fazla bir şey beklemeyin, umutlanmayın. zira sıradan bir gündür. tabii 31 aralık gecesini güzel yaşamış insanlar için değildir bu entry. benim gibi gariban kesime seslenilmiştir.
her yıl olduğu gibi (sanırım 4-5 yaşımdan beri), 9.30da uyanıp doğum günü pastamdan bir dilim yedim 1 ocak 2010 sabahı'nda da .. yine gözlerim doldu, yine ağladım, yine yalnızlığımı farkettim.
dedim ya, dünden ya da yarından farkı olmayan sabah. yalnız olanlar yalnızlığını hissetti bir kez daha, mutluluk abideleri de mutluluğunu yaşadı doyasıya..
uyandım. off! daha güneş doğmamış! saat 09.00! gökyüzü gri! kuzey kutup dairesinde olmak vardı şimdi, belki izlanda! fiyordlarda björk şarkıları. belki de kingfisher sky! evet kingfisher sky, bu sabahı anlamlı kılabilirdi. off! yine yağmur yağıyor. işte bu en azından güzel bir haber. odam mı? almış başını gidiyor. "bırak öyle kalsın bir süre la paz" aynen öyle. bir ara el atacağım ama. kolalar, meyve suyuları, romanlar iç içe. baudelaire görse kesinlikle beni dışlardı o derece. les fleurs du mal'in etkisi olduğu bir sabah. herkes uyuyor, şehir uyuyor. bu anı seviyorum!
charles baudelaire bir yana dursun, caddelerde naif bir ezgi var. senfonik metal çalsa da bir yerlerde gidebilsem diyorum içimden. asfaltlarda su birikintisi. kimse yok! siyah ve gri hakim şehirde. gökyüzünde bir gösteri var. yavaşca bakıyorum. sonra devam ediyorum. merdivenler ben indikçe daha da uzuyor. within temptation çalsın şimdi! odamda buluyorum dilimlenmiş ekmekleri. hiç omlet yapasım yok şimdi. 3-4 dilime çikolata süreceğim bu sabah. meyve suyunu elimin tersiyle itiyorum. kola içeceğim. sabah sabah kola, evet!
pencereden dışarı bırakıyorum. hala bir dinginlik var! kola bitmek üzere. danışmaya ineyim. kimse yok benden başka! sanırım bu sabah bir manyak benim. banane! belki birileri vardır. evet! latin birisi gözüme ilişiyor. fernando bu. offf! yorgun bedeni gözlerimi fazla yoruyor. "n'aptın?" "sorma, dışarıdaydım" "belli, yeni yılın kutlu olsun" "sağ ol, senin de, la paz" sonra bir griliğe karışıyorum...