bugün

sene sonuna doğru kapıda bekleyen ekonomik krizi bildikleri için aklı sıra bunun yolunu yapmaya çalışan halkını basit planlar ile kandırmaya çalışan iktidarin (inan inana biliyorsan yargıtay ) kararidir. on sekiz senedir ayasofyayi camiiye cevirmeyenler birden fetih nidalari atmaya basladi.millet acliklan inim inim inlerken “dis gucler ayasofya yuzunden ekonomimize saldirdi” diyecekler ve bunun yolunu yapiyorlar yersen. bir basit sark kurnazligi da hazir virus yuzunden en az 3 sene istanbula adam akilli turist gelmiyecegini bildikleri icin ki ( ortodoks aleminin en cok turist gelen iki ulkesi yunanistan ve rusya ile libyada ters dusecek olmamiz bu muhtemel siyasi gerginlikler bu konuda libya konusunda iktidarla ayni taraftayim ) en azindan bosta durmasin ayasofyayi secim kozu olarak kullanmaktan baska bir sey degildir. atilan her twit girilen her entry aslinda bizi yonetmeye calisan insanlardan cok ne kadar cahil ve saf insanlarla beraber yasadigimizi bir kez daha gozler onune seriyor.
siyasi bir hamledir, olumlu ya da olumsuz sonuçları olacaktır ancak uluslararası politika bağlamında herhangi bir olumlu sonuç göremiyorum... bırakın uluslararası politikayı, yurt içinde de olumlu bir sonuç göremiyorum, yani bu olayın biz vatandaşlara yansıyan olumlu bir sonucu olacak mıdır? Hiç sanmıyorum, oy kaygısı yapılmış ve karar vericilerin de sonuçları konusunda çok fikri olmadığına inandığım durumdur.

danıştayın sunduğu gerekçeler ise karadeniz fıkrası gibidir okuyunuz efendim.

silivrinin tam mevsimi aslında hür bir biçimde yazıyorum; bu dünya sizden öncekilere kalmadı, size de kalmaz.
Danıştay açıp, ilerleyen günlerde erdoğan yeniden müze yapmak zorunda kalırsa ne gülerim be.
Danıştay bu kararı nasıl almış bilmiyoruz.

Vakıf malı, kullanım statüsü (cami veya kilise ya da müze) halkın inanç ve hizmetinde kullanılması vb gerekçeler hukukî açıdan, mülkiyet hakları açısından vs nedenlerle doğru bir karar.

Danıştay üyelerinin bazılarının hukukçu olmadığı tartışmalarına girmeye gerek yok.
Zaten hukukçu olsalar bile Ayasofya statüsü, kullanım amacı, geleceği, evrensel değerleri vb hakkında karar alması için zaten yeterlilikleri ve yetileri de sanırım olamaz, olması da düşünülemez, bu bir eksiklik diyerek de eleştirilemez.

Ama bu kararı nasıl almışlar bilmiyoruz.

Her hâlde Ayasofya'nın hukukî durumu (UNESCO) göz önüne alınmıştır.

Balkan ülkeleri başta olmak üzere Avrupa ve diğer Hıristiyan ülkelerde ki Osmanlı Türk camileri de (dış politika) düşünülmüştür.

Yanlış anlaşılmasın, Ayasofya nasıl cami olur-olmaz demiyorum. Kılıç top yanı sıra ilk defa fatih sultan Mehmet han Tarafından kullanılan havan topu hakkı olarak ve de Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümranlık hakları çerçevesinde ayasofya cami olarak tabi ki kullanılır.
Kullanılır da...
Yarın birgün israil mescid-i Aksa için Süleyman tapınağı alanı (zaten kazı yapıyorlar) burayı top tüfek desert eagle hakkı diyerek müslümanları buradan atar veya sinagog yaparsa ne olacak?
Böyle bir kararı alsalar hukuka uygun ama adalete (yapının korunması için) de uygun mu diyeceğiz?
Dillerinde düşürmedikleri demokratik yollardan sürekli dehlenip, bir kez bile layık görülmedikleri ve saraydan alıp kendilerini ordu kolluğunda yamadıkları usulsüz saltanat ve de iktidarı kendilerinden yaka silken halkın iradesiyle islamcılara kaptırıp 20 yıldır ağlaşarak kahrolan kemalistleri, 50 yıllık evliliğinde tek cinsel aktivitesi banyoda hıçkıra hıçkıra 31 çekmekten ibaret olan emekli devlet memurlarına bağlamış olay.

Beter olun!!! Kahrolun!!!

Müslüman Anadolu halkı da çok yaşasın!
1934 yılında alınan bakanlar kurulu kararını kusurlu sayan danıştay, teknik olarak hatalı bir karar vermiştir.

