bu gösterileri fırsat bilip ortalığı karıştırmak isteyen, sağa sola zarar veren itleri ve halkın üzerine can düşmanıymış gibi saldıranları tasfiye edebilirsek, 70'lere ve öncesine dönebilirsek tekrar başlayacak şenliklerdir. insanlar yine aileleriyle çocuklarıyla gidecek, şarkılarla, marşlarla eğlenecektir. o günler de gelecektir tekrar inşallah.
gün itibari ile epey sönük geçmekte. heyecan bekliyorduk, atraksiyon bekliyorduk. elimizde çekirdek, kola, cips...
fakat şuana kadar televizyon başında kös kös oturduk. kasımpaşa-ibb maçı gibi zevksiz bir şey oldu.
halbuki geçtiğimiz senelerde böyle miydi?
şampiyonlar ligi finali gibi, heyecanla izliyorduk...
hadi devrimci gençler biraz hareketlenin. pes etmek yok..
polisler için pek de şenlik havasında geçmeyen gündür. sabah 5:30'da kalkılır, şubeye gidilir, gruplar görev yerlerine gitmek üzere otobüslere biner, çoğu polis otobüste birşeyler** tıkıştırır, görev yerlerinde timlere ayrılınılır. her tim için 4 kişi kalkancı 4 kişi de biberci seçilir. kaşar* polisler vücutlarının muhtelif yerlerindeki yara bere izlerini göstererek ilk kez 1 mayısta görev alacakların gözünü korkutur. şube amirinin direktifleri doğrultusunda herkes pozisyon alır. stresli bir bekleyiş başlar 4700 gramlık robocop teçhizatı, 1384 gramlık silah, takribi 1,5 kiloluk kask ve ıvır zıvırla beraber 78 kiloluk bir polis memuru vasati 88-90 kiloluk bir ağırlığa ulaşır. bütün polislerin gözü şube amirinin ağzındadır. bu esnada yavaş yavaş kiremitler ve molotoflar patlamaya başlar. hemen bir panzer su püskürterek ilk dalgayı savar. bu ilk çatışmanın kazanılması çeviğe büyük moral verir. şube amiri hararetli hararetli telsizde konuşmakta bir yerlere raporlar vermektedir. en sonunda beklenen onay gelir. biberciler ilk atışlarını yapar. gaz kovanlarının teneke kutuları yere düşer düşmez çevik fırlar. 7 saatlik stresli bekleyiş sona ermiştir. ne olacaksa olsundur. ilk hücumu yapanlar yarım saat sonra geri gelir yerlerine hemen arkalarındaki diri polisler kaydırılır. şube amiri tam bir general havasında çatışmayı bire bir kontrol etmektedir. eğer varsa aynı devreden kankalar birbirlerinin arkasını kollarlar. bir çeviğin yere düşmesi daha da kötüsü timden kopartılması kadar onur kırıcı bir şey yoktur. böyle birşey yaşanması durumunda bölgeye en yakın polisler yaka numaralarını söküp jopları ters çevirirler. (tutacağı uç tarafa gelip daha fazla can acıtsın diye, jopunu ters tutan bir polis görürseniz arkanıza bile bakmadan kaçın). o anda oradaki polis, eylemci, yoldan geçen vatandaş aynı tablonun içindeki farklı renklerdir. kimse olan bitenin farkında değildir. insana herşey bir bilgisayar oyunu oynuyormuş veya film izliyormuş gibi gelir. ağır çekimde bir kız yere düşer, bir molotof kokteyli döne döne bir polisin tam kaskında patlar, ilerde 4 polis çok zayıf bir genci tekmelemekte, geride neredeyse dirseğe kadar bileği yarılmış bir polise selpakla sözde pansuman yapılmakta, şube amiri deliler gibi bağırmakta ve kuyruğu kırık bir kedi yavrusu insan bacakları arasında şaşkın bir o yana bir bu yana koşuşturmaktadır. ertesi gün herşey tarih olur, biz, siz onlar ise dipnot. bazen metroda, dolmuşta, tramvayda yüzü hafiften hırpalanmış hiç tanımadığınız birisi selam verir. dikkatli bakınca sanki ismini unuttuğunuz ilkokul arkadaşları gibi bir o kadar tanıdık ve bir o kadar da tanımadık gelen bu kişinin öncesi gün pankart taşıyan eylemci olduğunu hatırlarsınız, selama aynı güleryüzlülükle karşılık verilir, ne olacak bu fenerbahçe' nin hali muhabbetine girilir, iki durak ilerde ayrılınca karşılıklı hayırlı işler, hayırlı okullar denir, dünyanın ne kadar küçük, ne kadar kutuplu, ne kadar gürültülü ve ne kadar kahpe olduğu anlaşılır, bu şenliği tertip edip yukarıda elini kolunu bağlayıp aşağıdaki vahşete kayıtsız kalan kişiye ne olur birazcık merhamet et yoksa birbirimizin kanıyla yüzümüzü yıkayacağız diye dua edilir, karşı koltukta size gülümseyen bir bebek görülür, gıgısını gıdıklamamak için bünye zor tutulur, büyük acılara rağmen ufak mutlulukların hatrına hayata yeniden dönülür.
