Gerçekten emeğin en yüce değer olduğunu düşünen bir yazar olarak, 1 mayıs mitinginde etrafınızda açılacak Apo ve PKK bayrakları nedeniyle gidilmemesi gerektiği kanaatindeyim. 1 Mayıs o görkemli şanlı adını ülkemizdeki sol partilerin etkisizliği nedeniyle kaybetmiştir, Türkiye'de işçi bayramı işçi dışında, emeğe saygı duyan insanlar dışında tüm illegal örgütlerin boy gösterdiği bir olgu haline gelmiştir, ne yazık ki.
gidenleri biliriz de ondan gitmeyiz. 93 yılında bi işçi emeklisinin arabasını yaktıklarını hatırlıyorum da ondan gidilmez diye düşünüyorum bir de. zaten bazı arkadaşlar var emeği sadece işçinin verdiğini, sadece işçinin zorluklarla para kazandığını sanıyor. asker, polis, devlet memuru, öğretmen, işveren hiç mi emek harcamıyor yani? onların alnı terlemiyor mu çalışırken ? bi siz misiniz alnından ter akan? işçinin dışında kalan diğer tüm zümre parazit mi? bi de böyle düşüncelere sahip olduğum için gitmem diyorum. ayrıca senelerden beri gidiliyor ya değişen ne ki taşkınlıktan başka diyorum da gitmiyorum. en son olarak bu ülkede sendikaların ve sendikalı işçilerin ne bok olduğunu iyi biliyorum...
zorunlu edit: iq düzeyim 137. okumuşluğum, takdir edebilme kabiliyetim, anlayabilme yeteneğim de zekamla paralel gitmektedir. okurum, anlarım, düşünürüm, yorumlarım, konuşurum. meydanlara koşan koyun sürülerinin koyunu olmadım hiç bi zaman. ( bu editi sadece kendisinin beyni olduğunu, sadece kendisinin okuduğunu, düşündüğünü falan sanan arkadaşa ithaf ediyorum:) ).
ne yazarsam siliniyor, bari sadece bakınız vereyim. Çok net söylüyorum hayatımda uludag sözlük dışında bu kadar faşizme maruz kaldığımı hatırlamıyorum.
cevabı basit olan (hatta valinin açıklamalarında da gizli olan) bir sorudur. polis copu yememek için gidilmemelidir tabi (özellikle çoluk çocuk sahibi birisiyseniz, işçi olsanız da gitmeyin, akşamları mor gözlerle yaralar ve berelerle çocuklarınıza görünmek istemezsiniz), başka neden olabilir, hazırlanmış bekliyorlar. (bkz: devlet terörü)
lisede iken giderdik... küçük şehir olmasından olsa gerek, giden herkesi de tanırdık zaten; bütün parti oluşumlarının gençlik kollarından tutun da, "güvenlik icabı" gelen polislere kadar...
haliyle çok tatlı geçerdi "1 mayıs"lar...
istanbul da işler böyle yürümüyor...
bir kere oraya "işçi hakkı" ile hiç bir ilgisi olmayan, bir sürü provakatör grup geliyor, şimdi ben "o" insanlar polisle çatışırken, istenmeyen bir sürü olaya bahane ararken, onlarla aynı çatı altında "işçi hakkı"ndan mı söz edeceğim?
onu da geçelim; ben "aktif siyaset" in hiç bir işe yaramadığı kanaatindeyim; şimdiye kadar yıllarca çıkılmış meydanlara;
bir zamanlar 1 mayıs larda ön sırada yürüyenler, üniversiteyi bitirip işveren olunca unutuverdiler "işçi hakkı" nı...
neydi o zaman meydanlara çıkıp bağırmaktaki maksat; "gösteri" mi, "şov" mu?
bu mudur yani "işçi hakkı" savunması?
eğer işçilerin hakkının korunmasını gerçekten istiyorsan hayaller peşinde koşmak yerine bir türlü kıramadığın, deviremediğin sistemin içinde bir yerlere geldiğinde; "işçilerinin hakkını" ver.
belki üç işçi hakkını verebilirsin sadece; fakat en azından elinde "somut" bir gelişme olur...
yoksa kimsenin "işçileri düşüneceği yok!"
belki benim tespitlerim fazlasıyla "bireysel" olabilir, fakat önemli bir konuya değinmek istiyorum;
bu ülkede "sosyalizm" deyince halkın aklına neden "terörizm" geliyor; ki sosyalist düşünceli insanlar "halk için" mücadele ettikleri halde?
yıllardan beri meydanlara doluşmakla asgari ücretli, sigortasız, mesaisiz çalıştırılan insanların tek bir derdine dahi çare bulunamamıştır da ondan gidilmesi gereksizdir. meydanlarda yırtım yırtım yırtınıp sağa sola saldıracaksınız zembereğinizden boşalmışcasına da bunun asgari ücretle ev geçindirene ne katkısı olacak? ya da bu güne kadar meydanlarda yaptığınız manyaklıkların ne katkısı olmuş ezilen zümre dediklerinize? bu soruma cevap var mI?