fenerbahçe'nin geçen sezonki cristoph daum döneminden farkını ortaya koyan karşılaşma olmuştur. geçen sene de bu zamanlarda fenerbahçe golü atana kadar çılgınlar gibi bastırıyor, sonra da çekilip oyunu kendi yarı sahasında kabulleniyordu. gol pozisyonuna girmek gibi bir girişimde çok nadir bulunmakla birlikte, daniel gonzalez güiza pozisyonların büyük bir çoğunluğunu eziyordu.
miroslav stoch'un sahaya resmen pimi çekilmiş el bombası gibi çıkmış olması, ona güvenen fenerbahçe taraftarını mahcup etmemesi bu galibiyetin kaymağı olmuştur. bu genç adam gerçekten çok başarılı bir futbol ortaya koydu. performansı giderek yükseliyor ve kondisyonunu 90 dakikaya çıkardığı takdirde durdurulmaz bir adam haline geleceği gün gibi aşikar.
aslında semih şentürk iyi top oynamasına rağmen çok boş beleş pozisyonlardan yararlanamadı. ilk 45 rahatlıkla 3 veya 4-0 fenerbahçe üstünlüğüyle bitebilirdi. tam strese girilmeye başlandığı anda doktor golü attı her şey çözüldü.
tribünlerin güiza'ya olan desteği, takımı 90 dakika duraksız desteklemeleri, tribündeki müthiş inandık size kareografisi ve her şeyden önce küfürsüz bir şekilde, takımı motive ederek, rakibi baskı altına alarak verilen destek 10 numaraydı. fenerbahçe taraftarı bu bütünlüğü yakaladığı zaman türkiye'deki en korkutucu taraftar haline dönüşüyor zaten. bir maç daha kaldı ve o maçta da ezici bir baskı yaratılacağına kesin gözüyle bakıyorum.
ibb için ise tahmin ediyorum bu maç türkiye kupası finalinin bir provası gibiydi. beşiktaş fenerbahçe kadar önde basıp çılgınca yüklenir mi orasını bilemem ama daha çok boş alan bırakacağı kesin. hızlı adamlarıyla sonuca gidebilirler ligdeki iki maçta da yaptıkları gibi. ibb'ye boz baykuşlar'dan dolayı müthiş bir sempatim var ve aslına bakarsanız uefa'ya gitmelerini çok istiyorum sırf bu sebepten.
fenerbahçe önümüzdeki maçlara da aynı konsantrasyon ve istekle çıkarsa 3 maçtan 9 puanı alacaktır. ligin en pozitif futbolunu oynamaya çalışan karabük deplasmanını kayıpsız atlatması halinde iç sahada ankaragücü'nü devirmenin hiç zor olmayacağı düşüncesindeyim.
bir kez daha teşekkürler fenerbahçe.
ve bu yazıda şu ana kadar hiç vurgulamadığım kocaman adam:
çok teşekkürler.
normal seyre baktığınızda ilk 30 dakika içerisinde 4-0 olması gereken maç. ama olmadı biraz zorladı bizi kaçan goller. ilk yarı işi bitirdik. 3. golün gelmeyişi de her an bir gol yeme ve maçı strese sokma sıkıntısı yaşattı. tüm takım iyi oynadı denilebilir. herkes görevini yaptı. miroslav stoch denilen adam da ne kadar ele avuca sığmaz olduğunu attığı golle değil topu çabuk ve hızlı biçimde ileri taşımasıyla gösterdi. adam eksilmesiyle, düzgün ayağa oynamasıyla ve attığı güzel paslarla oyunu güzelleştiren adamdı. attığı gol de ona hediye olsun.
ama futbol ulemaları görüyorum ve onlar aykut kocaman bla bla bla, caner mi girermiş bla bla bla diyor halen. oğlum biz futbol bilmiyoz mu? hadi biz bilmiyoz aykut kocaman da mı bilmiyor? siz ne seyrediyorsunuz lan?
stoch kaç maçtır ilk 11 değil? en az 14-15 maçtır.
bir oyuncunun oyun/maç kondüsyonu, alışkanlığı vardır. çıktığı dakika ideal dakikadır.
görevini yaptı, alkışlandı ve çıktı. neyi tartışıyorsun hala, anlamak mümkün değil.
not: maçta şaibe var mı beyler? yok her hafta oluyor ya, o sebeple sordum.
3 hafta önce fenerbahçe'ye şampiyonlar ligi kupa finali gibi bir maç yaşatan gaziantepspor'un trabzonspor'dan ilk yarıda 3 gol yediği haberiyle ikinci yarısının sönük geçtiği maç.
kimse umutlanmasın, takımın başında daum yok aykut kocaman var.. 3 maç kala şampiyonluğu kimseye vermeyiz.
Fenerbahçe'nin hakkıyla aldığından şüphe edenlerin bu maçta ceza sahası dışında düşen futbolcuya penaltı verilmediğinden, aynı hareketi yapan ibb li futbolcuya kırmızı kart verilirken fenerbahçeli futbolcuya da verilmeme gibi bir durumun olmadığından haberlerinin olmadığı maçtır. Kaleci sadece karşı karşıya pozisyonları kurtaramasa durum 8-0 falan olur du bundan da haberleri yoktur.
fenerbahçe nin hakkıyla aldığına dair şüphelerin olduğu maç. nasıl ki antep trabzona maçı beleş vermişse fenerbahçe nin de bu maçta şike yapmadığını kimse garanti edemez.
kralex'in görevini yaptığı maçtır. Gökhan gönül'ün ortasını spikerin tabiriyle "bir ortaya ancak bu kadar güzel kafa vurulur" şeklinde gole çevirmiştir. Barcelona'nın scoutu Luis Gonzales'in de oha lan şeklinde ayağa kalktığını gördük.