dünya kupasına havlu attığımız maç. emre ve arda nın eksikliğini çok fazla hissetiğimiz maç olmuştur ayriyetten. türkiye açısından maçın en iyisi volkan olmuştur, tabir edersek farkın açılmasını önlemiştir.
Şu grupta puan kaybetmediğimiz tek ülke Ermenistan kaldı, o da çarşambaya berabere kalarak amacına ulaşır. Bir fatih Terim inadının 70 milyonluk koca bir ülkeyi nasıl hayal kırıklığına uğrattığını gördük. Yazık... Dışarıda kazanabildiğimiz tek maç ermenistan. içerde de Bosna ve Estonya'Yı yenebildik. Türkiye'Nin hayalleriyle birlikte milyon dolarlarla ifade edilebilecek bir pastaya da uzaktan bakacağız artık. Fatih Terim'in şu nihat inadını bir kere kesinlikle açıklaması lazım şu turnuvadan sonra. Ardından da uefa kupasını kaldırmış zenit'te oynayan Fatih Tekke'yi ne sebeple milli takıma inatla almadığını. Fatih terim belki değerli bir hoca, iyi bir insan ama milli takımımızın başında olması gereken insan değil. Kişisel sorunlarını bir ülkeye ödetti. Bu adam bir de bir ayda yaklaşık 350 askeri ücretlinin aldığı parayı alıyor. Ayıp ettin hoca. Adamların bir Mpenza'sı dağıttı bizi. Hem hani Bosna maçı izlettirilmeyecekti futbolculara. Yahu bunlar nasıl adamlar hem. Dünya şampiyonası'na katılamayacaksan katılamayacaksın ama önemli olan burada çıkıp futbolunu oynamandır. 90 dakika boyunca doğru dürüst tek gol tehlikemiz olmadı. Belçika kale önüne yakın durarak bizi bitirdi. 2-0'Lık skor da aldatmasın, volkan'In bugün yaptığı o harika kurtarışlar olmasa 5'lik olurduk. Helal olsun Volkan'a. Yediği iki golde de yapacağı fazla bir şey yoktu. Advocaat'e de helal olsun. Maçtan günler önce bizi yeneceğini söylediği ve kendileri için çok da gerilim arzetmeyen bir maçı beklediğinden de rahat bir biçimde kazandı. Dört gözle fatih Terim'in istifasını bekliyorum. Kişisel sorunlarını işine yansıtmayacak, takıma gençleri motive edebilecek, 30 yaşın üstündeki adamları milli takıma sokmaya çalışmayacak bir teknik direktöre ihtiyacımız var. Geçmiş olsun bu saatten sonra.
kaybetmemiz muhtemel bir maçtı. çünkü bosna hersek'in maçı kazanmasından sonra takımımızda moral bozukluğu ve sonucundada disiplinsizlik vardı. evet bu disiplinsizlik ve yönetimle buralara kadar gelmemiz bile bir şanstı.
başta fatih terim. kendisi 4 yıldır milli takımımızda ve tek başarısı avrupa üçüncülüğü. iki kez dünya kupasına gidememizdeki en büyük sorumlularından biri. hala milli takımımızın başında ve 2012'ye kadar da olucakmış. federasyon böyle karalar vermeye devam ederse milli takım daha çok kaybeder.
gelelim futbolculara. avrupa üçüncülüğünden sonra bir havalardalar. sanki çok büyük bir başarı ve bu başarının baş mimarlarıymış gibi oynayan-oynamayan oyuncularımız bu yıl ki maçlarda rakibi hafife alarak büyük puanlar harcadılar.
ve maç. fatih terim maça saçma sapan ilk onbirle çıktı maça. nihat kim ki tek forvet oynasın ya. adamın beşiktaş adına 1 golü bile yok. böyle olmasına rağmen yine tek forvet çıktı ve sonucunda berbat bir futbol sergiledi. ceyhun sırf galatasaray maçında çok iyi oynadı diye milli takıma aldı ve oynattı. o da fiyasko çıktı. elbette ilk onbirin hepsini sayamam ama çoğunlukta tüm futbolcularımız fiyaskoydu ve nihat ve ceyhun en göze batan isimlerdi.
sonuçta maçı kaybettik. artık hatalarımızdan daha iyi ders çıkartmalıyız. elbette başta federasyon. federasyonun tek yapabileceği fatih terim'i yollayıp yabancı teknik direktör getirmek. türk teknik direktörlerle bu işler yürümez çünkü istikrarlı değiller.