Zira Danıştay, görüştüğü konuları ilgili tarihteki mevzuata ve kanunlara göre değerlendirmek zorundadır. Günümüz kanunlarına göre değerlendiremez.

Bu kararın alınmasında siyasi ortamın ve siyasi erkin etkisi yadsınamaz.

Velhasılı, danıştay hatalı ama bizi memnun eden bir karar almıştır.
Kuş, leylek ilişkisi.
Bu karar alınırken yapı statiği düşünülmüş mü?
Yalıtım hesap edilmiş mi?

Ne bileyim mimarlık açısından (buna sonra değinmek gerek) olduğu kadar mühendislik açısından da önemli olan yapınn rijitlik değerleri düşünülmüş mü?
Ne alâka biz ayasofya'yı yeniden inşa etmiyoruz diyen olacaktır.
Evet, yapınn rijitlik değerleri sadece yapının eklemlenmesi, mukavemeti, dış etkenler, stabil konusu olmaktan böyle 1500 yıllık yapılarda günümüz teknolojisinde çıkmış daha geniş bir anlamda ele alınmaktadır.

Bu yapıların mukavemeti için korkumuz dış etkenlerden göreceği tahribat.
Bunların başında enerji (ses) gelir.
Kullanılan yapı malzemesi (ayasofya'da) ses yutma değeri 0.01 değerini aşmaz. Şimdi ki teknolojilerde bu değer 0.40 değerlere çıkıyor.
Özellikle böyle ibadet için kullanılan tarihi yapılarda akustik en ölümcül etki oluyor. Db (desibel) değerleri bilerek yüksek tutularak, sesin yapı içinde döngüsü mimarlık mahareti ile (örn: kubbe) sağlanarak daha geniş alana yayılması, mekan ısı derecesi ile artan Sesin frekans değerleri (sıcak havanın üstte olması ve kubbe de toplanması, sesin kubbeye ulaşması ile sıcaklığın da etkisiyle frekans değerleri yükselip tekrar aşağıya yapı içine kaybettiği enerjiyi yeniden kazanıp yayılması) sonunda yapı içinde devamlı bir titreşim süregelen durum olur.

Ne olmuş ki ses titreşim diyen olacaktır. Koskoca bina çöker mi diyen de olacaktır.
1500 yıllık yapıdan bahsediyoruz, damlayan suyun kaya da mermer de ileride yaratacağı etkiyi hiç gördünüz mü?

Neyse, herhalde bunlar düşünülmüş olmalıdır.
gavurları kudurtan olay. istediğiniz kadar kıçınızı yorun ayasofya camiidir. beğenmeyen avucunu yalasın. yunan pezevengi istanbul'u işgal edip kiliseye çevirme hayalleri kurarken elimizdeki ayasofya'yı müze olarak tutacakmışız neden, batı korkusundan. hassiktir diyorum hassiktir!
Yarın öbür gün dış baskıyla tekrar müze olursa ,suç Danıştay da belkide Danıştay üyeleri fetocu olmak ile suclanabilir.
bu katedral yuzyillardir bizimdi zaten. birde turneye cikan ata turbemiz vardi sira ona da gelir insallah.
bu kararla zerre ilgilenmiyorum. belki bu vesileyle sirf gösteris ve dalkavukluk icin ayasofya ya yolu düşecek olanlar tarihi bir yapiyi yakindan inceleme firsati bulurlar, ufuklari acilir. tabi anlayabilirlerse.
tek noktaya uzulurum. oda isa ve meryem gravurlerine zarar gelirse. iste o zaman gerçekten uzulurum.
Ayasofya cami olarak ibadete açılırsa ne olacak?

Yapının yalıtımı nasıl olacak? Ses nem sıcaklık ile ibadet için kullanımda olan yapının akustiği Ayasofya'nın tabutuna çivi çakmak olacak.
Neyse, biraz öneride bulunalım...

Ne olmuş ki canım, 2-3 senede bir boya badana bakım yaparız diyemezsiniz.
Yapamazsınız.
Yaparsanız yapının erozyonunu hızlandırmak yok olmasını öne çekmekten başka bir işe de yaramaz.
Aslına uygun restore ederiz de diyemezsiniz ki içimizde ki yobazlar cahilerğn daha beteri Avrupa'da da fazlasıyla var ve bu Fundamentalistler baskısı sonunda sanat tarihî uzmanları mimarlar kaynak bilgi vesika olarak da katkıda yardımda bulunmaz orası cami oldu biz buna karışmayız der.
Tek başınıza restore ederseniz burada onlarca bakınız vereceğim restorasyon rezaletini ayasofya'da yaşamak kaçınılmaz olur.

