beşiktaş ımıza ikinci hafta sonunda liderliği getiren karşılaşma.
kim ne derse desin antalya ve siroki maçlarından daha güzel bir takım vardı dün sahada. rakibin de antalya ve siroki den güçlü olduğunu düşünürsek beşiktaş her geçen gün sisteme ve birbirlerine daha iyi alışıyor. daha da önemlisi beşiktaş ın bu sezonki rakibe pozisyon vermediği ilk maçı. tabi ki bunu sağlayan kişi maça şöyle bir göz atmış olanların bile bilebileceği gibi zapotocny di. ya sen nasıl bir oyuncusun be zapo. 100 bilinmeyenli bir denklemin 1 bilinmeyeni ile o denklemi çözmek gibi. zapotocny dünkü performansıyla beşiktaş ın savunma anlamındaki bütün denklemleri çözdü. tabi ki bu performansı sezona yaymalı zapo. o zaman beşiktaş çok az gol yer.
beşiktaşın biraz ıkınarak da olsa kazanmayı sonuna kadar hak ettiği karşılaşma.
tribünden izlenimler :
öncelikle maçın adamı bariz bir şekilde zapotocny idi. demek ki italyan liginden savunma oyuncusu almak mantıklı bir işmiş, bunu görmüş olduk. her topa kafa göz girdi, şişirmedi topları, yerden sağlam paslarla beşiktaşı atağ hazırladı, bir nevi önlibero görevi de görmüş oldu.
önlibero demişken, cisse geçen seneki performansını mumla aratıyor sanki. defansif yönüne lafım yok, fakat ertuğrulun direktifleri nedeniyle mi böyle oluyor bilmiyorum ama hücum yönünde bu sene ciddi bir azalma var. sanırım uğur-cisse ikilisine "çakılı oynayın" denmiş. iç sahadaki bir konya maçında ne kadar akıllıca bir hareket tartışılır, her iç saha maçında ortayla gol bulamayız sonuçta.
hücum konusuna gelince, orada işler biraz karışık. bobo iyi, bobo güzel ama bobo çok yalnız. delgado'nun aarada attığı iki müthiş ara pas haricinde dün boboyu bir türlü besleyemedi beşiktaş. nobreyi çok arıyor bobo, kim ne derse desin o ikili yanyana oynadığında bobo çok daha aktif bir futbol sergiliyor, özellikle nobrenin defansı yıpratma özelliğinden kaynaklanan bir durum bu. holosko yerini mi yadırgıyor, azim eksikliği mi var çözemedim ama yine hayaletleri oynadı bu maçta. adamın hayaleti bile gol atmayı başarıyor gerçi, sırf bu nedenle adamı kadrodan kesmek neredeyse imkansız.
kanatlar daha da enteresan. serdar özkan benden çok küfür yedi bu maçta, kendisinde bir arda turan potansiyeli olmasına rağmen bunu kullanmamayı tercih ediyor. iyi adam eksiltiyor, sıfıra da çok güzel iniyor ama nedense hep oralarda bi yerde kendini yere bırakmayı tercih ediyor. yapma şunu be oğlum, ne güzel inmişsin oraya kadar, ya arda gibi ceza sahasına girip dışarı top çıkarmayı dene, ya da direk orta kes çarpsın korner olsun vs. ama bi şeyler yap, her pozisyonda da penaltıya oynayamazsın, geliştiremezsin kendini öyle. serdarın bu sürekli çıkışları telloyu da etkiliyor doğal olarak, serdar defansa gelmediği için konyanın sağ kanattan iki adamla çıktığı her pozisyonda tello tek kaldı, sonra telloya bok attı tabii millet, ama yalan. serdar bi çeki düzen verse kendine tello da daha rahat oynayacak, hücumda daha az top ezecek gibime geliyor bana.
sağ kanatta işler daha basit, holosko en azından top kapmaya alışan bir oyuncu olduğu için serdar kurtuluş daha rahat top oynuyor, hücumda da savunmada da. ama işte hücumda ikisinin birbiriryle uyum sorunu var ciddi bir şekilde, bunun zamanla düzeleceği kanaatindeyim şahsen.
sonuç? zapo'nun yanında kim oynarsa oynasın bu beşiktaş savunması bu ligi geçirir. nobre'ye ihtiyaç var. seric'e gerek bile yok.
ve ilk iki haftaki fb-gs ikilisiden çok daha derli toplu bir görüntü çizdi beşiktaş, orası kesin.
beşiktaşımızın kazanmasına rağmen ışık vermediği karşılaşma.
