1 mayıs mitinglerinde bayrak olmaması

entry41 galeri1
    1.
  1. komünizmde tam anlamıyla bir devletin olmamasını düşünürsek ayrıca ordaki insanların halk kardeşliğini savundugunuda hatırlarsak doğal oldugunu anlıyabileceğimiz durumdur.
    edit:eksile beni faşom eksile *.
    9 ...
  2. 2.
  3. enternasyonal/beynelmilel bir kavram olmasından kelli olabilecek durumdur.
    9 ...
  4. 3.
  5. tabi daha da ileri giderek sovyet bayraklarının dalgalandırıldığını da iddia edenleri de görebileceğiniz boş önerme. evet bildiğiniz boş, çünkü 1 mayıs'ın tarihini bilmeyen ya da bilse bunu anlayamayacak kimselerce önerildiği gibi, önermenin altı da doldurulmamış, içi boş bırakılmıştır. 1 mayıs'ı ingiliz emperyalistlerine karşı bile kutlayan türkiye işçi sınıfına karşı yapılmış olan ciddi bir hakarettir. üstelik emperyalizm işbirlikçisi ali kemaller'in, vahdetlerin'in çizgisinde olan gerici iktidarla aynı safta çarpışmaktır, emperyalizm uşaklığı yapmaktır.

    not: kimseden herhangi bir cevap gelmeden belirtmekte fayda var. hani tarihi nilgilerde ciddi eksiklikler olunca böyle oluyor. orak-çekiç-yıldız, çark-çekiç-yıldız gibi bayraklar sovyetler birliğinden önce kullanılan uluslararası emek hareketinin ve komünist hareketinin beynelmilel bir sembolüdür. tabi anlayana...
    11 ...
  6. 4.
  7. enternasyonel kavramının ne olduğunu hakikaten anlamayanlarca asla anlaşılamayacak durum efendim gördük bunu. zonguldak kömür madenindeki işçiyle abd'deki işçinin sınıfsal açıdan farkı olmadığını anlamayacaklarca anlaşılmayan durum. evet orda vietnam'da adidas üreten çoluğun da hakkını arıyorum ben, zonguldak'ta kömür çıkaran işçinin de. enternasyonal'in "uluslararası" kavramından çok "ulaslar ötesi" bir anlamı olduğunu da kendimce tespit ettim. işine gelirse...
    5 ...
  8. 5.
  9. gayet normal durumdur. zira, 1 mayıs tuncay amca' nın, türk halkını inandırdığı, güneş gözlüklü bir neo ulusalcılık yakarışı demek değildir.
    o' nu özel kılan, içinde ulusalcınında, akp' ye oy vermişinin de, komünistinin de, sağcı işçisinin de bulunmasıdır. zaten yenen dayağın, tüm halka atılmasındaki sembolsüzlük belirtecide, bu ayraçtır.
    3 ...
  10. 6.
  11. 7.
  12. neresinde bulunulursa bulunulsun, çevrede en az 3 türk bayrağı görülebilen türkiye'de ulusalcı gazıyla artan bayrak fetişistliği sebebiyle yapılmış bir gözlem.
    2 ...
  13. 8.
  14. 9.
  15. ülkesini seven ve emeğin yanında olan insanların "bok atmak için yeter artık götünüzü yırttığınız bakalım daha neler yumurtlayacaksınız bre densizler! " şeklinde haklı isyanlarına ve serzenişlere neden olan önermedir.
    7 ...
  16. 10.
  17. türkiye cumhuriyeti hiç bir zaman sınıf devleti olmamıştır. türk milletinde de hiç bir zaman sınıf olmamıştır. osmanlı devletinde padişah dışında hiç bir insan ganimet mal mülk sahibi olamamıştır. yönetici kesim bile zenginden vs.den soyludan seçilmemiş, zaten soylu diye bir sınıf bile asla oluşmamış, yöneticiler devşirme olarak getirilip çocukluktan yetiştirilmiş kişilerden seçilmiştir...

    sınıfın olmadığı bir türkiye cumhuriyetinde sanırsam herkes işçi kesimi oluşturur. çünkü bu ülkenin en zenginleri bile sakıp sabancı-kadir has-aydın doğan vs. bile taban kısımlardan gelip, cingözlüğüyle belki de çalarak çırparak mal-mülk sahibi olmuştur... yani sonuçta onlarda hayatlarının erken evrelerini işçi-işçi çocuğu olarak geçirmişlerdir...

    bizim cumhuriyetimizi ingiltere'deki gibi soylular kurmamıştır. bizim devletimizde kimse halkın istediği bu düzeni, gidip padişaha ya padişahım sen biraz geri çekil artık biz yöneticez ama sen soylusun haşaa büyüksün vs. biz yine senin malınız dememiştir... gelip padişahı kovup kurmuştur işçi kesim bu cumhuriyeti...

    şimdi böyle bir günde bir ülkenin bayrağı taşınacaksa işte bu, bugünü dünyada en yoğun kutlayan ingiltere, fransa, almanya, italya gibi kralcıların ülkesinin değil de, türkiye gibi işçilerin ülkesinin bayrağı olur...
    insanlar sınıftan bahsetmesin, türkiyenin her kesimi işçi sınıfına dahildir, dayağı yiyen de atan da...

    haa sonra ben şahsen demiyorum ki türk bayrağı taşıyın, taşımamak en mantıklısı, çünkü 1 mayıs gününde eğer özel sektör çalışanı olsan bile sendikaların aracılığıyla gidip devletten hakkını arıyorsun, devlete gözdağı veriyorsun ben de senin vatandaşınım hakkımı sonuna kadar vermek zorundasın diyorsun, kalkıp bir nesneye hesap sorarken, ondan hakkını isterken, onun imgelerini taşıman saçma olur...

    ama bu devletin vatandaşının gerçek işçisinin hakkını arayacağı-araması gereken bu günde, ortada doğan anarşist ruhdan beslenerek işi terörizme döken bir takım provakatörlerin gelip araba yaktıkları cam kırdıkları taş attıkları belediyenin yollarını parçaladıkları sarı-kırmızı-yeşil bayrak çektikleri günde, kalkıp halk-kardeşlik arayan insanlardı onlar ve türk bayrağı taşıyamazlar demek, ne demek ey sözlük?

    demek ki ben türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmakla, devletimi saymakla, vergimi ödemekle, bu halka en büyük hainliği ediyormuşum, kardeşliğe tek engel benmişim...
    0 ...
  18. 11.
  19. bayrak fetişizmine bağlı algı bozuluğu, akıl tutukluğu ve kişilik pırtlamasından muzdarip bünyeleri pek bir inciten olay. hiçbir bayrakla hiçbir derdim yok; ama merak ediyorum, acaba o bayrak kimlerin hangi ayıplarını örtüyor, kimlere nerelerde zırh oluyor?
    2 ...
  20. 12.
  21. uzuun uzun cevaplar yazmak gerekirdi aslında burada tarih çarpıtıcılarına ve toplumsal değerlendirmeleri deniz seviyesinde gezinenlere ama söylemekte şart var: türkiye'de sınıfların olmadığını söylemek ay'da yaşamaktır. türkiye'de kendiliğinden bir sınıf vardı ve onu kendisi için sınıfa çevirecek sınıfın bir partisi vardır yani öznesi vardır.

    şu tarih'e geri dönelim. ya biz 96 mayıs'ını fransa'dan izledik ya da yalan söylüyoruz. 96 1 mayıs'ında büyük bir kontrgerilla operasyonu yaşanmıştır, tıpkı 77 1 mayıs'ında gibi. 96 1 mayıs'ı öncesinde 1 devrimciye silahlar dönmüş ve öldürülmüştür. ardından işler çığrından çıkmış ve provokasyona gelen sol gruplar tam da egemenlerin istediği gibi davranmıştır. ama bir taraf şiddet uygulurken haklı, diğer taraf uygulurken terörist derseniz orada tarihi çarpıtmış olursunuz, tarih önünde sorumlu olursunuz.

    şunu söylemek gerekiyor: bu memlekete sahip çıkmak için bizi boğmak isteyen emperyalist-kapitalist sisteme karşı türkiye işçi sınıfının, türkiye emekçisinin yani türkiye'nin 10'da 8'nin iktidarını savunmakla geçer. küçük bir azınlık ile hayatını çeşitli sığlıklarda geçiren orta sınıfların egemenliğini isteyerek bu memlekete sahip çıkmak yersiz kelimeler kullanmaktan öteye geçmez.
    7 ...
  22. 13.
  23. yalandır yanlıştır. görüntüler izlenirse çok sayıda türk bayrağı görülecektir.

    sebil bilgi parçacığı : görme duyusunun organı göz dür.
    6 ...
  24. 14.
  25. yargısız infaz sözünden yola çıkarsak, bir kaç soruyla anlaşılcak olan konu.
    bayram kutlandı mı? ben görmedim, orantılı bir savaş vardı.
    bayram yapılmasına izin verilmeyen yerde, bayrak sallarsan bayrak yere düşer, bu seferde bayrak niye yere düştü diye martaval atılır.
    bu sadece cezaya suç yaratma girişiminden fazla bir şey değildir.

    (bkz: miting vs bayram)
    4 ...
  26. 15.
  27. 16.
  28. "türkiye'de kendiliğinden bir sınıfın olduğunu ve onu kendisi için sınıfa çevirecek sınıfın bir partisi vardır"

    eğer demokrasi -çok partili sistemler- kendi sınıflarını yaratıyorlar ise, karl marx'ın vs.nin ideleri, komunist parti manifestosu da yalan olur, çünkü bu durumda komunizm de kendi sınıfını yaratmak için var...

    o zaman bırakın bu işçi bayramını, çünkü siz de sınıfını yaratmak için varsınız?

    türk milletinde sınıf farkı yoktur dedim, tarih çarpıtıcı diyerekten alenen entryme verilen cevaba, sadece cevap veriyorum gammazlar vs.ler ortada yanlış bir durum görürlerse bir entry diğerine cevap olamaz der iseler, göz önünde bulunsun bu davranışımın nedeni... şimdi ona cevap veriyorum;

    sen hiç türk milletinde halen devam eden; sir-lord vs. gibi ünvan sistemi gördün mü? padişaha veya yönetici kesime yakın derebeyleri tanıdın mı? senin sayabileceğin tüm insanlar devşirme vezirler olur... sen hiç tarih okudun mu?

    yakın tarihimizin tek partili rejiminden bahsediyorsan eğer, ben de sana onu anlattım entrymde tek partili sistemde parseli toplayan ağalar da bir zamanlar bu topraklarda işçi olmamışlar mıydı?

    sizin sınıflardan anladığınız tek şey sanırsam; zengin-fakir...
    zengini burjuva sanıyorsunuz, fakiri işçi...

    bu ülkede binlerce fakir var, armut piş ağzıma düş diyen, hırsızlıkla geçimini sağlamaya çalışan o sırada bir kere falso yapıp hapse düştüğünde de kendisine bakan kimse olmayınca acından ölen, sonra sizlerin tek suçu fakir olmaktı dediğiniz...
    bu ülkede de binlerce burjuva var sizin burjuva olarak gördüğünüz, taşıyla tırnağıyla kazıya kazıya parasını kazanmış...

    ve yine sizin anladığınız sınıf kavramı şu olabilir;

    kendi hiç bir günahı yokken kendisi için sıradan bir günde dükkanını açıp, müşteri bekleyen ama daha sonra kalabalık bir gruptan bir eylemcinin kopup gelip dükkanının camlarını aşağı indirdi ve yaklaşık 3000 ytl zarar soktu diye eylemciyi polise şikayet eden, eylemciyi polisle birlikte döven insan, burjuva...

    hiçbir günahı olmayan, vergisini ödeyen bir insanın camını aşağı indiren densiz; işçi...
    2 ...
  29. 17.
  30. altıncı filo protesto edilirken de türk bayrakları vardı. burdan yola çıkarak garip bir durum olmadığını anlıyoruz. her olayda sonu aynı cünkü. Bir tek bayrak sallarsan sonuç değişir, o da Abd bayrağının ta kendisidir.
    3 ...
  31. 18.
  32. bayrak vardır efendim neden olmasın, arşivleri tararsak pekala 1 mayısta açılmış pkk bayraklarının resimlerini bulabiliriz. söyleyenler doğru söylemiş, vatanı hakkaten yok bunların, o yüzden vatanımıza zarar vermeye çalışıyorlarya, ağır adilik durumu.
    1 ...
  33. 19.
  34. bazı kavramların net bir biçimde bilinmeden irdelenmeden ortaya atılmış bir olaydır. pek kaale alınmamalıdır. gene de yazarlar konuşsun;

    (bkz: işçi/#3258704)
    (bkz: komunizm/#1875950)
    (bkz: komunizm/#3046521)
    (bkz: komunizm/#486734)
    (bkz: teror/#1522379)
    (bkz: halk/#1806582)
    (bkz: 1 mayıs/#206073)
    (bkz: 1 mayis/#1611301)
    (bkz: 1 mayis/#3311158)*
    (bkz: boluculuk/#2552403)
    (bkz: bayrak/#43913)
    (bkz: millet/#3204157)

    son olarak bu da sahibine gitsin. sertab erener den geliyor. *
    (#88791)
    5 ...
  35. 20.
  36. toplumsal sistemlerin işleyişini, tarihin akış yönünü tahlil etmekte zorlananlar var, bunların tarihi ele alış biçimi ile günümüzü tahlil etmedeki tüm yöntemleri hayali kaçmaktadır, hiçbir maddi temele dayanmamakta, yalnızca kimi tahrifatlara giderek ve yanlış bilinç kullanarak gerçekleri soyut bir hale büründürmektedir.

    tarihin akışını belirleyen faktörlerden en önemlisi sınıf savaşımıdır. tarih eğer bir yöne gidiyorsa ve bunu engebeli, sarmal bir biçimde devam ettiriyorsa bu devinimin bir nedeni olmak zorundadır. bu neden ise toplumsal sistemleri harekete zorlayan çelişkilerdir. temel çelişkide sınıf çelişkisidir.

    tarihin her döneminin ve her kesitinin farklı sınıf savaşı olmuştur. her ülkeninde buna özgü eşitsiz bir gelişimi ve değişimi olmuştur. toplumsal sistemi belirleyen şey; üretim ilişkileridir. eğer tarihi bu yönden ele almazsak "almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık" gibi efsanevi tespitler yapmak zorunda kalırız.

    batı'yı geçip türkiye'ye geldiğimizde, türkiye kapitalizminin gelişim sürecinde ve cumhuriyet'in kuruluş döneminde batıdaki gibi iç dinamikler değişime zorlamamıştır. klasik osmanlı saray anlayışından gelen avrupa'yı taklid etme süreci, eldeki sermaye birikiminin kısıtlı olduğu dönemde, avrupa kapitalizminin üstyapı kurumlarını kopyalarak gelişmiştir. bu bizim modernleşme tarihimizin ilk nüvelerdir. dünyaya baktığımızda ise serbest piyasacı kapitalizm hızla merkezileşmekte ve tekelci aşamaya geçmekteydi. bu dönemde o yüzden türkiye kapitalizmi dış dinamiklere bağımlın bir şekilde gelişmiştir.

    türkiye cumhuriyet'i tarihini anlamak için 1923'e bakmamak gerekiyor. 23 paradigmasını ele almak için ideolojik açıdan 1908'e, üretim ilişkisi açısından ise 19.yy'a geri dönmek zorundayız. 1808 yılına geldiğimizde osmanlı devletinde sened-i ittifak anlaşması yapılmıştır. merkezi otoritenin zayıfladığı bu dönem ve öncesinde ayanlar denilen sınıf ilk defa kendi fiili iktidarını ilan etmiştir. bu batıdaki feodal senyörler ve beyler sınıfına tekabül eder bir çok noktadan. ama dünyanın değişimine ayak uydurmak zorunda kalan osmanlı batıdan gelen zorlamalarla birlikte kendi merkezi otoritesini arttırmak zorunda kalmıştır ve hızla kapitalistleşme sürecine girmiştir. merkezi otorite denemesi rumeli eyaletinde fiyaskoya uğramış, doğu'da ise devletin egemen sınıflarının toprak ağalarıyla, şeyhler ve şıhlarla ittifaka gitmesine neden olmuştur. 1923'den sonrada batılı egemen kapitalist sınıfların doğuda hakimiyetlerini devam ettirmesi feodal toprak ağalarıyla ittifakına aynen devam etmiş, karşılığında ise merkezi otoriteye bu ağaların uymasını istemiştir. uymayanları ise cezalandırmıştır.

    türkiye'nin tarih algısını geçecek olup günceline gelecek olursak sınıfların olmadığını iddia etmek bile imkansızdır, ciddi bir siyasi körlük ister. en basitinden büyük şehirlerin varoşları ile kent merkezleri arasındaki farklılıklara bakınca bunu çok daha iyi anlarız.

    kapitalist sınıf eskinin tüm alışkanlıklarını parçalamış, atmış ve insani ilişkileri basit piyasa ilişkilerine indirgemeye çalışmıştır. özgür emekçi ile özgür sermaye arasında oluşan serbest piyasa kimi çelişkilerini vardır. üretim araçlarından yoksun olan ve kendi ücretli emeğini satmaktan başka çaresi olmayan işçi sınıfı ile üretim araçlarının tamamına sahip olan sermayedar sınıfından oluşan ana çelişki. bu aba üretim çelişkisi büyük bir kesmin yoksullaşmasına ve hayata yabancılaşması ile son bulurken diğer yandan lüks tüketime düşkün, varlıklı bir mülk sahibi sınıfa neden olur. bunun arasında da küçük üretim ilişkisini devam ettiren, ufak üretim ve tüketim araçlarına sahip olan eğitimli orta sınıf bulunur. yani emek gücünü satan ve üretim araçlarından yoksun kişiler emekçilerdir ve nitelikli emek gittikçe eski itibarini kaybetmektir. yani bugün fabrikada, tarlada ya da büro da çalışan emekçi ile mühendisler, zanaatkarlar, sanatçılar, bilimadamları gittikçe yakınlaşmakta hatta kimi noktalarda kaynaşmaktadır. haliyle burjuva demokrasisi denilen demokrasi tarzı sınıflara neden olmaz, bu demokrasi sınıflar olduğu için var olur. bu üretim ilişkilerinin bir sonucudur.

    sosyalistler işçi sınıfını yoksul olduğu için savunmaz. kapitalizmin en büyük etkilerinden biri yoksulluk ve açlıktır. bu işin kapitalizmi somutlama yani sonuçlandırma kısmıdır. işçi sınıfının yoksullaşmasının, toplumun büyük kısmının yoksullaşmasının tek nedeni üretim araçlarından yoksun oluşudur. bunun çözümü de üretim araçlarının toplumsallaştırılmasıdır. işçi sınıfı bunu sağlayacak olan yegane sınıftır, bu nedenle savunulur.

    türkiye'de, dünya'da gayet iyi kalpli kapitalist sınıfa mensup kişiler vardır. kanunlara göre gayet masumca zengin olmuş olabilir. ama buradaki sorun emek gücü ile emek arasındaki farkın oluşturduğu artı değere haksızca el koymasıdır kapitalistin suçu. bu ise açıkçası kanunsuz olmak zorundadır. insanlığın bugünkü geldiği konum bunu zorunlu kılmaktadır.

    türkiye'yi ve dünya'yı güncel ve tarihsel konularda yüzeysel bir şekilde ele almadan tahlil etmek gerekiyor. aksi halde tarihin imgelemlerini çürütmüş olur. gerçekler mi? gerçeklere ise bir sis bulutunun arkasından bakmış oluruz.
    10 ...
  37. 21.
  38. denizlerin idamında bulunan ankara savcısı idamlardan sonra "bir tek hüseyin bayraktan bahsetti" der durur. ne o fidanların haksız ölümü onun umrundadır ne de eşitlik adalet istekleri. tek derdi bayraktır.

    aynı bayrak fetişistleri burada da aynı mantığı güder.

    kimsenin ezilen işçiler ve emekçilerin sorununu çözmeye çalıştığı uğraştığı yok.
    7 ...
  39. 22.
  40. biber gazıyla telef olmuş bünyeler baygın düşüp elleri boşaldığında yere düşerse türk bayrağı; basınçlı suyla, ellerinde coplarla koşuşturan polislerin ayaklarıyla, kirlenmesin, ezilmesin diye ortaya çıkan durumdur.*
    1 ...
  41. 23.
  42. istanbul ve ankara'yı bilmem ama izmir'deki 1 mayıs kutlamalarında bayrağımız bir çok emekçi tarafından dalgalandırılmıştır.

    yani..

    (bkz: yok öyle birşey)
    4 ...
  43. 24.
  44. millet kavrami uzerine kurulmus bir bayrami ifade etmediginden olmasin sakin? işçi bayramı ya bu sonuçta. türklük bayramı değil ya hani. tüm dünyanın sadece işçilerini ilgilendiriyor ya. ondan olsa gerek.

    (bkz: işçi bayramı paradigmaları)

    tüm dünyada o günü festival olarak kutluyor gözüm. biz hala komünizm endişesiyle yaşıyoruz. komünizm çökeli 20 sene oluyor neredeyse.

    (bkz: sıçmaya bile bayrakla giden halkım)
    5 ...
  45. 25.
  46. (bkz: götünden element uydurmak) nasıl görmek istersen öyle bakarsın. bence bu durumun özeti budur. ben oldukça fazla gördüm ve şahsen bir tanesini de kendim taşıdım ötesini de artık bunu düşünen arkadaşa sormak lazım. marjinal gruplar için diyebilecek bir şey yok. onlar bu davranışları nedeniyle sana öyle gözüküyorsa tüm işçiler için aynı şeyleri söylemezsin. yani götünden element uydurmana gerenk yok gözün çalışsın ve aklınla paralel olarak işlevini yerine getirsin daha kolay kavrarsın o zaman her şeyi.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük