resmen rezalettir. isin komigi, dun yargi bagimsiz degil diyen taraflarin ve medyanin, bugun yarginin isine karismayin, bir bildikleri vardir demeleridir.
daha düne kadar; -ak parti kapatma davasında ve anayasa mahkemesinin başörtüsünü üniversitelerde serbest kalmasını öngeren yasayı iptal etmesinde- yargıyı savunanlar, yargı bağımsızdır diye bas bas bağıranlar bugün aynı yargıyı siyasallaşmakla suçluyorlar. ne oldu? lazım mı oldu?
bu işin farklı bir yönüdüyü.
asıl önemli olan nokta. operasyonla birlikte birilerinin üç buçuk attığı gerçeği. açıkçası ilk yapılan operasyondan sonra bu işin arkasının geleceğini düşünmüyordum. bir şekilde hasır altı edilecek görüşü hakimdi. ama bu operasyonun ardından özellikle bazı medya organlarındaki telaşı görünce operasyonun ucunun büyük medya patronlarına kadar gideceğini düşünmeye başladım.
bir diğer nokta: şok operasyon karşısında mikrofon uzatılan cumhuriyet gazetesi yazarlarının ne dediklerini kendilerinin bile anlamamasıydı. yargıya laf diyecek, diyemiyor çünkü; daha düne kadar "aslansın yargı, yürü yargı, türkiyeyi sahipsiz mi sandınız aslan gibi yargımız var" diye alkış tutuyorlardı.
bekledim. biri eleştirecek mi diye. ya ben göremedim ya da kimseye garip gelmedi. sinan aygün'den bahsediyorum. neden suçlanıyorsunuz sorusuna "atatürk'ü sevmekle" demek; ne demek? yargıyı atatürk düşmanlığıyla suçluyor açıkça. onu da geçtim. bu adam atatürk üzerinden kendini aklamaya çalışıyor. her şeyden önce bu ayıptır.
eğer bu gözaltına alınan insanlar suçlu bulunur ve darbe girişiminde bulundukları kanıtlanırsa bakalım bizim tarafsız medyamız ne diyecek?
esas darbeci paşaların karınlarını kaşıya kaşıya takip ettiği operasyon.
hem "ergenekon" kavramı kötü bir şey olarak yeni neslin beyinlerine yerleştiriliyor, hem de ülkenin temellerini yıkma amacının önündeki engeller bir bir ortadan kaldırılıyor. ikisi bir arada, oh ne ala!
"suclu oldugu ispatlanana kadar herkes sucsuzdur" gerceginin unutuldugu operasyondur. sozluk ahalisininden bazi arkadasalar hukmunu vermis, zanlilari infaz bile etmistir. asil solculuk, "aksi ispatlanana kadar sucsuz olundugu" gercegini savunmaktir, gazetecilerin gozaltina alinmasina karsi cikmaktir. bugun aciyorsunuz yandas medyayi ya da yandas uludagsozluk yazarlarinin entrylerini "falanca zaten ergenekon kapsaminda gozaltina alinmisti...", "falanca medya patronu ve gazeteci de iceri alinsin"... ulan pesinden kostugunuz adam (rte) bu cumhuriyeti yikmaya calismak sucundan hukum giydi gikiniz cikmadi, onu basbakan sectiniz simdi ispatlanmamis bir iddia ile ortaligi ayaga kaldiriyorsunuz. bu isin icinden hic de beklemediginiz seyler cikarsa ne olacak? birileri de sizi "ibda-c uyesi diye" gece saat 4'te gozaltina alirsa hangi yuzle hakkinizi arayacaksiniz? unutmayin ki "ergenekon diye bir orgut oldugu" su an icin iddiadir ve bunu iddia edenler bunu ispatlamakla yukumludurler.
adından bile, islamiyet öncesi türk tarihine bok atılan operasyondur. zaten bu operasyonu yapanlar türk falan değildir. kendilerini türk olarak tanımlamazlar. onlar için tarihteki en eski yıl 571'dir. ama türk tarihi çok daha önce başlar. daha sonra türkler islamiyeti kabul etmiştir. bunlar gibi arap islamiyetini değil, gerçek islamiyeti..
neden adı ergenekon bu operasyonun, hiç düşündünüz mü?.. neden başka bir şey değil..? ergenekon nedir?.. ergenekon destanı nedir..? neyi anlatır..? neden 1 temmuzda yapıldı bu operasyonun bir ayağı? neden 2 temmuz madımak olaylarının 15.yılının hemen öncesinde yapıldı..? neden gericilerin, yobazların insanları diri diri yaktığı madımak olaylarını eleştiren bir akpli bile çıkmadı..? neden bu operasyon akp'nin kapatılma davasıyla ilgili yapılacak sözlü açıklamayla aynı gün yapıldı..? neden içeride aylardır yatan insanlar varken hala iddianame hazır değil..? neden..?
akp, abd, ab ve ikinci cumhuriyetciler darbecileri yargilamak istiyorlarsa "bunlar darbe yapmayi planliyorlardi" diye iddia ettikleri insanlardan once darbe yapmis olanlari yargilamalidirlar netekim.
