kimse tarafindan takdir edilmeye ihtiyaci olmayan, dayak yediginden bile utanmayacak kadar kendinden emin olan, derdi tasasi geyik olan insanlarin gercekleri gözüne gözüne sokmaya calisan kisilerdir.
dayak, gaz, cop, biber gazı, plastik mermi yiyenler yediklerinin hepsini sonuna kadar haketmişlerdir.
güzel kardeşim madem taksim'e çıkacaksın adamlar koymuş çıkmanın şartlarını.
ya türbana özgürlük diye bağıracaksın
ya sarığını-cübbeni giyip tekbir-allahuekber nidalarıyla pis sakalını sıvazlayacaksın
ya şampiyon x diye elinde içkinle sağa sola zarar vericeksin
ya polisin gözünün içine baka hap satacaksın
ya...
ee hadi diyelim bunları yapamadın giy önünde tayyip'in arkasında abullah'ın resimlerinin olduğu tişörtünü çık nereye çıkıyorsan. ulan hadi bunları yapmıyorsun yolda gördüğün turistin birine parmak at be. bunları yap sonra sevgili mülki idare amiri gelip sırtını sıvazlayıp aferin koçum demezse gel beni bul.
sana ulta demokrat, mega özgürlükçü akp iktadırı bu kadar hak tanımış sen hala çıkıp " emek, özgürlük, eşitlik, sosyal güvence" bilmem ne diyorsun. hakettin kardeşim hepsini hakettin.
militarist toplum yapılanmasının mağduru konumunda olan yazarlardır. işçinin emekçinin bayramını kana bulamaya çalışan, faşist ve dinci kesimlerin toplum üzerindeki tahakkümünün ne denli arttığının en güzel örneği. Şiddeti savunanlar birgün o şiddetin mağduru olacaklarını hiç düşünmezler ne yazık ki. Toplumların en kutsal değeri olan emekle dalga geçen zihniyet içinse söylenebilecek çok da uzun boylu söz yok zaten; allah selamet versin.