bu hafta da her zamanki gibi takımımızı yorumlayalım.
Fernando Muslera : gene sağlam kurtarışlar yapmasına rağmen verdiği hatalı pas (mac içinde iki kez yaptı), kalitesine yakışmadı. yine de günü kendi açısından kurtardı.
Aurelien Chedjou : özellikle duran toplarda ileriye çıktığında pozisyon yaratıyor. az şanslı olsaydı kafayı da sokacaktı.
Semih Kaya : her zamanki semih.
Emmanuel Eboue : sabri ile oynayınca yeminle çocuk şaşırıyor. sol sağ sol sağ kafası gitti elemanın. olsun kopenhag maçında güvendiğim kişilerden.
Sabri Sarıoğlu : aga sen niye top oynuyorsun? halı saha maçında bile insan kafasını kaldırır kaleye geri pas atacaksa o şekilde atar. kafanı kaldırmadan geri pas atılır mı? bir de muslera'ya kızıyor ki sen niye o tarafta değilsin diye. ya vallaha bas git sabri. bırak bu galatasaray sevdasını. bu adama 10 sene önce çok iyi olacak diyorlardı. ben bile demişimdir. orta sahanın ortası olarak başladığı futbola sağ bek sol bek olarak geri döndü. top toplayıcı olarak devam eder.
Felipe Melo : selçukla beraber isteksiz görünüm çizdi. belki de kendini dinlendirdi.
Selçuk inan : melo ile aynı .
Wesley Sneijder : kanka sana bir şey olmasın. fenere sakla kendini.
Didier Drogba : çok top kaybetse de yine yazdı golünü. o golü oradan sokabilmek her yiğidin harcı değil.
Burak Yılmaz : geçen hafta için ileri haftalar kendini bulacak dedim. bu hafta da golünü yazdı.
umut : orda olmaz bu adam
Ceyhun Gülselam : sırtı terlemeden duşun yolunu tuttu.
Aydın Yılmaz : harika bir pas verdi. heralde yedek kulübesinde fifa 14 oynaya oynaya kendini geliştirip ara pas atmayı öğrenmiş.
Emre Çolak : sabriyle el ele tutuşup beylerbeyispor'un yolunu tut.
galatasaray'da türk pasaportu taşıyan en az 4-5 oyuncunun neden bu takımda olduğunu gösteren bir karşılaşma olmuştur.
sabri sarıoğlu: inanın galatasaray'da sırf 'galatasaraylı kimliği ve altyapı mahsulü' etiketinden dolayı oynuyor. çarşambaspor'da bile oynayabilecek kalitede değil yoksa. yaptığı saçmalıklardan ötürü demiyorum bunu, hani bir kumaşınız olur, onu kullanırsınız, ama hata yaparsınız ya. işte keşke öyle olsa. adamın maç boyu yaptığı tek bir olumlu hareket yok.
semih kaya: sabri'deki gerekçeler semih için de geçerli. ancak daha kredisi var, yetenekli ve dahası çok genç. Tecrübeli bir stoperle* yine 2 sene önceki performansına ulaşması olası bir durum. çünkü kendisinden istenen şeyler, yeteneklerinin 3 katı fazlası. topla haşır neşir edilmemesi gereken bir stoper. sen sadece adam markajı ve gelen topa hamle yap semih. senin için en iyi şey bu. haddini bilerek oyna yani.
aydın yılmaz: bu adamın galatasaray'lı mı yoksa altyapı mahsulü olmasını geçtim, bu adamın takımda bulunma sebebi bence babasının kesin galatasaray'ın tapusunu elinde bulunduruyor olması. yoksa her sezon konyaspor maçlarında ortaya çıkan bir oyuncunun geri kalan maçlarda hiçbir şey yapamaması mantıken açıklanacak bir durum değil. patlamasını beklediğimiz oyuncu 1988 doğumlu ve 25 yaşında!
ceyhun gülselam: 2010-2011 sezonundaki performansından eser yok. adeta kamyon gibi. ne pas oyununda var, ne set halinde defans yaparken yerini koruyabiliyor. tam bir etkisiz eleman.
