öncelikle terörden kasıt hak ve özgürlükler çerçevesinde, 1 mayıs'ı kutlamak için alanlara çıkanların yaptıkları değil, onları hakka, hukuka, insan haklarına uymayan bir şiddete maruz bırakanların yaptıklarıdır. şiddet hiçbir zaman hiçbir koşulda kimden kime karşı olursa olsun tasvip edilemez. yasaların kendilerine verdiği gücü kullanma yetkisinde olanlar da bu gücü şiddeti ve tedhişi önlemek için ve orantılı kullanmak durumundadırlar. bununla yükümlüdürler. aksi terör olur.
dün çeşitli şiddet görüntülerine tanık olduk. silahsız, demokratik haklarını kullanmak için alanlara çıkmış insanlara görev ve yetkilerini aşan bir kısım kolluk kuvvetlerinin sınırsız şiddeti idi tanık olduklarımız. yakalanıp derdest edildikleri halde tekmeye, jopa maruz kalanlar, biber gazları ile zehirlenenler anayasal seyahat özgürlükleri, toplantı ve yürüyüş hakları şiddetle engellenenler vs. sorumlular hakkında gereğini yapmak yargının ve idarenin görevidir. hem idari hem adli soruşturma yapılmalıdır. doğal olarak bir vaveyla koptu tabi bu yaşananlar üzerine. bir bakıyorum, muammer güler ve polis üzerine odaklanılmış. lafım yok. sorumlulukları elbette var. muammer güler istanbul'da olanlardan mülki amir olarak sorumlu. polisi de gördük. yaptıklarını ettiklerini saymanın anlamı da yok. zaten sayılmış. ancak bir durum var. bu vali kimin valisi? bu emniyet teşkilatı nereye bağlı? adres belli. içişleri bakanlığı, akp hükümeti. akp hükümetinin sorumluluğu üzerine gidip de onlara doğrudan eleştiri yönelten pek bir yoruma rastlamadım açıkçası. tamam 30 yıldır sağ ya da sol hiçbir iktidar iyi sınav veremedi. 1 mayıslarda bir sürü hukuksuzluk yaşandı. ama akp demokratik açılımlar sağlıyordu hani? ab uyum yasaları bağlamında ülkede bir demokrasi ve özgürlük havası esecekti. hukuk devleti oluyorduk. 1 mayıs 2007'ye geliyoruz ve çoğu şeyin masal olduğunu görüyoruz. taksim meydanı tam bir savaş alanı. gösterici sayısından kat kat fazla kolluk kuvveti var. özel talimat almışlar gibi ölçüsüz bir şiddetle saldırılıyor insanlara. eleştirin valiyi, eleştirin polis teşkilatını ama peki akp?
işte bu düşüncelerim bağlamında dikkatimi çeken bir yadsıma durumudur. bu da tanım olsun.
katılanların önemli bir kısmı terörü normal; anarşiyi entellektüellik olarak algılayan; milletin otobüslerini yakan 'şerefsiz' yaratıklarla omuz omuza olmaktan haya etmeyen gerçek yobazlar olduğundan, gayet 'normal' bir edim...
evet 1 mayıs terörü var(dı). sebebi devlet değil(di), değil(dir)...
(bkz: kısasa kısas)
1 mayıs da devlet terörü yoktur diyenler dün yaşananlara baksın. hayır onu algılayamıyorsa 1 mayıs 1996'ya baksın. onu da göremiyorsa 1 mayıs 1977'ye baksın. artık orda da öldürenleri, terör yaratanları göremiyorlarsa yuh olsun onların insanlıklarına.
izinsiz eylemlere karsi sert tavir alinacaksa neden turban eylemlerinde de aynisi yapilmadi diye dusunduren durum. kime yapilirsa yapilsin bu insanlik disi muamelenin aciklamasi olamaz. bizimkilere yapilirsa demokrasi ayibi olur, onlara yapilirsa "oh olsun" demek ise ikiyuzluluktur.
1 Mayısı resmi tatil ilan etmeyen yılların demokrasi fakiri yoz sağcı ve de solcu iktidarları ve onlara bağlı kılınmak için robotlaştırılmış dinci , faşist güvenlik kuvvetlerinin işçilere ve emek kavramı üzerine kin kustuklarının göstergesidir . 1946'lardan bugüne soğuk savaş etkisi ile sovyet beklentileri karşısında bunalmış olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Amerikan emperyalizminin desteğiyle anti - komünizm adı altında , dini de kullanarak kendi işçisinin ve de sermayesinin köküne kibrit suyu dökmesidir . Darbeler yoluyla apolitize edilmiş , ekonomik anlamda kapitalist ücret politikalarıyla sindirilmiş " sadaka toplumu " haline getirilmiş işçiler artık sosyalist düşünce yerine faşist - dinci platforma kaydırılmaya çalışılmaktadır . Zaten Cumhuriyet'in kuruluş döneminde devlet eliyle ekonominin ve de ulusal sermaye ile işçinin endüstri toplumundaki eşitlikçi , demokratik , devrimci sınıfını oluşturma projesi daha başlamadan bittiği için artık devrimci , sosyalist kimlik işçi sınıfından neo-liberal yaşam tarzının oluşturduğu günümüzün " orta sınıf proleterya" kavramı üzerine geçmiştir . Cumhuriyet mitinglerinde meydanları dolduranlar da bu insanlardır .
devlete ve millete barbarlık eden mağara adamı kılıklı insanlara(!) insaf edilmez; bunlar; tekdir edilir. 1 mayıs '96 da sözlükçülerin çoğu on yaşında idi biz lise bitiriyorduk istanbul'da; çiçekleri bile hırsla ezdi bu yaratıklar mahvettikleri binlerce dükkan, halkın dükkanları, yetmezmiş gibi... yuh olsun bu sözde hak arayan şehir vandalı bölücülere...
