülerin fiili sekilde köpekleştiğinide gözlerimle gördüm.
üniversitede meydana gelen olaylardan sonra; üniversite bileşenlerinden biri olan öğretim kadrosuda artık olaylarla ilgili tavrını göstermelidir.
okulda siyaset olmasın, kavgalar cıkmasın, herkes dersine gidip gelsin, okumasına baksın diyen zihniyete de acıyorum.
sanki üniversitelerde bilim kaldıda; siyaset okula girmesin, herkes okumasına baksın.
"bugün kampüs içerisindeki 3 büyük çatışmaya birden anında tanık olduğum olaydır. ilk çatışma saat 11 sularında iibf durağının arkasındaki büfede patlak vermiştir. zatı alim maksum maksum üstadın *romeo ile juliet satırlarına dalmış iken hemen 1 metre önümde ilk muharebe ile karşı karşıya kalmışımdır. akabinde yaklaşık yarım saatlik bir oyalanmadan çimler mevkiine eğitim fakültesinden yana yaklaşır iken bir önceki kavgada dayak yiyen tarafın hastanelik olmayan yandaşları, benim karşımdan gelen bir vatandaşa arkadan bodoslama dalmışlardır. bu ikinci vukuat ufak çaplıdır. ancak yine bir metre önümdfe yaşanmıştır. tırsım tırsım tırsarken ortalıkta, vakit geçmiş ve buski 'yi yüklübir faturayla ziyaret etme vakti gelmiştir. malumaliniz yurtkur 'un yolunu tutmuşumdur. ahanda tam o sırada televizyonlardaki görüntüler yaşanmış ve ben kendimi olayların ortasında elimde romeo ile juliet ile bulmuşumdur.
belirtmek gerekecek ki olaylar sırasında tesadüfi olarak hareketli bölgelerde yer almaktayımdır. tamamen! kitap okuyayım diye büfede otururken, bankamatiğe gider iken aldıda bir kavga, kesilen suyu açtırmak için buski yollarını aşındırma çabalarımda büyük bir çatışma... ah ne acayip birgün !
olaylar şimdilik siyasal ayrılıklar olarak görünüyor. ancak sivrilen noktaların muharebesi gibi. aslında ilk başta kimseleri tanımadığımdan dolayı da bu türden bir çatışmanın farkına varmam doğulu görünenler ve şık giyimlileri ayırt etmemle kafamda yer buldu.
işin ucu nerelere dayanır bilemem ancak, sonunun kaos olduğu aişkardır. kimin kimi dövdüğünü, kimin kime saldırdığını romeo ile juliet sayesinde kaçırmış oldum. her olayın ardından gidip kitabımı okumaya koyuldum. ancak siren sesleri müsade eder mi? umarım bundan sonraki günlerde..."
diyor sevgili yazarım. hay şunun kör talihi. bende öpüyorum kendisini bu ilginç bilgilerden sonra...