şiir

entry942 galeri38 video6 ses1
    225.
  1. Duyguların en güzel ifade biçimidir şiir. Ruhun en gizli köşelerindeki anlatılmaz sandığımız duyguları o kadar kolay anlatır ki bize, çoğu zaman bu duygularla bir şiiri okuduktan sonra şair bu şiirinde beni anlatmış diyebilirsiniz. Şiir, ölümsüzdür. Çünkü, dün okuduğunuz herhangi bir şiir bugün sizi anlatabilir, bügun okuyacağınız bir şiir de ilerde yine sizi. Divan şiirlerini okuruz, bizi anlattığını görürüz, bir ayna gibidir şiir bu anlamda hayata. Hayatı yansıtır, duyguları yansıtır, bizi yansıtır.
    Aşık oluruz, en güzel aşk şiirlerinde buluruz kendimizi, aşkı anlatırız 'Tek Hece*' şiirinde..
    Kahramanlıklarımızı anımsarız, bunları yaşar gibi okuruz 'Çanakkale Şehitlerine*' yi..
    0 ...
  2. 226.
  3. ardı sıra ve alt alta genellikle kafiyeli ve uyaklı yazımıyla içtensiz içtenliği ile beni öldüren yazım biçimi.
    0 ...
  4. 227.
  5. Ne zamandır ertelediğim her acı,
    Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi,
    -bu şiir -
    Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim,
    Dost kalmak zorunda bana ve
    sizlere!

    Nilgün Marmara.
    0 ...
  6. 228.
  7. duygusal insanın küfrüdür şiir, eğer içini dökemiyorsa ve vuramıyorsa sinirini bir yerlere ya da kıyamıyorsa, insanın sakinleştici ilacıdır şiir...
    0 ...
  8. 229.
  9. 230.
  10. herkes seni sordu
    boşlukta düşen bir avuç kumdu
    gözyaşların
    hiç aklımdan çıkmadı
    o hain
    konuşmaların.
    0 ...
  11. 231.
  12. deli olduğunu kabullenemeyen yazarların sığındığı limandır. bir duyguyu en ince ayrıntısına kadar anlatıp okuyucuya ulaşmak varken, okuyucuyu kendi düşünce dünyasının içerdiği anlamlarla baş başa bırakmaktır. yazı yazmaktan korkan kişinin kalemidir şiir. az sözle çok şey anlatmaya çalışır. sözcüklerin sayısı azaldıkça çağrışım yapacak hislerin, duyguların sayısıda azalacaktır. saygıyla.

    karanlığın sesini duydum dün gece
    konuştu sanki benimle hece hece
    ona sensizliğimi söyleyince
    çekip gitti odamdan gizlice

    deli olduğumu düşünen tek o değilmiş
    duman kaplı odama sensizliğin kokusu sinmiş
    akılda kalan belki yırtık bir resimmiş
    yürekteki umutların hepsi silinmiş

    geceye yürüdüm dün akşam
    dedim ben hep burada kalsam
    güneşsiz sabahlara uyansam
    kimsesiz bir çocuk olsam

    gece kalbine almadı beni
    git dedi bul içindeki seni
    kalbinde besleme sebepsi kini
    gönlünden geleni dinle kendi sesini

    sığınacak bir liman yok bana
    bende yenildim geçen zamana
    söyleyeceklerim olursa sana
    dinleme beni hiç konuşma

    beynime pranga bağladın
    sen gittin ardına bakmadın
    bir gülüşünle yeniden umutlandım
    kavuşmak imkansız anladım

    royal001.
    1 ...
  13. 232.
  14. Rüveyda

    fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
    bir güvercin uçurup kıtalar arasından
    çağırdın beni
    geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
    derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
    yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
    yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
    yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
    koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına

    adını söylemek istemiyorum
    her hecesi amansız bir kor dudaklarımda
    her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım
    zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım
    adını söylemek istemiyorum
    rüveyda dediğim zaman
    anla ki, senin için yürüyor kelimeler
    çığlığımın atardamarlarından

    hangi yıldızdır bilmem, gözlerin
    kayar da üzerime rüveyda
    önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime
    sonra açılır önümde ıstırab vadileri
    silik renkleriyle adımlarıma
    çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir
    hayalin bittiği menfeze doğru
    alaca bir at koşar içimde
    zamansız, mekansız nefese doğru

    uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair
    yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda
    oysa rüveyda
    baştanbaşa ben
    kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim.

