beşiktaşımızın zorlu trabzon deplasmanı öncesi kazanmak zorunda olduğu maç. ramazanın ilk gününe denk düşmesi itibariyle renkli tezahüratların yapılacağını düşünmekteyim.
oruçlu bir günde görmüştüm seni....
elimde susamlı pideler vardı...
bir anda düşündüm oruçluydum ben...
yemenin zamanı iftar vaktiydi....
pideyle susamı ayıran çizgi
iftarla sahuru ayıramazki.
Şehirin her yeri cami olsa da..
Aç adam ezanı bekleyemez ki...
Kapalı Alt - Üst
iFTAR OL OL OL... iFTAR OL OL OL...
edit: tezahüratın patenti sözlükten salça kardeşimize aitmiş. kendisini tebrik ediyor, yaratıcı işlerinin devam etmesini yüce yaradandan niyaz ediyorum..
gecen senelerdede ramazan ayında ilginç tezahüratlar yapılmıştı;
koy koy sataniste,
koy putperestte,
koy ateiste..
koy hepsi g.t olsun,
ramazan ayı mübarek olsun.
beşiktaşın biraz ıkınarak da olsa kazanmayı sonuna kadar hak ettiği karşılaşma.
tribünden izlenimler :
öncelikle maçın adamı bariz bir şekilde zapotocny idi. demek ki italyan liginden savunma oyuncusu almak mantıklı bir işmiş, bunu görmüş olduk. her topa kafa göz girdi, şişirmedi topları, yerden sağlam paslarla beşiktaşı atağ hazırladı, bir nevi önlibero görevi de görmüş oldu.
önlibero demişken, cisse geçen seneki performansını mumla aratıyor sanki. defansif yönüne lafım yok, fakat ertuğrulun direktifleri nedeniyle mi böyle oluyor bilmiyorum ama hücum yönünde bu sene ciddi bir azalma var. sanırım uğur-cisse ikilisine "çakılı oynayın" denmiş. iç sahadaki bir konya maçında ne kadar akıllıca bir hareket tartışılır, her iç saha maçında ortayla gol bulamayız sonuçta.
hücum konusuna gelince, orada işler biraz karışık. bobo iyi, bobo güzel ama bobo çok yalnız. delgado'nun aarada attığı iki müthiş ara pas haricinde dün boboyu bir türlü besleyemedi beşiktaş. nobreyi çok arıyor bobo, kim ne derse desin o ikili yanyana oynadığında bobo çok daha aktif bir futbol sergiliyor, özellikle nobrenin defansı yıpratma özelliğinden kaynaklanan bir durum bu. holosko yerini mi yadırgıyor, azim eksikliği mi var çözemedim ama yine hayaletleri oynadı bu maçta. adamın hayaleti bile gol atmayı başarıyor gerçi, sırf bu nedenle adamı kadrodan kesmek neredeyse imkansız.
kanatlar daha da enteresan. serdar özkan benden çok küfür yedi bu maçta, kendisinde bir arda turan potansiyeli olmasına rağmen bunu kullanmamayı tercih ediyor. iyi adam eksiltiyor, sıfıra da çok güzel iniyor ama nedense hep oralarda bi yerde kendini yere bırakmayı tercih ediyor. yapma şunu be oğlum, ne güzel inmişsin oraya kadar, ya arda gibi ceza sahasına girip dışarı top çıkarmayı dene, ya da direk orta kes çarpsın korner olsun vs. ama bi şeyler yap, her pozisyonda da penaltıya oynayamazsın, geliştiremezsin kendini öyle. serdarın bu sürekli çıkışları telloyu da etkiliyor doğal olarak, serdar defansa gelmediği için konyanın sağ kanattan iki adamla çıktığı her pozisyonda tello tek kaldı, sonra telloya bok attı tabii millet, ama yalan. serdar bi çeki düzen verse kendine tello da daha rahat oynayacak, hücumda daha az top ezecek gibime geliyor bana.
sağ kanatta işler daha basit, holosko en azından top kapmaya alışan bir oyuncu olduğu için serdar kurtuluş daha rahat top oynuyor, hücumda da savunmada da. ama işte hücumda ikisinin birbiriryle uyum sorunu var ciddi bir şekilde, bunun zamanla düzeleceği kanaatindeyim şahsen.
sonuç? zapo'nun yanında kim oynarsa oynasın bu beşiktaş savunması bu ligi geçirir. nobre'ye ihtiyaç var. seric'e gerek bile yok.
ve ilk iki haftaki fb-gs ikilisiden çok daha derli toplu bir görüntü çizdi beşiktaş, orası kesin.
- serdar kurtuluş bir tane bile bindirme yapmamıştır.
- serdar özkan en iyimser görüşle 60 dakikadan sonra yokları oynadı.
- fahri kendini yırttı fakat yalnız kaldı.
- zaponun oyun bilgisi ve futbol karizmasının yanında, toramanı ilk defa böyle başarılı ve rahat gördüm.
- verilen penaltı yanlış karardı. delgado sevmez böyle şeyleri, boş kaleye dahi atmadı işte. *
- sinan engin diye biri vardı kulübede kendisi halbuki bir daha inmeyecekti sahaya.
yazarın yorumu: sevgili sinan, yıldırım başkanıda al git burdan!
yeni açıkta yerimi alarak izleyeceğim maçtır. beşiktaşın taraftarıyla buluşacağı ilk lig maçı olması hasebiyle önem taşımaktadır; iyi bir futbol ve siroki maçındaki coşkuyu yaşatmalarını bekliyoruz.
beşiktaş tribünlerinin eski devrimci marşlardan esinlenerek derlediği repertuarı sunarak döktürmekte olduğu maç.
önce nazım hikmet'e gönderme, "güzle günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler", sonrasında da " gündoğdu hep uyandık, siperlere dayandık" dan esinlenerek "gündoğdu hep uyandık statlara dayandık beşiktaş'ın aşkıyla da bayraklarla donandık " marşı ile ortalığı çınlattılar.
helal olsun valla.
beşiktaş ımıza ikinci hafta sonunda liderliği getiren karşılaşma.
kim ne derse desin antalya ve siroki maçlarından daha güzel bir takım vardı dün sahada. rakibin de antalya ve siroki den güçlü olduğunu düşünürsek beşiktaş her geçen gün sisteme ve birbirlerine daha iyi alışıyor. daha da önemlisi beşiktaş ın bu sezonki rakibe pozisyon vermediği ilk maçı. tabi ki bunu sağlayan kişi maça şöyle bir göz atmış olanların bile bilebileceği gibi zapotocny di. ya sen nasıl bir oyuncusun be zapo. 100 bilinmeyenli bir denklemin 1 bilinmeyeni ile o denklemi çözmek gibi. zapotocny dünkü performansıyla beşiktaş ın savunma anlamındaki bütün denklemleri çözdü. tabi ki bu performansı sezona yaymalı zapo. o zaman beşiktaş çok az gol yer.