2000' e girerken bi kıyamet kopmuştu, bi heyecan ortamı oluşturulmuştu ki anlatamam.
yaşımız da 15. kapıldık rüzgara tabi. zannediyorum ki bütün
firmalar uçan arabalarını 1 ocak 2000' de piyasaya sürecek,
cümle alem gri parlak elbiseler giyecek, karı sikmek serbest
olacak, herkesin hayatı başka bi yöne kayacak falan filan.
hatta kendime gri parlak elbise bile ayarlamıştım. zira bütün
dünyada bi milenyuma giriyoruz rüzgarı almış başını gidiyordu.
ertesi gün yine kumaş pantolon, gömlekle çıkmak olmazdı piyasaya.
gerçi götlü göbekli amcalar ne yapacaktı onu da düşünmüyor değildim
ama onlar için artık çok geçti. neyse ben son hazırlıklarımı
tamamladım ve kendim için aynı benim gibi gri, parlak elbiseli
saçını beyaz boyatmış, siyah ruj sürmüş son derece teknolojik bi
hatun bulma hayalleri kurmaya başladım. eee ne de olsa 1 ocak' ta
herşey bambaşka olacaktı.
31 aralık gecesi kıyafetlerimi giydim. milenyuma böyle girecektim.
aborjinler önceden girmişti ama kıyafetleri yoktu. tabi olum onlar
ilkel kabile zaten diye düşündüm.ulan japonya falan derken bi baktım ki
herkes normal giyiniyor. beni bi hayal kırıklığı aldı anlatamam.
"karı da mı yok?" diye düşündüm. ertesi gün sabah mal gibi kalkıp
kumaş pantolon gömlek kombinasyonu yapınca onun da olmadığını anladım.
bi bok olmuyo bu yeni yıla girmekle. ondan sonraki bütün yeni yıllara
tuvalette girdim. en azından bi işe yarasın di mi?