    kitaplara sürdüğüm kapkara lekelerden
    bir anlatsam nasıl utandığımı
    bir doğrulsam eğildiğim yerlerden
    ağarır tanyeri nilüferlerin
    alaca bir at koşar içimde
    ezer toynakları ile anılarımı

    sular köpürmemeliydi rüveyda
    kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin
    ben zehire alışkınım, şerbete değil
    rüyalar hefret eder avare duruşumdan
    kabuslar çeker ancak derdimi yeryüzünde
    sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber
    ben her gece bir Mehdi türküsüyle çilekeş
    yargılamak için zeval kayıtlarını
    inkılab bekliyorum

    hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin
    uzanır da gönlüme rüveyda
    derinden bir ok saplanır bağrıma
    beynimi çağıran bir sese doğru
    alaca bir at koşar içimde
    zamansız, mekansız nefese doğru

    varlığın cinayettir memleketimde işlenen
    akıtır kanını en asil pehlivanların
    yokluğun sükunettir kuşatır evrenimi
    varlığın ve yokluğun ölümüdür baharın

    artık eskisi gibi bakamıyorsun
    göklerinde bir belkıs otururdu rüveyda
    binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin
    güneş bir anne gibi dururdu başucunda
    artık dokunamıyor kakülün bulutlara
    karalara bürünmüş saçlarında dolunay
    ben bu kadar zulme layık mıyım rüveyda

    hangi ressamı vurur bilmem, endamın
    sarar da benliğimi
    ben beni tanımam kaldırımlarda
    kafesleri yutan kafese doğru
    alaca bir at koşar içimde
    zamansız, mekansız nefese doğru

    kırmızı bir kurdela bağlayarak alnına
    duydun mu orkideye dua eden birini
    bu ısmarlama yüzler yok mu rüveyda
    bu yapmacık bebekler
    gözyaşı akıtırken gülenler yok mu
    beni kahrediyor geceler boyu

    hangi çağın gelişidir bilmem, gülüşün
    soluk bir dünyanın mezarlarına
    gömerek gurbetimi
    kapadı karanlığa Yesrip, kapılarını
    meydan okuyuşun çağın ordularına
    bilmem hangi mevsimin başlangıcıdır
    doruklardan öte hevese doğru
    alaca bir at koşar içimde
    zamansız, mekansız nefese doğru

    yasını tutuyorum kararttığım düşlerin
    yıpranmış divaneler gibiyim sokaklarda
    amansız bir ütopya üfleyen pencereler
    lif lif yoluyor dram seyyahı bedenimi
    önümde, haksızlığın hesaba çekildiği
    hiç kimsenin kimseyi tanımadığı mahşer
    arkamda, kare kare ömrümü belirleyen
    hatırladıkça yanıp tutuştuğum resimler

    söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını
    yeniden bir nil olup taşar mıyım çöllere
    kim giydirir başıma tacını nihayetin
    kim takar bileğime hürriyet künyesini
    karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle

    rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı
    ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı
    asırlardır köhne barınaklarda
    küflenen, çürüyen çığlıklarımı

    at vuruldu; içim paramparça rüveyda
    gölgelerin ardına sakladım kusurumu
    sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin
    ben burda damla damla eriyip akıyorum
    yine de, çiğnetemem kimseye gururumu
    istenmediğim yeri sessizce terkederim
    hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
    mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim

    Nurullah Genç
    0 ...
  15. 233.
  16. insanın mutsuz anlarında hüznüne hüzün katmak için kendi yaşadıklarından parçalar aradığı sözler dizesi.
    0 ...
  17. 234.
  18. istanbul'u arşınlayacağız beraber.
    Sokaklar, caddeler, yollar bizi özleyecek.
    biz tekrar geçelim de, gün tekrar doğsun diye...
    1 ...
  19. 235.
  20. bazen de okuyunca şöyle bir his uyandıran yazım türüdür.

