1 mayıs alanımızı katillerden 30 yıl sonra da olsa geri aldığımız gündür. geri vermeye de hiç niyetimiz yok.
-ey her şey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek-
ayrica bugün bir avrupa ülkesinda kutladigim bayramdir.coluk cocuk genc yasli gercekten bir bayram havasinda kutlanmistir.gercekten tüm tarafsizligimla söylüyorum.türkiyede ciddi bir polis ve kamu görevlisi sorunu vardir.bu polis ve kamu görevlileri ancak hitler almanyasinda görülebilinir.
görünüse göre halka trafik eziyeti cektirerek halkin eylemcilere tepki duymasini istemisler,ancak bu ters teperek adi herkes tarafindan bilinen sayin polis müdürü ile sayin vali nin sülalelerine dogru ilginc bir tepki olusmustur.
mantığa bakın yahu! bütün istanbul trafiğini tek şeride düşürüp felç edeyim, hiçbir toplu taşıma aracını çalıştırmayayım, saygı ve yetenek yoksunu memurlarımla halka potansiyel suçlu muamelesi yapayım. ne için? taksim'de 1 mayıs kutlanmasın diye! vah vah vaaaah. yazık size be! yazık wallahi, gülüyorum. gülüyorum çünkü acınacak durumdasınız. tir tir titrediniz korkudan yine. yine gördüm halktan ne kadar korktuğunuzu. öyle korktunuz ki, taksim'e yürümeyi, sadece yürümeyi bile suç ilan ettiniz. hiçbirimiz sizin tarafınızdan yönetilmeyi haketmiyoruz. bize korku içerisinde saldıranlardan hiçbirşey beklemiyoruz. gülüyorum çünkü devletin vali diye atadığı adam muammer güler diyor ki "işte böyle trafik falan olmasın diye istemiyoruz taksim'de 1 mayıs'ın kutlanmasını". götümle gülüyorum bu açıklamaya.
siz kendinizden utanmazsınız, biliyorum. o yüzden sizden, sizin adınıza ben utanıyorum. en temel hak ve özgürlükleri hiçe sayarak, bir tek sorumlusu bile bulunmamış bir katliamın 30.yıldönümünü devletin gücünü arkasına alarak provoke etmekten çekinmeyenler, siz de biliyorsunuz birgün engelleyemeyeceksiniz.. o nefret ettiğiniz, düşman kesildiğiniz demokrasi birgün size de lazım olacak. o yüzden bugünden böyle sıkı sıkı alın önleminizi, afferim.
Türkiye işçi sınıfına selam,
Selam yaratana
Tohumların tohumuna,
serpilip gelişene selam!
Bütün yemişler dallarınızdadır!
Beklenen günler, güzel günler ellerinizdedir,
Haklı günler, büyük günler,
Gündüzlerinde sömürülmeyen,
gecelerinde aç yatılmayan
Ekmek, gül ve hürriyet günleri,
Türkiye işçi sınıfına selam!
Meydanlarda hasretimizi haykıranlara,
Toprağa, kitaba, işe hasretliğimizi,
Hasretimizi, ayyıldızı esir bayrağımıza,
Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selam!
Paranın padişahlığını,
Karanlığını yobazın
Ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına
selam!
Türkiye işçi sınıfına selam! Selam yaratana. Nazım Hikmet
sabahın erken saatlerinde yola çıkılmasına karşın bir türlü vasıta bulunulamamıştır.
kutlama yapılmasına izin verilen kadıköy'e bile ulaşmak çile olmuştur. altunzade'ye kadar yürülmesine rağmen, köprü çıkışının kapatıldığı gözden kaçmamıştır.
aracı olmayanlar için hem otobüs hem vapur seferlerinin kaldırılması ile tabana kuvvet verilmiştir.
özel aracı olan yardımsever amca ve teyzeler mitinge gidenleri arabasına davet edip, beşiktaş'a kadar bırakmış, polis gözetiminden geçerken 'çocuğumu okula bırakacağım.' palavrası ile korumuşlardır, belirtmek isterim alınları öpülesidirler.
şehir dışından gelen araçlar istanbul'a sokulmamıştır. binlerce insan kaba kuvvetle yıldırılmaya çalışılmıştır.
anma ve kutlamanın bir arada yapılacağı günümüz rezil edilmeye çalışılmıştır. bu kadar baskıya gerek kalmadan geçirilebilecek güzel bir gün halka zehir edilmiştir ve bunun suçu yine emekçilere yüklenmiştir.
çoğu insan taksime -yürüyerek- vardığında miting çoktan bitmiştir ama olsundur. oraya çıkılmıştır.
akm'nin çatısındaki keskin nişancılar gözde kaçmamıştır.
bir de bugünden çıkarılabilecek en büyük sonuç şudur;
bizden ne kadar çok korkuyorlarsa o kadar çok * 'güvenlik önlemi' * alınmıştır.
ama yapılacak saçma sapan yorumlara kızmamak gereklidir çünkü korkmak size yaraşır!
sabah saçma sapan bir kabus görerek uyandım ben:
kabus saçmaydı evet ama çok etkilenmiştim:
darbe oluyordu rüyamda;
askeri araçlar, tanklar filan vardı her tarafta ve rüya bu ya; babamla bu karmaşanın ortasında öylece kalakalmıştık.
silahlar, ölü bedenler vardı hep etrafta..
nedense babamla son bir kez sarılıp ayrı yönlere doğru yürümeye başladık o kargaşanın ortasında ve ben yürürken silahlardan birinden çıkan bir mermi babama isabet etti.
ben diğer yönden yürümeye devam edemeyip ağlayarak babama koştum, babam ölmüştü. ve o anda beni de yakalayıp çarmıha gerdiler. (rüya ak illa bir saçmalık olacak)
evet çivilediler kollarımdan filan haha tamam saçma ama it gibi tırstım ne var!?
neyse, uyandım o esnada...
götüm üç buçuk atıyordu uyandığımda tabi..
ve hep acaba gerçekmiydi diye teredüt eder tırsarım içten içe böyle kabuslardan sonra, yine tırsarak gidip babama baktım. neyse ki uyuyordu mışıl mışıl, yüzümü yıkayıp işe gitmek üzere hazırlanmaya başladım hala o aptal rüyanın etkisiyle..
babam işe giderken arabayla kadıköy'e kadar bırakır beni her sabah, bu sabah da aynı şekilde yola çıktık fakat 1 mayıs sebebiyle yollar trafiğe kapalıydı. mecburen babamla ayrıldık o esnada..
tıpkı rüyadaki gibi..
sarıldım babama manasızca, sarıldım ve o uzaklaşırken ben de meydana doğru yürümeye başladım..
rüyadaki gibi sarılmıştım, halbuki her sabah vedalaşır gibi sarılıp öperek gitmezdim ki işe!..
bu defa niye sarılmıştım sanki!?
bok mu vardı!?
ayrılmıştık babamla farklı yerlere gitmek üzere..
tıpkı rüyadaki gibi..
kadıköy evlendirme dairesi'nin oradan iskeleye kadar yürümek zorundaydım, üstelik işe de geç kalmıştım.
çaresiz yürüdüm aklımda o boktan kabusumla, kadıköy meydanına geldiğimde kabusum gözümde canlandı birden:
ama kabus değildi lan gerçekti;
meydanda tanklar vardı ve elleri silahlı polisler..
tıpkı rüyamdaki gibi tanklar, askeri araçlar ve silahlar..
irkildim...
ne irkilmesi lan kime edebiyat yapıyorum ki altıma sıçacaktım korkudan!: son durak geldi aklıma, sinirlerim bozuluyordu iyiden iyiye yürümek zorunda kaldığım için şirkete de geç kalacaktım zaten. daha da gerildim..
ama şirketi sikeyim babama bir şey olmasın diye babamı aramaya kalktım.
ama ne diyecektim!?
''baba ben bir rüya gördüm beni rüyamda çarmıha geriyorlardı seni de vuruyorlardı; tank filan vardı bir de. heh o tankın aynısı burada şimdi..''
eeeeeee!?
saçmalama dedim kendi kendime, iskeleye doğru yürüdüm..
vapurlar da çalışmıyordu. fakat babamı aramak için bir fırsattı bu. babamı aradım mal gibi ağlayarak:
-baba gel beni al vapur kalkmıyormuş buradan. haydarpaşa'ya gitmem gerekiyormuş, ben kaybolurum şimdi. n'olur gel al beni buradan..
+kızım haydarpaşa uzak değil ki nasıl kaybolacaksın! trafik kapalı zaten nasl geri döneyim!? yürüyerek gidersin iki dakikada sen ya da bir taksiye atla..
-baba işten kovulacağım, çok geç kalıyorum; lütfen!..
+bir şey olmaz, anlatırsın durumu; hadi üşenme tabanları yağla sen haha..
babamın rahatlığı iyiden iyiye sinirlerimi bozmuştu..
tamam boktan bir kabustu sadece ama bütün bunları yaşamayı haketmiyordum..
kabusum yüzünden değil ama.
kimin bu çirkinliğe tanık olmaya hakkı vardı bugün!?
illa boktan bir kabusumuz mu olması gerek!?
kabus gibiydi zaten herşey...
türkiye nin hala demokratik bir ülke olamadığını gözler önüne seren gündür. sen insanlar toplanmasın diye yolları kes, o istikametlere giden toplu taşıma araçlarının seferlerini iptal et, işçi bayramıyla alakasız yurdum insanını jopla, biber gazı sal üstlerine, sonra da biz demokratik bir ülkeyiz diye nutuk at. adama hadi leynn derler.
ülkemizdeki demokrasinin(!) ve kurumlarının ne kadar güçlü olduğunu göstermiş olan gün. o kadar güçlüymüşkü bu demokrasi emekçilerin kafasına yumruk olarak inmüş bugün! egemen güçlerin ideolojisine sahip köleler ise "ulan izin verilmedi hala nereye gidiyorsun" şeklinde düşünüyorlar ya ona yanarım. doğru bu kişiler boşa çıkıyorlar oraya, boşa laf anlatmaya çalışıyorlar. onlar işçiler ve emekçilerle birlikte bir bayramı, emek bayramını kutluyorlar fakat sen dalkavukluğunu yaptığın polis rejimini hala koruyorsun. "varsın böyle devlet olacaksa hiç olmasın, varsın böyle polis olmasın" dedirten bir gün oldu. lafım poliselere değil, çünkü onlar bir emir aldı onu uyguladılar. onlara dendi ki:" dövün bu komünistleri, vatan kurtulacak!" işte alın kurtardınız vatanı, yalnız dikkat edin o vatanı çok sevenler ve kurtaranlar satmasınlar vatanı!
30 yılı boşa geçirdiğimizin resmi olan gündür. Yaşananların adı tam manasıyla devlet terörüdür. polisin ve diğer kolluk kuvvetlerinin görevi taksim meydanını doldurmak isteyen insanların can güvenliğini sağlamak olduğu halde, bunun tam tersinin vuku bulduğu, siyasilerin ve iktidarın türkiye'de demokrasinin gelişimine ilişkin attıkları nutukların fiiliyatla yalanlandığı gündür. her duygunun ötesinde utanmanın ağır basması gereken gündür.
işci ve bahar bayramıdır.sevgili valimizin taksimi 1 mayıs etkinliklerine kapatıp taksim miting alanı değil diyip taksime giden tüm yollarin kapatıldığı gündür.
türk polisinin 12 eylül 1980 yilindan beri milletin degil,devletin polisi oldugunu bir kez daha gözönüne getirmis gündür.yan sokaklardaki otopark mafyasini bile halledemiyen polisin yine masum insanlara siddet uyguladigi gündür.tek kelimeyle yaziklar olsundur.
milletine hizmet etmeyen devlet devlet değildir. milletin hizmet almak için görevlendirdiği kişilerin görevlerini hiçe sayarak millete saldırmaları başkaldırıdır.. o zaman hangimiz suçluyuz?... millet mi devlet mi? türkiye nin önce millet ve devlet kavramlarını açıklığa kavuşturma ihtiyacı var...
venezuelada chavez bugun bayram nedeniyle asgari ücrete yüzde yirmi zam yapmistir.kapilatizmin besigi amerika da,avrupada su anda isciler bayramlarini kutlamis evlerinde aileleriyle izgara yapiyorlar.türkiye de ise ajanslar bir polis memurunun bir mayis i kutlamak istiyen bir insana tüfekle saldirisini geciyor.sözün bittigi yer bu olsa gerek.
halkın belki de uyanmaya başlayıp tepkisini göstermeye başladığı şu günlerde, savaş çıkmışçasına önlemler alan ve "olası" saldırılar olmasın diye "saldıran" zihniyetin, emeğini, hakkını savunanları hedef gösterdiği gün olmuştur..
30 yıl önce ölen işçilerin manevi huzurunda saygı duruşunda bulunmak için taksimde toplanmaya çalışan işçilere, sanatçılara şiddet uygulanan gün. ayrıca istanbul barosu başkanına göre 20 'ye yakın avukat da gözaltına alınmıştır.