-önliberolarımız özellikle cisse oldukça kötü bir oyun sergiledi.
-holosko hala form tutamadı. depalarından ve hızından başka bir özelliğini halen göremedik.
-tello sağ bekde olmuyor bir an önce sivok veya başımızın belası ibrahim üzülmeze yerini bırakılmalı.
-serdar özkan mücadeleci ve zaman zaman şık hareketler yapıyor ama ezdiği top sayısıda az değil
-delgado kaptanlığının hakkını veriyor ama delgado kilitlenirse beşiktaşımızın hali nice olur bilinmez.
-bobo dün attığı gol ve asistine rağmen reziliğin danikasını yaparak bir pozisyonda kendisini yere bıraktı ve penaltı kazandırdı. bir an önce hangi takımda oynadığı kendisine hatırlatılmalı! allahdan delgado penaltıyı kaçırdıda içimiz biraz olsun rahatladı.
-dün beni en sevindiren olay zapo'un performansı ve mücadele azmi oldu.
-trabzon maçı turnusol kağıdı vazifesi görür. takım iyi mi kötü mü anlarız.
maç sonrası yazar yorumlarının ezbere olduğu, hangi gazeteyi açarsanız açın hep bir ağızdan sırf sayfa dolsun diye holoska sağda, nobre yedek, tello sol bek olmaz yazan maç. hülen amınahgoduklarım neden olmasın? şimdi holoskonun oynadığı yerde barca da messi oynuyor , serdar özkanın yerinde ise ronaldinho. herifler neler yaptılar değil mi?
vel hasıl ı kelam tellonun tıpkı 6 yıl boyunca lizbonda oynadığı gibi avrupa da eşine nadir rastlanan hucum beki şeklinde doğru oynatıldığı, holoskonun arka direklere biraz daha erken koşmasıyla bol gol ve asist yapabileceğinin görüldüğü, ahenk bozulmazsa eğer çok yüksek pas yüzdesine sahip bir beşiktaşın geleceğini haber veren maç olmuştur.
beşiktaş tribünlerinde her şeyin eski tas eski hamam olduğunu anlamamıza neden olan maç. o değil de korkuyorum yakında haklıyız kazanacağız bestesi de yürütülecek. kazan'dan anason kokulu nal gibi kafalarla çıkan iki bünye, "hijk unutmam biz 17 senaaa öncaaa cavsss, hürriyettt, falan yapmıştiq o bestayııı uleaaan bizimdir o bestaaaa..." diyerek onu da sahiplenecek.
beşiktaşımızın çok fazla top kaybı yaptığı karşılaşmadır. neticesinde maçı konya'dan daha üstün bir oyun oynayarak hak etse de gereksiz top kayıpları trabzonspor maçı öncesi can sıkmıştır.
konya'da başta fahri olmak üzere bir çok oyuncu maçtan kopmamış ve diri bir oyun sergilemişlerdir. özellikle cisse, delgado, uğur inceman ve serdar özkan üzerinde yoğun pres ilk yarıda beşiktaş'ın elini,kolunu bağlamıştır.
ikinci yarı ise sol kanat üzerinden 5 adet isabetli pas yapan beşiktaş, kaçan boşlukta ceza sahasına orta fırsatı bulan delgado'nun harika kesmesinin ağlarla buluşması ile 1-0 önce geçmiştir. gol sonrası 5-10 dakika kontrollü futbol sergileyen takımımız 70. dakikada yaptıgı 5 dakikalık tempo ile 2 net gol pozisyonu -ki biri gol olmuştur- ve bir de penaltı kazanmıştır.
