emniyet'in kendi kendini bir raporla aklamasıdır, orantılı güç kullanılmış, kimsenin hakları ihlal edilmemiştir, raporun dünya insan hakları gününde açıklanması ise muhteşem bir ironidir.
hukukun altüstlüğünü gösteren çok sıklaşmış olaylardan bir tanesi. yerdeki kızın kafasına tekme atan orantılı güç kim bilir bizlere daha neler yapar. (bkz: yunanistan mualefetinden feyz almak)
beklenen gelişmedir, ne olacaktı başka? "evet suçluyuz" diyen bir türk resmi kurumu mu? rüyanızda görürsünüz anca.
ayrıca 1 mayıs 2008'den akılda kalan tek sahne yerde yaralı (ya da korkmuş şekilde) oturan bir kızın koşan bir polisten röveşeta yemesidir. o yüzden bin yıl geçse de aklanamayacaklardır.
sanki aksinin olabilmesi mümkünmüş gibi sözlük yazarlarının tepki verdiği olaydır. iyi, tamam, güzel tepkisiz kalmayalım ama bunu sadece burada yazarak yapmak ne derece etki eder orası ayrı tabi.
burası türkiye'dir, polis bu döver de sever de, baba gibi..
yunanistan'da tek kurşunla ayaklanma çıkar, türkiye'de hastaneye gaz bombası atılır..
biz alıştık onun için artık ilginç gelmiyor..
şaşırtıcı değil ama çok üzücü. insan bir yunanistan'a bakıyor bir türkiye'ye. orada bir genç öldüğü için yer yerinden oynarken, hükümet düşmek üzereyken bizde şiddet olduğunda son derece normal bir olay olarak karşılanıyor hatta olmadığı zaman şaşırıyoruz.üstüne bir de meşrulaştırıyoruz. hatta çok demokratik olduğunu iddia eden bazı yazarlarımız bunu kahvesini içerken keyifle izlediğini söylemekten bile çekinmiyor.
durum böyle iken avrupa birliği'ne girsek ne olacak girmesek ne olacak. siyasilerimizde gurur olmadıkça, yazarlarımızda duyarlılık olmadıkça, vatandaşlarımız koyun olduktan sonra neye yarar! ihracat rekorları kırsak ne olur, büyüme rakamlarımız yükselse ne olur. biz ancak "haha olm biz yunanistandan daha güçlüyüz, ordumuz bi üflese uçup giderler" veya "lan sırf istanbul nüfusu bile yunanistanı ezer" gibi gudik açıklamalarla sözde üstünlük taslamaya devam ederiz.
adam olamadıktan sonra neye yarar!
meziyet adam olmakta ve üzgünüm ki bizim ülkede bu meziyete sahip pek fazla kişi yok. insan olamadıktan sonra neyin anlamı var ki?
1 mayıs'ta sadece polisi suçlamak yerine bazı kişilerin kendine bakması gereken durum.
polisin yaptıkları tabii ki hoş karşılanamaz.ama 1 mayısı işçi bayramı olarak görmeden oraya olay çıkarmak için gelenlerinde artık bu tavırlarından vazgeçmeleri gerekmektedir.
nihayetinde 1 mayısa zarar verip antipatik hale getirmektedirler.
bir başkadır benim memleketim şarkısını hatırlatan durum. her şeyi geçtim de ne olup bittiğini bile bilmeyen turistleri bile bir güzel coplayan o canlıların suçsuz olduğunu mu söylüyorlar? ya restoranda yemek yiyen adam? o tokatı yemesinin haklı sebebi nedir? hz. polis aleyhisselam gibi ulvi bir kişilik olamaması, sıradan bir vatandaş olması mıdır?
taksim meydanını travestilere bile açan bir sistem, bir mayıs meydanını işçilere kapatacak. hemde hiç bir gerekçe göstermeden. ve işçiler tek bayram gününü kutlamak için sokağa dökülecek.
sonuç: kafasına tekme yiyen kız. gaz bombası atılan acil servis. buna tepki gösterdiği için tartaklanan hemşire ve doktorlar. yüzlerce gözaltı.
karar: suçlu tabiki emekçilerdir. ne gerek vardı haklarını aramaya. otursalardı ya paşa paşa evlerinde.
yaşasın türk polisi. iyiki varsın. güvenliğimiz sana emanet.
(bkz: aha gene biri vuruldu)
2009 1 mayıs'ı öncesinde yine bilinçli olarak ortalık gerilip tansiyon yükseltilecek , tamam taksimde kutlansın ama biraz daha anlayışlı olmak lazım.
bu gerginlik sendikalara yaramıyor bu belli 1980 öncesinde 4,5 milyon olan sendikalı sayısı , nüfusun 70 milyona çıkmasına rağmen 700,000'e düşmüş.(bu durumda 1980 anayasasının da etkisi vardır ancak yine de sendikaların da büyük sorumluğu vardır.)
işçiyi sendikasızlaştıracaksın, sendikalı işçinin işine son vereceksin, onu sigortasız çalıştıracaksın, mesai ücretlerini iç edeceksin, derme çatma maden ocaklarında ölüme yollayacaksın, tershanede yeni filikayı kum torbası kullanmak yerine işçileri bağlayıp suya indireceksin, sonrada işçi öldüğünde "bu ne dikkatsizlik canım, neden halatı sıkı bağlamamış" diye ailesine fırça çekeceksin... sonra, sonrası işçilerden anlayış bekleyeceksin. anlayış, kime göre... neye göre...
edit: eksileyen elleriniz dert görmesin. umarım tuzla ölüm tershanesinde herhangi bir akrabanız çalışmıyordur. tabutla eve geldiğinde bir gün, çok üzülürsünüz sonra...
--spoiler--
işçiyi sendikasızlaştıracaksın, sendikalı işçinin işine son vereceksin, onu sigortasız çalıştıracaksın, mesai ücretlerini iç edeceksin, derme çatma maden ocaklarında ölüme yollayacaksın, tershanede yeni filikayı kum torbası kullanmak yerine işçileri bağlayıp suya indireceksin, sonrada işçi öldüğünde "bu ne dikkatsizlik canım, neden halatı sıkı bağlamamış" diye ailesine fırça çekeceksin...
--spoiler--
bunlar 1 mayıs'ta olay çıkmadan da protesto edilebilir.olay sendikalara zarar veriyor.
1 mayıs 2008 de 600 kişi gözaltına alındı. hiç birinin üzerinden kesici yada delici alet çıkmadı. oraya gelişlerinin kavga etmek olmadığı açık. çoğu nezarethanede işkence gördü. raporlarla tespit edildi.
kavga iki tarafla yapılan bir eylemdir. bunun adı işkencedir.
1 mayıs 2008'e yüzbinler katıldı peki neden o 600 kişi gözaltına alındı bunların da düşünülmesi gerekir. tabii ki polis'in yaptıklarının doğru olamdığını tekrarlamak gerekir.
benim aklıma Metin Göktepe geldi, nedense? Onu öldürenler- pardon sorgulayanlara n'oldu? Bu koyun sürüsü o olayda ve benzeri olaylarda ne yaptı da 1 Mayıs 2008 deki polisi suçlu bulma gerekçeleri olsun. Nasılsa bu koyunlar bişiycik yapmaz,polis suçsuzdur...suçlu olan tepkisiz insancıklar sürüsüdür.