(bkz: şimdi onlar düşünsün) ne laf ama. evet. ne düşünecek ne de düşleyecek bir iddiamız yok artık.
--spoiler--
maç bitiminden hemen sonra bağdat caddesine indim. yollar boş. korna sesleri yok. bir matem havası. iyisi ile kötüsü ile insanlar son dönemde iyice gerilmişti. bir galibiyet bile hediye edemediniz. aldığınız o bol sıfırlı rakamlı ücretler haram.. neyse haram olmasın. sadece yazıklar olsun. yazıklar olsun rezil herifler.
--spoiler--
fatih terim veteranlar maçına çevirmiştir maalesef. yusuf, ceyhun,nihat, rüştü gibi futbol hayatı bitmeye yaklaşmış ve türkiye ligini katar vari kullanan futbolcular halen bu takımda yer almaktadır. sanırsınki Türkiye de 3 milyon insan var futbolcu çıkmıyor.
ulan iddia yok birşey yok yusuf oyuna giriyor taşak geçer gibi. ümit milli takım denen bir oluşum vardı eskiden bu kurum iptal mi edildi, yok mu ulan orda hiç genç futbolcu da, sporcudan çok bakkalcıya benzeyen çalımbaz yusuf oyuna giriyor? allah müstehakınızı versin e mi.
bu gruptan okuz olsa cikardi diyorum, baska da bir sey demiyorum. daha nasil bir grup cikmali bize; estonya'nin, bosna hersek'in, belcika'nin oldugu gruplari olum grubu olarak mi adlandiracagiz artik?
inisli cikisli grafigimiz ne zaman sona erecek? 2002 dunya kupasi'ndan beri bir oyle bir boyleyiz. ne bir sistemimiz var ne ideal bir kadromuz. ne oyuncular hocalarini sevip guveniyor ne de hocalari onlari adam yerine koyuyor.
boyle sacma, boyle gerzek bir ortamda su mactan bahsetsek ne, bahsetmesek ne. milli takimin en one cikan oyuncusu kaleci volkan'di, daha da bir sey demeye gerek var mi?
garip hissettim kendimi, türkiye a milli futbol takımının her maçında kalp krizleri geçirmeyi alışkanlık haline getirmiş bu bünye yıllar yıllar sonra bu takımı ilk kez bir resmi maçta hiçbir iddiası olmadan top oynarken gördü, aslında oynayamıyorlardı zaten de biz öyle diyelim. euro 96'daki 3-0'lık danimarka maçı, ya da 1993'te norveç'i yendiğimiz dünya kupası eleme maçıdır sanırım iddiamız olmadan sahaya çıktığımız en son resmi maçlar.
öyle ki, son maçlarında adeta form patlaması yaşayarak maç başı 3 gol 3 asistle oynayarak milli takıma hakkıyla seçilen nihat kahveci'nin ikinci yarıda çektiği, skor tabelasını milimle sıyıran şutu bile batmadı, güldük sadece. sahada ceyhun eriş, yusuf şimşek gibi adamlar vardı. kağıt oynuyordum o sırada, onlara da güldüm geçtim sadece. olacak o kadar skeçlerini andırıyordu manzara, "güleriz ağlanacak halimize" misali. sahi bu ülkenin genç futbolcuları vardı, iddia yok bir şey yok, bari onları görseydik. hani normal maçlarda bu çürük zihniyet yüzünden kendilerini izleyemeyeceğimiz kesin de bari şu gazoz maçlarda oynasaydı garibanlar. halı saha futbolunda uzman bir millet olarak bu anlayışı a milli takım seviyesine kadar çıkarmasak ayıp olurdu zaten, maçtan önce "aldım verdim" yapaydık bari.
emile mpenza için kuşkusuz önemli bir maçtı, euro 2000'deki belçika-türkiye maçında nizami golü sayılmayan ve dünyaları kaçıran emile bu maçta diyeti ödedi sanırım, ama ne yazık ki onların da bir iddiası yoktu. o gün burnunda fowler misali beyaz bandıyla epey üzgün görünen mpenza dün 23 nisan bebeleri gibiydi, sevindim adına.