Ayasofya içinde ibadet esnasında frekans değerlerini nem havalandırma vb ortamlarını Dikkate almak zorundasınız.
Yapının akustik değerlerini minimize edecek "aaa ne güzel, mimar Sinan bina akustiğini ölçerken nargile içiyormuş da padişah kızmış..." Hikayesinde övünülecek durumu ayasofya'da tam tersine işletmelisiniz.
Akustiği düşürüp, frekans değerlerini azaltmak gerek.

Nasıl yapacağız?
1- Ayasofya'nın içini sesi soğuracak yalıtım malzemesiyle kaplamak.
Bak bu olur, hem duvarda mozaik tasvirler kapanmış olur.
Olur ama mozaikler dönülmez hasar görmesi kaçınılmaz. Yok canım, bu ses yalıtımı kaplama malzemeleri petrol türevi olduğu için sıcak ve nem ile zamanla kaplama altında kalan mozaikler hasar görmesi kaçınılmaz.

2- ses sitemi.
Her halde en az bowers&wilkins veya fischer &fischer kalitesinde bir ses sistemi ile camiyi donatmak lazım.
Sesi mekanın her yerine kabul edilebilecek bir frekans desibel seviyesinde yaymak lazım.

Mesela; beni sabah yataktan sıçratan korku ile uyandıran berbat bir volüm bir ses ile ezanı okuyan, makam bilmeden nefesi yettiği sesi çıktığı kadar "allaaaaaahu ekbeeeeeer" diye bağıran insanlar o mekânda olamaz.

Cemaatin tekbir salâvat getirirken dua ederken buna dikkat etmesi lazım.

3- bina içine serilen halı, ıslak ayaklar, insan nefesi teri vs durumlar göz önüne alınarak iyi bir havalandırma klima sistemi olmalıdır.

4- ışıklandırma...
Ayasofya bir müze, her taşı santimi tüm yapı tarihî bir eser.
Burayı ışıklandırma da önemli, ayasofya'yı bir müze görüntüsü, bir kilise havasından çıkarmak lazım.
insanlar burada daha önce 100 lira para veremediği için giremediğinden dolayı her yeri hayranlıkla seyretmekten nasıl namaz kılacak diye de düşünerek, buranın havasını müze ve kilise havasından uzaklaştıracak, yapıya uygun (ne kadar uğraşacak olsak da asla bir cami hissini veremeyecek. Her sefer ben bir kiliseyim diye mimari stili yapısı ile bize haykıracak) hiç olmazsa yapıyı gölgeleyecek ön plana çıkarmayacak bir ışıklandırma yapmak gerek.

Işıklandırma içeride nem dengesini artıracak enerji yoğunluğuna sahip olmaması gerek.

5- ....

6- .....

7- ....

Ooof ya başım ağrıdı. Kime ne anlatıyorsun desenize.
arkadaş niye 2023 beklenmedi!
Yav boş verin ilgilenmeyin bu kadar o kadar önemli bir konu değil zaten ömrü dolmuştu yeter ayakta kaldığı heveslerini alsınlar bir kaç yıl sonra büyük istanbul depremi taş üstünde taş bırakmayacak.
işsizlik yüzde 28'in üzerine çıktı, 5,5 milyon işsiz sayılmayan işsiz yaratıldı (asgari ücret fiilen 1000 küsür liraya indirildi), 7,5 milyon insan iş aramayı bıraktı. Ama softa takımına göre "kutlu gün" ki Ayasofya cami oluyor (zaten namaz kılınıyordu!). Biz Ayasofya'yı 532 yılında istanbul halkının başlattığı Nika (zafer) ayaklanmasından biliriz. Sürekli savaş ve seferberlikten ve üstüste binen vergilerden bıkan istanbul halkı 532'de ayaklanmış, şehrin saray, kilise, zindan vb imparatorluğu temsil eden her yerini yakıp yıkmıştı. Ayasofya da yanan ve yarı yarıya harabeye dönen yerler arasındaydı. Doğuda Pers ordularını durduran, batıda sınırları Adriyatik'e kadar genişleten komutan olarak bilinen General Belisarius bile istanbullular tarafından ayaklanmada yenilmişti. Halkların kültürü de, mirası da, şanlı geçmişi de bu ayaklanma ve devrimler tarihidir işte. Egemenlerin hükümdarlık anıtları, mekanları vs değil. işsizlikten, sefaletten, sömürü ve soygundan, kamu bütçesini yağmalayan dış çatışmalardan ve kışla disiplinli köhne rejimden bıkan istanbulluları sadece bu tarihe yeni ve muzaffer bir kilometretaşı eklemek kurtaracak. Ondan sonradır ki Ayasofya'yı yapan 10 bin köle işçi gibi nicesi, artık egemenler için değil, en sonunda kendileri için ve köleliği parçalamış kendi zaferleri için görülmemiş yetenekte anıtlar dikmeye başlayacak.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar