Öncelikle anayasaya göre bu ülkede yaşayan herkes için gösteri ve toplantı yapmak herhangi bir izne tabi kılınmamıştır. Aslında devlet organları yer gösterirken bile anayasaya karşı gelmekte , o çok sevdikleri demooooğğğrasi ve insan hakları kavramının altında ezilip gitmektedirler.
Herkes herhangi bir izne tabi olmadan gösteri ve toplantı yapabilir maddesinin yanına sermaye karşıtı ve emek yanlısı bir gösteri ve toplantı olduğu taktirde devletin iznine başvurulur diye herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
katılımcı kişi sayısına göre oluşacak insan sayısı baz alınarak, katılımcıların az olması durumunda taksimde kutlanılabilir, şayet katılımcı yüksek ise güvenlik nedeniyle taksim risk'li bölge olduğundan mütevellit kutlanılamaz.
istanbulda yüksek katılım durumunda miting ve gösteri alanları yıllardan beri değişmemektedir.
(bkz: kadıköy)
(bkz: çağlayan)
(bkz: kazlıçeşme)
(bkz: kartal)
namaz, camiden başka bir yerde kılınamaz mı sorusunun cevabı neyse ve de camide kılınmasının ya da cuma nın farkı neyse taksim meseleside yaklaşık olarak aynıdır.
edit : cami benzetmesi seri eksi görmekte. *
sevgili valimiz ve hükümetimiz yarın, sabah namazına camilere gitmeyi çeşitli sebeblerden yasaklayabilir. Kalktığınızda taksimde olduğu gibi cami önlerinde panzerleri ve belediye araçlarını görürseniz sizinde ne yapacağınızı inanın merak ediyorum.
Toplantının ya da gösterinin yapılacağı yerdeki mülki amirin keyfine kalmış sorunsaldır.
Anayasa diyor ki: ''Madde 6 - Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, tüm il veya ilçe sınırları içeri-
sinde aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla her yerde yapılabilir."
"Vali toplantı ya da gösteriye katılacak kişi sayısını bilecek kadar medyum mudur?
Vali önceden kendilerine söylenmiş toplantı yerlerini reddetme gibi bir lükse hangi anayasal hakla karşı çıkabilir?
Vali henüz toplantı ve gösteri başlamadan şehrin huzur ve güvenliğinin bozulduğuna nasıl kanaat getirebilir?" ... gibi soruların cevaplandırılamadığı - aslında cevabının çok iyi bilindiği gibi işe gelmediği için yoksayıldığı sorunların - sorunsalıdır.
1 Mayıs 2008 'de yaratılmak istenen olgu kapitalizmin post-modern devlet çağında El-Kaide örgütünün Kapitalizmin merkezi A.B.D 'ye olan saldırılarından sonra ortaya çıkan " korku cumhuriyeti" çağıdır. Bunu Naom Chomsky de Ufuk Uras da tespit etmiştir.
belki de namaz meselesinin en son karıştırılacağı sorunsalken 1 mayıs gibi bir konuya da namazın bulaştığı sorunsaldır. namaz camiiden başka yerlerde elbette kılınır fakat mantığı nedir bu işin? 1 mayıs'ta bir allah'ın emri mi vardır? ya da taksim bir ibadethane midir? ya da işçiler için taksimin özel bir anlamı mı vardır? bence teşbihte hata yapılmıştır ve namazla ilgisi olmayan bir konudur. cuma meselesine gelince;
'' 9. Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.
10. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.'' cuma suresi
evet cuma'nın cemaatle kılınması gerekir burda allah kelamı vardır ve farzdır. eğer taksim'de gösteri yapmakta farz hükmündeyse ben bir şey bilmiyorum, yahu şu işe bile dini karıştırdınız ya artık ne dense boştur...
hukuk bilgisi olmayan, hukuk konusunda ''ya hu vali müneccim mi, kaymakam nerden bilecek, mülki amir nası yorumlama yetkisini kullanır...'' gibi açıklamalar yapacak kadar hukuk bilgisinden yoksun olanların bu konuyla ilgilenmemesi gereken sorunsaldır, zira komik oluyor.
''aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla.''
''aksine bir hüküm olmadıkça.''
''anayasa'da aksi beyan edilmedikçe''
''hakimin takdir yetkisi'' gibi konular size hiçbir şey çağrıştırmıyorsa, hiç mi hiç konuşmamanız gereken konudur.
vali bir ilin mülki amiri ise ve o ilden sorumluysa kararı verecek olan kişi o'dur. siz bilmiyor muydunuz ya da tahmin etmiyor muydunuz toplantılara kaç kişinin katılacağını? alınan önlemleri medyumlukla karşılaştırmak gerçekten çok komik. toplantı başlamadan güvenliğin bozulacağına kanaat getirmek çok zor olmasa gerek. neyse bu sorunsal boka sarıyor, en saçma düşünceler dillendirilmeye başlanıyor bundan sonrası sıkar...
1 mayıssal kutlamaların taksim'e atfedilmesinin tarih süreçselinde simgesel bir değer kazanmasından mütevellit başkasal bir ortamsalda kutlanması emekçi vicdanları zedeliyor..!
öncelikle sapla samanı ayırırken, türban eylemlerinde yükselen "ya allah bismillah allahu ekber" nidalarını, açılan şeriat bayraklarını göremeyenlere işte pirinç işte taş ayıkla bakalım bu sorunsalı duruşuyla yaklaşıyoruz. ayrıca hocanın camide olduğunu belirtip, 1 dak. taksimde soyunma eylemine davet etmeye yönlendiren başlık ile kırmızı noktalıyoruz.
ne bekleniyor anlayamadım. kuzu kuzu bir sendikalizm mi? 32. günde izledim demin, hak iş, türk iş nasıl bakıyor olaya. aslında şunu diyeyim, gözlüklü ve bıyıklı olanların akp ye çalıştıklarını hemen anladım, lafları daha söylemeden aslında.
sendikalizm devlete, sermayeye önem vermez. emeğe önem verir. boşbakanımız nasıl paranın dini imanı yok diyorsa, emeğin de dini imanı milleti yoktur. bu da böyle biline. sendikalizm bir siyaset aracıdır. akp nin yardakçısı, işçi savunucu olamaz. bu, mana anlamında imkanlı değildir. o yüzden uzlaşma yok. taksimde inat devam etmelidir. izin verilirse, gün gele ki verildi, o zaman beklediğimiz uzlaşıya siz bir adım atmış olacaksınız ey akp. uzlaşma için adım atması gerekenler, emekçiler değildir.
istanbul'un her noktadan trafik alan ve ulaşımı belkide en kolay olan taksime gelecek olan eylemci, tabiki de beykoza sallıyorum gelecek olan eylemciden fazla olacaktır dimi?
sonra taksimde eylem yapıldığı sırada, eylemin amacı bilinçsiz kitleye daha da vurgulanabilir, çünkü taksim gerekirse eylem olsun yine de her daim kitlelerin buluşacağı noktalardan birisidir. yan taraflarında savaş olsa, yine de taksimde işine gücüne giden insanlar olacaktır, o yüzden eylem yapmanın amacına uyan simgesel bir noktadır taksim...
haa zaten bir tek eylemci böyle düşünmüyor, devlet de bu ulaşım kolaylığının vs. farkında, o yüzden taksime doğru gidebilmek için kullanılan tramvay ve kabataş füniküleri seferleri iptal olmuştu, yani taksim'in ulaşım damarları kesilmeye çalışılarak taksim'in cazipliği azaltılmaya çalışılmıştı... bu da ayrı bir konu, teorimi destekleyen...
