yıllar sonra yüzleştiğim aynadaki aksinden gün be gün tiksindiğim adam.
öyle de bi şans ki hep sanatla uğraşan arkadaşların arasındaydım da bi gün ulan bi fırça tutsun elim, bi nazım hikmet okuyayım demedim arkadaş; hep makara kukara geldi geçti zaman. (komik geliyor lan şiirler, resimler falan götüm gibi, duygu sıfır bende.)
normalde dert etmem ama artık üniversite bitip evlenecek bi kız bulma periyoduna girince memuriyet hayatından tiksinen biri olarak, kpss ile atanmış bütün gün çay içip maaş alan bi kız hayalimde yer etmiyor; e güzel sanatlar, konservatuar vs okumuş bi hatunu da buluşup etkilemem artık kolay değil çünkü iş ciddiye binince, ortak zevkleri olan, birlikte bir şeyler paylaşabileceği adam arıyorlar, e kızlar da haklı beyler.
neden yazdım bu tırt yazıyı onu da anlatayım:
ingilizce kitaplara "mr and mrs brown" çizen bi hatunla buluştum; dövme yapıyor, anime karakterleri çiziyor, hentai falan da izliyor öyle de tapılası kız(!), neyse abi benim meslek, ileriye dönük planlar vs zerre etkilemedi hatunu, göt gibi kaldım ilk buluşmada. ilgimi belli ediyorum ama ondan hiç olumlu tepki yok, aramadı lan hiç sonra...
işte o an hayat yolunda yanlış adımlar attığımı, bir odun olduğumu anladım.
ama karar verdim, ankara belediyesinin açtığı resim kurslarına gidicem, elma armut çizerek geliştiricem kendimi.
hem fular, kemikli gözlük falan da alırım; hayırlısı ya...
şiir vb sanatlar yerine sevgisini odunsal kelimelerle anlatan kişidir
+aşkım beni seviyo musunn?
-seviyom
+aşkım ne kadaaar?
-ben senn için ölürüm mına koym
gibi