Bugün 1 mayıs, Haymarket'ten Taksim'e kadar verilen canlar bir bedel olarak gösterilip, devletin lütfedip sunduğu 'resmi tatil' zırvalığı da kazanım olarak görülüp, çoluk çoçukla eğlenerek şeker bayramı tadında kutlanıyorsa yazıklar olsun!
1 mayısın içinin boşaltılarak tamamen devlet yörüngesinde, devlet kontrolünde bir 'bayram şenliği' tadında kutlanması asıl sorumsuzluk olup; işçinin-emekçinin haklarının aranması,özgürlüğün, eşitliğin ve adeletin devlet tarfından verilmesini beklemeyip, kapitalizmin sembolü olan bankalar, kahve zincirleri, büyük sermayelerle dönen iş kurumlarına eylem gerçekleştirilmesi bu cansız ve camlı yerlere uygulanan bir şiddet değildir. Parasız eğitim isteyen öğrencilerin içeri atıldığı, kadınların her gün şiddet görüp katledildiği, polis-asker zorbalığıyla her uyumsuz sesin bastırıldığı, cezaevlerinin neredeyse bir toplama kampına çevrildiği bu ülkede, bize zarar verecek olan bu yürekli, davalarında haklı insanların kırdığı kapitalist işletmelerin camı değil, devletin insan için uyguladığı sömürgeleştirme ve zulüm politakasıdır.
1 mayıs bütün sol ve anarşistler için bayram değil isyan günüdür. Çünkü ortada kutlanılacak ne özgür ne adil ne de eşit bir dünya var. Adı geçen hedef yerlere yapılan eylem, anarşist grubunun amacını net bir şekilde ortaya koymuş. Kendisini sosyalist, komünist, özgürlük ve eşitlik mücadelecisi, tahakküm karşıtı addeden kim varsa şu an içeride olan 15 arkadaşın yaptıklarını desteklemeli ve yanında olmalı. Bir banka camına tepki ve şiddet gösterilmez, eylemlerin yöneltildiği banka sömürgeciliği ve sermayedir.
Kürt işçilerin istanbul'un ortasında linç edilmek istendiği, yılda birçok iş kazasının ve sayısız ölümün gerçekleştiği maden işçilerinin güvenliklerinin olmadığı, asgari ücretin 700 lira ve temel hakların hiçbirinin ücretsiz olmadığı, şehitliğin yüceltilip insan kanından nemalındığı, HES termik santralleri ve barajlarıyla doğa mahvedilip, nükleer santral kurma projesinin olduğu bir yerde hala hakim statükoya sarılıp 1 mayısı 'bayram' tadında kutlama zihniyetinde olanlara ne diyebiliriz?
birincisi: mesele "cam çerçeve" değildir, o sığ spekülatif tutumun iğrençliğinden sıkılın artık bi' zahmet.
ikincisi: sizi önce bir kafese sıkıştırıp sonra o kafesin üstüne başka kafesler koydularsa yıkıma size en yakın olan kafesten başlarsınız. kalkıp kendinizi ve bütün dünyanızı aptalca yıkmazsınız; bu saçma ve budalaca bir eylem olur. o yüzden şu meşhur "konvers giyen komünist", "mekdanılds yiyen anarşist" tarzındaki pek analitik, pek mantıki yaftacı tespitlerden bir an evvel sıyrılmak lazım -bence. sisteme karşıt olmak aç kalmak, soğukta yatmak, pislikten gebermek demek değildir; bilakis bu tür ihtiyaçların daha rahat ve adaletli bir şekilde karşılanması demektir.
üçüncüsü: bir bankaya saldırmak veya bir sigorta şirketine zarar vermeye çalışmak için onlardan doğrudan bir darbe yemiş olmak gerekmez. bu mülkiyet meselesine benzer. mülk sahibi kimse hırsız değildir, ama oturup düşününce her malik hırsız ve işgalcidir. banka-sigorta konusu da buna benzer... bankadan kredi çekip o borcun altında kalmadığım sürece sorun yoktur ama kapitalist soyguncu düzenin bel kemiği bankalar ve bu bankaları alaşağı etmemizi engelleyen güvenlik aygıtlarıdır. doğar doğmaz borçlu olmamızın en büyük sebebi ve dahi biz kendimizi savunduğumuzda bizi terörist, onlar götlerini sallaya sallaya ağzımıza sıçtığında, onları "mülkünü korumaya çalışan mülk sahibi" olarak gösteren de bizzat kendileridir. neyi güzel neyi çirkin göreceğimizi, neyi iyimseyip neyi kötümseyeceğimizi bile belirleyen ve bunu hiç belli etmeden yapan yine bu ospu cucuğu ensesi kalınlardır...