ilk defa kendi ülkemin milli takımının da hezimete uğramasını diledim, ağaç kafa fellaini altıpas civarından o aşırtma golü kaçırıp skoru 3-0 yapamayınca üzüldüm ne yalan söyleyeyim. euro 2008'deki sahte başarıyı hariç tutarsak, ağustos 2008'den beri yaşadığımız şu koca rezilliğin üstüne daha hala utanmadan "kimseye hesap vermem" tarzı laflar eden bir teknik direktörü de gördük. koca ülke estonya'ya umut bağladı ya üzüleceğini bile bile, gurur duy sen eserinle. ama gördük ki estonya boşnakları 5-0 yense bile bizim kolumuzu kıpırdatacak halimiz yokmuş, gene bir şey olmayacakmış, şu dünkü tuhaf ötesi takımı yenemeyecek takım kendine futbol takımı demesin.
sadece şu maçların ihalesinin verildiği kanallar ve onların spikerleri bile şu milli takımı ne kadar ciddiye aldığımızın göstergesiydi, kim derse "futbol ülkesiyiz" diye işte ona götüyle gülerler. ikinci sınıf yayın, ikinci sınıf bir spiker, ikinci sınıf bir teknik direktör, dördüncü sınıf bir milli takım; daha da fazlasını beklemesinler...
bundan sonra da mümkünse 2 yıl sonrası için konuşarak "bu grupta en kötü ikinci oluruz" şeklinde bizim takımı dev aynasında görmeyen, brezilya zannetmeyen ve müneccim boku yemeye çalışmayan bir anlayışla yönetilsin bu takım. letonya'lar, isviçre'ler bize ders olmadı hala utanmadan bosna hersek'e mahalle takımı diyebiliyoruz, sahi biz kimiz ki? şu an bu sözlüğün geri kalanı gibi içinde türkiye a milli futbol takımının bulunduğu tek bir dünya kupası gördük şu gözlerle, gene tarafsızız, gene şu alır bu alır muhabbeti dönecek bizden bağımsız olarak. sen çok yaşa fatih terim, kimseye de hesap verme, ders alma ders ver...
milli takımda defans diye birşeyin olmadığını gösteren maç. hatta bir ileri gidersem forvet bile olmadığı maç. nihat oynadı mı oynamadı mı anlamadığım maç. fatih terim ligin gol sıkıntısı çeken takımının forvetini tek forvet oynatarak hem milli takıma ihanet etmiş. hem şu izleyen seyircinin hakaretlerine maruz kalmıştır. yaptığı oyuncu değişiklikleri de cabası. ceyhun eriş formda olabilir ama araya kaçıcak adam nihat değil ey fatih terim. sercan yıldırım oynasaydı ceyhun u oynat ama nihat ile olmaz. yine mustafa pekdemek diye bir oyuncu var bilmem farkettin mi ayhan ın yerine çok güzel oynardı. ama yok illaki torpilli adamlar oynayacak. hamit istenileni yine veremedi ama hiç olmazsa birşeyler yapmaya çalıştı. tuncay sahada yoktu. nuri vasat oynadı. ayhan al gülüm ver gülüm yaptı. ceyhun sahada kayboldu. servet ile önder evlere şenlik. hakan balta ilk gölde süper ofsaytı bozup adam kaçırdı. gökhan gönül son iki maçta hem ileride hem geride süper açıklar veriyor. son 10 dakikada üç tane bomboş orta pozisyonunu bu kadar kötü harcadı. kaleci volkan takımın en iyisiydi. ona söylenecek çok birşey yok. keşke ikinci golde ileri çıksaydı ama tercih meselesi. bu arada nuri evladım uzanamayacağın topa niye kayıyon buz gibi gol yedik lan son adamsın. sonuçta fatih terim in istifa etmesi ile sonuçlanan maç olmuştur. bazı oyuncularda deli gibi ısrar etmesi bu sonucu getirmiştir. şimdi siz diyeceksiniz türk çok parlayan oyuncu mu var adam almadı. konu aslında adam kötü oynasa bile ısrar etmesi. milli takım adam kazandırma yeri değildir.