kızmızı karttan sonra fahrinin bireysel saçmalamalarından ileri gidemeyen konyaspor, beşiktaşımıza yenilmekten kurtulamamıştır.
selçuk dereli ise trafik polisini andıran tavırları ile mücadeleci futbolu katledip bir de saçma sapan bir penaltıya hükmetmiştir. ilk yarıda serdar özkan'ın penaltı pozisyonuna uzaklığı ile de ne derece sağlıklı bir maç yönettiğini (!) göstermiştir. son dakikalarda sarı kartı olan fahri tatan'ı oyundan atmayıp eyyamın ağa babasını yapmış ve günü kötü notla kapatmıştır.
beşiktaş'ta delgado penaltıyı kaçırmış olsa da oynanabilecek en iyi futbolu oynayıp taraftarın sevgilisi olsa da zapatocny'nin mükkemmel ve hatasız performansının yanında ikinci sırada kalmıştır.
konyaspor'da ise günün en iyi adamı tartışmasız kaleci jefferson'dur. *
hatice ve netice arasında gidip geldiğim bu karşılaşmada, defansif anlamda takımdan memnundum. lakin cisse ile uğur inceman'a yaptıkları top kaybıplarından ötürü bu maç için kırık not verdim.
kim ne derse desin beşiktaşımızın bu sene lig de ve uefa da şampiyon olacağının ışıklarını yakmasıdır artık...
(siyah ulan)
(beyaz ulan)
(alayına gider ulan)
delgado'nun çok dandik bir penaltı kullandığı, dönen topa berbat bir kafa vurup boş kale yerine direğe vurduğu, orta açıp gol olduğu bir maç olmuştur. sıkıcıydı. fahri tatan kendini ispatlamak için oyunun içine etti. cihan hala bildiğimiz cihan futbolu hiç öğrenmeyecek. ismail güldüren de üflese faul verecek hakemler bir insanın adı çıkmayadursun.
zaponun izleyenlerden beyeni topladığı, yılın en iyi transferi olduğunu gösterdiği maç.delgadonun attığı gol gerçektende mükenmeldi *. serdar özkan gerçektende berbat oynadı .hakemler gerçektende el birliği ile maçı katletmeye çalışması başarılı oldu maçtan çok kendileri konuşulacağa benziyor.öyle veya böyle beşiktaş'ın güzel futbolu ile gerçekten taraftara umut verdiği maç oldu .
beşiktaşlı olmama rağmen sonucuna zor sevindiğim bir maçtır. hakemlerin içine ettiği bir maçı kazanmış bir beşiktaş'tansa tek golle eze eze kazanmış bir beşiktaş görmek isterdim. selçuk dereli'den tutun da maçta kaç hakem varsa hepsi etti sahanın ortasına.
neticesiyle beşiktaş taraftarının beşiktaş'ın liderliğe ortak olmasına sevinmesine vesile olmuş karşılaşma. kendileriyle aynı sevinci trabzonspor, gaziantep ve bursaspor'lu taraftarların da paylaşıp paylaşmadığı merak konusu. hadi onlar sevinse görmemişliklerine bağlayıp olur böyle şeyler falan dicez de beşiktaş taraftarısın sen be arkadaşım onca başarıya hala doymadın mı!? bir de aslında o mantıkla gidilseydi geçen hafta fb taraftarı düşme hattındayız diye ağlamalıydı lan. he bir de selçuk dereli'nin yine selçuk dereli'liğini gösterdiği maç oldu bu. biri hakemlerimize hakemliği öğretse iyi olur.
- serdar kurtuluş bir tane bile bindirme yapmamıştır.
- serdar özkan en iyimser görüşle 60 dakikadan sonra yokları oynadı.
- fahri kendini yırttı fakat yalnız kaldı.
- zaponun oyun bilgisi ve futbol karizmasının yanında, toramanı ilk defa böyle başarılı ve rahat gördüm.