umut bulut: italyan'ın* kendisinden isteği nedir bilmiyorum ancak sağ/sol açıkta olmuyor. elinde engin baytar, bruma hatta nordin amrabat gibi dribling yapabilecek oyuncular varken neden topla haşır neşir olma düzeyi biz taraftarlardan hallice olan umut bu mevkide oynuyor anlaşılacak bir şey değil. umut tek topta iş yapabilecek, artık modern futbolda tarzı tutmayan tek tük adamlardan biri. tek/çift forvette drogba ya da burak'la değerlendirilebilecek, tek pasta golle buluşturulması sağlanacak bir oyuncu. burada suçu oyuncuda değil, kendisinden yapması imkansız hareketler isteyen, ama oyuncuların özelliklerini ve yeteneklerini daha tam bilmeyen hocada buluyorum.
onun dışında;
-takımın maç boyunca ne yapmak istediğini çözemedim.
şöyle, heralde italyan, takımın kaleden itibaren pas oyunuyla çıkmasını istiyor. ancak elimizdeki defans oyuncuları -chedjou hariç- buna malesef uygun değil. yediğimiz golde ve hatta o golden önceki pozisyonda hep bunu yaşadık. değil pres, yalancı koşu bile gören oyuncumuz götü tutuşup hemen kaleciye dönüyor. normalde bu asla olmaması gereken bir durum. keza italyan da bunu belirtti basın toplantısında. umarım bir çözüm bulur. topa sahip olduğumuz andan itibaren onu buluşturmamız gereken 3 (yazıyla üç) oyuncumuz mevcut; felipe melo, selçuk inan ve wesley sneijder.
-takımın 4-3-3 formatında ilerideki 3'lüyü kapsayan umut-burak-drogba malesef bu sisteme yabancı. hem mantaliteleri hem de yetenekleri doğrultusunda. burak'tan bir thierry henry devşirmeye çalışan italyan bu sorundan vazgeçmeli. hem drogba hem de burak'ı aynı anda oynatması isteniyor kendisinden, bunun da farkındayım, lakin olmayacak duaya da amin denmez. ya 4-4-2'ye dönülür, burak ve drogba merkez santrfor oynar, ya da tek forvette form durumuna göre -hatta umut da buna dahil olur bu sistemde- iyi olan oynar.
-türk futbolundaki sorunun yabancı kontenjanının, yerli oyunculara değer verilmemsinin falanın fıstığın değil, türk oyuncu portföyünün yetersiz olduğunu kanıtlayan bir maçtır ayrıca bu karşılaşma. bakın memleketteki en iyi 1-2 stoperden biri olan semih'in bile pas oyununa ne kadar yabancı olduğu gözler önünde. semih'i ayıplıyor ya da yetersiz görüyor değilim, aksine bu semih'in değil, ona bu görevi *yükleyenlerin sorunu. italyan, manchester city'de vincent kompany ve joleon lescott'a uyguladığı kontrollü oyunun başlangıcı olan 'defanstan pas alışverişi yaparak stoperleri oyuna dahil etme' mantalitesini uygulamak istiyor doğal olarak. ancak elimizdeki yerli stoperlerin, hatta dany'nin bile buna uygun olduğunu söylemek adeta deli saçması olur. zamanla hoca da anlayacaktır yerli oyuncuların pas oyununa ne kadar yabancı olduklarını.
-takımdaki en kaliteli, kumaşı en düzgün, hem pas, hem kontra, hem uzun top, hem defans, hem ofans, hem zart, hem zurt, aklınıza gelebilecek her türde özellikte en iyi oyuncusu wesley sneijder'dir. ama malesef kaliteli türk medyası ve bazı bilinçiz futbol seyircileri tarafından sırf gol atmadığı için kötü oynuyor, hatta kalitesiz ve işi bitmiş diye kurban edilecekti. inanın bu memlekete wesley sneijder gibi oyuncular fazla.
galatasarayımızın yine kötü bir oyunla ve şansının yardımıyla kazandığı başka bir maç olmuştur. maçın etkili görünen birkaç adamından biri olan drogba ve yine saç baş yoldurmasına rağmen enteresan bir gol bulan burak ile sonuca gidebildik ama kanser olduğumuzu da söylersem pek yanlış olmaz. sneijder in henğz 8. dakikada çıkması ile tüm hücumumuz çöktü resmen, oraya ihtiyaç olan değişiklik selçuk un forvet arkasına kaydırılarak o bölgeye ceyhun un alınmasıydı diye düşünüyorum. rakibi de kutlamak lazım gerçekten iyi bastırdılar ama 1-1 den sonra skora razı bir oyun içerisindeydiler. büyük takımlara karşı skora yatmaya çalışırsanız genellikle başaramazsınız, öyle de oldu zaten.