    SOKAK ÇOCUĞU

    Sayfa no yok
    Cilt no yok
    Hane no yok
    Ana adı, ben sokak çocuğuyum abi
    Hani şu uçurtması gökyüzünde asılı kalan,
    Bilyelerini rüyalarında unutan,
    Ve oyuncaklarını masal kahramanlarına çaldıran,
    Çocuk varya o benim işte, o benim abi...
    Sahi bir annem olmalıydı dimi
    Ben dudaklarımda sokakları besteliyorum oysa
    Sahi abi tadı nasıldı anne sütünün
    Anneler nasıl okşardı çocuklarını
    Anne kokusu nasıldır kim bilir
    Ana ha, bir anne çizebilirmisin benim için
    Karanlığın kar soğuğu parmak uçlarına bir anne
    Ve yanına beni eklermisin abi
    Tıpkı suluboya resimlerdeki gibi sımsıcak
    Sahi abi senin gözlerini kesmiyor değil mi
    Bir köprünün soğuk, gergin ve karanlık bedeni
    Sahi sen hiç seyrettin mi aydedeyi bir köprünün altından,
    Üşüdün mü abi kayan bir yıldıza bakarken,
    Boşver...
    Gel boyat istersen ayakkabılarını
    Ben şu ayakkabıların bağcıklarından asılıyorum hayata
    Gel boyat ayakkabılarını
    Boyatta resmi çıksın dostun, düşmanın tüm kaldırımların

    Sayfa no yok
    Cilt no yok
    Hane no yok
    Yokların varlığında tam göbek bağından hiç yakalandın mı hayata
    Bir de bir de babam olmalıydı di mi?
    Beni dövecek bir babam bile yok biliyor musun?
    Nasırlı ellerinde şevkat arayacağım bir insan
    Kimbilir, bayramlarda neler alır babalar çocuklarına
    Unutmuşum, bayramlarınız da vardı sizin öyle değil mi, arifeleriniz
    Bayramlarda temize çekilen dostluklar vardı sonra
    Oysa ben kırık dökük ıslıklar ısmarlıyorum güneşe ve mehtaba
    Yankısız, bestelenmemiş ve bestelenmeyecek serseri ıslıklar
    Bir babam olsaydı belki yeterdi
    Çocuk olurdum eskisi gibi, şımarırdım öylesine
    Boşver abi...
    Kimin neyine bayram, kimin neyine hediye
    Baba kimin neyine abi
    Sahi senin düşlerin vardır
    Göremediğin rüyanın düşünü kurar mısın hiç
    Ahmet bir düş görmüş geçenlerde
    Köprü altında tanıştık, soğuk ve geç gelen bir gecede
    Utanırken anlattı, anlatırken utandı.
    Bir ip bağlamış gökkuşağına,
    Bak ana diyormuş uçurtmamı gördün mü,
    Ya uçurtmamın gölgesinde bilye oynayan çocukları.
    Ahmet'in düşü işte...
    Bana düşlerini kiralar mısın abi,
    Bedava boyarım ayakkabılarını,
    Bana düşlerini, düşlerini abi
    Boşver, boşver...
    Bak iyi parlayacak bu ayakkabılar,
    En parlak ayakkabılarınla yürüyeceksin yaşama
    Sen düşünme, sokaklar düşünsün beni,
    Gazete manşetleri,
    Üçüncü sayfa haberleri düşünsün,
    isimsiz bir damla gözyaşı düşünsün,
    Sen beni düşünme, düşünme be abi...
    Nasıl olsa ben,
    olmayan ayakkabılarımın sıcaklığıyla basıyorum tüm kaldırımlara,
    Olmasa da anne babası sokakların
    Sokak çocuğuyum ben, sokak çocuğuyum...
    Kazanılmadan kaybedilmiş bir geleceğin herhangi bir yerinde,
    Ben sokak çocuğuyum abi,
    Hani şu uçurtması gökyüzünde asılı kalan,
    Bilyelerini rüyalarında unutan,
    Oyuncaklarını masal kahramanlarına çaldıran çocuk varya,
    işte o benim, o benim abi, o benim abi...
    0 ...
  21. 236.
  22. "şiir her zaman çözümlemedir, resim ve heykel ise hemen her zaman bireşim"

    g.lessing
    0 ...
  23. 237.
  24. 238.
  25. havada hasret, özlem ve derin bir korku.. ay gökyüzüne küsmüş, yıldızlar öksüz, geceler yalnız ve dipsiz, öyle bir korku ki bu; hava karardığında yeri göğü ışıl ışıl parlatan, eşi benzeri bulunmayan, aydınlığın abidesi olan o şaşalı ay bile perdesini çekmiş usulca, içten içe ağlıyor. nedenmi çünkü çünkü sen yoksun be gülüm sen yoksunnn... ay ışıksız, gündüz güneşsiz ve ben sensiz... (seloojann)
    1 ...
  26. 239.
  27. aşık olunduğunda yazılan büyülü sözler.
    0 ...
  28. 240.
  29. şairinden başkasının anlamadığı ya da herkesçe farklı anlaşılan. objektif şiir yoktur!
    0 ...
  30. 241.
  31. herkesin mutlaka yapabileceği sanattır.iyi yada kötü fark eder mi?
    0 ...
  32. 242.
  33. 'şiir, duyuşun deyişe dönüşmesidir.' *
    0 ...
  34. 243.
  35. 'Ne olduğunu bilmiyorum ama duyduğumda tanıyorum' diyor amerikalı bir yazar.
    0 ...
  36. 244.
  37. halk edebiyatı açısından son derece ehemmiyetli bir tasavvur sanatıdır.
    0 ...
  38. 245.
  39. şiir bir insanın ne kadar ince olabileceğini gösterendir. sade yazan için değil severek okuyan da bu gruba dahildir.

    lakin çok isyanlardayım. en kısa yoldan şöyle diyebilirim ki hiçbir duyguyu yaşamamış, işin kötüsü bazı duygulara inanmayan insanların şiir okuması çok koyuyor. çok çok koyuyor...
    1 ...
  40. 246.
  41. al pacino al pacino
    yanakları gül pacino.

    uyan uyan sabah oldu
    namazını kıl de niro.
    0 ...
  42. 247.
  43. eski sevgililerim hala ariyorlar
    kimi geçen yildan
    kimi önceki
    kimi de daha önceki yillardan.
    iyi bir şeydir yürümeyen
    ilişkileri bitirmek
    başarisiz olduğun insandan
    nefret etmemek
    hatta unutmamak da
    iyidir.

    ve bana başka biriyle şanslarinin yaver gittiğini
    ve mutlu olduklarini söylediklerinde
    hoşuma gidiyor.

    beni aldattiktan sonra
    bütün mutluluklari hak ediyorlar.
    hayat çok daha güzel görünüyor onlara
    benden sonra.

    onlara
    kıyaslama imkanı
    yeni ufuklar
    yeni kamışlar
    huzur
    ve bensiz bir
    gelecek verdim.
    ( Charles Bukowski )
    1 ...
  44. 248.
  45. imkânsızlıkları yaşamak mıdır sevmek,
    yoksa severken imkânsız mıdır yaşayabilmek?
    zor mudur gözlerine bakarken sevgiyi görmek,
    yoksa sevgi midir gözlerindeki tek gerçek?
    kolay mıdır biranda vazgeçip gitmek,
    yoksa gitmekten vazgeçip, sevmek mi gerek?

    özdemir asaf .
    0 ...
  46. 249.
  47. "kirpi gibisin çocuk
    her tarafın diken
    kim elini uzatsa delik deşik
    üstelik sen de kan içindesin."

    attila ilhan .
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük