devleti, demokratik ilkeler doğrultusunda yönetilir kılmak için gerekli; yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin ayrılığı prensibini hiçe sayarak, tüm kuvvetleri kendinde toplayıp diktatör olma hevesindeki bir başbakanın yersiz güç gösterisinin ötesinde, aşağılık kompleksine ve hiç bir müslümanın bünyesinde barındırmaması gerektiği kutsal kitapta defaatle dile getirilmiş kibire sahip bir liderin, kişisel ego tatminine dönüşmüş, sadece mevcut neslin değil gelecek birkaç neslin de ellerine, bu olayı lanetlemeye yetecek kadar malzeme verilmiştir.
"halkının hizmetkarı" olduğunu iddia eden bir siyasi iktidar;
- evlerinde oturmuş televizyon izleyen 7-8 yaşlarındaki masum yavruların, kendi emri altındaki polislerin attığı duman gazıyla zehirlenmesinin hesabını vatandaşına nasıl vermeyi düşünmektedir?
"halkının hizmetkarı" olduğunu iddia eden bir siyasi iktidar;
- medeni ülkelerde bir örneği daha görülmedik biçimde, 15 milyonluk bir şehrin tüm ulaşım sistemini kilitleyip 1 mayıs günü çalışmak zorunda olan insanlara yaşattığı eziyetin hesabını nasıl vermeyi düşünmektedir?
"halkının hizmetkarı" olduğunu iddia eden bir siyasi iktidar;
- emri altındaki bir polisin, gaz tabancasının kabzasıyla vurup burnunu kırdığı eli silahsız, sopasız, sapansız, taşsız, molotof kokteylsiz bir vatandaşa bunun hesabını nasıl vermeyi düşünmektedir?
"halkının hizmetkarı" olduğunu iddia eden bir siyasi iktidar;
- 3 yıldır olaysız ve taksim meydanı'nda kutlanan 1 mayıs işçi bayramının, bu yıl orada kutlanamayacak olmasına hangi makul gerekçeyi ileri sürmeyi düşünmektedir?
ve insanların, anayasanın teminatı altında olan 'toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma' haklarına olmadık kısıtlar getiren, anayasa mahkemesinin konuya ilişkin sarih kararına rağmen; tüm medeni ülkelerde serbestçe faaliyet gösteren ve uluslararası itibara sahip sosyal paylaşım sitelerine ulaşmayı engellemeye inatla devam eden, ülkeyi "basın özgürlüğü olmayan ülkeler kategorisine" düşüren ve az gelişmiş ülkelerde bile az rastlanır türde, insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı totaliter yaklaşımlarla, devletin, yıllar yılı süren büyük uğraşlarla kazandığı itibarını erozyona uğratmanın, dünya nazarında iki paralık etmenin hesabını nasıl, hangi bahanelerle vermeyi düşünmektedir?
- bilinmemektedir... muhtemelen bu hesapları vermeye gerek dahi görmemektedir.
1 mayıs coşkusunu, kalabalık olabilme gücünü gösterme imkanını yitirmiş olmak, üzerinde düşünülmesi gerekir.
biri diyor ki yenikapıda balıklara konuşmayız.
oysa kalabalıklar içinde balık olmak gerekmez miydi.
cümle aleme işte milyonlar burada, 1 mayıs bu iradedir denilebilmeliydi.
iş döndü dolaştı çocuksu köşe kapmacaya döndü.
sınıf siyaseti bu mu?
sandıkta çokluğu küçümse
sonra alanlarda çokluğu yaratamama.
bu anlaşılması güç, çıkmaz durum.
1976-1977 1 mayıslarının anlamı, taksime çıkmak mıydı?
o yıllar dosta düşmana birlik ve dayanışmanın gücü, kalabalıklığı kendini göstermişti.
o yıllarda yıkılan tabu, "taksime" çıkmak değil;
yıllarca baskılanmış kalabalıkların gücünü yaratabilmekti.
15 16 ' haziran 70lerde yıkılan tabu; işçilerin bağdat caddesine inmeleri değil; sınıf gücünü küçümseyenlere bu gücün varlığını hissettirmesiydi.
gezi mottosuyla bitirelim;
1 mayıs, taksime çıkmak değil, hala anlayamadınız mı?
Tuz fabrikasından duyulur yırtıcı bir zil,
O sırada peder pazar ayininde rahibe Evgenia'yı düşünür.
Uykusuz saatler aralandğında,paslanmış dişlilerin arasında can verir vatansız Mikael.
Birer ikişer toplanır ahali,ellerinde elek,kazma ve kürek,
Dudaklarında yüksek sesle anılmayı bekler zehir zakkum küfür.