(bkz: marmaris)
not: tabii arka taraftaki bir organlari yerse ve de "neme lazim ucu bize dokunur" demezlerse.
eski adalet bakanları ,baro başkanı ,hukukçular ağız birliği etmişcesine ergenekon operasyonu nun uygulanış biçimi nin yanlış olduğuna dikkat çekiyorlar.insan hakları na aykırı olduğunu ve suç işlenildiğini söylüyorlar. ortada bir suç varsa suçlu kim cezasını kim verecek?
yol ayrımıdır. turkiye için artık arada bir yer yoktur. ab yolunda sivil bir düzen de bir adım ötede, akside*...
not: baykal başta olmak üzere gözaltıları yargının siyasallaşması, siyasi iktidarın içi boş karşı bir hamlesi olarak değerlendirenler, bilin ki aksi yöne kürek çekenlerdir.
gözaltı kararının 29 haziran olmasına rağmen,cumhuriyet başsavcısının akp hakkındaki kapatma davasıyla ilgili yapacağı sözlü açıklamayla aynı güne denk getirilmiş * demokrasiye aykırı olay.
gerçek vatanseverlerin içeri alındığı, asıl ergenekoncuların dışarıda olduğunu gözümün içine sokmuş operasyon. bu olay bana dp'nin tahkikat komisyonu hatırlattı. dp işi bitirememeişti ancak akp, dp'nin yapamadığı yapmaya çalışıyor. göreceksiniz dava sonrasında tutuklananlar birer birer salıverilecek, akp yakında kapatılacak ve hükümet üyeleri yüce divanlık olacak. (bkz: biz bu filmi görmüştük)
ahmet altan'ın yine iç yüzünü öğrendiği olaydır evet o yine çözmüştür! zamanında romanlarında porno minvalli hikayeler anlatan, aileden gazeteci ve kendince ikinci cumhuriyetçi, kendisinin asla yapamayacağı şeyleri birinin kuyruğuna dolanarak asalak olarak yapmaya çalışan ahmet altan bunu yine çözmüştür. bugünkü "taraf"lı olmasıyla övünen taraf gazetesine bakın yeter! herhalde kendisi altan soyadının verdiği sınırsız güçle savcılığa da başlamış, iddianame de yazmaya başlamıştır!
yapamaz mı soruyoruyorum yapamaz mı? onun hakkı değil mi iddianame yazmak hem de bakın soyadına işte fena halde altan. taraflı gazeteciler on birine en çok oyuncu veren takımdan değil mi ki yazamasın böyle şeyler! savcı henüz bilmiyor herhalde o ayrı!
açıkçası ve gerçekçesi şu ki bu olay bir "fillerin tepişmesi" olayıdır. kuruluşundan bu yana türkiye'deki etkin kadroları güdümünde bulundurmak suretiyle buraların haracını yiyen ingiltere ile ikinci dünya savaşından itibaren dünya siyasetinde hızla, yaka-yıka yer edinen amerika'nın sahiplenme çekişmesidir. tıpkı 27 mayıs'ta olduğu gibi... düşman, kızıl veya mavi fil değil fillerdir! bu analizi daha bir detaylandırmak mümkün ama ben gibi aciz biri şu anda bu kudretten yoksun malasef.
akp'nin yolu üzerinde duran tsk ve muhalif kanatı ezme çabasının lahza içre son ayağı.
tsk'nin hali hazırdaki komuta kademesine geçmişte yaptıkları saldırılar sonuç vermedi, büyükanıt genelkurmay'ın başına geldi, ağustos'ta görevi teslim alacak başbuğ'a yönelik karalamalar yandaş basın tarafından pompalanmaya devam ediyor. bu çamur at izi kalsın hesabı ile eski generalleri, lojmanlarında tutukluyorlar. yandaş basın ise bulunamayan generalleri, sanki firar etmiş gibi, arama çalışmaları başlatıldığını söylüyor, hani biraz daha kassalar diyecekler ki "general firarda, görürseniz emniyete haber verin."
peki bütün bu karalama çabaları ve çamurlu işlemlerin bir dayanağı var mı? bilen yok. bir iddianameden bahsediliyor, nerede? bu tutuklamalar, yandaş kanlı kalemlerin karalamaları ve şehir efsanesine dönüşmüş bir yılı aşkındır devam eden, onu getir bunu götür, götürürken dönüşte çay getir, simit getir. savcı emri veriyor, başsavcı emirden haberim yok diyor, olabilir mi böyle bir şey. hadi oldu diyelim, asıl savcı hakkında, başsavcının bilgisi haricinde işlem yapmaktan soruşturma açılması gerekmiyor mu?
gizli kapaklı işler. elimizde sadece bir sene önce yakalanmış bir astsubay var bir de ergenekon destanı, kurtlar, demir eritmeler, 400 sene gizlenme.