hakeme de ayrı bir parantez açmak lazım. 2 takım adına yanlış kararlar vererek biraz da içine eden o oldu sağolsun.
burak ın yeni gol sevinci denediği maç. yüz ifadesi yeni güncellenmiş arkadaşlar. crack dosyası , sürümü herşeyiyle bu gol sevinç aplikasyonu yeni deneniyor burakta. bakalım haftaya nabcak..
tuhaf bir maç olmuştur. birbirinden ilginç hatalar, geri pasları, sakarlıklar ve sakatlıklar nedeniyle duraklamalar. sabri şaşırtmamış, aydın yılmaz attığı pasla şaşırtmıştır.
maçı canlı izleyemeyen fakirlerin '4 dakika da uzatma mı olur yeaağğ' diye ağladığı maç olmuştur. musleranın sakatlığı sırasında 3 dakikanın üzerinde durmuştur oyun. hani kaleci sakatlanınca oyun devam edemiyor ya gerizekalı kardeş.
muslera'nın inanılmaz hareketler yaptığı, sabri'nin yine reyizliğini konuşturup topu neredeyse kendi kalesine attığı maç, harbiden alem adamsın sabri sarıoğlu.
uğur tütüneker in aklından, çabasından ve oyuncularının eforundan başlamak doğru olur. çoğunluğu standardı belli oyunculardan oluşan ve biraz eskiyen formasyonla gekas ve hasan kabze ye çalışmayı düstur edinen takımını, sahaya satrançvari bir stratejiyle dizen, oyuncu değişikliklerinin zamanlamasını mükemmelen uygulayan, sınırlı pres ve baskı kurma kartını devrelerin başlangıcına isabet ettiren bir hocadan bahsedilebilir. uzun zamandır en dağınık maçını oynayan ve melo, son pasları ezberden göndermeye çalışarak aksar gibi görünmesine rağmen drogba ve sırtını vermekten zevk alırcasına mücadeleden kaçmayan bir görüntü veren burak dışında takım entegrasyonuna sadıklığı sorgulanır bir galatasaray ise kantarın diğer tarafı. burada umut un da bölgesinde oynatılmayarak tüm enerjisinin emildiğinden bahsetmek mümkün.
geri dörtlü tarafından risk altına alınan ve düşünüldüğü kadar topu oyuna sokma kabiliyetsizliğine sahip olmayan muslera, konyaspor un anahtarı gekas ın iyi etüt edilememesinin ve laubalileşmeye kadar gidebilecek bir kayıtsızlıktaki chedjou nun ısrarına yenik düştü. galatasaray ın, maç boyunca goller dışında herhangi bir merkez - kenar derinliği yaratamaması, seviyesi düşük maçlarda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu tip acizliklere girebileceği sinyali vermesi dikkat çekti.
derine inil(e)memesinin bir tezahürü olarak total korner sayısının azlığı, elem hatalar yapmasa da maç konsantrasyonu hakkında şüphe uyandıran bir mustafa kamil abitoğlu, takımı tanımaya çalışırken kariyerinde hiç karşılaşmadığı manzaraları yaşayan mancini nin ruh hali, yine kariyerinin en efektif asistini yapan aydın yılmaz ın kattığı etkinlik ve konya maçlarındaki tesadüfi başarısı gözlemlenenler.
drogba yedek kramponlarının birini sol beke sabrinin yerine koysa; digerini emre çolakın yerine koysa daha faydali olacagini gosteren mac, gerci adam donunu forvete koysa buraktan da iyi oynar ama...
Kombine aldigim gune nalet okumaya baslamisken ilac gibi gelen gollerle nesemizi buldugumz ama yine de ucan memeli arkadaslari bir an olsun heyecanlandiran mac. kiyamam ben size ama lan.
takımları yenilince kaçışanlar ''şikecilerin drogbanın golünden sonra cikleye cikleye kaçıştıkları maçtır.'' demiştir. şaka mısınız lan? ayrıca ülkeye şikeyi ilk getirenlerin, fenerbahçeden ''şikeci'' diye bahsetmesi büyük bir ironi olsa gerek.