- verilen penaltı yanlış karardı. delgado sevmez böyle şeyleri, boş kaleye dahi atmadı işte. *
- sinan engin diye biri vardı kulübede kendisi halbuki bir daha inmeyecekti sahaya.
yazarın yorumu: sevgili sinan, yıldırım başkanıda al git burdan!
hakem denen selçuk dereli insanının fahri tatan ın elle oynamasına sarı kart gösteremediği maçtır. fahri ikinci sarıyı görse oyundan atılacaktı. bütün maç hatalı karar veren ve cihan ı yok yere atan selçük, fahri yi atamamıştır.
beşiktaş tribünlerinin eski devrimci marşlardan esinlenerek derlediği repertuarı sunarak döktürmekte olduğu maç.
önce nazım hikmet'e gönderme, "güzle günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler", sonrasında da " gündoğdu hep uyandık, siperlere dayandık" dan esinlenerek "gündoğdu hep uyandık statlara dayandık beşiktaş'ın aşkıyla da bayraklarla donandık " marşı ile ortalığı çınlattılar.
helal olsun valla.
sezon sonuna dogru şampiyonluga veda edecek ve yöneticisi denen sinan engin'in yine abuk subuk demeçler vereceği bjk'nin iyi maçlarından sadece biri. haftaya bir diğer şampiyonluk yarışından kopacak olan trabzonspor'la karşılaşacaklar.
beşiktaş'ın arap atı gibi sonradan açıldığı maç. son maçlarda böyle oluyor gerçi hep.
önce kaçan penaltı, inanılır gibi değil. delgado kullandı kaleciden döndü, kafayla tekrar bomboş kaleye vurdu çizgide zıplayıp geri döndü, ah vahlar arasında ne ara top geldi ve 2. gol oldu anlamadık. arada kaçan gollerin de haddi hesabı yok ikinci yarıda.
maçın adamı kesinlikle ve kesinlikle konyaspor kalecisi jefferson.
delgado'nun enterasan golüyle beşiktaş'ın biraz olsun rahatladığı maç. ama söz konusu takım beşiktaşımız ise rahatlamak diye bir şey vaki değildir ya neyse. evet gol ilginçti, bir bakıma tıngır mıngır orta gibi geldi ve gelirken de biri kalecinin önünde olmak üzere iki kere de sekti, tuh biri vuramadan geçti gitti derken direğin yanından kaleye girdi.
ikinci yarı beşiktaş biraz daha ileride çoğalıyor.
ama şu serdar özkan'ı dövesim var ya. yahu her 10 çalımının 9'u başarısızlıkla sonuçlanıyorsa, her ayağında top tuttuğunda çoğunluğunda kaybediyorsan nedir bu inat?
diğer serdar'ımız ise temiz oynuyor, görevini yapıyor. umarız tez vakitte eski parlak günlerine döner.
ilk yarısı 0-0 sona eren maç.
ilk yarı itibariyle ne kestin koç ne yedin hiç durumu. bir kaç etkili atak dışında kayda değer bir şey yok maalesef beşiktaş adına. top kayıpları had safhada. bu kadar top kaybıyla nasıl oyun kurulacak, organize olunacak muamma.
fahri de eski takımına karşı hırs yapmış belli, çok koşuyor, her topu ben kullanayım derdinde. ee beşiktaştaykene de böyle oynasaydın ağam diyesi geliyor insanın. bir de ceza shası içinde delgado'yu düşürdüğü pozisyon var ki, tartışmaya açık.
ortada şu an maç. beşiktaş'ın derlenip toplanması arzusundayız ikinci yarı.
fahri tatan ın intikam almak için yanıp tutuştuğu karşılaşmadır. ek olarak roberto carlos un golden foot ödülünü alması tam olarak 10 kere alt yazı olarak geçmiştir. fenerbahçe taraftarı olduğunu anladığımız maçın görüntü yönetmeni musa çözen işin bokunu çıkartmıştır.