2008 wimbledon finali kadar olmasa da , yine de buyuk bir heyecana ve kaliteye sahne olan karşılaşmadır.
birbirleriyle oynadıkça zayıf yonlerini geliştiren bu ikili , agassi-sampras rekabetinden beri herkesin gormeyi istediği rekabeti , hatta cok daha iyisini, bize yasatiyorlar. sansliyiz ki bu rekabet daha en az 7-8 sene daha devam edecektir. her macta bir onceki macin uzerine birseyler koyduklarını goruyoruz. backhand den nefret eden federerin zorda kalinca backhand slice lari gayet iyi becermeye basladigini, backhand passing shot lar ile nadaldan sayilar aldigini goruyoruz. keza nadalın da pek sevmedigi backhand slice lari artik daha cesaretle yaptigini, servisini cok daha gelistirdigini, baslarda toprak korttaki hukumranligini sert ve cim kortlara da tasidigini goruyoruz.
mac geneline bakildiginda nadal in aldigi setlerde ciddi rekabet olduğunu ancak federer in 6-3 luk skorlarla aldığı 2 sette daha rahat olduğunu görüyoruz. belki de nadal yorgun geçen 1. ve 3. setlerin ardından gelen setlerde gucunu toplamayı secti ve isi son sete birakti. ne de olsa yari finalde verdasco ile ayni bu mac ayarinda zorlukta gecen bir mac oynamıştı. federer ise yari finaldeki rakibini kolaylıkla yenip final için coktan rakibini beklemeye başlamıştı.
bu maç gösterdi ki, hırslı bir nadal ı kolay kolay yenmek mumkun degil. eger federer 15-20 küsür break pointin sadece 3-4 tanesinde başarılı olabilmişse, buradan çıkartacağımız sonuç da budur. federer in nadalı sadece teknik üstünlüğü ile yenebilmesi için, bu maçtaki gibi first serve yüzdesini %50 lerde değil, en az %65-70 lerde tutmayı becermeli.
bu hafta sonumu keyifli kılan tek şey. motivasyonu, psikolojik sorunları... bir tarafa bıraktım, 5 set, keyifli, kıran kırana, saatlerce süren çekişmeyi seyrettim. federer'in "federer" olduğunu kanıtlamaya çalışmasına, nadal'ın ilk kez katılması sebebiyle "bu maçı almalıyım!" serzenişlerine alkış tuttum bütün maç boyunca. kimin kazandığı önemli değil, izleyeciye (en azından bana) keyif verdiği için mutluyum, huzurluyum.
5 set göz kırpmadan izledikten sonra federerin gozyaşlarıyla beni bitiren maç. bu sefer fedex yener diyodum ama son sette tutunamadı. rafael nadal a kızmak, kufretmek ıstıyorum ama maçın muhteşem olmasının bir sebebi de oydu. ikisine de teşekkürler ama umarım bundan sonra gulen taraf roger federer olur.. **
3. set tie break a gittiği sıra 3 senedir görmediğim lise arkadasımın aramasıyla izlemediğim mactı.ama ruhumu göndermiştim o küçük kıtaya.adamım alt etmiş abdurrahman celebiyi.simdi gördüm akabinde de costum.herifi sevmem ama sezarın hakkı sezara.benim izlediğim ana kadar roger cok fena servis atıyordu.neyse birde idda tuttarsa sahane bir haftasonu olcak.
televizyon karşısında uzun zamandan beridir ilk kez sıkılmadan, büyük bir heyecanla 4 saat 23 dakika geçirmemi sağlayan muhteşem müsabaka. rafael nadal'ın ve roger federer'in de insan olmadığını, daha doğrusu bu dünyaya ait olmadıklarını, seremonideki konuşmalarından ve birbirlerine olan saygı ve dostluğundan anlıyoruz. benim gibi azılı bir roger federer düşmanını bile duygulandırmış ve gözümü yaşartmıştır roger'ın gözyaşları. oyundaki dengesi, backhandlerindeki ustalık, forehandlerindeki güç ve ince işçilik gerçekten roger federer'i diğer tenisçilerden ayıran en önemli özellik bence. ama nedense özellikle son 2 yıldır rafael nadal'a karşı oynarken çok ciddi bir konsantrasyon eksikliği yaşıyor. kırılma anlarındaki o son darbeyi vuramıyor; vuramayınca oyunun kontrolü tamamen rafael nadal'a geçiyor ve sonuç rafa'ın ellerinde yükselen bir kupa oluyor. artık bu maç sonunda da görülüyor ki roger federer'in acilen mental bir desteğe ve bence daha da önemlisi yeni bir kız arkadaşa ihtiyacı var. roger federer'in kaybetmesine ilk kez üzüldüm; üstelik rafa kazanmışken. ama o asalak suratlı tombiş yaratığın * bir kez daha üzülmesi içimdeki yağları eritmeye yetmiştir ve sevincimi katmerleştirmiştir. son sözü ise yine sahada olduğu gibi kalbimizi fethederek rafael nadal söylemiştir;
"roger sen tarihin gördüğü en iyi tenisçilerden birisisin."
ikinizi, televizyon başından da olsa seyretmek çok büyük keyifti..
kesinlikle rafael nadal ın android olduğunu göstermiş maçtır. avustralya açık tarihinin en uzun maçını oynadıktan sadece 42 saat sonra başlayan finalde herkesi yanıltarak son sette dahi yorulmadığını ve olağanüstü bir fizik kondisyona sahip olduğunu göstermiştir.
rafa, özellikle kritik sayılarda spikerin de dediği gibi her defasında 2 vites arttırmayı başararak totally deserved bir galibiyet almıştır.
tadı damaklarda kalan güzel maç. kupa seromonisinde iki büyük abinin birbirlerine duydukları saygı, roger abinin yenilgiyi efendice kabul edişi, nadal serserisinin şımarıp, havalara girmeden şampiyonluğu kutlaması görülmeye değerdi.( bu arada 13 uğursuz sayı değildir diyenlere buradan çok selam ederim. koskoca roger federer heder oldu gitti lan yapamıyor bir türlü 14'ü )
federer'in mental olarak giderek kan kaybediyor olduğunu gördüğümüz maç. yetenek olarak en iyi olduğu su götürmez bir gerçekse de nadal karşısında maalesef komple bir oyuncu gibi olamıyor. nadal'ı da tebrik etmek gerek. 3 ayrı zeminde grand slam kazanmayı başardı.
federer'in nadal kabusundan uyanamadığı maçtır. maç boyunca iki tenisçi de inanılmaz çaba sarfetmiş ve şahane sayılar alıp, şahane kurtarışlar yapmıştır. ama nadal her zamanki soğuk kanlılığı ve tecrübesiyle şampiyonu belirlemiştir.
maç boyunca çok fazla çift hata yapan ve ilk servisi bir türlü oyuna sokamayan federer, fiziki olarak çok daha güçlü gözükse de çok yakın zamanda 5,5 saat gibi uzun bir süre maç yapan nadal'a karşı yine galip gelememiştir.
nadal maçı alarak, kusursuz olarak nitelendirilen roger federer'e, kibirli isviçrelilere ve daha da önemlisi, her hatasında hayvan gibi bağırarak centilmenlik dışı hareketler yapan merkez korta ayarların kralını vermiştir.
ibne patronun pazar işe çağırması; benim de, götüm götüm gitmek zorunda olduğumdan dolayı izleyemediğim karşılaşma. nadal' ın raketi, federer' in topunun patrona girmesi dileğiyle.