buckhingham sarayı'nda bir davet verilmektedir. kraliçe, lordlar, dükler, soylular, paranın götüne koymuşlar falan hep oradadır. ağır bir ortam yani.
sonradan görmenin biri kraliçe'ye yaklaşır ve olaylar gelişir:
s.g. - bir milyar pound versem majesteleriyle bir gece geçirebilir miyim?
k - olabilir.
s.g. - pekiyi, bir pound versem?
k - a ah! siz beni ne sandınız kuzum?
s.g. - ne olduğunuzu anladık, sıra pazarlığa geldi.
camiinin imamı cemaate küsmüştür ve kimseyle konuşmamaktadır. ahali hocayı sevmektedir yanlız sıkıntısını anlayamamaktadır.
köyün kahvehanesinde outururken yeni kurulan futbol takımına hocayı başkan yapmak istediklerini hocaya söylerler.
cemaat: hocam bizim takıma başkan olur musun?
hoca: * ıhh!!
cemaat: ee hocam ne konuşuyorsun? ne cevap veriyorsun! ne de kaç gündür namaz kıldırılıyorsun? sikintin ne allah aşkına? ne kusur ettik?
hoca: bakın! ben namaz kıldırırken cemaatin cep telefonu çaldı mı?
cemaat: çaldı!!!
hoca: ben dönüp telefonlarınızı kapatın allah günah yazar dedim mi?
cemaat: dedin!!!
hoca:peki yine telefon çaldı mı?
cemaat: çaldı!
hoca: peki ben telefon çalınca, telefonlarınızı kapatın yoksa götünüzü sikerim dedim mi?
cemaat: dedin!
hoca:peki telefon çaldı mı?
cemaat: çalmadı!
hoca: o zaman bu millette allah korkusu göt korkusunu geçmiştir. ben size ne başkan olurum ne namaz kıldırırım!
Ne kimse 1 milyon dolar verir senin götüne, nede sen kimseye verir sin götünü 1 milyon dolara, diyelim ki o teklifi sana yaptı sonra, sen senin götünü açık arttırmaya çıkarırsın, vermek istedikce değerini katlarsın. Verenlere dikkat edin tüneli fazla genişletmesinler.