soruşturma biraz daha devam ederse kara kalemler, kalemlerini iyice sivriltip yakalanan her kişiyi vatan haini ilan etmeye hazır duruyorlar. bu mu istediğiniz, bu mu hukuk devleti anlayışınız. ilhan selçuk'u tutukladınız, neden? bilmek yurttaş olarak hakkım değil mi? ilgisi yok gibi görünüyor ama var, telekom'u sattınız, parası nereye gitti? ülkede özelleştirme adına en kritik yerleri üç kuruşa sattınız, nereye gönderdiniz bu parayı, yoksa bir cemaatin kasasına mı girdi? bunu da bilmiyoruz.
gerilim yaşatmaktan başka derdiniz yok mu? istediğiniz iç savaş mı? bu mu yurtseverliğiniz. alt tarafı baş bağı ile bile toplumu bölmek ve insanların içine nefret tohumları ekmek hangi ulusçuluk ve yurtseverlik ile anlaşılabilir acaba. neden kavgadan bu kadar hoşlanıyorsunuz? neden sadece sizin haklı olduğunuzu düşünüyor ve karşı tarafta kim varsa karalıyor, hönkürüyor, tutukluyorsunuz. küçük amerika olmak için bizim de bir iç savaş yaşayıp kuzey-güney diye ayrılmamız mı gerekiyor. bu kadar mı sığsınız.
gelecek günler hiç aydınlık değil, tıpkı dün verip veriştirdiğiniz ntv sunucusunun dediği gibi. ne demiş duygu canbaş kendine günaydın diyen telefondaki konuğa, "hiç de aydınlık değil". evet aydınlık değil. bu da mı batıyor size.
türkler, tarihinin hiç bir döneminde birbirlerini bu kadar nefret kusmamıştı herhalde. nedir alıp veremediğiniz? açık aslında sistemle hesaplaşma, halk görmeden, saman altından temizlik. halk ne diyor peki? hiç! halkın durduğu yerin altı oyuluyor, kocaman bir boşluk oluştu türkiye'nin altında oyula oyula. son darbe kocaman bir delik açıp bizi o oyuğun ta dibine çaktığında mı? haaaa!! diyeceğiz acaba.
her seyden öte gerek siyasi söylemleri gerekse gözaltına alınan kişileri bakımından ülkemizi 80 öncesi kutuplaşmalara iten bir dönüm noktası olacaktır . yanılıp göt olmaya razımıyım evet , sonuna kadar .
senin yargn tarafli benim yargim tarafsiz diyenlerin ne kadar tarafsiz olduklarini ortaya koyan gelismelerdir. inanmak zor tabi bunca yil arkasina takildiginiz insanlarin aslinda sizi kullandigini fark etmek. sutten cikmis ak kasiksiniz hepiniz zaten... peh!
büyük orta doğu projesinde abd tarafından atılan adımların belkide en büyüklerindendir.. amaçları türk milletiyle, türk silahlı kuvvetlerini karşı karşıya getirmektir.. bunun için geçmişteki darbelerden tutun da emekli generallere kadar herşeyi kullanacaklar, kullanıyorlar.. türkiye cumhuriyeti'nin en büyük dayanağı ordusudur.. hükümetler gelir geçer, cumhurbaşkanları değişir.. ama türk silahlı kuvvetleri'nin değişmeyen bir çizgisi olmuştur yıllardan beri.. burada darbeleri tartışacak değilim, darbe tabii ki kötü bir eylemdir.. ama darbe taraflığını, ulusalcı tüm bireylere yıkmak, yapılacak en büyük haksızlıktır..
evet dediğim gibi..son perdede, türk milleti ile türk silahlı kuvvetleri karşı karşıya getirilmeye çalışılmaktadır.. çünkü eğer başarırlarsa, emperyalist devletlerin büyük orta doğu projesi amaçlarında önemli bir adım atılmış olacaktır. geçenlerde darbe istemiyoruz diye insanlar yürüdüler, çok şaşırmıştım.. ortada darbe olacak bir durum yoktur.. bunun amacı tamamen suni gündem yaratıp, somut sonuçlar almaktır. ha bu durum müstevliler ve iktidar sahiplerinin işine de gelmektedir, aynı atatürk'ün gençliğe hitabesinde dediği gibi..
bir fıkrayla bitireyim sözlerimi..
iki tane koyun merada otluyorlarmış. biri oldukça üzgün, mutsuzmuş. demiş ki diğerine, ya demiş, bizi öldürecekler, derimizi yüzecekler, karaciğerimizden tut da, etlerimizi pişirip yiyecekler demiş.. diğer koyun gayet soğuk kanlı, ya demiş amma komplo teorisi yaptın, bırak allahaşkına demiş..
işte ülkenin içinde bulunduğu durumdur bu.. iki koyun var.. biri laik biri islamcı..
öleceğini bilen köpek sağa sola saldırır derler ya, aynı o hesap olan operasyon. ekonomik kriz patlak verdiği anda ergenekon suçlu olacak sanırım ondan da.*
ne de olsa iktidar pür-u pak.