kimi örgüt ve grupların kendi tekeline aldıkları şenliklerdir.
yaşımın yettiği kadar bu 1 mayıs günlerini takibedebilme olanağı buldum.
değişen hiçbir şey görmedim.
düzen(polis) ve düzülen(1 mayısta devrim salyası akıtanlar) sabit.
ama bir görüntü varki hafızamda, buraya iliştirmeye değer.
-bir devrimci kişi mersin'in en işlek caddesinde kendisine iplerle bir alan belirlemiş ve belirlediği alan içine oturmuş bir de pankart açmış.
pankartta şu yazmakta " bu alanda devrim vardır"...
iri yarı babağit polis abimiz tekmeyi devrimci bebe'nin kafasına geçirene kadar bu olay devam etmişti.
ilginç bir tespit ise bu devrimci gençlerin 1 mayıs günü darplardan çok az etkilenmesi.
dayak yedikçe dayanma güçleri artıyor.
level atlama gibi birşey oluyor sanırım.
(bkz: öldürmeyen acı güçlendirir)
nasıl ki ispanya'da boğaları salıyorlar sokaklara, halk tekme atarak stres atıyor, güvenlik güçleri deşarj oluyor.. heh işte bu 1 mayıs şenlikleride böyle bir şey.
bu insanları anlıyorum (eylemcileri) , kanları kaynıyor, içleri kıpır kıpır. boğa gibi ortaya atılmayı bekliyorlar. devletin bir sene boyunca para verdiği polislerin stresini almak için, halkın stresini almak için yapıyorlar. bakmayın böyle saldırgan olduklarına, hepsi kendi iç dünyalarında barışıktır. biraz dikkatli seyredin bak, günler evvelinden hazırlıklarını yapıyorlar. ama hummalı bir çalışma, öyle sıradan bir çalışma değil pankartlar, konfetiler, molotoflar, gaz maskeleri.. tıpkı karnavallardaki gibi. büyük günü bekliyorlar. 1 mayısı bekliyorlar..
ve 1 mayıs...
polis abilerimiz koşu alanını hazırlıyor. kenarını çitlerle çeviriyor... tabi kanı kaynayan gençlerimiz ellerinde materyalleri ile koşu alanında yerlerini alıyorlar.. halk sabırsız, polis heyecanlı, herkes bu kitleyi bekliyor..karnaval be kardeşim anla işte herkes heyecanlı...
ve start.
polis abilerimiz çeşitli coplarla (elektrikli, bükülebilen, çatallı) bu kitleye darp uyguluyorlar. aynı ispanyadaki boğa avı gibi. bazen çitleri felan yıkmaya çalışıyorlar.. orada halkımız devreye giriyor gönüllü halkımız ile polis el ele vererek eğlenceyi doruklara taşıyorlar.. konfetiler, pankartlar açılıyor, molotoflar atılıyor, halkımız aynı coşku ile tekmelerini, sallıyor bu devrimcilere.
dayak yiyen zevk alıyor atan zevk alıyor.. işte rejim bu. herkes birbiri için çalışıyor. herkes eşit.
tabi her güzel şeyin sonu gelir.. o günde bitiyor.
o günün akşamı çit içerisindekiler için biraz sancılı olsada, boğa gibi olmanın verdiği huzur ile mışıl mışıl uyurlar. yani o dayaktan sonraki uyku onlara çok iyi geliyor.
halkın içerisinde şanslı olanlar, bir kaç tekme tokat sallayabilenler akşam televizyonda şenlikleri izleyip, çayını yudumluyor.
ve baş kahramanlar polis abilerimiz. bütün yılın yorgunluğunu, bu güruhu sokakta cop manyağı yaparak atmışlardır. giderler evlerine, beklerler tekrar 1 mayıs şenliklerinin yolunu. devletin polislere bir bağışıdır 1 mayıs, devletin türk milletine bir bağışıdır 1 mayıs.
kültürümüzdür bir mayıs şenlikleri...