dördüncüsü: allasen bi' siktirin gidin. "kendi statükonu kendin yarat kendin ye" politikasını gayet güzel oturtmuş akp kafası, cemaat, faşist bönler, kemikleşmiş sağ ve niceleri yetmezmiş gibi bir de bu yapıyı en ufak patırtıda götü atan solcular, hükumetlerin boklu ellerine bakmaktan hala usanmamış sosyalist örgütler ve kürtlerin haklarından başka bir hak bilmeyen etnosentrik devrimciler çıkıp abuk subuk konuşarak besleyince iyice sikko bir topluma evriliyor bu y.rrak gibi toplum -affedersin.
beşincisi: ne aldınız lan? n'olur söyleyin. ne kazandınız? her köşe başına dikilmiş bir bankamatik sayesinde götünüzü daha rahat s.ktirebildiğiniz için çok mu müteşekkirsiniz teknolojik pezevenklere? nedir?
her neyse.
sadece birkaç şey için üzüldüm, bu tip şeylerde dikkat etmek lazım:
- yüzün iyice kapanması mühim...
- örgütlü eylemlerde üyelerin birbiriyle neredeyse aynı giyinmesi mühim...
- her eylemin bir kaçış planı olmalı (polis nasıl müdahale etmemiş zaten hayret)
- cam kırılmıyorsa yanar, yanmıyorsa zedelenir.
- internet takibi can yakabilir. (imamın dediğini...)
halkı örgütleyerek alana girmeye çalışan sol grupları zor durumda bırakmaya ihtimal yaratmış eylemdir. yıllardır halkın gözünde kötü gösterilmek istenen devrimciler, kendilerini bu tip eylemlerde halka göstermektedirler. o nedenle bırakın da tekrar örgütlenilsin ve eski güç tekrardan sağlansın.
bir komik husus daha var o da anti kapitalist geçinenlerin bankalarla diğer insanlara nazaran daha fazla haşır neşir olmasıdır. sanki bankalar onları silah zoruyla yanlarına çekiyor. ortadaki saçmalığı övenler tarafından yerilen biri olarak beş kuruşsuz kaldığım çok zaman olduğunu ama koştura koştura bankalara gitmediğimi, hiçbir zaman kredi kartı kullanmadığımı ve kullanmayacağımı belirtmek isterim. marka merakım yok, yediğim içtiğim "onlarınki"nden değil ve iphone da kullanmıyorum. al sana kapitalizmle mücadele! ama size göre kapitalist patronların çocuğuyuz, yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda değil mi? ulan...! neyse..
aralarında yüzlerini maske vb şeyler ile kapatmayı akıl edememiş embesillerin de bulunduğu gruptur. farkındalar mı bilmiyorum ama feci şekilde göte gelmişlerdir. yaptıkları hareketten ötürü pişman olacaklardır. özellikle özel şirketler asla peşlerini bırakmayacaktır.
ek; halk düşmanı olduklarını söyleme gereği duymuyorum.
sözlükte "starbucks'tan çıkmayan solcu" ve "converse giyen solcu" muhabbetleri içinde tıkanıp kalmış bazı yazarlar için yeni bir mevzu oluşturmuşlardır.
sözlükteki sermaye sahiplerini kızdırmış olan anarşistlerdir. dilerim ki sizin de dükkanlarınızı ve fabrikalarınızı taşlarlar. ha diyorsanız ki darısı senin başına , inanın hayatım kira hiç bir şeye sahip değilim. bankaların sizi götünüzdeki donunuza kadar soyup bir tek tefe koyup oynatmadıkları kalıyor hala bankaları savunmanız gariptir.
eğer müslümansanız ; mülkiyet allahın' dır. ve faiz haramdır.
eğer sosyalistseniz ; mülkiyet hırsızlıktır !!
eğer kapitalitseniz ; o binalar götünüze girsin !!!
kırdıkları camların tane tane kıçlarına sokulması gereken mahluklardır. aciz, zavallı tiplerdir. davaları batıl, kendileri insan suretinde mahluklardır.
lise anarşist faaliyet "Laf" diye bir oluşumdan şüphelendiğim grup, web sitelerinde molotof nasıl hazırlanır, hırsızlık nasıl yapılır gibi bilgilerde mevcuttur.
hadi diyelim ki bu yetiştirenini kınadığımın evlatları banka, holding falan taşladı, sıtarbaks camını indirdi kapitalistler diye. öyle bi açıklama getiriyosun kendince. peki be hey bilinçsizin çocuğu, milletin 20 sene çalışarak aldığı arabası, belediye otobüs durağı seni rahatsız mı etti ki duraklara saldırıyosun. bi de bunları devrimci diye alkışlayan kötü niyetliler var. kapitalist taşıtı belediye otobüsü, binmeyin lan otobüse, pisler sizi.
edüt: küfür ve argo içermeyen entiri. çünkü bunlar kesinlikle kendilerine küfredilmesini haketmeyen, yüreği insan sevgisi dolu kişiler. hata ettim, tövbe ediyorum, pişmanım...
sadece biyolojik olarak insan olan kişilerdir. bunlar gibiler yüzünden 1 mayıs günü insanlar için korku günü oldu. bir bayram, çok önemli bir bayram halkın '' aha 1 mayıs! sokaklardan kaçalım! '' dediği bir güne dönüştü. kırdığı camlar pencereler yarın yeniden takılacak belki ama yaptıkları yüzünden insanlar 1 mayıs bir kez daha korku günü olarak bakacaklar.
birileri ziraat bankası'na dokunulmadığını iddia etmiş. alttaki videoyu 1:30'dan itibaren izlerseniz "devletimizin" ptt binasına ve daha sonra da ziraat bankası'na zarar verildiğini net bir şekilde görürsünüz.
yaptıkları hayvanlığı ellerindeki son model iphone'larla görüntüleyen kıçımın anti kapitalistleri sizi! bunların elinde iphone olmayanları da züğürtlüğünden alamamıştır. zaten ondan sağa sola saldırır çoğu. parayı buldukları zamansa kapitalizmin köpeği olurlar.
ve zannederler ki solcu olmayan kimse kapitalizm düşmanı değildir. yarın bir gün yine bu görüntüler meydana gelirse ve bu vandalların devlete daha fazla zarar vermesini önlemek isteyen bir grup tarafından dayak yerlerse "kapitalizmi korudu faşistler!" diye ağlarlar bir kenarda.
gayesi devletimizi bölmek olan hain de elindeki taşla sopayla aynısını yapıyor siz de!
bunlar, çakma terörist.
yavru pkk vb sıfatlar ile tanımlanabilir.
aslında haksız da sayılmayız.
fakat; müslüm konserlerinde kollarına-bedenlerine jilet atan ezikler ile aynı familyadan olduğu daha akademik bir açıklama olabilir.
müslümcüler ile aralarında ki tek fark; bunların okumuş-dantel(pardon, entel) olmaları.
not: bu tanımlama tamamen özgün bir eserdir.
kopya çekmeyin.
oyarım.
şüphesi sütlerinin içine şap katılmamış anarşistlerdir. oysa basıcaksın sakinleştiriciyi, melisa çayı dağıtacaksın okullarda hiç böyle asi veletler yetişiyor mu, hiç böyle tinerci olyorlar mı? nasıl da hepsi din(er)ci oluyor bak gör.
Cam-cerceve degil,banka camlarini kirdilar. Dun yani 1 mayista orda olan biri olarak tum bankalarin camlarinin indirildigini ama ziraat bankasina dokunulmadigini gordum. Burda verilmek istenen cok ince ve onemli bi mesaj var ama turk halkinin bu "sakin olaylara karisma!" dusuncesi zannediyorum kalitsal bi hastalik olucak ki bi turlu bitemediler.
anarşizmin özünde ki tüm otoriteyi reddediş ve şiddetsizlik bilincini "tüm otoriteyi reddediyoruz madem şiddetsiz olur mu" şeklinde değiştirip bakunin dahil tüm anarşistleri mezarlarında ters döndürmüş muhteşem zihniyete mensup insanlardır.
bu anarşistler 1 mayısta beyoğlundaki mcdonald's burger king dükkanlarının camlarını kırıp 2 mayısta beşiktaştaki mcdonald's ve burger kinglerde yemek yerler. ayrıca "tühh lan keşke şu bankamatiğe zarar vermeseydim şimdi para çekerdik ne güzel" derler.
tamam anarşizmin içerisinde bu tür eylemlerin yeri vardır ama bunu yapmaya başladığın zaman sonu gelmemeli, ülke tam anlamıyla karışmalı ve sürekliliği olmalı. yılda bir kere ortaya çıkıp kapitalist şirketlere zarar vererek bir sikime varamazsın.
unutmadan anarşizmin temeli karşılıklı hoşgörü ve empatiden beslenir.
az biraz empati yapmış olsalardı dün o panoları kırmazlardı, iş yerlerine saldırmazlardı. çünkü onların acıları daha sonra işçilerden çıkarılabilir. nasıl çıkarılabilir? işçi çıkartabilirler. ha allahtan fazla cam çerçeve indirilmedi büyük zarar yok sıkıntı yok. ama işin ucunu kaçırıp iş yerlerine girip zarar vermeye kalksalardı harbi boku çıkmıştı demektir.
"cam, çerçeve" değil "bankaların cam çerçevesini" kıran kara poşulu "omurgalılardır." Nitekim "omurgasız" olanlar bundan çok rahatsız olmaktadırlar. "Kapitalizm'i ne ayakta tutuyor biliyor musun?" sorusuna "kapp.. kapi.. katipalim.. kapitamz'de nedir ki?" diye cevap verirler.
muhtemelen karşı cinsi etkilemeye çalışan abazalardandır. hani şahinle yolun ortasında göt kaydıranlar var ya işte bunlar da onların okumuş versiyonlarıdır sözde.
eklemeyi unutmuşum, en sevdikleri filmde v for vendetta' dır bu ergenlerin.