Sonra o an zamana şahit ol der;
-Örümcek ağı kadar incedir ab-ı hayat,ölüm kadar ağır.
(incil'de bile yazar;ölüm nedense herkes için adildir.)
Suskun tarihin tahrip edilmiş o son mateminde;
Tek tip mavi tulumlarından sıyrılıp,siyaha bürünür vardiyasız işçiler
Kilisenin duvarlarında yankılanır akis,susar çile.
(Çanlar kimin için çalıyor,Hemingway?)
Rahip çevirirken sayfaları yavaş yavaş huşuya bürünür hem müslümanı hem gavuru
Onların yerine de ağlar pencerenin yanıbaşındaki isa gravürü.
yeni geldim. yalnız böyle olmayacak gençler. orospu çocukları karınca sürüsü gibi, her tarafı kapatmışlar. eminönü kapalıydı, antikapitalist müslümanların flamalarını gördüm tek tük. onun dışında çok da olay yoktu o tarafta. gaz vardı sadece. okmeydanı tarafı da berbattı, daha da ötesini göremedim zaten. arasına karışacak bir grup da bulamadım, herkes bir tarafa dağılmıştı. ben de geri geldim. açık söyleyeyim; bu örgütsüzlükle bizden bir bok olmaz. adamlar göz göre göre taksim meydanını kapattılar. tamam polis olabilirler ama onlar polisse biz de halkız ulan. gezi'de biz parka girerken polisler engel olabilmiş miydi? kimsenin aklına gelmez mi acaba polislerden önce meydana girip barikatları da içeriden kurmak. ya da belli merkezlerin önünden otobüs kaldırarak toplu ve örgütlü biçimde taksim'e girmek. savaş istiyorlarsa savaşacağız amk. lamı cimi yok. cephe, hdp, tkp, dhf, chp, sdp, esp artık kim varsa oturup konuşacak, bir strateji belirlenecek, herkes de ona uyacak. örgütlülüğün olmadığı yerde devrimcilik olmaz. böyle gazı yiyip kös kös eve dönmekten başka bir icraat da olmaz. seneye de böyle kafasına göre takılırsa herkes, taksim'e gitmenin ne bir anlamı ne de bir amacı kalmaz. direneceksek de makul bir biçimde direneceğiz. bu şekilde hep kaybeden oluruz.
gerçekleştirdiğini düşündüğü "Devrim"i TV'den canlı takip edeyim diye Halk TV'yi açıp kendini tüy dökücü krem ve kil maskesi siparişi vermiş bulan Beyaz Türk'ün dramına her sene her sene tanıklık eden gün... ne yazık ki ağaç uğruna orman yakarlar, işçi uğruna kaldırım taşlarını söker, sokaklara işeyip sıçarlar. bakınız iş güvenliği kurallarına tam riayet eden örnek bir sapan işçisi, kutluyoruz;
1 mayıs direniştir emeğe ve ekmeğe saygı duruşudur.840 TL. asgari ücretin olduğu etin kilosunun 40 TL .olduğu ülkede ve emek sömürüne tüm dünya üzerinde isyan günüdür.
türkiye cumhuriyeti'nin yönetimini, şaibeli bir şekilde elinde bulunduranlar tarafından, işçilerin, emekçilerin, gençlerin kutlamasının, canlarına kastedilerek engellendiği, işçinin ve emekçinin bayramı olması gerekirken, çilesi haline gelen gün. bugün bir polis, işine gitmeye çalışan bir kadını, henüz olaylar dahi başlamamışken "ne baktın lan!" diyerek tokatlamak suretiyle bayıltmıştır.
kafatasında beyin yerine civa taşıyan ba(ğ)zı sığırcıklar, sendikaları, halkı polisle karşı karşıya getirmekle suçlamış. ulan angut kuşu, bütün bir memleket, topyekun, bir adet numunelik herifin kaprisleriyle uğraşıyoruz. ki bu herif, halkı polisle karşı karşıya getiren baş aktördür. bütün haklarımız elimizden alınmış, anayasal hakkımız olan eylem yapma hakkımızı kullanmak istediğimizde dahi şerefli(!) türk polisi tarafından canımıza kastedilmiştir. sen daha hala, halkı suçla, sendikaları suçla, stk'ları suçla. Bence işin senin tarafında tek suçlu var, o da prezervatif kullanmayan baban!
bir işçi ve bir işçi çocuğu olarak kutlu olsun. boş adamlar meşgul etmezlerse seviniriz, 1 mayıs parti propagandası yapılacak bir bayram değildir ! üstüne basa basa söylüyorum.
not : sağ görüşlüyüm. 3 Mayıs 'ı da kutlayacağım aynı şekilde.